Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "(DAEŞ'e karşı Türkiye Hükümeti yeterli mücadeleyi yapmıyor) algısı üzerinden propaganda amaçlı, fevkalade etkili bir kampanya yürütülmektedir. Bu alçakça bir yalandır. Hiçbir noktası doğru değildir. DAEŞ, Türkiye'nin lanetlediği bir terör örgütüdür. Ülkemiz terörün her türüyle olduğu gibi bu terör örgütüyle de mücadele etmeye kararlıdır" dedi.
Başbakan Yardımcısı Arınç, Başbakanlık Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulunarak, soruları yanıtladı.
Arınç, Suriye sınırında güvenliğe yönelik yapılacak çalışmaların ayrıntılarının sorulması üzerine, 910 kilometrelik Türkiye ve Suriye sınırının kritik bölümlerinin tespit edildiğini, buralarda tüm teknolojik imkanlardan istifade edilerek, bir entegre sınır güvenlik sisteminin kurulacağını açıkladı.
Ayrıntılı incelemelerin ardından mayınların bulunduğu yerler, hendek kazınımları, ışıklandırma ve aydınlatmalar konusundaki çalışmaların bu kapsamda yapıldığını ifade eden Arınç, "Özellik arz eden hususları size detaylı anlatmam mümkün değil. Etkili olabilecek, bugüne kadar fayda gördüklerimize ilaveten yeni bir sistemi öngörüyoruz. Bu birilerinin itiraz edeceği gibi duvarlar örmek suretiyle, tamamen birbirimize kapatmak suretiyle değil, terörist geçişlerini engelleyecek, kaçakçılık fiillerine son verecek, yaşadığımız son mülteci veya sığınmacı akımları karışsında onları asıl geçiş noktalarına yönlendirebilecek bir sistemi entegre olarak düşünmüşler. İçinde ASELSAN'ın, başka firma ve kurumların bulunduğu mükemmel bir proje hazırlamışlar. Bu projeden başlanıp bitirilenler var, çok kısa bölgeler halinde devam etmesi uygun görüldü" değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Yardımcısı Arınç, bir gazetecinin İncirlik Üssü'nün DAEŞ ile mücadelede kullanımının söz konusu olup olmadığı ve DAEŞ ile mücadele çerçevesinde "güvenli bölge" ve "uçuşa yasak bölge" seçeneklerinin hala gündemde olup olmadığı sorularına şu yanıtı verdi:
"Suriye'de yaşanan olaylar, Irak'taki, Irak'ın neredeyse bölünmesine yol açabilecek olaylarla ilgili Türkiye'ni tutumu bellidir. Türkiye hem DAEŞ'e hem de bütün terörist gruplara karşı, Suriye rejimine karşı belli bir düşünceyle geçmişten bu yana hareket ediyor, Türkiye'nin tavrının da ne kadar doğru, önemli olduğu her gün ortaya çıkıyor. Maalesef Türkiye'de bir algı operasyonu var, bir takım insanlar yalanları kırk defa söyleyince sadece Türkiye'dekilere değil, dışarıdakileri de neredeyse inandıracak noktaya geliyorlar. Son yaşadığımız olaylarla ilgili maalesef yanlış algıların hem hükümetimizi hem de güvenlik güçlerimizi hedef aldığının farkındayız. Bunlardan bir tanesi; DAEŞ'e karşı Türkiye hükümeti yeterli mücadeleyi yapmıyor algısıdır. Bunun üzerinden propaganda amaçlı, fevkalade etkili bir kampanya yürütülmektedir. Bu alçakça bir yalandır. Hiçbir noktası doğru değildir.
DAEŞ, Türkiye'nin lanetlediği bir terör örgütüdür. Ülkemiz terörün her türüyle olduğu gibi bu terör örgütle de mücadele etmeye kararlıdır. DAEŞ ve aşırıcı terör örgütleriyle kalıcı ve etkin mücadelenin bir bakımdan Suriye'deki rejimin de bir an önce demokratik bir dönüşümle sona erdirilmesi yoluyla kesin netice alacağımıza da inanıyoruz. Terörün her türüyle olduğu gibi DAEŞ ile mücadelede de kararlıyız. DAEŞ'in son aylardaki faaliyetleri, harekat kabiliyetini koruduğunu hatta kendisine mensup savaşçıların sayısını, özellikle Kuzey Afrika'dan, Ortadoğu'dan ve Avrupa'dan gelen yeni isimlerle, kişilerle, kimliklerle daha da artırdığını göstermektedir. 60'ın üzerindeki ülke ve uluslararası kuruluş DAEŞ ile mücadele etme konusunda uluslararası koalisyona katkı yapmaktadır. Türkiye de uluslararası koalisyonda yerini almıştır. Bu koalisyonun en somut eylemi de Suriye ve Irak'ta DAEŞ'e karşı devam eden hava harekatıdır. Türkiye bu konuda kendine düşen kısmıyla koalisyona destek sağlamaktadır. Ancak etkili bir sonucun alınabilmesi için 'uçuşa yasak bölge', 'güvenli bölge' ve diğer unsurların da faaliyete geçirilmesini istemektedir."
Arınç, ABD Başkanı Barack Obama'nın DAEŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi Emekli Orgeneral John Ellen'in geçtiğimiz günlerde beraberindeki sivil ve asker kişilerle Türkiye'ye geldiğini ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu başkanlığındaki bir heyetle uzun süre görüşmeler yaptığını anımsatarak, "Bu görüşmeler üzerinde niteliğini tam olarak ifade etmeyeceğim ama bir konsensüs, uzlaşma sağlanmıştır. Bundan sonra yapılabilecek müşterek harekatlar konusunda fikir birliğine, eylem birliğine varılmıştır. Bununla ilgili bir Bakanlar Kurulu kararı imzaya açılmıştır" dedi.
DAEŞ'e karşı hükümetin yaptığı faaliyetleri anlatan Arınç, 10 Ekim 2013 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararıyla yaklaşık 2 yıl önce DAEŞ'in isminin açıkça zikredildiği, "El Kaide bağlantılı bir terör örgütü" olarak terör örgütleri listesine alındığını kaydetti.
Bülent Arınç, "DAEŞ'e karşı sadece belli bir süre, o da 49 konsolosluk görevlimizin Musul'da rehin alınması olayında onların hayatlarına bir zarar gelmesin, halel gelmesin düşüncesiyle 3 aylık zannediyorum, 101 gün veya 102 gün devam etmişti, o süreç hariç, oralarda da mücadelemize devam ettik, ama her gün 10 defa DAEŞ'in ismini tekrarlamadık bilinen bazı sebeplerle. Çünkü bu kadar acımasız bir örgütün oradaki görevlilerimizden her hangi birisine, tümü bile değil bir zarar gelmesi karşısında Türkiye olarak büyük bir acıya boğulacağımızı biliyorduk, onların burunlarının dahi kanamadan kurtarılması konusunda hükümetimiz ayrıca bir özen göstermiştir" diye konuştu.
"DAEŞ'i, Türkiye'de DAEŞ konuşulmazken bile terör örgütleri listesine almış bir hükümetiz"
"DAEŞ'i, Türkiye'de DAEŞ konuşulmazken bile terör örgütleri listesine almış bir hükümetiz" diyen Arınç, DAEŞ'e karşı yapılan operasyonları şöyle anlattı:
"2014'te Niğde'de bir saldırı meydana geldi, günahsız iki yurttaşımız şehit oldu, vefat etti. Bundan sonra kapsamlı bir operasyon yaptık, ama 1 Ocak 2015'ten bu yana şu an itibariyle 600'e yakın kişi DAEŞ terör örgütüyle bağlantılı olabilecekleri şüphesiyle gözaltına alınmıştır. Bunlardan 102'si tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. Temmuz 2015 tarihi itibariyle Suriye'de radikal tabir edilen gruplara katılım bin civarındadır, yani DAEŞ'e katılanları kastediyorum, PYD'ye katılanların sayısı da bin 500, 2 bin civarındadır. Hemen hemen her gün DAEŞ ile bağlantısı olduğu düşünülen istihbarat veya bütün bilgilerin toplanmasıyla yapılan operasyonlar neticesinde 6 ay içerisinde 600'e yakın gözaltı olmuştur, bu 600'e yakın gözaltıdan 102'si şu an tutuklanmıştır.
DAEŞ ile ilgili olarak bütün çalışmalarımızı İçişleri Bakanlığımız ve özellikle güvenlik ekiplerimizle büyük bir dikkatle sürdürmektedir. DAEŞ ile mücadele kapsamında Gaziantep'de ele geçirilen uzun namlulu silah ve mühimmatlar; 10 adet Kaleşnikof marka uzun namlulu silah, 85 adet boş Kaleşnikof şarjörü, mermi, el bombası vesaire... Bahse konu malzemelerin Gaziantep/ Kilis merkezli olarak DAEŞ'e lojistik destekte bulunan kod adları Ebubekir, İlhami, Ebu Ali olanların organizesinde ülkemize sokulduğu, yani sırf size bu bilgileri vermek için sanki DAEŞ'e karşı hükümetimizin bir yakınlığı var, onunla mücadele etmiyor diyenler veya buna inananlar için söylüyorum ki kesinlikle böyle bir şey yoktur. Hükümetimiz bütün terör örgütlerine, ama özellikle şu anda en büyük tehdit olarak gördüğümüz DAEŞ'e karşı ta başta bu yana, 1 yıl öncesinden bu yana büyük eylemlerin içerisindedir, operasyonların içerisindedir."
Başbakan Yardımcısı Arınç, DAEŞ'e karşı yapılan operasyonlar kapsamında, Ankara'da eylem arayışı içinde olduğu bilgisi alınan bir şahsın 3 arkadaşıyla birlikte yakalanarak, "terör örgütüne üye olmaktan" tutuklanarak cezaevine gönderildiğini, Hatay'da ele geçirilen canlı bomba yeleğiyle ilgili de 1 Suudi, 2 Suriyeli'nin tutuklandığını ifade etti.
Son 1 yıllık süreçte yabancı uyruklu bin 270 şahsın yakalandığını, bunlardan 258'inin sınır dışı edilirken, 256'sının serbest bırakıldığını, 28'inin tutuklandığını, 18 şahsın da firari konumda bulunduğunu anlatan Arınç, 683 kişinin de halen geri gönderme merkezlerinde bekletildiği bilgisini verdi.
Bülent Arınç, "53 ilde toplam bin 20 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı şahıs yakalanmış, çok büyük bir kısım serbest bırakılmış, 126'sı tutuklanmış. 15 ilde yapılan operasyonlarda 115 kişiden 18'i tutuklanmış, 77'si serbest bırakılmış, adli yargı serbest bırakıyor. Yapılan operasyonlarda amonyum nitrat, balmumu, 9 adet tüfek, havalı tüfek vesaire ele geçirilmiş" diye konuştu.
Yabancı terör savaşçılarının da Türkiye üzerinden Suriye'ye geçişlerinin engellenmesine yönelik çalışmalar bulunduğunu ifade eden Arınç, Türkiye'ye giriş yapmak isteyen yaklaşık 4 bin 500 yabancı şüpheli şahsın kontrol edildiğini, bunlardan 3 bin 413'ünün özel mülakata tabi tutulduğunu, bin 364'ü hakkında geri gönderme ve sınır dışı işlemi uygulandığını açıkladı.
Başbakan Yardımcısı Arınç, "Hem DAEŞ'e karşı hem de Suriye'de savaşan bütün aşırıcı unsurlara, terör örgütlerine karşı hem emniyetimiz hem istihbaratımız gerekli tüm çalışmaları yapmaktadır. Koalisyonun çalışmalarını Türkiye'nin azami ölçüde destek vermesi konusunda geçtiğimiz günlerde ülkemize gelen ABD'nin özel temsilcisiyle yapılan görüşmede belli konularda mutabakata varılmıştır. Bizim, taleplerimiz mutlaka dikkate alınmıştır. Eğit-donat faaliyetlerinin de devam etmesi kararlaştırılmıştır. Eğit-donat faaliyetlerine Ürdün ve Katar'dan sonra İngiltere'nin de iştirak ettiğini biliyoruz" dedi.
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Bakanlar Kurulu Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Yorumlar (1)