Gazeteci Metin Özer, bugünkü yazısında S-400 ve F-35 konularına değindi. Özer, yazısında dikkat çeken bilgiler paylaştı.
Gazeteci Metin Özer habervitrini.com'daki "İsrail kaç Türk savaş uçağını düşürdü?" başlıklı yazısında Türkiye'deki F-16 savaş uçaklarının 2014 yılına kadar olan ve sonrasındaki süreciyle ilgili bilgiler verdi.
Özer, 2014 yılına kadar toplam 31 adet, 2014 yılından bu yana ise sadece 2 adet F-16 savaş uçağımız düştüğünü belirterek FETÖ vurgusu yaptı.
İşte o yazı:
"S-400'ler geldi gelmesine ama beri yandan da Amerika'nın vereceği F-35'lerden olduk. Bu bizim için bir kayıp mı? Bu soruya cevap olarak size F-16'ların hikayesini anlatacağım. 14 Ekim 1987'de Türkiye'nin ilk F-16 savaş uçağı Ankara Mürted'den havalandı. Bu savaş uçaklarını 32 yıldır kullanıyoruz. TSK envanterinde halen "saldırı uçağı" kategorisinde yer alan ve aktif olarak kullanılan 49 adet F-4E uçağı ile 158 adet F-16C uçağı bulunuyor.
Eğitim uçağı kategorisinde ise aktif görev yapan 87 adet F-16 C/D uçağımız var.
2014 verilerine göre, Türkiye'nin kullanım dışı kalanlarla birlikte, envanterinde bulunan 240 F-16'dan 33'ü çeşitli nedenlerle düştü. ABD'nin envanterinde ise bin 245 F-16 bulunuyor. ABD'de bin 245 F-16'nın 35'i, Türkiye'de 240 F-16'nın 33'ü düştü. Belçika'da 23 yıl içinde 3 F-16 kazası yaşanırken; Portekiz'de 2, İtalya ve Yunanistan'da birer kaza yaşandı. Amerika'da kaza oranı yüzde 2.8, Türkiye'de yüzde 12.9 (2014 verileri).
F-4 uçaklarında da benzer rakam ve oran var. 20 yılda düşen F-4 sayısı 25'e yaklaştı. Hakikaten korkunç bir oran.
Peki nasıl oluyor da bizde bu kadar çok F-16 kazası yaşanıyor? Şimdi bir tarihe dikkatinizi çekmek istiyorum.
2014 yılına kadar düşen F-16 savaş uçağımızın sayısı 31 idi. 2016 yılında Diyarbakır'da, 2018'de de Nevşehir'de toplam 2, F-16 savaş uçağı kaybettik. 2014 yılına kadar toplam 31 adet; 2014 yılından bu yana ise 2 adet F-16 savaş uçağımız düştü. İlk F-16 savaş uçağımız, 07 Mayıs 1999 yılında düşmüştü. O tarihten 2014 yılına kadar, 15 yılda 31 F-16 savaş uçağımız düştü. Son 5 yılda ise sadece 2 F-16 savaş uçağını kaybettik. Hem de savaş uçaklarımızın terörle mücadeledeki yoğun faaliyetlerine rağmen.
Şaşırtıcı bir fark değil mi? Peki son 5 yılda ne değişti de -Allah nazardan saklasın- uçaklarımız kazaya belaya uğramaz oldu? İşte bunun sırrı biraz daha geride;
28 Şubat'ın mimarlarından darbeci general Çevik Bir'in İsrail ile sıkı bir dostluğu vardı. Çevik Bir sık sık Tel Aviv'e gidiyor, orada devlet başkanı gibi ilgi görüyordu. 24 Şubat 1996'da gerçekleştirdiği Tel Aviv ziyaretinde; F-4 Phantom, F-5 Tigre II savaş uçaklarının yanı sıra, M-60 Patton tanklarının modernizasyonu anlaşmasını imzaladı.
Türkiye 54 adet F-4 savaş uçağının modernizasyonu için İsrail'e bir milyar doları aşan ödeme yaptı. 170 adet M-60 tankının modernizasyonu anlaşması ise 650 milyon dolara imzalandı.
Sözleşme kapsamında 54 adet F-4E Fantom uçağının 26'sı İsrail'e yollandı, geri kalan 28 adedi de Eskişehir'de İsraillilerin eline teslim edildi. İsrail; savaş uçaklarımızın beyni sayılan yazılımını değiştirip, kendi yazılımlarını yükledi.
Bu değişiklikler sonrası savaş uçaklarımızın kontrolleri, İsrail'in eline geçti. İsrail; yerleştirdiği programlar sayesinde, F-4 uçaklarımıza uydudan müdahale edebilir hale geldi. İsrailliler bu yazılımda, kendilerini 'dost kuvvet' olarak tanımladı. Bu değişiklik sayesinde; bizim uçağımız İsrail uçağına kilitlenemeyecek hatta atış bile yapamayacaktı.
Birkaç yıl sonra işin kokusu çıktı.
Görüldü ki F-4'lerdeki yazılımın tezgahı, F-16'larda da vardı.
Türkiye'nin bilgisi olmadan F-16'ların program yazılımına, NATO ülkeleri ile birlikte İsrail de "dost kuvvet" olarak tanımlanmış. Kısaca bizim uçaklarımız herhangi bir İsrail saldırısına karşı bırakın füze atmayı, tek bir mermi bile atamayacak hale getirilmiş. İsrail gibi Yunanistan'da 'Dost kuvvet' sınıfına konulmuş. Yunanistan'la da bir savaşa girsek, bizim savaş uçaklarımız Yunan savaş uçakları karşısında yolcu uçağı gibi kalacaktı. Tıpkı İsrail uçaklarının karşısında olacağı gibi.
Erdoğan o günlerde bu yazılımların millileştirilmesi için talimat verdi. Bu talimat sonrasında esrarengiz olaylar da ardı ardına geldi. Mühendisler Savaş uçaklarının millileşmesi için çalışırken, şüpheli ölümlerde başladı.
ASELSAN'da Milli Tank Projesi üzerinde çalışan Hüseyin Başbilen, 7 Ağustos 2006'da boğazı ve bileği kesilmiş olarak aracının içinde bulundu. 2007'de Halim Ünal kafasına isabet eden tek kurşunla öldü. Dokuz gün sonra da Evrim Yançeken oturduğu binanın 6'ncı katından düşerek can verdi. 30 yaşındaki mühendis Ali Ünal 17 Ocak 2007'de kafasına isabet eden kurşunla yaşamını yitirdi.
Ali Ünal, F-16 savaş uçaklarının modernizasyonu, komuta kontrol, şifreleme sistemlerini hazırlıyordu. ODTÜ mezunu dört genç mühendisin ortak özelliği, uçaklar için dost-düşman tanıma sistemi üzerinde çalışıyor olmalarıydı. Bu cinayetlere görünmez bir el müdahil olmuş, mühendislerin dosyası 'intihar' damgasıyla kapatılmıştı. ASELSAN'daki "intihar-cinayet" serisinin ardından, 2010'da İsrail'in Mavi Marmara katliamı yaşandı. Bu olay İsrail ile iplerin tamamen kopmasına neden oldu. Anlaşmalar ve yazılımlar iptal edildi. 2013 yılında yazılım millileştirildi, F-16'lar 'özgür' oldu.
Savaş uçaklarımızın yazılımının İsrail'e verildiği 1996 yılı ile uçakların yazılımının millileştiği 2013 yılı arası, en çok uçak kazası yaşanan dönem oldu.FETÖ itirafçıları örgütün İsrail ile ilişkilerini açık edince, savaş uçaklarımızın düşmesiyle ilgili korkunç bir şüphe oluştu.
Bu cinayetlerde FETÖ'nün parmağı olduğuna yönelik işaretler üzerine, ASELSAN mühendislerinin dosyası tozlu raflardan indirildi. 15 Temmuz hain FETÖ darbesinden sonra bir gelişme daha yaşandı.Biliyorsunuz darbede en aktif rolü FETÖ'nün emrine giren Hava Kuvvetleri ve savaş uçakları pilotları üstlenmişti.
FETÖ'nün kendi pilotlarını işbaşına getirmek için, kıdem ve rütbe olarak önde bulunan bazı pilotları uçak kazalarına kurban ettiği dillendirildi. Vatanını seven milliyetçi pilotları kendine hedef olarak seçen FETÖ'nün; içeriden kendisi, dışarıdan İsrail aracılığıyla bu uçakların elektronik sistemlerini havada kilitleyerek düşürüldüğüne yönelik şüpheler kuvvetlendi. Milli yazılım öncesi; 15 yılda 31 adet F-16, 23 adet F-4 savaş uçağı kaybettik.
Yazılımının millileşmesinden sonraki 6 senede sadece 2 F-16 savaş uçağı kaybettik. Tek başına bu veri bile, uğradığımız ihanetin boyutunu göstermeye yeter. FETÖ, mankurtlaştırarak birer vatan hainine dönüştürdüğü pilotlarının yükselmesini sağlamak için kaç vatansever pilotumuzu şehit etti? Ajanlığını yaptıkları ülkelerle birlikte kaç uçağımızı düşürdüler? Bunlar ayrı ayrı araştırılmalı ve bu bilgiler kamuoyuyla paylaşılmalıdır.
Bunları uzun uzun niye anlattım.
Amerika F-16 tezgahının benzerini, F-35'lerde de sürdürecekti. Ana yüklenicisi Lockheed Martin firması, F-35 uçaklarının yazılım kodlarını Türkiye ile paylaşmayacaklarını bildirdi.
Peki bu ne demek?
ABD'nin Türkiye'ye sattığı uçaklardaki standart "dost-düşman" sistemi, İsrail'i "düşman" olarak görmüyor. ABD kaynak kodlarını vermediği için, Türkiye yazılımı değiştirerek dostunu-düşmanını kendisi belirleme hakkı ve yetkisi olmayacak. İsrail savaş uçakları bizi düşman olarak görecek ama bizim uçaklarımız İsrail'i dost olarak görecek. Bu şartlarda; herhangi bir çatışmada da bizim uçakları kuş gibi avlarlar. S-400'ler daha kurulup aktif hale gelmeden, dost sandığımız düşmanların içimize sokmaya kalktıkları F-35 belasını patlattı.
Durduk durduk bir S-400 aldık, 100 F-35'i vurduk. Ben karlı alışveriş diye buna derim." - İSTANBUL
Son Dakika › Güncel › Türkiye'deki F-16'larla ilgili çarpıcı detay - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?