-02.-04.-2013- AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, herkesin gönlünü ferah tutmasını isteyerek, "Hiç kimse tedirgin olmasın. Hiç kimse yersiz endişelere kapılmasın. Çatışma kültüründen beslenen siyasi partilerin yaydıkları korkulara hiç kimse aldanmasın, prim vermesin. Öyle bir Türkiye yükseliyor ki bu Türkiye'de inşallah acılar bitecek, gözyaşları dinecektir" dedi.
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, yıllarca yurt dışına çıkan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının batıdaki şehirleri, oradaki huzuru, güven ortamını görüp iç çektiklerini belirterek, yıllarca başkalarına gıptayla baktıklarını söyledi.
Türk vatandaşlarının iş, ekmek, özgürlük, çocuklarına aydınlık gelecek için başka ülkelere göç ettiğini belirten Erdoğan, "Allah aşkına benim milletim neden başka ülkelere gıptayla baksın- Benim milletim neden başka milletlerin gerisinde kalsın. Benim ülkem neden özlem, hasret içinde yaşasın- Bizim neyimiz eksik- Bizim tarihimiz var, zengin bir medeniyetimiz var. Bizim bir medeniyet tasavvurumuz var. Genç nüfusumuz, dinamik nüfusumuz var. Biz neden başka diyarlara bakıp iç geçirelim- Biz dünyaya nizam vermiş, dünyada sistem kurmuş bir milletiz, biz camiler, köprüler, hanlar, kervansaraylar kadar çarşı pazarlar kurmuş, o çarşı pazarlara, ticarete, ekonomiye yön vermiş bir medeniyetin mensuplarıyız" şeklinde konuştu.
780 bin kilometre kare üzerinde değil, üç kıta üzerinde, 24 milyon kilometre kare alanda adaleti tesis etmiş, özgürlükleri güvence altına almış, birlikte var olma kültürünü yaşatmış bir millet olduklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Biz her şeyin en iyisini hak ediyoruz; hem de ziyadesiyle hak ediyoruz. Biz 780 bin kilometre karelik vatan toprağıyla dünyaya bakamayız. Bizim bakışımız çok daha farklı olmalı. 10 yıldır her türlü engellemeye, her türlü saldırıya rağmen böyle bir Türkiye, böyle şehirler, böyle mesut bir millet için adeta çırpınıyoruz. 10 yıldır vatanımıza, milletimize, şehirlerimize, çocuklarımızın istikbaline musallat olan terör ve savaş baronlarını etkisiz hale getirmenin mücadelesini veriyoruz. Ülkenin belli kesimleri, belli şehirleri değil, 81 vilayet, 76 milyon, 780 bin kilometre kare aynı imkanlara, aynı fırsatlara sahip olsun diye gece gündüz çalışıyoruz. Şu anda eski rakamla 40 katrilyona doğru yürüdüğümüz Güneydoğu, Ortadoğu yatırımlarına baktığımızda oralarda bir şey görüyoruz; 10 yıl öncesi bölge ile bugünkü bölge çok değişik. Altyapısı, üstyapısı olmayan, okulları, sağlık tesisleri olmayan, enerji noktasında her şeyi bitmiş olan bölge bugün çok çok farklı...Bilimde, sanatta her şey...Bir değişim yaşanıyor o bölgede. Batıda olanların Doğu ve Güneydoğu'da olduğu bir Türkiye'yi inşa ediyoruz şu anda. Geçmişte nasıl ecdadımız yaptıysa bugün de biz onların yaptığını yapabileceğimize, hatta daha iyisini inşa edebileceğimize biz yürekten inanıyoruz."
-"Ne Kılıçdaroğlu ne Bahçeli provoke edebilir'
Erdoğan, çözüm sürecine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bunu herkesin, aziz milletimin, 76 milyonun her bir ferdinin bilmesini istiyorum; çözüm süreci adını verdiğimiz bu yeni süreç, daha güçlü, daha demokratik, daha huzurlu bir Türkiye hedefinin ileri bir adımıdır. Kimse bunu provoke etmeye gayret etmesin. Bunu ne Kılıçdaroğlu provoke edebilir, ne de bunu Bahçeli provoke edebilir. Yeter ki milletim buna şu andaki yüzde 58 desteğini artırarak, bu desteğini bizden esirgemesin. Biz artık elinde silah olanın değil, silah tüccarlarının, kan tacirlerinin değil milletin kazanmasını istiyoruz. Biz artık çatışma kültüründen beslenenlerin değil, 76 milyonun, özellikle gençlerin, özellikle çocukların kazanmasını istiyoruz. 780 bin kilometre karenin topyekün kalkınmasının önünde tek engel kalkmıştır; o de terör belası. Birinci sınıf bir demokrasinin, ileri bir demokrasinin önünde tek engel kalmıştır; o da çatışmacı anlayıştır. İşte Erciyes Üniversitesi'nde, Muğla Üniversitesi'nde bu çatışmanın içinde yer alanlar bilsinler ki kendileri kazanmıyor. Tam aksine onlar bu vatana ihanet etmenin içerisindedirler, böyle bir gayretin içerisindedirler. Ben bu genç evlatlarıma söylüyorum; biz 80 öncesinde bunun belalarını çok ağır ödedik. Aynı belayı, aynı faturayı siz ödemeyin. Bu yanlış yollardan vazgeçin, kardeş olmanın bilinci içinde okullarınızı zamanında bitirin ve bu ülkeye, bu millete katkınız olsun."
-"Kan, çatışma ve gençlerin hayatı üzerinden istismar son bulmalı"-
Erdoğan, terörün varlığı üzerine, çatışma kültürü üzerine inşa edilmiş bir anlayışın miadını tamamen doldurduğunu belirterek, "(Vur de vuralım, öl de ölelim) diyerek, bu sloganlar karşısında 'bunun da zamanı gelecek' diyerek kan, çatışma ve geçlerin hayatı üzerinden istismar üretmek artık son bulmalıdır" dedi.
Kendisinin 12 Eylül sonrasında yaşanan idamları anlattığını, gencecik yaşında hayatına son verilen gençleri örnek verdiğini hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu gencecik ölümlerden geriye acıdan, hüzünden başka ne kaldı- Sokakta vurulan nice gençten geriye ne kaldı- Kaç tanesinin hazin öyküsünü hatırlıyoruz- Birileri 'vurun' dedi, birileri 'ölün' dedi, 'öldürün' dedi, birileri 'bir sağdan, bir soldan' dedi ve gencecik fidanları, gencecik hayatları söndürdü. Soruyorum; kim kazandı- Gençler, hiçbir suçu olmayan gençler asıldı da kim kazandı- Hiçbir günahı olmayan delikanlılar birbirine düşman edildi de kim kazandı- Küçücük çocuklar birbirine düşürüldü, birbirine kırdırıldı da kim kazandı- Kimin kazandığını bugün çok net görüyoruz. Çatışma kültüründen beslenenler kazandı. Ayrılıktan, bölünmüşlükten, parçalanmışlıktan, kardeşler arasında husumetten çıkar sağlayanlar kazandı. Toplumu korkutmak, toplumu dizayn etmek isteyenler kazandı. Bunların kazanmasına daha ne kadar seyirci kalınabilir- Gençlerin kaybetmesine ama bunların koltuklarını muhafaza etmelerine daha ne kadar müsamaha edilebilir. 'Benim oy oranım yükselsin de kaç genç şehit olursa olsun' diyenlere daha ne kadar tepkisiz kalınabilir- 'Çözümsüzlük devam etsin yeter ki ben koltuğumda oturayım' diyenlere karşı daha ne kadar sessiz kalınabilir-"
-"Bu meseleyi çözmek zorundayız"-
Erdoğan, 10 yıllardır gençlerin kanı ile beslenen kan tutkunlarına rağmen bu meseleyi çözmek zorunda olduklarını belirterek, "Gençleri, çocukları sokağa sürüp onların arkasında saklanan korkaklara rağmen biz bu sorunu çözmek zorundayız. 3 tane oy almak için gençleri tahrik eden gözü dönmüşlere rağmen biz bu meseleyi çözmek zorundayız" dedi.
Millete seslenmek istediğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Buradan aziz milletime sesleniyorum; AK Parti'ye oy versin ya da vermesin her bir kardeşime sesleniyorum. CHP, MHP ve BDP'ye oy veren kardeşlerime de sesleniyorum. Herkes ama herkes gönlünü ferah tutsun. Hiç kimse tedirgin olmasın. Hiç kimse yersiz endişelere kapılmasın. Çatışma kültüründen beslenen siyasi partilerin yaydıkları korkulara hiç kimse aldanmasın, prim vermesin. Öyle bir Türkiye yükseliyor ki bu Türkiye'de inşallah acılar bitecek, gözyaşları dinecektir.
Öyle bir Türkiye yükseliyor ki bu Türkiye'nin ayağında artık prangalar olmayacak. Öyle bir Türkiye yükseliyor ki 76 milyonun daha güçlü bir şekilde bir olduğu, beraber olduğu, kardeş olduğu, çalıştığı, ürettiği ve büyüdükçe büyüdüğü bir Türkiye olacak. Ekonomisiyle daha güçlü bir Türkiye'yi inşa ediyoruz. Dış politikasıyla çok daha aktif, itibarlı, etkili, güçlü bir Türkiye'yi inşa ediyoruz. Demokrasisiyle örnek bir Türkiye'yi inşa ediyoruz. Bütün planlara, senaryolara, tezgahlara rağmen birbirine sıkı sıkıya kenetlenmiş bir ve beraber olmuş Türkiye'yi inşa ediyoruz. 76 milyonun kendisini ifade edebileceği, yaşam tarzıyla, kimliğiyle, kültürüyle, gelenekleriyle varlığını idame ettireceği, kimsenin kimseye zulmetmeyeceği, hakkına tecavüz etmeyeceği Türkiye'nin özlemiyle yürüyoruz.
Açık söylüyorum; Bu Türkiye yeni bir Türkiye değil; normalleşmiş, aslına rücu etmiş, tabi mecrasında akan bir Türkiye'dir. Bu Türkiye 23 Nisan 1920'de TBMM açılırken tasavvur edilen, tahayyül edilen bir Türkiye'dir. Bu Türkiye, Selçuklu'nun, Osmanlı'nın ruhuna, onların adaletine, özgürlük anlayışına, onların muhafaza ettiği kardeşlik ruhuna sahip bir Türkiye'dir. Bu Türkiye'de dışlama, horlama olmayacak, artık ayrı gayrı olmayacak. Bu Türkiye'de ikinci, üçüncü sınıf vatandaş olmayacak, çatışma kültüründen beslenenler kazanamayacak, işte biz sadece ve sadece böyle bir Türkiye inşa etmenin gayreti içerisindeyiz. Bir tarafı yaparken bir tarafı bozmanın değil, 76 milyon için yaşanılabilir bir Türkiye'yi imar etmenin mücadelesi içindeyiz. İşte onun için milletim rahat olsun, gönül rahatlığı ve ferahlığı içinde olsun. Milletim söylenene değil, yapılana, sonuca baksın. 10 yıldır milletimize korku salanlar nasıl mahcup oldularsa, inanın şu anda ağızlarından köpükler saçarak nefretin diline teslim olanlar da mahcup olacaklar. Korkaklar ve korkutanlar kaybedeceklerdir. Göreceksiniz, milletimiz kazanacak, Türkiye kazanacak."
-Başbakan, karate elbisesi giydi-
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından, güreş ve karate şampiyonalarında madalya kazanan milli takım sporcuları ile hatıra fotoğrafı çektirdi. Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç da milli sporculara eşlik etti.
Erdoğan önce, Ümit Genç Avrupa Karate Şampiyonası'nda 18 madalya kazanan Ümit Genç Karate Takımı ile hatıra fotoğrafı çektirdi. Başbakan Erdoğan kendisine hediye edilen, arkasında "26 Şubat 1954, Recep Tayyip Erdoğan" yazılı siyah kuşak karate elbisesi giydi.
Başbakan Erdoğan, Gürcistan'da yapılan Avrupa Güreş Şampiyonası'nda madalya kazanan güreşçiler ile de hatıra fotoğrafı çektirdi. Güreşçiler adına kadın güreşçi Erdoğan'a çiçek verdi.
Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı Başkanı Abbas Gündüz ve Yönetim Kurulu üyeleri ise çözüm sürecine destek çerçevesinde Başbakan Erdoğan'a plaket takdim etti.
Erdoğan, Bosna-Hersek Üniversitesi'nden gelen öğretim üyeleri ile de hatıra fotoğrafı çektirdi.
Grup Toplantısı'nda, özellikle kadın izleyiciler Erdoğan'a yoğun sevgi gösterisinde bulundu. Partili kadınlar, sık sık "Allah'ına kurban, Recep Tayyip Erdoğan" sloganı attı.
(Bitti) - TBMM
Son Dakika › Güncel › Başbakan: Herkes Gönlünü Ferah Tutsun - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?