Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile ABD'nin vize işlemlerini karşılıklı askıya almasına ilişkin, "Çok açık, net konuşuyorum, bu olayı ortaya çıkaran buradaki bir büyükelçidir. Amerika'nın, Türkiye gibi bir stratejik ortağını, bir kendini bilmez büyükelçiye feda etmesi kabul edilemez. Buna bizim 'evet' dememiz mümkün değil." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki "Valiler Toplantısı"nda konuşan Erdoğan, toplantının fikirlerin tartışıldığı, müzakere edildiği ve farklı düşüncelerin dile getirildiği, bir ortak aklın oluşturulmasına vesile olan, böylece hem sahada hem merkezde vatandaşlara daha etkin, kaliteli ve hızlı hizmet sunma yollarının arandığı bir zemin olduğunu ifade etti.
Erdoğan, iyi ve verimli değerlendirildiği takdirde bu çalışmaların meyvesini muhakkak alacaklarını düşündüğünü belirterek, toplantıyı düzenleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve ekibine teşekkürlerini iletti.
"İstişare gereklidir, bildiğiniz gibi Rabbim bizlere verdiği emirde 'Her işinizde istişare ediniz.' buyuruyor." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu devleti yönetenlere yönelik bir emr-i ilahidir. Bunu hiçbir zaman ihmal etmeyeceğiz, devletin en üst makamından aşağıya doğru indikçe yönetim mevkiinde olan herkesin yapması gereken gereken bir işlev. Bir süredir ülkemiz bu coğrafyadaki bin yıllık varlığı ve bekası açısından tarihinin en kritik süreçlerinden birini yaşamaktadır. İstikbalimiz için ikinci bir Kurtuluş Savaşı verdiğimiz bir zaman diliminin tam ortasındayız. Şu gerçeği artık inkar edilemez bir şekilde hep birlikte görüyoruz, Türkiye içeriden ve dışarıdan kuşatılmaya çalışılıyor. Ülkemiz tıpkı pençeleri sökülmüş bir aslan gibi ehlileştirilmek, boyunduruk altına alınmak isteniyor. Eski, o pısırık Türkiye'ye alışmış olanlar iddialı, vizyoner ve güçlü bir ülkeyi, güçlü bir Türkiye'yi hazmedemiyorlar. Uzun yıllardır birileri tarafından sadece ileri garnizon olarak görülen bir ülkenin milli menfaatleri doğrultusunda kararlar almasını, hepsinden öte aldığı kararları hayata geçirme iradesi göstermesini kabul edemiyorlar. El kapılarında üç kuruşa boyun eğen, ekonomisi IMF komiserleri tarafından yönetilen bir Türkiye'ye alışkın olanlar ülkemizin bugünkü konumunu içlerine sindiremiyorlar."
"Bunlar dürüst değildir, bunların hayatları yalandır"
Erdoğan, Türkiye'nin "alan el" durumundan "veren el" durumuna gelmesinin birilerinin kabusu olduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Uluslararası toplantılarda dahi şu anda Amerika'dan sonra dünyada en az gelişmiş ülkelere destek noktasında, donörler toplantısında birinci sırada Amerika gözüküyor fakat milli gelire oranla baktığımızda birinci sırada Türkiye. Asla bunu toplantılarda dile getirmezler, bunu konuşmazlar, en fazla desteği veren ülke Türkiye'dir demezler, Arakan'da, Suriye'de böyledir demezler, sadece kendi aramızda birebir görüşmeye başladığımızda, 'Ya gerçekten çok büyük yük çekiyorsunuz orada.' derler. Avrupa Birliği'nde de bu böyledir, sözü verirler ondan sonra sözün de arkasında durmazlar, çünkü bunlar dürüst değildir, bunların hayatları yalandır. Hiçbir zaman bunlardan biz dürüstlük görmedik. Öyle veya böyle biz inandığımız yolda kararlı bir şekilde yürüyeceğiz, çünkü bu milletin şahsı manevisinde bu vardır. Türkiye'nin bağımsızlığına leke sürdürmeme kararlılığı, evet birilerini ciddi olarak rahatsız ediyor."
"Ne geliştirirseniz geliştirin biz yolumuza devam edeceğiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna ziyaretinin ardından Sırbistan ve Novi Pazar'a gittiklerini anımsatarak, şunları söyledi:
"Aldığım feedbackler şöyleydi, 'Bu bizi rahatsız ediyor.', çünkü bunlar Sırbistan'ı falan Avrupa Birliği arka kapısı olarak gördüğü için 'Türkiye buralara uzandı, olmaz öyle şey, öyleyse buna karşı da bazı tedbirler geliştirmemiz gerekir.', bu anlayışın içerisindeler. Ne geliştirirseniz geliştirin biz yolumuza devam edeceğiz. Hamdolsun gerek Sırbistan Cumhurbaşkanının Sırbistan'a indiğim anda kabinesiyle havalimanında bizi karşılaması, dün gece de uğurlarken yine kabinesiyle bizi gelip orada uğurlaması bu da ezberleri bozan bir girişimdir. Beraberce Novi Pazar'a gidişimiz o da tabii birilerinin şu andaki yaklaşım tarzlarını alt üst etmiştir. Orada halkın arasında halkla kaynaşmamız rahatsız etmiştir. Fakat biz dünya barışının nasıl sağlanacağını gösterme bakımından da bunları yapmaya mecburuz. Birileri bozmaya, biz yapmaya çalışacağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin mazlum ve mağdurlar için umut olmasının, haksızlıklar, hukuksuzlar karşısında sesini yükseltmesinin belli çevrelerin konforunu bozduğuna işaret etti.
Erdoğan, "Türkiye kendine geldikçe, gücünün farkına vardıkça, baskılara eyvallah etmedikçe emin olun ki birileri ne yapacaklarını şaşırıyor. Çünkü güçlü Türkiye demek, mazlumlara sahip çıkan Türkiye demektir, bağımsız Türkiye demek, kendine biçilen rolü sorgusuz sualsiz kabul etmeyen ülke demektir. Hepsinden önemlisi böyle bir Türkiye diğer ülkelere emsal olan, onlara umut olan bir ülke demektir." dedi.
"Çok aktörlü kirli bir plan uyguluyorlar"
Türkiye'nin yükselişini engellemek, büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasını durdurmak için çok yönlü, çok aktörlü kirli bir plan uygulandığını vurgulayan Erdoğan, "Bu planın içinde ekonomik tetikçilik var, bu planın içinde millet iradesini tank ve topla esir alma var, bu planın içinde mezhep ve etnik temelli kışkırtmalar var. Bu planın içinde terör örgütlerine sahip çıkma, teröristleri baş tacı etme var. Bu kanlı oyunun içinde figüran olarak, FETÖ, PKK, DEAŞ, DHKP-C eli kanlı çeteler de var. Bu senaryonun içinde medya manipülasyonları, şahsıma, hükümetimize ve devletimize karşı düzenlenen itibar suikastları da var. Elbette bu oyunun içinde uluslararası hukukun hiçe sayılması, diplomatik teamüllerin ayaklar altına alınması da var." ifadesini kullandı.
ABD ile vizelerin karşılıklı askıya alınmasına da değinen Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:
"İşte son dönemdeki Amerika ile Türkiye arasındaki vize gerginliği bunun en güzel ifadesidir. Çok açık, net konuşuyorum, bu olayı ortaya çıkaran buradaki bir büyükelçidir. Amerika'nın, Türkiye gibi bir stratejik ortağını, bir kendini bilmez büyükelçiye feda etmesi kabul edilemez. Buna bizim 'evet' dememiz mümkün değil. Dışişleri Bakanıma onu söyledim, 'Onların aldığı karar metni neyse, gönderdikleri yazı metni neyse kelimesi kelimesine aynını onlara iade edeceksiniz ve aynı şekilde uygulamayı biz de başlatacağız.' ve iki saat içerisinde biz de onu başlattık. Niye? Biz asırlara baliğ olan bir devletiz, biz bir kabile devleti değiliz. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devletiyiz, bunu kabul edeceksiniz. Bunu kabul etmediğiniz takdirde kusura bakmayın, biz size muhtaç değiliz. Biz sizden paramızla silah istediğimiz zaman 'kongre' diyorsun ama terör örgütüne üç beş kuruş para dahi almadan gelip silahı ücretsiz olarak veriyorsun. Niye? 'Türkiye'yi güneyden kuşatalım.' diye. Geri planını söylemiyorum, bunun arka planı da var tabii, ayrı bir konu."
"Bush zamanında Irak'a yapıldı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü YPG'ye 3 bin 500 tır ile yapılan silah yardımlarını eleştirerek, şu bilgileri paylaştı:
"Bunda ağır zırhlıdan tut tüm en modern silahlara varıncaya kadar bu tırlarla bunlar oraya getirildi. Sayın Başkan'a (Trump) sordum 'Bunlardan haberiniz var mı?' O zaman bin 250'ydi Tırlar, 3 bin 500'e ulaştı. 'Olur mu böyle şey.' dedi. 'Biz bir taraftan para temin etmeye çalışacağız, onlar buralara bunları gönderecekler.' Hamburg'da oluyor bu, G20 toplantısında. Çağırdı generallerini, güvenlikten sorumlu olanı çağırdı, Pence'i (ABD Başkan Yardımcısı) çağırdı, hepsiyle beraber orada özel bir görüşme yaptık. Orada aynı şeyi onlara sordum, 'Efendim biz seri numaraları falan kaydediyoruz, bunları daha sonra geri alacağız.' Sayın Başkan dedim, arkadaşın dediğini Bush zamanında Irak'a yapıldığında da bize söylediler, ben o zamanı da yaşadım.' dedim. Bana o zamanda yine Sayın Bush aynı şeyi söyledi. 'Seri numaralarını alıyoruz, bittikten sonra biz bu silahları geri alacağız.' 'Her şey bitti, Kuzey Irak'taki PKK'ya yaptığımız operasyonlarda ele geçirdiğimiz silahların bir kısmının Amerika, bir kısmının Rusya olduğunu gördük.' dedim. Bu gerçekleri lütfen bilelim.
Bunlar bizi herhalde görmez, sağır böyle zannediyorlar, öyle alışmışlar çünkü ama böyle bir Türkiye yok artık. A'dan Z'ye her şeyini inceleyecek, bakacak ve bu uluslararası rekabette de yerimizi alacak olan bir Türkiye'yiz ama bunun kusura bakmayın köşetaşları sizlersiniz. Eğer sizler dik durursanız, sağlam durursanız o zaman bunlar evelallah buralarda en ufak bir cirit atamazlar. Tüm araçlarıyla, tüm piyonlarıyla yıllardır farklı kimlikler altında gizli gizli besledikleri lejyonerleriyle bunlar üzerimize geliyorlar, gelecekler. Ama biz sağlam duralım."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Valiler Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?