Sanıklar Can ve Emre Paksoy kardeşlerin "kasten öldürme" suçundan beraat ettikleri davanın gerekçeli kararında, "Sanıkların, maktul Nazlı Sinem Erköseoğlu'nu öldürdüklerinin ispat edilemediği ve Ersökeoğlu'nun olay öncesindeki birtakım psikolojik problemleri nedeniyle pencereden atlayarak öldüğünün anlaşıldığı" bildirildi.
İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklar Can ve Emre Paksoy kardeşlerin, Beyoğlu'nda 2010'da bir apartman boşluğunda cesedi bulunan Nazlı Sinem Erköseoğlu'nu öldürdükleri iddiasıyla Yargıtayın beraat kararını usulen bozmasının ardından yeniden yargılandıkları davada 5 Şubat'ta verdiği beraat kararının gerekçesini açıkladı.
Taraflara sunulan 31 sayfalık gerekçede, olay günü ve dosya içeriği anlatılarak, Nazlı Sinem Erköseoğlu ve Can Paksoy'un, olayın yaşandığı eve kendi rızalarıyla gittikleri konusunda şüphe bulunmadığı belirtildi.
Kararda, olay gecesi bu kişilerin atlama hadisesi öncesinde karşılıklı veya tek taraflı bir biçimde saldırıya uğradığına ilişkin ne mağdurun vücudunda ne de ev veya odada herhangi bir delilin tespit edildiği bildirildi.
Erköseoğlu'nun vücudunda olası bir cinsel saldırıya ilişkin, cinsel bölgeleri dahil olmak üzere herhangi bir yan delilin ve olay yeri uzmanlarının evin tümünde yaptığı araştırmada da herhangi bir kavga veya saldırı unsurların tespit edilemediği kaydedilen gerekçeli kararda, taraflar arasında bir tartışma veya saldırı olduğuna ilişkin ne müteveffa ne de sanıkların vücutlarında herhangi bir yara bere, darp veya ekimozun tespit edilmediği de ifade edildi.
"Sanığın kaçmaması, suçsuzluk psikolojisinin delili"
Sanık Can Paksoy'un olaydan çok önce uçak bileti aldığı, bu kasıtla havaalanına gittiği ve olayı öğrendiğinde hemen eve geri geldiği aktarılan kararda, şu ifadeler kullanıldı:
"Böyle ciddi bir suçu işleyen kişinin kaçması gerektiği, hatta olay tarihinde geçerli ve süreli ABD vizesinin bulunduğu göz önüne alındığında; bunların hiçbirini yapmayarak kolluk birimlerine haber verme, gelip teslim olma gibi hareketlerinin suçluluk değil, suçsuzluk psikolojisinin delilleri olduğu anlaşılmıştır. Sanığın soruşturma aşamasında tahliye edilmesine rağmen yurt dışına kaçmaması ve hatta bozma sonrasında süren, müteahhit devam eden yargılamaların hiçbirinde de fiili ve ekonomik imkanı olmasına rağmen Türkiye'den ayrılıp yurt dışına yerleşmeyerek duruşmalara gelmesi dikkate alınmıştır."
"Erköseoğlu'nun birtakım psikososyolojik sorunları dikkate alındı"
Müteveffa Erköseoğlu'nun toplanan belgeler, dinlenilen tanık beyanlarına göre, olay öncesinde gerek ailevi gerekse kişisel durumu gereği birtakım psikososyolojik sorunlarının olduğu ve hatta bununla ilgili tedavi gördüğü belirtilen kararda, "Kasten öldürmek gibi nitelikli ve ciddi bir suçun işlenebilmesi için taraflar arasında önemsiz dahi sayılabilecek bir hususun bulunması gerekir. Bu durum sanık veya müteveffa tarafında birbirlerinden bağımsız da olabilir. Ne olay günü ne de olay öncesine ilişkin sanıklar veya müteveffa arasında veya kendi öznellerinde bununla ilgili en ufak bir delil tespit edilememiştir." denildi.
Gerekçeli kararda, Erköseoğlu'nun kafa bölgesindeki yaralanmanın, atlama öncesinde oluştuğuna dair en ufak bir delilin elde edilemediği aktarılarak, şu değerlendirme yapıldı:
"İspatlanamayan ve açıklanamayan hususların sanığa yükletilmesi, 'Şüpheden sanık yararlanır.' ilkesine aykırılık teşkil eder. Bir kısım anlatımların, kişisel değer yargılarına aykırı olacağı zannı ile mahkumiyet kararı verilemeyeceği dikkate alınmıştır. Sanıkların müteveffayı öldürdüğünün ispat edilememesi göz önüne alınarak müteveffanın olay öncesindeki birtakım psikolojik problemleri nedeniyle pencereden atladığı ve bu atlama neticesinde vefat ettiği anlaşılmakla sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar verilmiştir."
Süreç
Nazlı Sinem Erköseoğlu'nun 26 Eylül 2010'da Beyoğlu Gümüşsuyu İnönü Caddesi'ndeki Mithatpaşa Apartmanı'nın havalandırma boşluğunda ölü bulunmasına ilişkin hazırlanan iddianamede, Mahmut Emre ve Can Paksoy kardeşlerin, TCK'nın 81/1. maddesi gereğince "kasten öldürme" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılmaları istenmişti.
İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi, 4 Aralık 2014'te, sanıklar Can ve Emre Paksoy hakkında, Erköseoğlu'nu "kasten öldürme" veya "tedbirsizlik, dikkatsizlik neticesinde ölümüne sebebiyet verme" suçlarından "şüpheden uzak yeterli delil elde edilemediğinden" beraat kararı vermişti.
Karar müdahil Ergun Erköseoğlu ve avukatlarınca, "usul ve yasaya aykırı olduğu" gerekçesiyle temyiz edilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da temyiz incelemesi yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesine 25 Ocak 2018'te yazdığı ek tebliğnamede, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının müdahillik haklarından yararlandırılmadan hüküm kurulduğu gerekçesiyle kararın usulen bozulması gerektiği görüşünü bildirmişti.
Yargıtay Başsavcılığı esastan bozma istemişti
Ek tebliğnamede ayrıca, "evdeki sabit telefonun, olay gecesine ilişkin kayıtlarının getirtilerek kimlerle konuşma yapıldığının mahkemece araştırılmadığı, kafa arkasındaki yaraların maktuldeki diğer yaralarla aynı zaman diliminde veya ne kadar önce oluştuğu hususunda Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu'ndan rapor alınıp sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmediği, maktulün arka kısmı uzun fermuarlı olan elbisesinin fermuarını tek başına kapatıp kapatmayacağının araştırılması gerektiğinin düşünülmediği, yerel mahkemenin verdiği beraat hükmünün yasaya aykırı bulunduğu ve kararın bozulması gerektiği" ifadeleri de yer almıştı.
Temyiz talepleri ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesini değerlendiren Yargıtay 1. Ceza Dairesi de 23 Mayıs 2018'de yazdığı kararla, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bu suçun "zarar göreni" olduğunu belirterek, müdahillik haklarından yararlandırılmadığını bildirmiş ve yerel mahkeme kararını usulden bozmuştu.
Son mütalaada "müebbet hapis" cezası istenmişti
Yargıtay tarafından usulen bozmanın ardından dava dosyası, yeniden görülmek üzere İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gelmişti.
Bu mahkemede süren yeniden yargılamada mütalaasını açıklayan savcılık, sanıklardan Can Paksoy'un, 8. katta bulunan odasındaki pencereden Erköseoğlu'nu attığı gerekçesiyle "kasten öldürme" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılması, diğer sanık Emre Paksoy'un ise delil yetersizliğinden beraatine karar verilmesini talep etmişti.
Mahkeme heyeti 5 Şubat 2019'da verdiği kararla, her iki sanığın da delil yetersizliğinden beraatlerine hükmetmişti.
Son Dakika › Güncel › Paksoy kardeşlerin beraatine ilişkin kararda, maktule yönelik 'psikolojik problem' vurgusu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?