Bakan Ergün Habertürk'te - Son Dakika
Güncel

Bakan Ergün Habertürk'te

Bakan Ergün Habertürk\'te

Bakan Ergün, Habertürk TV'de katıldığı programda, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

31.08.2013 18:19  Güncelleme: 18:20

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Ergün:

"(Dolardaki yükseliş) Panik yapmaya gerek yok. Olayı yakından takip ediyoruz. Gelişmeler karşısında elimiz kolumuz bağlı değil"

"Merkez Bankası Başkanının açıklamaları soğukkanlı açıklamalardır. Doların yeniden 1,90'lar seviyesine dönmesi zor değil"

"Sanayicinin kaygılanmasını gerektirecek bir durum yok"

"Hurda araç düzenlemesini 2014 yılında hayata geçirebiliriz"

"Aracın yaşına göre, modeline göre belirlenecek olan fiyatlar olabilir. Ayrıca Türkiye'de üretilen araçlardan satın alma yoluyla kredi imkanı oluşturmamız gerekiyor"

"Bu yılın sonlarına doğru 100 bin işletmeyi içeren yeni bir destek paketi üzerinde çalışıyoruz"

"(Suriye) Şu an elimizde bir tezkere var. Bu tezkere yeterli"

"( Cemil Bayık'ın sözleri) Beklenen miktarda bir çekilme olmuş mu ki çekilmeyi durdurmanın konuşulduğu bir atmosfere giriyoruz?"

"(Başörtülü milletvekili ve belediye başkan adayı) Görmeliyiz, göreceğiz, tabi ki görmeliyiz. Bundan daha normal, bundan daha doğal bir şey olamaz"

"(Sıcak Eylül beklentisi) 60 bin gencin üniversitesinde 60 tane genç üniversiteyi rehin almamalı"

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, dolardaki yükselişe ilişkin panik yapmaya gerek olmadığını, olayı yakından takip ettiklerini ve gelişmeler karşısında ellerinin kollarının bağlı olmadığını belirterek, "Merkez Bankası Başkanı'nın açıklamaları soğukkanlı açıklamalardır. Doların yeniden 1,90'lar seviyesine dönmesi zor değil" dedi.

Bakan Ergün, Habertürk TV'de katıldığı programda, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Dolardaki yükselişi ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın "Dolar yıl sonuna kadar 1,92 olacak" sözlerini değerlendiren Ergün, Başçı'ya destek verdi.

Bu tür gelişmeler karşısında en önemli sorunun, ekonomi aktörlerinin bir panik havası içerisine girmesi olduğuna işaret eden Ergün, bazı aktörlerin panik havası içerisinde hareket etmeyi sevdiğini söyledi.

Bu tür olaylar karşısında soğukkanlılıkla hareket edilmesi halinde olayları yönetme kabiliyetinin artacağını vurgulayan Ergün, şunları kaydetti:

"Panik yapmaya gerek yok. Panik yaparsanız, olayları yönetme kabiliyetiniz kalmaz, onlar sizi yönetmeye başlar. Dolayısıyla, Merkez Bankası Başkanının yapmış olduğu bu açıklamalar, soğukkanlı bir açıklamadır. Olayı yakından takip ediyoruz. Elimizde önemli kuvvetli argümanlar var. Bu gelişmeler karşısında elimiz kolumuz bağlı değil. Gerektiği zaman gerekli müdahaleleri yaparız, şimdiye kadar yaptığımız gibi. Yani, şimdilik faiz artırımı gibi bir argümanla hareket etmemize gerek yok, şu anda döviz rezervlerimiz bunları bloke etmeye yeterli, başka ilave argümanlarımız da var, günü geldiğinde devreye sokarız. Bu nedenle Türkiye'de piyasalardan bir miktar para çıkışı olabilir, bu da dövizin yükselmesine yol açabilir ama biz bunu kontrol altına alırız. Olayı böyle kavramak lazım. Yoksa onun dışındaki atmosfer, bazen görüyoruz yorumlarda, yazılarda, işte bu bizi batırır, bu bizi çökertir. Geçmişte de gördük biz bunları. Halbuki ekonomi aktörlerinin ister sanayici olsun, oda başkanı olsun, köşe yazarı olsun, siyasetçi olsun, soğukkanlılıkla konuyu ele alması. Soğukkanlılıkla ele almak demek, görmezden gelelim anlamında değil, ne olduğunu bilelim ama paniğe de kapılmayalım düşüncesi."

Bakan Ergün, "Başçı'nın 1,92 hedefine katılıyor musunuz?" sorusuna da "Evet olabilir tabii ki. Zaten bugün seyrettiği seviyeler 1,90'ların bir miktar üzeridir. Doların yeniden 1,90'lar seviyesine geri dönmesi çok zor bir mesele değil. Yani 2'ye ulaşmış olması, 2'yi geçmiş olması, 1,90'lara geri dönmeyeceği anlamına gelmez. 1,90'lara çıkıp da 1,40'lara döndüğü zamanlar da oldu. Bugünkü atmosferde 1,90'lar seviyesindeki rakamın, dolar için yılsonu hedefi olarak belirlenmiş olması, düşünülmüş olması çok yanlış bir hedef değil" yanıtını verdi.

Son gelişmelerin, "krizin ayak sesleri" olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunda da Ergün, Türkiye'nin 2008 yılından bu yana krize karşı alınan tedbirler sayesinde yeni gelişmeler karşısında rahat hareket edebildiğini, yeni gelişmeleri daha rahat göğüsleyebildiğini söyledi. Bakan Ergün, "Vaktiyle bazı noktalarımızı, dengelerimizi sağlam yere oturtmuş olmasaydık, bugün tabii ki hepimiz çok daha zor durumlarda olurduk" dedi.

"Döviz geliriniz varsa, döviz borcunuz olsun"

Ergün, dolarla ilgili öngörüsünün sorulması üzerine de yıl sonuna kadar böyle bir trendin devam edeceğini bildirdi.

Sanayiciler, iş adamları, ihracatçılar, ithalatçılar, borç/alacak ilişkisinde olanlara yönelik zaten önceden beri birtakım uyarılarda bulunduklarını hatırlatan Ergün, 2008 ekonomik krizinin etkilerinin dünyada devam ettiğini, geliri dövizle olmayanların dövizle borçlanmalarının doğru olmadığını vurguladı.

Herkesin, bunları göz önüne alarak, döviz dalgalanmaları karşısında borçlanma açısından dikkatli olması gerektiğine dikkati çeken Ergün, şöyle devam etti:

"Kendi esnekliğinizi ona göre oluşturun. Döviz geliriniz varsa döviz borcunuz olsun. Bunu hem sanayiciye hem de piyasadaki diğer insanlara da ifade etmiştik. Gerçi bankalardan bugün tüketicilerin dövizle borçlanması, kredi alması zaten mümkün değil, onların önü kapanmış oldu ama bu yıl sonuna kadar böyle bir dalgalı tablonun devam edeceği, yıl sonu itibariyle tekrar geri dönüşlerin, dövizin tekrar 1,90'lar seviyesine doğru geri dönüşlerinin olacağını öngörüyoruz. Merkez Bankasının açıklamaları da bu istikamette. Bunun olumlu katkıları da olacak tabi ki. Mesela, cari açığın azaltılması, ihracatın artması, ara malı ithalatı pahalılaşacağı için ara malı ithalatının da azalması ve birtakım ara mallarının içeriden tedarik edilmesi ve iç pazarı da üretimi de canlandırıcı birtakım etkileri olacak. Yani, bütün yönleriyle olumsuz bakmak da doğru değil hadiseye. Bu gelişmelerden istifade edebilmenin de yolunu aramak lazım."

"Sanayicinin kaygılanmasını gerektirecek durum yok"

Bakan Ergün, tüm bu gelişmelerin sanayiciyi nasıl etkileyeceği yönündeki bir soru üzerine de bugün itibarıyla sanayicinin kaygılanmasını gerektirecek bir durumun olmadığını söyledi.

Aslında sanayicinin 2008'den bu yana bir esnekliğe sahip olması gerektiğini ve büyük çoğunluğunun da bu esnekliğe sahip olduğunu belirten Ergün, sanayicilerle döviz geliri yoksa dövizle borçlanma yoluna gitmenin doğru olmadığını veya bütün yumurtaları tek bir sepete koymamaları gerektiğini her zaman konuştuklarını ifade etti.

Sanayicilerin de büyük oranda bu istikamette hareket ettiğini aktaran Ergün, "Ancak bugün itibariyle şu pozisyonda yakalananlar varsa, yani geliri Türk lirası olup da borcu döviz olanlar ve bu miktarı yüksek olanlar varsa, tekrar bu dengeye oturana kadar onlar kısa vadeli bazı sorunlar yaşayabilirler ama bu da kısa vadeli bir sorun olacaktır. Aynı şekilde vatandaşa bugün itibariyle olumsuz yansıyacak bir tablo yok" diye konuştu.

"Hurda araç düzenlemesi son noktaya geldi, uygulama 2014'te"

Bakan Ergün, hurda araçlara yönelik hazırlanan çalışmanın sorulması üzerine de çalışmanın son noktaya getirildiğini açıkladı.

Bakanlıklar arası yürütülen çalışmaya göre, Türkiye'de 20 yaş üstü 4 milyondan fazla araç bulunduğunu, bunun 2 milyonunun binek araç olduğunu belirten Ergün, bunlardan bir kısmının trafiğe çıkmasının sakıncalı olduğunu söyledi.

Söz konusu araçların çok eski teknolojilerle üretilmiş, çok aşırı yakıt kullanan, çevreyi kirleten, trafik akışına uyamayan, yolda bile doğru düzgün gitme imkanına sahip olmayan araçlar olduğunu anlatan Ergün, bu araçların trafikten çekilmesi gerektiğini ifade etti.

Bakan Ergün, söz konusu araçların trafikten çekilmesi noktasında bazı teşvik mekanizmalarının da devreye sokulacağını belirterek, bu araçların sahiplerini, yeni bir araba sahibi yapabilecek argümanlarla hareket edileceğini kaydetti.

Ergün, hurda araçlara ilişkin yeni düzenleme modeline ilişkin şu bilgileri verdi:

"Yani hem arabasını alalım bir fiyat belirleyelim buna, onun için 3 bin liradan 6 bin liraya kadar, aracın yaşına göre, modeline göre belirlenecek olan fiyatlar olabilir. Arkadaşlarımız böyle bir çalışma çıkardılar. Kaç para senin araban? Al 6 bin lira senin arabana para veriyoruz. Sana kredi imkanları da oluşturalım ama Türkiye'de üretilen araçlardan satın alma yoluyla bu kredi imkanını oluşturmamız gerekiyor ki Türkiye'deki üretimi de teşvik edelim. Çünkü, Türkiye'de şu anda piyasada kullanılan, satın alınan otomobillerin yüzde 75'i ithal otomobiller. Türkiye'de üretilen otomobiller tüketiciyi tatmin etmiyor tam olarak. Dolayısıyla, birçok insan otomobil ihtiyacını ithalat yoluyla karşılıyor. Bununla ilgili çalışmaları arkadaşlarımız son noktaya getirdi. Zannedersem bu çalışmayı artık 2014 yılında biz hayata geçirebiliriz."

Konuya sadece eski araçların trafikten çekilmesi olarak bakılmaması gerektiğinin altını çizen Ergün, bu sayede 4 milyonluk yeni bir pazar oluşacağını söyledi. Ergün, düzenlemenin Türkiye'de otomotiv sektörüne çok önemli katkı sağlayacağını vurguladı.

100 bin KOBİ'ye yeni destek paketi yolda

Bakan Ergün, KOBİ'lere yönelik yeni destek paketi açıklanıp açıklanmayacağının sorulması üzerine de "Önümüzdeki süreçte, yani bu yılın sonlarına doğru 100 bin işletmeyi içeren yeni bir paket üzerinde daha çalışıyoruz. Yaklaşık 100 bin KOBİ, kredi faiz desteği programından yararlanma imkanına sahip olabilecek. Şu anda bununla ilgili kaynak planlarımızı yapıyoruz. Yıl sonundan önce zannedersem yeni destek paketimizi de kamuoyuna açıklamış oluruz" dedi.

"(Suriye) Şu an elimizde bir tezkere var. Bu tezkere yeterli"…

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Meclis'in Hükümet'e Suriye konusunda, TSK'nın yabancı ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesine ilişkin verdiği zaten bir izin bulunduğunu ve bunun yeterli olduğunu bildirdi.

Bakan Ergün, Habertürk TV'de katıldığı programda, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"Suriye'ye bir müdahale söz konusu. Bu müdahalede Türkiye'nin konumu ne olacak, yeni bir tezkere gerekli mi?" sorusu üzerine, şu anda ellerinde zaten bir tezkerenin olduğunu söyledi. Bu tezkerenin yeterli olduğunu belirten Ergün, "Bu tezkere biliyorsunuz, Suriye'nin bir uçağımızı düşürmesi nedeniyle ondan sonraki gelişmeler çerçevesinde alınmış, birtakım askeri hareketleri de içine alan bir tezkereydi. Ben tezkerenin yeterli olduğunu düşünüyorum" diye konuştu. Ergün, tezkerenin süresinin dolması halinde de süre uzatımının gündeme geleceğini söyledi.

Ergün, "Türkiye çatışmaya girer mi yoksa bugün basına da yansıyan ve günlerdir tartışıldığı gibi koruma amaçlı mı olur pozisyonu?" şeklindeki bir soruyu şöyle yanıtladı:

"Aslında böyle bir uluslararası kararla yapılacak olan bir müdahale daha çok hava unsurlarıyla yapılacak bir müdahaleye benziyor ve onun dışında kara unsurlarının devreye girmesini gerektirecek bir tablo olacağını ben şahsen zannetmiyorum. Gerek de yok böyle bir şeye."

Cemil Bayık'ın sözleri

Bakan Ergün, terör örgütü PKK'nın elebaşlarından Cemil Bayık'ın "Adım atılmazsa 1 Eylül'de çekilmeyi durduracağız" açıklamasının sorulması üzerine de şöyle konuştu:

"Beklenen miktarda bir çekilme olmuş mu ki çekilmeyi durdurmanın konuşulduğu bir atmosfere giriyoruz? Zaten çekilmenin beklenen miktarda gerçekleşmediğini konuşuyoruz. Şu ana kadar yüzde 20'ler seviyesinde bir çekilme var. Halbuki şimdiye kadar silahlı bütün unsurların sınır dışına çekilmesi ve çözüm sürecinin ona göre hızlanması gerekiyordu. Silahlı unsurların sınır dışına çekilmesi tamamlanmamış bir tabloyla karşı karşıyayız. Böyle bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz zaman bu sözlerin çok fazla bir anlamı olmuyor açıkçası."

"Sıcak Eylül" beklentisi ve özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde çeşitli eylemlerin yapılacağı iddiasına ilişkin olarak da Ergün, Güneydoğu'da birtakım silahlı ya da silahsız, provokatif, bu sürecin önünü tıkayan hareketlenmeler olursa, böyle bir durumda tıkayanın kaybedeceğini söyledi. Ergün, kim bu süreci tıkamaya dönük bir hareket yaparsa, demokratik süreçlerin aksamasını sağlayacak adımlar atarsa, kamuoyunun onları kınayacağını ve yargılayacağını ifade etti.

"60 bin gencin üniversitesini 60 genç rehin almamalı"

Eylül ayında üniversitelerde bir sorun yaşanıp yaşanmayacağı konusunda da değerlendirmelerde bulunan Ergün, hükümet olarak aykırı sesten, aykırı sözlerden ve görüntülerden sıkıntı duymadıklarını bildirdi.

Sıkıntılarının, kamu düzeninin bozulması, başka insanların haklarının ihlal edilmesi, ortalığın yakılıp yıkılması olduğunu vurgulayan Ergün, şöyle devam etti:

"Bunun aykırı sesle, aykırı görüntüyle alakası yoktur. Nihayetinde bir kamu düzeni bozulması söz konusuysa, yakıp yıkma söz konusuysa ortada suç var demektir. Tabi burası üniversite, gençler var burada. Burası dikensiz gül bahçesi falan olmayacak, olmasın da zaten. Burada aykırı sesler olsun, aykırı görüntüler olsun, çok ileri tartışmalar olsun, gençler bir araya gelsinler. Hem eğlensinler, hem tartışsınlar. Zaman zaman protestolar da yapsınlar. Genç olduğu nereden belli olacak? Buradan belli olacak. Gençliğin olması gereken yönlerinden bir tanesi belki bu. Bunların üniversitede olması yanlış bir şey değil ama yanlış olan şu: Bir grubun üniversiteyi baskı altına almaya çalışması. 60 bin öğrencisi olan bir üniversitede 60 kişi üniversiteyi rehin alıyor. 60 kişinin üniversiteyi rehin almasını, geri kalan 60 bin öğrencinin, gençliğin gerektirdiği veya öğrenciliğin yapması gerektirdiği işleri yapmasını engellemesine de izin verilmemesi lazım açıkçası. Onun için 60 bin gencin üniversitesinde 60 tane genç üniversiteyi rehin almamalı."

"Seçimlerde başörtülü aday görmeliyiz, göreceğiz"

Bakan Ergün, "Önümüzdeki seçimlerde AK Parti'nin başörtülü adayı olacak mı?" sorusunu da şöyle yanıtladı:

"Görmeliyiz, göreceğiz, tabi ki görmeliyiz. Bundan daha normal, bundan daha doğal bir şey olamaz. Hala böyle bir şey konuşuluyor olması, Türkiye'nin en önemli ayıplarından sayılır. Neden? Türkiye'de kadınların yarıdan fazlası örtünüyor. Örtünen kadınların sosyal, siyasi ve ekonomik hayata katılmasının önünde de böyle bir engelleri bulunuyor. Bu anayasal bir engel değil, bu kanuni bir engel de değil. Bu Anayasanın yanlış yorumlanmasının ve kötü yorumlanmasının, 12 Eylül'ün ve 28 Şubat'ın dayatmalarının ortaya çıkardığı bir tablodur. Bugün Parlamentoda bir bayan başörtülü milletvekili yoksa, bu tamamen bir dayatmanın ürünüdür, bir içtüzük engeli yok ortada. İnsanların kamuda çalışmasının önünde, anayasal ve yasal bir engel yoksa ve Anayasa aykırı bir yönetmelik yüzünden insanlar bu engele takılıyorlarsa, kamu hayatına katılamıyorlarsa, siyasi hayata katılamıyorlarsa, ekonomik hayata katılamıyorlarsa, bu haksızlığı gidermenin çok geç kalınmış bir olay olduğunu da görmemiz lazım.

Artık Türkiye'de bunlar konuşulmamalı. Üniversitelerde fiilen sorun ortadan kalktı, bunun kalıcı bir şekilde ortadan kalkması gerektiğini düşünenlerdenim. Özgürlükler dediğimizde, herkesin özgürlüğü olması lazım, herkesi rahat ettirecek bir Türkiye'nin inşa edilmesine çalışıyoruz. Bir kısmı rahat etsin, bir kısmı rahat etmesin. Böyle bir şey olmaz."

Kaynak: Bültenler

Son Dakika Güncel Bakan Ergün Habertürk'te - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement