CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir milli bayramın yasaklandığını, bunu unutmayacaklarını, bunun demokrasinin kara lekesi olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında herkesin eline bir Türk bayrağı alarak cumhuriyetine sahip çıktığını, ancak buna yasak getirildiğini belirterek, "Hangi akıl ve mantıkla yasak getiriyorsun- Yeni bir unvan bulmamız lazım, 'Tayyip Esad Erdoğan'. Hala,
'polis görevini yapmadı' diyor. İnsanlar ölmedi ya... Bir kaç kişinin ölmesi lazım ki polis görevini yapsın. O polis, halkın polisidir. Senin polisin, özel koruman değil. Güneş gözlüğünü bile polise taşıtıyor. O polis Türkiye Cumhuriyeti'nin polisidir, senin babanın polisi değildir" dedi.
İleri demokrasinin geldiği noktanın "ileri polis devleti" olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, iktidarın halk üzerinde baskı kurduğunu iddia etti.
Hükümet sözcülerinin, "Bayramlar statlarda, demir perde ülkelerindeki gibi kutlanıyor. Halktan kopuk kutlanıyor" dediğini belirten Kılıçdaroğlu, "İyi, halk da bayramını meydanlarda kutlamaya başladı, Recep Tayyip Erdoğan stada kaçtı" diye konuştu.
Valililere "otobüsleri durdurun" talimatı verildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, seyahat özgürlüğünün kısıtlanamayacağını dile getirdi. Gerekçe olarak Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma açtığının öne sürüldüğünü belirten Kılıçdaroğlu, "O cumhuriyet savcısı açsın önce 'cumhuriyet savcısı nedir-' onu okusun. Bakalım sen Cumhuriyetin mi Recep Tayyip Erdoğan'ın mı savcısısın-" dedi.
-"Korkakların rejimi"-
AK Parti rejiminin korkakların rejimi olduğunu, çünkü bu rejimin halkın bir araya gelmesinden çekindiğini, halktan korktuğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"İstihbarattan besleniyorlar. 'Acaba ne konuşuyorlar-' diye düşünce özgürlüğünden korkuyorlar. Korku, aklın katilidir. Akıl olmaz, baskı olur. Korkusunu baskıyla yenecek. İstediğiniz kadar baskı yapın, sizden kimse korkmayacaktır.
'Biz istihbarat aldık bayramı yasakladık' diyorlar. İstihbarat ne alınmış açıklasınlar. Uludere'yi açıkladılar mı- Oradan da istihbarat almışlardı. Oradan istihbarat aldılar, 34 yurttaşı öldürdüler. O emri veren Recep Tayyip Erdoğan'dır. 34 yurttaşın kanı, Recep Tayyip Erdoğan'ın yakasındadır.
'Polis görevini yapmadı' diyor. İstihbarat sonrasında 34 kişinin hayatını kaybetmesi lazımdı ki polis görevini yapsın.
Bu arada 'Hakkari'ye gitmişiz, neden Türk bayrağı yokmuş-' diyor. Bir ülkede, bir ilde Türk bayrağı dalgalanmıyorsa, Recep Tayyip Erdoğan, sen hangi ülkede Başbakanlık yapıyorsun- 'Siz Sivas'ın ötesine geçemiyorsunuz' diyordun.
'Gel beraber Türk bayrakları alalım Uludere'ye gidelim. Orada insanlarla kucaklaşalım' dedim. Gelemez, cesaret edemez. Ben oraya bütün engellemelere rağmen gittim, sen oraya gidemiyorsun. Kendi beceriksizliğinin faturasını bize çıkaracak.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir milli bayram yasaklandı. Bunu unutmayacağız. Bu, tarihin defterine not düşülecektir. Demokrasinin kara lekesidir. İlk Meclis'e neden gidiyormuşum- Sen kimsin- Ben Meclis'e giderken senden izin mi alacağım-"
Ülkenin sorunlarının biriktiğini, iktidarın ise sorunlara sorun yüklediğini savunan Kılıçdaroğlu, "Kendi cebini düşünen bir iktidar var. Bugün, 'Sizin kilonuz kaç-' demiş. Bizim kilomuz aynı, değişmedi. Çünkü cüzdanımız da aynı. Ama senin cüzdanın her geçen gün şişiyor. Elbette senin kilon bizimkinden farklı olacak" dedi.
-"Darbeyi şiddetle reddediyoruz"-
Erciş'te Atatürk İlköğretim Okulu'na, Başbakan Erdoğan'ın annesi'nin adının verildiğini, bunu içine sindiremediğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Annelere saygılıyım. Allah rahmet eylesin. O anne de hayatta olsaydı, elini öpmekten de onur duyardım. Ama senin paran, pulun var. Dünyanın en zengin başbakanlarından birisin. Adam gibi adamsan, bir okul yaparsın ve annenin adını koyarsın. Biz de buna saygı duyarız.
Daha düne kadar, yırtık pabuçla siyasete girdiğini söylüyordun. Yetmiyor mu bu servet- Annenin adına bir okul yapar ve ismini koyarsın. Bu ülkede herkes saygı duyar. Kusura bakma ama bu davranışın saygısızlıktır."
Ülkeyi yönetenlerin görevinin halkı bölmek değil halkı kaynaştırmak olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, CHP iktidarında asla hapishanelerde ölüm orucu olmayacağını, terör olmayacağını, hiçbir komşuyla savaş noktasına gelinmeyeceğini, barışın ve kardeşliğin egemen kılınacağını söyledi. Türkiye'de yeni bir iklime, yeni bir anlayışa ve yeni bir partiye ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, o partinin adının CHP olduğunu söyledi.
Cumhuriyetin aynı zamanda bütün darbelere karşı çıkmak anlamına geldiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Hiç kimse darbelerin arkasında duramaz, darbeleri savunamaz. CHP darbelerden en büyük zararı gören partidir. Mallarımıza el konuldu, genel başkanlarımız hapse atıldı, özgürlüklerimiz sınırlandı. Darbeyi şiddetle reddediyoruz. Darbeden medet uman, CHP'li olamaz" dedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Buradan bir çağrı yapmak istiyorum; Türkiye'nin yaşadığı tablo, herkesin gözü önünde. Vatandaş, 'Ne olacak bu memleketin hali-' diye soruyor. Türkiye'nin yeni iklime, barışa, demokrasiye, özgürlüklere ihtiyacı var. Yeni bir iktidara, CHP iktidarına ihtiyacı var.
Bir kişinin arzusu üzerine Anayasa değişmez. Bir kişinin beklentileri üzerine siyaset oluşturulmaz. Açlık, yoksulluk var ülkede. Çiftçi perişan. Beyefendi tutturmuş, 'Ben nasıl Cumhurbaşkanı olacağım-"
Bu arada CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, grup toplantısında, dün Ulus'ta kendilerine sıkıldığını belirttiği biber gazlarının boş kutuları ile grup toplantısına geldi. Genç, bu davranışıyla dünkü engellemeyi protesto etmek istediğini söyledi.
(bitti)
Muhabir: Kubilay Çelik
Yayıncı: Ali Eyvaz - TBMM
Son Dakika › Güncel › CHP Grup Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?