Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması - Son Dakika
Yerel

Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "çözüm süreci"ne ilişkin, "Biz iyi insanlarız."

02.03.2013 18:44

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "çözüm süreci"ne ilişkin, "Biz iyi insanlarız. AK Partililerin başta Genel Başkanımız olmak üzere hiçbirisinin vatanseverliğinden kimse kuşku duymasın" dedi.

Arınç, AK Parti Genel Merkez Teşkilat Başkanlığı tarafından düzenlenen Bursa Teşkilat İçi Eğitim Programı'nda yaptığı konuşmada, birkaç gün önce Öcalan ile BDP'li milletvekillerinin konuşmalarının bir şekilde gazete sayfalarında yer almasının, önemli bir konu olduğunu söyledi.

AK Parti'nin ekonomik başarılarının yanında henüz tam sonuç alamadıkları bu işin içlerini acıttığını, terör yüzünden bombaların patladığını, şehitlerin geldiğini, yaralananların, gazilerin olduğunu anlatan Arınç, 1979'larda

"Apocular" diye başlayan küçük bir hareketin 1980'lerden sonra örgüte dönüştüğünü, ilk isyan belirtilerini 1984'te Eruh'ta verdiğini, köy, kasaba bastığını, üzerinden 30 sene geçtiğinde ise ölenlerin sayısı 30-40 bini bulduğunu, maddi kayıpların da birkaç yüz milyar dolar olduğunu belirtti.

Arınç, bu terörün böyle kalmaması gerektiğini vurgulayarak, Güneydoğu'da yatırım yapılmasını istediklerini, hatta özel sektör yatırımlarından belki netice alınamaz diye kamu yatırımlarını ihmal etmediklerini anlattı.

Her işin sonunda önlerine terör konusunun geldiğini ifade eden Arınç, "Bu konuda kitaplar yazıldığını, bu konunun şahitleriyle konuşuldu, analizler yapıldı. Niçin terör tam anlamıyla önlenemiyor- Niçin bu konuda kesin ve kalıcı bir sonuç elde edilemiyor- 40 yıllık bir işin sonunda karşılaştığımız bir manzara bu" dedi

-"Ama balon patladı"-

Arınç, bazı MHP'lilerin çok rahat şekilde, "1999'da, 2000'de, 2001'de var mıydı-" diye sorular sorduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"99'da Öcalan'ı Kenya'da size paketleyip, teslim edenler, sizden de idam edilmeme şartını almışlardı. Siz buna uydunuz. İdam meselesini tartışmayacağım, o geçmişte kaldı. Ama, adam içeride örgütü şaşkın, eylem yapamaz bir noktada. 'Adam asılacak mı asılmayacak mı-' diye bekleşen terör örgütü bir de kalkıp eylem mi yapacaktı o tarihte. Siz bana niye 91'lerden bahsetmiyorsunuz... Arkada yine bizim karşımıza yüzlerce faili meçhul cinayet, kayıp insan, kötü hikaye bıraktınız. İnsanların gözyaşları, 105 yaşında Berfo nine bile olsa, 'Çocuğumun kemiklerini görmeden ölmem' diyen bir kadının hayatında çocuklarının ölümüne bile rastlayamadık. Siz bunlardan sorumlusunuz. Yoksa 99'da kargo ile size teslim edilen bir insanın, örgütüne 'eylem yapın' diyecek bir hali yoktu. Can derdine düşmüştü, siz rahatladınız. Esasen 99 seçimleri için de size altın kase içinde sunulan çok güzel bir kahvaltı oldu bu. DSP'nin oy patlaması yapması, MHP'nin yüzde 18,5'i bulması tesadüf müdür- Bu 99 seçimleri için hazırlanmış bir senaryoydu. O senaryoyla siz ilk iki parti oldunuz. Ama balon patladı. 2002 seçimlerinde."

Türkiye'de bu terörü eylemsiz hale getirip, gözyaşı ve kan dökülmesini önlemenin tek amaçları olduğunu dile getiren Arınç, silahların susması için daha fazla şiddet kullanılmasını öneren bir görüş de olduğunu, ancak kendilerinin böyle yapmayacaklarını söyledi.

Arınç, dünyada terör örgütleriyle mücadele etmiş pek çok demokratik ülke bulunduğunu, ancak bu tarife uyanın sadece Srilanka'daki Tamil gerillalarının yok edilmesi olduğunu belirterek, başka mücadele yöntemlerinin de olduğuna dikkati çekti.

Kendilerinin, hukuk içinde bu mücadeleyi yapmaya söz verdiklerini vurgulayan Arınç, "Hukuk içinde biz onları yakalamak ve yargı önüne çıkarmakla mükellefiz, ama bunu yapamadan onlar bize ölümle gelirlerse, onun karşılığı da mutlaka en uygun bir dille verilmektedir. Ama işimiz önce öldürmek değil. Hukuk içinde bu terör eylemlerine mani olmak, mani olamıyorsak sorumlularını yakalamak ve yargı önüne çıkarmak" dedi

Arınç, Türkiye'de ve dünyada artık geçmişte olmadığı kadar, insan hakları ve kültürel haklar tartışmalarının olduğuna dikkati çekerek, "Bir insanın farklı bir kimlikle kendini ortaya koyması mümkün müdür- Geçmişte mümkün değildi. Bu ülkede yaşayan kendini Kürt olarak bilen ve bununla temsil etmek isteyen insanlar, ne Kürt'üm diyebilir ne de Kürtçe konuşabilirdi. 80 öncesine, 80 sonrasına bakın. Peki bu nasıl bir tepki meydana getirdi- Ret ve inkar politikaları, insanların kendisini layıkıyla ifade edememesi ve bunun sonucunda da şiddete yönelmek, örgütlenmek ve zorla haklarını almak noktasında..." diye konuştu.

"Biz bu ülkede, bırakınız farklı inanç gruplarını veya azınlıkları, millet olarak bir arada yaşadığımız insanlarla, nasıl olur da barışma, kucaklaşma imkanı bulacağız- Onları dinlemeliyiz, onları kabul etmeliyiz. Onların anayasal haklarını vermeliyiz" diyen Arınç, bunların ortamının sağlanması gerektiğini söyledi.

Arınç, Şerafettin Elçi'nin 1980 öncesi "Ben Kürt'üm ve Türkiye'de 2,5 milyon (o tarihte) Kürt yaşıyor" dediği için 2,5 sene cezaevinde kaldığını, Diyarbakır cezaevi başta olmak üzere başka yerlerde de işkencelerle kimliklerini inkar ettirme politikalarının uygulandığını ifade ederek, "Bunlar iyi sonuç vermedi, kötü sonuç verdi. Düşmanlık, ayrılma fikrini meydana getirdi. Kötü insanlara zemin hazırladı, istismar etme imkanı verdi" dedi.

-"Biz iyi insanlarız"-

Terörist eylemlerin, dağa çıkmaların devam ettiğini, dağda ortalama ömür 1,5 yıl bile olmadığı halde terörist grupların, Türkiye'nin canını acıttığını ifade eden Arınç, bu konuda geçmiş yıllardaki tecrübelerin tek tek ele alındığını, ancak yeterli olmadığının görüldüğünü söyledi.

Arınç, o yüzden "daha akıllı bir siyasetle terörle mücadele devam ederken, bir tarafta de terörün dinamikleri üzerinde farklı bir çalışma yapılırsa, acaba silah bırakmak ve teröristleri Türkiye dışına çıkarmanın mümkün olabilir mi-" noktası üzerinde durulduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Bunu her ülkede olduğu gibi ülkenin güvenliği açısından birinci sırada önemli olan MİT yapabilirdi. Onlar ilk görüşmelerini yaptıklarında, artık örgütün de kımıldayacak hali kalmadı, ama buna rağmen intihar saldırıları yapabileceği, şehir merkezlerindeki eylemlerine devam edebileceği, hatta kendi emrindeki militanlara 'tekrar geri dönmeyin, ölmeden gelirseniz, burada öleceksiniz' diye tehdit ettiklerini biliyoruz. Gaziantep, Kayseri saldırısı böyledir, Kumrular'daki saldırı bunlardan bir tanesidir. Göz göre göre ölüme gönderdikleri insanlar, bizim masum yavrularımızı ve annelerini katletmeye devam ediyor... Biz iyi insanlarız. AK Partili'lerin başta Genel Başkanımız olmak üzere hiçbirisinin vatanseverliğinden kimse kuşku duymasın. Ben Allah'a hamd ediyorum ki Türk milletinin, en güzel, güzide, sağlam, vatansever, milliyetçi, şuurlu kitlesi veya o kitlelerden bir tanesi AK Parti'dir. Biz bu toprakların insanıyız, yanlışın içinde olmadık, batıl ideolojilerin peşinde değiliz. Aldanmadık ve aldatılmadık. Çok şükür her zaman mazlumdan yana olduk. Biz bu kadar güzel bir toplulukla terör meselesini de çözme konusunda bir girişime MİT'in gayretiyle başlamış olduk. Temaslar iyi sonuç verirse, bunun sonunda terör eylemlerini sonlandırmak mümkün olabilir mi- Bismillah denildi, işe başlandı. Bunun dört tane ana noktası var; bir tanesi Kandil'dir silahlı eylemlerin komuta merkezi, bir tanesi İmralı'da hükümlü olarak yaşayan 12 seneden beri içeride olan terörist başı Öcalan, Türkiye'den gidenlerin dışarıda kurdukları merkez, bir tanesi de onların siyasi anlamda uzantısı parlamento içindeki BDP. Bu 3 veya 4'ü dikkate almadan bir çözüme ulaşmak mümkün değil. Ama hesaplar kitaplar yapıldı ki Öcalan bu gruplar üzerinde sözü, etkisi olan bir kişi. Dolayısıyla ondan başlayan bir zincir, eğer diğerleri tarafından da kabul görürse, belki amaca ulaşırız. Ne zaman- 1, 2 sene sonra mı 3, 6 ay sonra mı bilemeyiz. Hatta sonundan bile emin değiliz. Ama mutlaka yapmak zorunda olduğumuza, bu imkanı kullanmak zorunda olduğumuza da inanıyoruz. Hiç gönlünüzde şu kadarcık bir şüphe olmasın, yaptığımız işe 'niyet hayır, akıbet hayır' diye başlıyoruz. Biz bu ülkede çok bölücü gördük ama, AK Parti'nin milyonlarca kitlesinden bir tane bölücü çıkmadı..."

-"CHP'nin kafası karışık, çünkü Babil Kulesi gibi..."-

Arınç, bunları yaparken, CHP'nin ne yapmak istediğini çözemediklerini ifade ederek, sürecin başında kredi verdiklerini söylediklerini hatırlattı. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hani nerede kredi- Haluk Koç'un sözlerinde mi- Birgül Ayman Güler'in sözlerinde mi- Muharrem İnce'nin laf ebeliklerinde mi- Nerede- Bu çözümle ilgili, terörün sonlandırılmasıyla ilgili hangi fikriniz var- Biz kimden duyacağız- Ne yapmamız lazım- Efendim kapalı oturum. Elli defa kapalı oturum yaptık bunlarla, kapalı oturumda hiçbir şey söylemedikleri gibi dışarı çıkınca da alay ettiler. Keşke yapmasaydık, 'bildiğimiz şeyleri konuştular' diye. CHP'nin kafası karışık, çünkü Babil Kulesi gibi, her kafadan elli tane laf çıkıyor, herkes ayrı dilden konuşuyor. Herkes farklı grupların insanı... Bunlar mı Türkiye'de terörle mücadele yapacaklar, bunlar mı iktidar olacaklar Allah aşkına- Daha düzenli bir teşkilatları bile olmayan bir partiyle yola çıkmak mümkün değil, şimdi ağızlarına gelen hakareti yapsınlar, yalan yanlış milleti etkilemeye çalışsınlar, hiç umurumuzda değil."

MHP'nin de zehir zemberek söylemlerini sürdürdüğünü belirten Arınç, şöyle dedi:

"Hep bildiğimiz şeyleri, bu sefer katmerli hakaretlerle davet ettiriyor, Sayın Bahçeli. Hadi o onun üslubudur diyelim, yakışmıyor ama. Peki MHP adına konuşan başka kim var; iki kişi birisi daha salona girerken gözleri böyle fıldır fıldır dönüyor. Yüzünde asabi sinirler, biraz da sert görünmeye çalışıyor ve cıyak cıyak bağırıyor adam. Ne söylediği önemli değil, öbürü de insanı rahatlatıyor, bol bol güldürüyor. Bir parti bunlarla mı temsil edilir Allah aşkına... Ey MHP yeni bir sukutu hayale uğrayabilirsin, aynen 12 Eylül 2010 referandumunda olduğu gibi. Sen de her tarafta hayır kampanyaları düzenledin, bizi bölücü, vatan haini yaptın, bizi memleketi satmakla suçladın. Yüzde 58 millet evet oyu verdi ama, kendine bir dön bak bakalım, ben MHP tabanını senden daha iyi tanırım. O tabanın yüzde 40'ı referandumda evet oyu kullandı, sana rağmen, senin gibi genel başkana rağmen.

Bu çözüm süreci inşallah başarıyla noktalanacak olursa çok büyük riskler aldığımızın farkındayız, ama bu riskleri isterseniz paylaşalım. Bugün bizim oyumuz yüzde 50, çözüm süreci başarılı olursa millet rahatlarsa, toplumda barış ve huzuru görürse bu oy oranımız yüzde 60'ların üzerine çıkar, başarısız olursa millet yüzde 50'nin altına bizi düşürmez. Çünkü bizi sever, bize güvenir. Bizim için fazla bir risk yok. Ama ey CHP sen bu sürece doğrudan olumlu destek vermezsen yüzde 20'leri zor bulursun, senin için daha büyük risk var. Ey MHP süreç olumlu sonuçlanır, sen de bugün ki gibi bağırmaya devam edersen yüzde 8'i zor bulursun, barajın altında kalırsın."

(Sürecek)

Muhabir: Haluk Yüksel

Yayıncı: Doğan Sarıtaş - BURSA

Kaynak: AA

Son Dakika Yerel Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement