BBP'li Çayır: Erdoğan, Yazıcıoğlu'na birlikte yürümeyi teklif etmişti
BÜYÜK Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın patiyi kurarken ve sonrasında da BBP'nin Kurucu Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu'na siyasetin zor olduğunu söyleyip aynı yolda birlikte siyaset yapmayı teklif ettiğini söyledi.
Remzi Çayır, beraberinde Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Haşim Yanar ile il başkanlığına yeni atanan Bilal Odunkıran ile birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Herhangi bir partinin aldığı kararla ilgili 'O kararı ben tanımıyorum' şeklinde bir açıklama yapan il başkanı ya da parti yönetiminin herhangi bir kanadında görev yapan kişiyle aynı yolda yürünmeyeceğini ifade eden Çayır, insanların üsluplarına dikkat etmesi gerektiğini söyledi.
Referandumla ilgili olarak partinin tüm organlarıyla yapılan görüşme ve istişarelerin merkez karar yönetim kurulunda toplandığını ve kuruldan da 'Evet' kararının çıktığını ifade eden Remzi çayır, Muhsin Yazıcıoğlu'nun siyasete bir ahlak getirdiğini söyledi. Çayır, " Numan Kurtulmuş'a 'Gel artık siyaseti bırak' diyen Sayın Cumhurbaşkanı zamanında, partiyi kurarak ve sonrasında rahmetlik genel başkana da söyledi 'Gel beraber olalım' diye. Sonrasında, arkadaşlar benim yanımda da söyledi mevcut genel başkana 'Siyaset zordur, bunu yürütmek çok zordur gelin beraber olalım' dedi. Burası bir pınar. 2011'de aday olduğumda da söyledim Gerçekten tertemiz akan bir pınara benzetiyorum eksikliklerimiz ve fazlalıklarımıza rağmen. Bu pınarın Türkiye için akması lazım. Bu elzemdir, dolayısıyla da BBP'ye Türkiye'nin ve dünyanın ihtiyacı var" diye konuştu.
15 TEMMUZ'DAN DAHA BÜYÜK BİR TEHLİKE VAR
ABD ve Rusya'nın kendi menfaatleri için Suriye'de PKK ile işbirliği yatığını ve bu nedenle de her iki ülkenin de Türkiye'nin komşusu olduğunu kaydeden Çayır, şunları söyledi: "Terörden, 15 Temmuz belasından daha büyük tehlike var. O da Türkiye'nin içeriye doğru büzüştürülmeye çalışılması. Bu, bizim için daha büyük felaketlere yol açar. Türkiye hiçbir komplekse kapılmadan dışarıdan ve içeriden gelen bir takım ayak oyunlarını dikkate alarak kendisinin daha özgür ve geniş açarak dünyaya doğru yürümelidir. Kendisini içeriden ve dışarıdan gelen tepkilere göre içeriye doğru büzüştürür ve içeriye doğru dönerse bu Türkiye için, gelecek anlamında söylüyorum kötülük barındırır. Onun için mutlaka ve mutlaka Türkiye bir tarafta içeride bir takım birey hak ve özgürlüklerini, açık toplumu, bu bizim için olmazsa olmazımızdır. Şartlar her ne olursa olsun, ister olağanüstü olsun ister olağan dışı olsun eğer bireyin hak ve özgürlüğünü, inancını, açık toplumu, adaleti ayakta tutmazsanız getireceğiniz sistemin adı ne olursa olsun hüsran sizi bekler. Bir yerde adalet yoksa, bir yerde insanlar kendilerini emin hissetmiyorlarsa, bir yerde mal ve can güvenliği yoksa, bir yerde yarınınıza ait korku ve endişelerinizle beraber yaşıyorsanız orada siz huzuru ve mutluluğu yaşayamazsınız. Onun için bu referandum buna vesile teşkil etsin."
Yıllardır Türkiye'nin darbe anayasasıyla yönetilmesinin yanlış ve sistemin de değişmesi gerektiğini savunan bir parti oldukları için 'Evet' dediklerini ifade eden Remzi Çayır, "Rahmetli Genel Başkan MÇP'den ayrılıp ilk yola çıktığımızda gittiği her kapalı ve açık hava toplantılarında diyordu ki, 'Bu elbise bu millete dar geliyor. Bu elbise milletin üzerinden atılmalıdır, bize yeni elbise lazım.' Yeni elbiseden kasıt neydi biliyor musunuz? Milletin değerlerine uygun, insanın kutsallığını önceleyen, insanın hak ve hürriyetinin kutsal bir varlık olduğunu önceleyen bir sistem. Elbise buydu. Ama şu anda temsildeki adalet ayağı eksik. Konuştuğumuz Sayın Başbakanın ifade ettiği neydi, 'Evet yönetimde istikrarı sağlarken yan bir takım yasalarla da, seçim ve siyasi partiler yasasıyla da bunu inşallah yarın bir gün entegre edeceğiz' denildi. Eğer böyle yapılırsa Türkiye büyür" dedi.
Haşim Yanar da her zaman sivil bir anayasadan yana olduklarını kaydederek, şunları söyledi: "Aslında her ne kadar tartışılsa da bugünkü başkanlık sistemini tüm siyasi patilerin aktif katılımıyla sağladıkları ilk defa halk oylamasıyla yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yüzde 52 oy almasıyla gelişen fiili durumun tabi sonucudur. Dolayısıyla 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde seçilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan değil de bir başkası da olsa halkın yarıdan fazlasının oyuyla seçilmiş olmanın verdiği özgüven ve sorumluluk yüzünden bugünkünden farklı bir durum olmayacak bir fiili durumla karşı karşıya kalacaktık. O yüzden 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iradesi olan, Cumhurbaşkanı adayı çıkaran ve seçime aktif katlım sağlayan siyasi partiler ve bu seçimde oy vermek suretiyle tercih belirleyen milletimiz bu sorumluluktan kaçamaz."
Son Dakika › Güncel › Kahramanmaraş BBP'li Çayır: Erdoğan, Yazıcıoğlu'na Birlikte Yürümeyi Teklif Etmişti - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?