Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yeni anayasa meselesi aslında tam anlamıyla bir memleket meselesidir. Türkiye tarihinde ilk defa, siyasetçilerin iradesiyle bir sivil anayasanın yapılabileceği dönem açıldı. 1 Kasım'da önümüze açılan yeni dönemi hep birlikte en iyi şekilde değerlendirmeli ve fırsata çevirmeliyiz. Bu tarihi fırsatı değerlendirmek yeni anayasanın altında imzası olan herkese, inanıyorum ki şeref kazandırır. Gelin bu şeref 26. Dönem Meclisi'ne, bu Meclis'te görev alan milletvekillerine ait olsun" dedi.
Erdoğan, Türk-İş'in bir otelde gerçekleştirilen 22. Olağan Genel Kurulu'nda konuştu.
"Türkiye bizim, hepimizin. Bu ülkede ne varsa hepimizin. Bu ülkeden giden her şey de hepimizden gidiyor. Onun için bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız" diyen Erdoğan, bunu başarmaya mecbur olduklarına dikkati çekti.
Türkiye'nin 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarıyla başlayan, 1 Kasım'a kadar devam eden önemli bir süreç yaşadığını hatırlatan Erdoğan, bu dönemde yaşananların, ülke ve millet için büyük bir tecrübe olduğunu, Türkiye'nin 2003 yılı başından beri sahip olduğu "istikrar ve güven" denilen hazinenin kıymetini 5 ay gibi kısa bir sürede yeniden anladığını bildirdi.
Erdoğan, istikrar ve güven ortamındaki en küçük bir zafiyetin, sarsıntının ne sonuçlar doğurabileceğinin farklı alanlarda, aynı anda hissedildiğini ve görüldüğünü belirterek, bir yandan terör ve uluslararası sorunların, bir yandan ekonomik belirsizliklerin, bir yandan gelecek endişesinin milleti tarifi mümkün olmayan bir şekilde bunalttığını ifade etti.
Halkın ilk fırsatta, 1 Kasım seçimlerinde tercihini yeniden istikrar ve güven ikliminin devamından yana kullandığını vurgulayan Erdoğan, "Şimdi artık önümüze bakma zamanıdır. Çünkü Türkiye son 1,5 yılda yaşadığı 3 önemli ve kritik seçim sebebiyle adeta yorgun düştü. Bundan sonra yeniden 2023 hedeflerimize yoğunlaşmalı, yavaşlayan projelerimizi hızlandırmalı, yeni projelerimizi süratle hayata geçirmeliyiz. Cumhurbaşkanı olarak tüm bu çalışmalarda hükümetimizin ve başbakanımızın sonuna kadar yanındayım. Bu uyum çok önemli, senkronize bir adım atmaya mecburuz" dedi.
Erdoğan, Türkiye'nin, geçmişte yaşanan siyasi erkler arasındaki uyumsuzluğun ağır faturasını unutmadığına değinerek, anayasa kitapçığı fırlatılması ile başlayan sürecin nasıl yakın tarihin en büyük bunalımına kadar vardığını çok iyi hatırladıklarını söyledi.
"Anayasanın verdiği yetkileri kullanacağım"
"Biliyorum ben bunları söyleyince birileri hemen 'Efendim Cumhurbaşkanlığının ve Cumhurbaşkanı'nın tarafsız olması gerekir' diye başlayan cümleler kuracaklardır" ifadesini kullanan Erdoğan, Türkiye'nin ve milletin aleyhine olacak hiçbir konuda tarafsız olmayacağını, olamayacağını vurguladı.
Tarafının ülkenin ve milletin yanı olduğunu, siyasi istikrarsızlık veya erklerin uyumsuzluğu Türkiye'nin aleyhine olacaksa gönlünün böyle bir duruma razı gelemeyeceğini belirten Erdoğan, bunun yaşanmaması için Anayasanın verdiği yetkiler neyse bunu kullanacağını söyledi.
Tüm bu sıkıntıların temelinde mevcut anayasanın yattığını herkesin kabul ettiğini ifade eden Erdoğan, buna rağmen meseleyi kişiselleştirenlerin, Türkiye'nin ihtiyacı olan anayasaya kavuşmasını engellediğini, bunların, bu tavırlarından dolayı her seçimde milletin karşısında mahcup olmalarına rağmen inatlarından vazgeçmediğini bildirdi.
Bundan önce bu konuda dört siyasi partinin bir araya geldiklerini, kendileri 330, diğer üç parti 220 milletvekiline sahip olmasına rağmen, her bir partinin üçer üye vermesiyle Anayasa İzleme Komitesi kurulması yönünde adım attıklarını hatırlatan Erdoğan, "330'a yakın bir parti 3 üye veriyor, diğerleri de 3'er veriyor. ve diğerlerinin tamamı 9 tane vermiş oluyor. Buna rağmen uyum olmadı" dedi.
-"Yeni dönemi fırsata çevirmeliyiz"
Anayasa çalışmaları kapsamında 47 maddede uyum sağlandığını, ana muhalefetin "47 maddeyi çıkaralım" dediğini anımsatan Erdoğan, "Arkadaşlarımı gönderdim o zaman, çok ilginçtir 'dört partinin dördünün de imza koyması' lazım dediler. Dört temsilci burayı paraf etti ama şimdi diğer ikisi gelmiyor. Diğer ikisi gelmiyor diye biz bunu niye bekletelim? Gelin ikimiz beraber bunu çıkartalım. 'Olmaz' dediler ve o 47'yi çıkartamadık" ifadesini kullandı.
Sonra 60 madde için kendilerinin teklif götürdüğünü ancak yine olmadığına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Mesele ne biliyor musunuz? Biz, üzüm mü yiyeceğiz, bağcıyı mı döveceğiz? Gelin biz milletçe bu üzümü yiyelim, anayasamızı yapalım. Bir darbe anayasasıyla biz geleceğe yürümeyelim, milletin anayasasıyla yürüyelim, mesele bu. Yeni anayasa meselesi, aslında tam anlamıyla bir memleket meselesidir. Türkiye tarihinde ilk defa, siyasetçilerin iradesiyle bir sivil anayasanın yapılabileceği dönem açıldı. 1 Kasım'da önümüze açılan yeni dönemi, hep birlikte en iyi şekilde değerlendirmeli ve fırsata çevirmeliyiz. Sadece Türkiye'nin dört yıllık bir istikrar ve güven iklimini yakalamasının dahi nasıl olumlu sonuçları olduğunu, ekonomiyi nasıl hareketlendirdiğini, insanlarımızın nasıl umutlandığını hep beraber gördük, görüyoruz. Bu tarihi fırsatı değerlendirmek, yeni anayasanın altında imzası olan herkese, inanıyorum ki şeref kazandırır. Gelin bu şeref, 26. Dönem Meclisine, bu Mecliste görev alan milletvekillerine ait olsun. Biz diyoruz ki; gelin bunu yeni anayasa ile taçlandıralım. İşte o zaman Türkiye değil 2023 hedeflerine ulaşmak, bunları dahi geçecek bir ivme yakalayacaktır. Buna, kendimizden ziyade, geleceğimiz için ihtiyaç var."
-"Rusya, Suriye'de ne arıyor"
Erdoğan, Türkiye'nin kadim ilişkileri ve coğrafi konumu sebebiyle daima teyakkuz halinde bulunmak zorunda olduğunu belirterek, son dönemde bölgede yaşanan gelişmelerin, her geçen gün derinleşerek sürdüğünü söyledi.
Suriye'de 5 yıla yakın bir süredir devam eden hadiselerin, bölgesel olmaktan çıkıp, küresel bir sorun haline geldiğine işaret eden Erdoğan, bölgede yaşanan olayların, uzun süre sadece Suriye halkının ve oradan gelen insanlara kucaklarını açan komşularının sıkıntısı olarak görüldüğünü bildirdi.
Erdoğan, dünyanın adeta sırtını döndüğü, görmezden, duymazdan geldiği Suriye krizinin, teker teker her ülkenin kapısını çalmaya başladığını ifade ederek, Suriye'nin, Türkiye'nin 911 kilometre sınırına sahip komşusu olmanın yanında, halkların binlerce yılı bulan ortak geçmişe sahip olduğu bir coğrafya olduğunu hatırlattı.
Türkiye'nin nasıl Balkanlara, Kafkaslara, Akdeniz havzasına, Irak'a bigane kalması söz konusu olamazsa, Suriye'de yaşananları da kesinlikle yok sayamayacağını vurgulayan Erdoğan, "Rusya, Suriye'de ne arıyor?" diye sordu.
"Suriye'de meşru muhatap halktır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya'nın, "Birleşmiş Milletlerin, kendilerine verdiği yetkiyi kullandığını" söylediğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Neymiş o yetki? Eğer o ülkenin yönetimi davet ederse gidilirmiş. Oraya gitmek mecburiyetinde değilsiniz. 380 bin insanı öldüren katil Esed'in davetine icabet etmeye mecbur değilsiniz. O gayrimeşru bir yönetimdir, meşru değildir, bunu görmek durumundasınız. Bunu ben Sayın Putin'in kendisiyle çok konuştum. Onun için burada açık ve net söylüyorum; biz tüm komşularımız gibi Suriye'nin de egemenlik haklarına ve toprak bütünlüğüne saygılıyız ama şu gerçeği de görüyoruz. Bugün Suriye'de bu hakları kullanabilecek meşru bir yönetim yoktur. Esed rejimi ülkenin çok küçük bir kısmındaki hakimiyetiyle, böyle bir iddiada bulunamaz. Şu anda yüzde 14'lük bir hakimiyeti var, yüzde 86 tamamıyla diğer bütün oradaki örgütlere aittir. Böyle bir noktada. Bizim için Suriye'deki meşru muhatap Suriye halkıdır, bunu görmeye mecburuz."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Türk-İş 22. Olağan Genel Kurulu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?