Başbakan Ahmet Davutoğlu, Selahattin Demirtaş'ın açıklamasıyla ilgili "Hamaset çok kolay, ne anlatılmak istendiği söylensin. Sayıları 300'e yakın PYD mensubu silahlarını teslim ederek Türkiye'ye geldi. Suriyelilerin Suriye'ye gitmek istemesi durumunda da engelleyen kimse yok, sınır açık, gidebilirler, gitmek istemediler" dedi.
Davutoğlu, İçişleri Bakanlığındaki bilgilendirme toplantısına verilen arada yaptığı açıklamasında, İçişleri Bakanlığında yapılan sunuşlarda tespit ettikleri her türlü eksiklerin giderileceğini, kısa, orta ve uzun vadeli her türlü insan kaynağının donanımıyla ilgili tedbirlerin alınacağını belirterek, "Ama kimse bu ülkemizin huzurunu, halkımızın barışını ve güvenliğini, özgürlüğünü tehdit etme cüretini gösteremeyecek" ifadesini kullandı.
Açıklamasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Başbakan Davutoğlu, "Kuzey Irak, peşmerge güçlerini PYD'de YPG güçlerini Türkiye üzerinden Kobani'ye geçirmek istiyor. Dün Fransa Cumhurbaşkanı'nın da Türkiye sınırlarını açma çağrısı vardı. Siz, 'Uluslararası baskıyla hareket etmeyiz' dediniz ama bu kapı hala kapalı mıdır? Selahattin Demirtaş, dün bu konuyla ilgili olarak 'İzin verin tükürüğümüzle boğalım, hükümetimiz 'bizi ilgilendirmez' diyorsa siz, bizim hükümetimiz değilsiniz' ifadelerini kullandı" sorusu üzerine her şeyden önce kafa karışıklığını gidermek gerektiğini söyledi.
Söz konusu açıklamalarda kafa karışıklığı olduğunu vurgulayan Davutoğlu, Fransa ile çok yakın temas halinde olduklarını, geçen haftada da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Fransa'da teferruatlı görüşmeler yaptığını dile getirdi.
Başbakan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daha önce Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile görüşmesi olduğunu da anımsatarak, şunları söyledi:
"Çok açık bir şekilde ifade etmek isterim Fransa ile birçok konuda da benzer yaklaşımlarımız var. Ancak Paris'ten bir görüş belirtmek kolay da acaba alanda ne olduğu konusunda ne kadar bilgi sahibi. Şu ifadeyi bir açalım: Türkiye, sınırları açsın. Türkiye'nin sınırları kapalı mı? Türkiye'nin sınırlarından şu ana kadar 2 milyona yakın mülteci geçti. Sınırları kapatmış olsaydık şu anda o insanlar ya Suriye rejiminin bombaları altında ölmüş olurlardı ya da IŞİD'in saldırıları altında ölmüş olurlardı. Türkiye, sınırlarını insani gerekçeyle hiç kapatmadı, açtık Kobani'den de 200 bin kişi geldi.
Sınırları açmamızdan kasıt 'Türkiye'den oraya birileri gitsin' ise aynı ülkeler değil miydi 'yabancı savaşçılar Suriye'ye gitmesin' diyenler ve bizden tedbir isteyenler, 'aman yabancı savaşçılar Suriye'ye geçmesin' diye. Bu tedbirleri biz, kararlı bir şekilde uyguladık, uyguluyoruz da. Kimler geçecek Türkiye'den Suriye'ye, nasıl bir sınır açılması olacak, bunu tanımlamak icap eder. Bunu tanımlamadan kamuoyunu tatmin için sanki bütün bu kriz, Türkiye'nin sınırlarını açmaması dolayısıyla olmuş gibi bir intiba vermek kabul edilebilir bir tutum, kabul edilebilir bir açıklama değildir."
-"Tek bir vatandaşımızın gitmesini istemeyiz"
Türkiye'nin sınırlarının insani gerekçelerle açık olduğuna dikkati çeken Davutoğlu ama Suriye'deki bir çatışmanın parçası olmak isteyenlerin ya da gidecek olanların ilk olarak yabancılar olduğunu belirtti.
Başbakan Davutoğlu, bunu hiç kimsenin istemediğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İkinci kategori Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, biz, bunu istemeyiz çok açık söylüyorum. Suriye'deki çatışmaya tek bir vatandaşımızın gitmesini dahi istemeyiz. İllegal gidenleri de durdurmaya çalışıyoruz ama gidenler ki Kobani'den bile gelen cenazeler oldu, hepimizi üzdü, daha önce başka şekilde gelen cenazeler. Ne şu tarafta IŞİD'de ne özgür Suriye Ordusundan ne rejim yanlısı ne de PYD yanlısı veya başka grupların Türkiye vatandaşının gidişlerine izin vermek. Bizim hukuk devleti kurallarımıza da aykırıdır.
Ayrıca da şunu herkesin görmesi lazım burada Selahattin Demirtaş'ın ifadesine de gelerek söylüyorum. Diyelim PYD'ye Kobani'ye 'bizim akrabalarımız' diyerek bir grup gitmek istiyor. Aynı şekilde Telabyat'ın Akçakale'deki Arap kökenli vatandaşlarımız da 'bizim akrabamız' diyerek gitmek isterse, Bayırbucak'taki Çobanbey'deki Türkmen kökenliler 'bizim akrabalarımız' diye gitmek isterse bu vatandaşlarımızın güvenliğini korumakla sorumlu olan biziz. Bir anda Suriye sathında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bazen karşı karşıya bazen yan yana savaşmak durumunda kalırlar. Buna izin vermek kabul edilebilir bir şey mi?"
-"Türkiye Cumhuriyeti'nde güven içinde kalmak istiyoruz' dediler"
Üçüncü kategorinin de Suriye'den Türkiye'ye gelenler olduğuna değinen Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yine Demirtaş'ın dünkü açıklaması. Hamaset çok kolay, ne anlatılmak istendiği söylensin. Bakınız sayıları 300'e yakın PYD mensubu silahlarını teslim ederek Türkiye'ye geldi. Suriyelilerin Suriye'ye gitmek istemesi durumunda da engelleyen kimse yok, sınır açık, gidebilirler, gitmek istemediler. Hani o hamasetle 'biz gider savaşırız, gelenlere kapıyı açın' dendiğinde, 'Kobani'den gelen PYD'liler bıraksalar gidip kendi şehirlerini savunacaklar' diyenlere... Talimatımızla valilerimiz soruldu, onlar, küçük bir grup hariç, 'hayır biz gitmek istemiyoruz, Türkiye Cumhuriyeti'nde güven içinde kalmak istiyoruz' dediler. Ne yapalım, zorla mı gönderelim. Eğer Suriye'den gelenler savaşmak için geri dönmek istiyorlarsa, zaten savaşmak kastıyla gönderecek değiliz de geldikleri gibi giderler. Gelirken bize sormadılar, giderken de biz sormayız 'niye gidiyorsunuz' diye. Onlar Suriye vatandaşı ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ki her biri hangi etnik kimliğe sahip olursa olsun, hangi şehirden olursa olsun bizim güvencemiz altındadır."
-"Hamaset psikolojisinde söylemek kolay"
"Nasıl bir vatandaşımız kaybolduğunda bir yerde bu bazen Kayserili, bazen Şırnaklı bazen İzmirli oluyor hiç fark etmiyor. Gece gündüz çalışıp, o vatandaşı kurtarmaya çalışıyoruz" ifadesini kullanan Davutoğlu, " Musul'daki vatandaşlarımız gibi bir kısmı diplomattı bir kısmı değildi. İçinde Diyarbakırlı kardeşimiz de vardı, Kırşehirli de vardı. Onları Musul'dan kurtarana kadar gece gündüz çalıştık. Şimdi kendi vatandaşımızı bilinmezliğe biz gönderebilir miyiz? O, oraya gittiğinde bizim koruma sorumluluğumuz var. Sadece kendi kitlelerini tahrik etmek, provake etmek için hamaset psikolojisinde söylemek kolay" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, kendilerine günlerdir "Bu Suriye'den gelenleri geri gönderin, gidip korusunlar" denildiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Gidin' dedik, gitmediler, küçük bir grup hariç güvenliği tercih ettiler. Türkiye, Suriye'deki çatışmalardan hiçbir şekilde mesul değildir. Kobani'de yaşanan gelişmelerden hiçbir şekilde mesul değildir. Sınırımız açıktır, insani geçişler için ama Türkiye'yi bir problemin kaynağı, parçası gibi göstermek isteyenler ister dışarıda olsun, ister içeride olsun kesinlikle farklı bir gündemin parçası olmuş olurlar. Fransa gibi dost ülkelerin, müttefik ülkelerin kanalları var bize söylerler, ne kast ediyorlar sınırların açılmasından.
Madem sınırı açtık, Fransa'dan gelecek olan Kobani'ye savaşmak için gidecek olanlara, Fransa'dan gelen bir grup onlara sınırı açık mı tutalım. O zaman yabancı savaşçıları nasıl denetleyeceğiz. Peki sınırı açtık, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını göndermeyiz, bunu açık söylüyorum. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının teminatı, güvendiği şey biziz. İllegal gidenleri engellemeye çalışıyoruz. Suriye'den gelenlere bu teklifi dediğim gibi istedikleri zaman geri dönerler, başka geçişler olacaksa onları da iyi tanımlamak doğru bir çerçeveye oturtmak ve bizim hem hukuk sistemimiz, hem de Suriye'deki şartları gözeterek değerlendirmek lazım. Herkes sloganların ötesine geçsin somut şeyler söylesin."
- Ankara
Son Dakika › Güncel › 'Hamaset Çok Kolay, Ne Anlatılmak İstendiği Söylensin' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?