Dha Yurt Bülteni 2 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni 2

İzmir'de terapi gibi yürüyüş yoluİZMİR'in Balçova ilçesinde bulunan Behzat Tepe ve Balçova Barajı yürüyüş parkurları, hafta sonu şehirden uzaklaşıp doğayla buluşmak isteyen İzmirliler'in yeni adresi oldu.

29.10.2018 09:38

İzmir'de terapi gibi yürüyüş yolu

İZMİR'in Balçova ilçesinde bulunan Behzat Tepe ve Balçova Barajı yürüyüş parkurları, hafta sonu şehirden uzaklaşıp doğayla buluşmak isteyen İzmirliler'in yeni adresi oldu. Çam ağaçlarının kokusu eşliğinde yapılan yürüyüş adeta yeşil bir denizde gerçekleşiyor, ardından doğa tutkunlarını baraj gölü karşılıyor.

Balçova'da İzmir Valiliği tarafından işletilen Termal Otel'in arkasında bulunan Behzat Tepesi ve Balçova Barajı yürüyüş parkurları, İzmirli doğaseverlerin, hafta sonu şehrin gürültüsünden uzaklaşmak için yeni adresi oldu. Balçova Barajı'na doğru çıkan parkurda doğaseverler çam ağaçlarının içinde yürüyerek, hem spor yapıyor, hem de kentin pek bilinmeyen doğa güzelliklerini keşfediyor. Çam ağaçlarının kokusuyla toprak yolda ilerleyen vatandaşlar, güneşle ısınırken hafif rüzgarla serinliyor. Sabahın erken saatlerinden itibaren yürüyüşe çıkan İzmirliler, sonbaharın ve yaklaşan kışın tadını çıkarıyor. Baraj yolundaki yürüyüş parkuruna ilk kez geldiğini belirten Furkan Aklan, "Ege Üniversitesi'nde okuyoruz ve buraya ilk kez geliyoruz. Hafta sonunu bu şekilde değerlendirdik.Hava da çok güzel. Doğada dolaşarak sonbaharın keyfini çıkartıyoruz" dedi. Aklan'ın arkadaşı Gülce Erdemir ise yürüyüş yolunda herkesin birbiriyle selamlaştığını söyleyerek, "Burayı biz de yeni keşfettik. Ben çok beğendim. Özellikle yürüyüş yolunda herkesin birbirine 'Günaydın' demesi çok güzel bir şey" dedi.

KENTE FARKLI BİR AÇIDAN BAKIN

Aynı bölgede bulunan ve doğa yürüyüşü tutkunlarının popüler rotalarından olan Behzat Tepesi 740 metre yüksekliği ile yürüyüşçüleri gidiş dönüş 3 saat süren yolculukla zorluyor ama yürüyüş sonunda baraj gölünün eşsiz manzarası tüm yorgunluğu unutturuyor. Patika yollardan geçerek tepeye tırmanan doğaseverler, tepeye ulaştıklarında kenti kuşbakışı olarak farklı bir noktadan izleme imkanı buluyor. Behzat Tepe'ye erken saatlerde çıkan ve manzarayı seyrettikten sonra patika yollardan tekrar aşağıya inen Bahar Güral, "Burası çok güzel bir yer. İzmir gerçekten de yaşanabilir bir kent. En güzel yanı ise birbirini tanımayan insanların birbirine 'Günaydın' demesi ve gülümsemesi. Bu çok kıymetli" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Drone görüntüleri

Yürüyüş parkurlarından görüntü

Vatandaşlardan görüntü

Vatandaşlarla röportaj

Genel ve detay görüntü

Haber: Mehmet CANDAN - Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,

======================================

Önce kalbini verdiği 35 yıllık eşine bu kez böbreğini verdi

İZMİR'de taksi şoförü Sedat Erkabadayı (63), iki böbreği de iflas eden 35 yıllık eşi Aysevil Erkabadayı'ya (53), böbreğini verdi. Sedat Erkabadayı, üç çocuğunun annesi, üç torununun anneananesi eşi için "35 yıl önce kalbimi verdim, şimdi böbreğimi. Bundan sonra onu yaşatmak için ne gerekiyorsa onu da veririm. Karımı çok seviyorum" dedi.

İzmir'de kuaförlük yapan Aysevil Erkabadayı, 25 yıl önce üçüncü çocuğunu dünyaya getirdikten sonra böbreklerinde rahatsızlık başladı. 25 yıl boyunca doktor kontrolünde ilaçlarını kullanıp hayatını sürdürmeye çalışan Aysevil Erkabadayı, 15 ay önce iki böbreğinin de iflas etmesi üzerine diyalize bağlı olarak yaşamını sürdürmeye çalıştı. 35 yıllık eşi Sedat Erkabadayı, eşinin ağrılarını dindirmek için doktorlarla yaptığı görüşmelerden sonra bir böbreğini bağışlama kararı aldı. Kocasının kendisine böbreğini vermek istediğini öğrenince önce şaşıran Aysevil Erkabadayı, ısrar üzerine korkusunu yendi ve bağışı kabul etti. İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yapılan testler sonrasında kocasının böbreğiyle, Aysevil Erkabadayı'nın dokuları uyumlu çıktı. Gerekli hazırlıkların tamamlanmasıyla da Prof. Dr. Adam Uslu, Opr. Dr. Ahmet Aykas ve Cenk Şimşek'in yaptığı operasyonla, Sedat Erkabadayı'nın bir böbreği eşine nakledildi. Başarılı geçen ameliyat sonrasında bir gün yoğun bakım ünitesinde kalan karı koca, ardından servise, aynı odaya alındı. Yıllardır aynı yastığa baş koyan Erkabadayı çifti, şimdi de yan yana yataklarda yatarak birbirlerine şifa diliyor.

'EŞİM, 'ÖLSEM DE BÖBREĞİMİ VERECEĞİM' DEDİ'

Eşinin böbreğiyle hayat bulan Aysevil Erkabadayı, şimdi çocukları, torunları ve eşiyle sağlıkıl ve mutlu uzun bir ömür geçirmenin hayalini kuruyor. Aysevil Erkabadayı, "Bana 'Ölsem de böbreğimi vereceğim' dedi. Zaten onun zoruyla nakil oldum. Çok korkuyordum. Diyalizden kurtulayım diye eşim bana böbreğini verdi. Kocamın beni çok sevdiğini düşünüyorum. Sevmese vermezdi. Ben de bu rahatsızlığımdan kurtulayım diye dua ediyordum. Eşime çok teşekkür ediyorum. Allah bin kere razı olsun. Elbette ben de onu çok seviyorum. 35 yıllık evliyiz. Sevmesem geçim olmazdı. Eşimin bana böbreğini verme teklifiyle gelince çok mutlu oldum" dedi.

EŞİ SAĞLIĞINA KAVUŞTU, MUTLULUKTAN GÖZYAŞI DÖKTÜ

Sedat Erkabadayı ise eşinin 15 aydır diyalize girdiğini ve her seferinde 4 saat kaldığını belirterek, böbrek bağışlama teklifinin kendisinden geldiğini önce karşı çıkan eşini ikna ettiğini söyledi. Sedat Erkabadayı, "Ona, 'Böbreği verecek olan benim, alacak olan sensin. Ben daha hevesliyim' diye takılıyordum. Şu anda dünyanın en mutlu, en huzurlu insanıyım. Nasıl olmayayım, cana can verdim. Kolay değil bir yastığa 35 yıl baş kolduk. Acımız da, neşemiz de, üzüntümüz de bir. Zaten onunla evlenirken de annesine babasına söz verdik. Nikah masasında hastalıkta, sağlıkta, iyi günde, kötü günde yanında olacağız dedik. Şimdi yanında olduk, sözümüzü tuttuk" diye konuştu. Nakil sürecini de anlatan Sedat Erkabadayı, "Ben böbreğimi vermek istedim. Doktorlar da 'Tek böbrek insana yetiyor' dediler. Şimdi yaşlılıkta birbirimize destek olacağız, sırtımızı birbirimize dayayacağız. Böbreği verdiğim zaman hiç tereddüt etmedim. Her aşamaya ondan önce girdim. Ameliyata da ondan önce gittim. Severek isteyerek, ameliyata gittim. Acılarım var ama aklıma bile gelmiyor. Artık tam birleştik. İki böbreği paylaştık. Allah'ım bu günleri gösterdi. Yoksa kadavradan bekleyecektik" dedi.

Sedat Erkabadayı, 35 yıl önce kalbini verdiği eşine böbreğini vermenin huzurunu yaşadığını vurgulayarak, "Bundan sonra onu yaşatmak için ne gerekiyorsa onu da veririm. Karımı çok seviyorum. Üç çocuğumun annesi, üç torunumun anneannesi. Ben ona sevgimi verdim, ölene kadar onunla beraberim. Sevgimi, saygımı Allah üzerinden eksik etmesin. Onunkini de benden eksik etmesin. Artık bir bütünüz. Allah onu benden ayıracak bir olay nasip etmesin" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

Hastane odasından görüntü.

Karı kocayla yapılan röportaj.

Sağlık görevlilerinin kontrollerinden görüntü.

Anons

Haber: Taylan YILDIRIM- Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,

======================================

Oyuncaklarını satıp hayvanlara mama aldılar

MUĞLA'nın Datça ilçesinde, her ayın son pazar günü kurulan Bitpazarında, sokak hayvanlarına mama almak için stant açıp, kendi kıyafet ve oyuncaklarını satışa çıkaran küçük hayvanseverlerin örnek davranışı takdir topladı.

Datça Belediyesi'ne ait kapalı pazar yerinde kurulan bitpazarında, sosyal sorumluluk projesi kapsamında öğretmenleri ile birlikte sabahın erken saatlerinden, akşama kadar standın başından ayrılmayan öğrenciler deneyimli pazarcıları aratmadı. Kazım Yılmaz İlkokulu 3-E sınıfında öğrenim gören 27 öğrenci, öğretmenleri Seçil Bulut ile birlikte tezgahlarına gelen her müşteri ile tek tek ilgilendi. Öğrenciler, evlerinden getirdikleri hikaye kitapları ve romanlar ile kendilerine artık küçük gelen yeni kıyafet ve oyuncaklarını 1-10 TL arasında değişen fiyatlarla satıp, sokak hayvanları için gelir topladı. Proje sorumlusu ve sınıf öğretmeni Seçil Bulut, çocuklara küçük yaşta toplum hizmeti alışkanlığı kazandırmanın önemli olduğunu söyledi. Bulut, "Amacımız, çocukların kendilerinden bir şeyler katarak, topluma yararlı olabileceklerini göstermek. Çocuklar, burada bir başka canlının yararı için kendi eşyalarından ayrılırken, pazar yerinde halk ile diyalog içine girip, kendilerine olan öz güvenlerini artırıyorlar" dedi. 8 yaşındaki Nefes Canbey, evlerindeki fazla eşyaları sokak hayvanları yararına sattıklarını belirtirken, "Kazanacağımız para ile dışarıdaki kedilere, köpeklere, sokak hayvanlarına mama alacağız" dedi. Bir diğer hayvan dostu Can Bartu Günday (8) peluş oyuncaklarını sattığını söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

--------------------

-Datça'daki bitpazarında sokak hayvanlarına yararına stant açıp, evlerinden getirdikleri kıyafet ve oyuncakları satan çocuklardan görüntüler….

-Sınıf öğretmeni Seçil Bulut ile röp.

-İlkokul 3. Sınıf öğrencisi Nefes Canbey ile röp.

-İlkokul 3. Sınıf öğrencisi Can Bartu Günday ile röp.

-Datça Bitpazarı'ndan görüntüler…

Haber-Kamera: Mehmet ÇİL/ DATÇA (Muğla),

======================================

'Grup Üçkardeşler' Adanalılardan büyük ilgi görüyor

ADANA'da sokaklarda şarkı söyleyen ve kendilerine, 'Üçkardeşler' adını veren Ahmet (19), Yunus Emre (15) ve Fatma Tunççekiç (11) kardeşler sokakta büyük ilgi görüyor. Sosyal medya sitelerinde de videoları binlerce kez tıklanan üç kardeş, ileride iyi birer sanatçı olabilmek için yetkililerden destek beklediklerini söyledi. Kardeşlerden Ahmet Tunççekiç 5-6 yıldır sokaklarda şarkı söyleyerek 50 -100 lira kazanabildiklerini belirtti. Tunççekiç, "Annem ve babam bize sonuna kadar destek oluyor. Bazı günler hiç para kazanmadan eve döndüğümüz bile oluyor. Ama olsun, şarkı söylemek bizi mutlu ediyor. Tek isteğim yetkili insanların, sanatçıların sesimizi duyması ve elimizden tutmasıdır. Biz geleceğimizi müzikle şekillendirmek istiyoruz" diye konuştu.

'İDOLÜM AHMET KAYA'

7 yaşından beri gitar çaldığını ve müziğe aşık olduğunu söyleyen Yunus Emre Tunççekiç ise, "Kardeşimle ve ağbeyimle harçlığımızı çıkarmak için müzik yapıyoruz. Müzik sevmeden yapılmaz. Ben de ilerde büyük bir sanatçı olmak istiyorum. İdolüm ise Ahmet Kaya. Bir gün Yetenek Sizsiniz yarışmasına katılmayı çok istiyorum" dedi. Ağbeyleriyle birlikte şarkı söylemekten ve melodika çalmaktan dolayı çok mutlu olduğunu söyleyen Fatma Tunççekiç ise okul harçlığını buradan çıkarttığını ve ailesine yük olmadığını belirtti.

Görüntü Dökümü

-------------------------

Müzisyen kardeşler genel görüntü

Kardeşler ile röp

Toplanan vatandaşların görüntüsü

Genel ve detay görüntüler

Haber: Can ÇELİK-Kamera: Damla GÖL/ADANA,

SÜRE: 03'51"     BOYUT: 427 MB

======================================

Satranç 'okul müfredatına girmeli' önerisi

MANİSA Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Fizyoloji ve Nörofizyoloji Anabilimdalı Başkanı Prof. Dr. Necip Kutlu, iki yıl boyunca yaptığı araştırmalar sonucunda, odaklanmayı, özgüveni, düşünme ve iletişim yönlerini güçlendirdiğini tespit ettiği satrancın, okullarda standart müfredatın bir parçası haline gelmesi gerektiğini söyledi.

MCBÜ Fizyoloji ve Nörofizyoloji Anabilimdalı Başkanı Prof. Dr. Necip Kutlu, satranç oyununun insanlar üzerindeki etkileri konusuyla ilgili olarak iki yıllık bir araştırma yaptığını belirterek, satrancın bireyler üzerinde etkisinin hem eğitim hem de sosyal hayatta büyük bir artısı olduğuna dikkat çekti. İki yıllık çalışmayı Manisa ve İzmir illerinde gerçekleştirdiğini ifade eden Prof. Dr. Kutlu, şöyle dedi:

"Satranç ve beyin arasındaki ilişkiyi araştırdık. Yaptığımız araştırmalarda satrançın muhakeme, kendine güven ve davranış şekillerine yönelik çok etkili olabildiğini gördük. Bu araştırmalarımızın sonucunda, eğitim alan çocuklarımızın da satrançla birlikte derslerinde daha başarılı olduğunu gördük. Bizim bu araştırmamız iki sene sürdü. Bu çalışmaya başladığımızda Manisa ve İzmir çevresindeki satranç kulüplerine gittik. Oradaki yarışmacılara testler yaptık. Çocukların hem sosyal hem de eğitim hayatındaki başarılarına baktık. Bunun sonucunda da kendilerine olan güveni gördük. Bireylerin kendilerine, 'Ben başarılıyım. Muhakemem iyi' diyebildiği sonucuna vardık. Satranç oynayan kişi stres esnasında duygusal durumunu kontrol edebiliyor. Bu da bizim çalışmamız için çok önemli bir sonuç."

'SATRANÇ EĞİTİMİN BİR PARÇASI HALİNE GELMELİDİR'

Satranç üzerine çalışmalarını derinleştirdiklerini ifade eden Prof. Dr. Kutlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Satranç eğitimin, standart müfredatın bir parçası haline gelmeli. 2 yılda bu konuda bilgi topladık. Çalışmalarımızı şimdi daha da derinleştiriyoruz. Satranç oynayan bir kişi bu oyunun faydalarını dünyada nasıl kullanacak. 'Bu özelliğin var. Bu deneyimin var. Bunların sana ne getirisi var?, Sana olan katma değeri nedir?' diye bir terminoloji var. Bunu geliştiriyoruz. Bu sonuçlarla başarıya gideceğiz."

ÖĞRENCİLER DE DESTEKLEDİ

MCBÜ Tıp Fakültesi öğrencilerinden Elvan Ağrıtmış, satrançın kendisine olan güvenin artmasında ve sosyal hayatında önemli bir etken olduğunu söyledi.

Öğrenci Melike Baştoklu da satranç sayesinde dikkatini daya iyi topladığını fark ettiğini söyledi. Bir diğer öğrenci Tuğba Bodur da "Bu oyunun muhakeme yeteneğimin artmasında ve iletişim konusunda bana yardımcı olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-MCBÜ Tıp Fakültesi dışarısından görüntü

-Satranç oynayan öğrencilerden detay

-MCBÜ Fizyoloji ve Nörofizyoloji Anabilimdalı Başkanı Prof. Dr. Necip Kutlu röp.

-MCBÜ Tıp Fakültesi öğrencilerinden Elvan Ağrıtmış, Melike Baştoklu ve Tuğba Bodur ile röp.

-Genel ve detay görüntüler

Haber - Kamera: Cemil SEVAL/ MANİSA

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni 2 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement