DHA YURT BÜLTENİ - 5 - Son Dakika
Güncel

DHA YURT BÜLTENİ - 5

Kireç tozu yüklü tankerde patlama: 1 ölüADIYAMAN'da, kireç tozu yüklü tankerin kapağı açıldığı sırada patlama meydana geldi.

04.07.2019 10:27

Kireç tozu yüklü tankerde patlama: 1 ölü

ADIYAMAN'da, kireç tozu yüklü tankerin kapağı açıldığı sırada patlama meydana geldi. Kapağı açan sürücü Şinasi Kurnaz (44), patlamada yaşamını yitirdi.
Olay, gece saatlerinde, Adıyaman- Çelikhan yolunun 25'inci kilometresinde meydana geldi. Şinasi Kurnaz, içinde kireç tozu bulunan tankerle Elazığ'dan Adıyaman'a hareket etti. Koçali köyü yakınlarında Kurnaz, tankerin kapağını açmak istedi. Bu sırada bilinmeyen nedenle patlama meydana geldi. Patlama sesini duyanların ihbarıyla olay yerine sağlık ekibi ve güvenlik güçleri sevk edildi. Sağlık görevlileri, yaptığı kontrolde, Kurnaz'ın yaşamını yitirdiğini belirledi. Şinasi Kurnaz'ın cansız bedeni, otopsi için morga götürüldü. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------
Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Ambulansın acil servise girişi
Hayatını kaybeden işçinin cenazesi
Genel ve detay görüntüler

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 210 MB

Haber-Kamera: Mahir ALAN-ADIYAMAN-DHA)

===============

'Keneye işkence yapmayın, zehir kusarak sizi hasta eder'

Ardahan Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doktor Canan Çimen, Kırım Kango Kanamalı Ateşi Hastalığı (KKKA) ile ilgili vatandaşları uyararak, "Üzerinize tutunmuş bir kene gördüğünüzde kesinlikle sigara ile yakmayın, alkol veya çamaşır suyu dökmeyin. Aksi takdirde kene bu durum karşısında vücudundaki zehri sizin vücudunuza kusarak sizi hasta eder" dedi.
Ardahan İl Sağlık Müdürlüğü'nce Posof'taki belediye düğün salonunda kene hakkında bilgilendirme toplantısı yapıldı. Toplantıya Posof Kaymakamı Enver Yılmaz, Belediye Başkanı Cahit Ulgar, köy muhtarları, imamlar ve çok sayıda vatandaş katıldı. Kırım Kango Kanamalı Ateşi Hastalığı (KKKA) ile ilgili vatandaşları aydınlatan Ardahan İl Sağlık Müdürlüğü Sağlık Hizmetleri Başkanı Doktor Ulaş Şentürk, "Dünyada kene türleri çok fazla. Hastalığa yol açan sadece bir tür mevcut. Bu tür Posof ve Çıldır Kurtkale bölgesinde de mevcut. Bu yıla kadar herhangi bir can kaybı vakası yaşanmadı. Bu yıl içerisinde Posof'ta kene hastalığından 1 vatandaşımızı kayıp ettik, 1 kişi de tedavi ile kurtarıldı. Burada önemli olan şey keneyi düzgün çıkarabilmek. Sağlık Bakanlığı olarak önceki yıllarda ekiplerimiz köyleri gezerek kene çıkarma aparatı ve 25 bin adet eldiven dağıttı" diye konuştu. Ardahan Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doktor Canan Çimen ise "Üzerinize tutunmuş bir kene gördüğünüzde kesinlikle keneyi sigara ile yakmayın, alkol veya çamaşır suyu dökmeyin. Aksi takdirde kene bu durum karşısında vücudundaki zehri sizin vücudunuza kusarak sizi hasta eder. Kırım Kango Kanamalı Ateşi Hastalığı'nın yani kene hastalığının burada görülme nedeni havadaki nem oranının yüksek olmasıyla alakalı bir durum" dedi.
'POSOF'TAN GELEN VAKALARDAN KORKUYORUZ'
KKKA Hastalığı tanısının ilk olarak 2002 yılında konulduğunu hatırlatan Dr. Çimen, şunları söyledi:
"Kene tutunan herkes hasta olacak diye bir şey yok. Mutlaka sizinle temas eden kenenin hasta olmasıyla alakalı bir durum. Kene hastalığı dememizin nedeni keneden bulaşmasıyla alakalı olduğundan. Ardahan merkezden gelen vakalardan korkmuyoruz. Posof'tan gelen vakalardan korkuyoruz. Bu bölgeden gelen vakalardan endişeleniyoruz. Kene hastalığının olması için öncelikle kenenin hasta olması ve size tutunması, sizin de onu düzgün yollardan çıkarmamış olmanız lazım. Kenenin üzerine sigara basma, kenenin üzerine alkol dökme, çamaşır suyu dökme işlemlerini yapmıyoruz. Aksi takdir de keneyi kusturursunuz. Kusturmak ne demek; kene kusmasıyla sizin hastalığı kapmanıza neden olacaktır. Sağlık Bakanlığı 'keneyi gören kişi derhal çıkarsın' der. Tabi ki sağlık kuruluşu yakındaysa oraya giderek çıkartabilirsiniz. Kene başı ile cilde tutunur ve oradan kan emmeye çalışır. Kan emmeye çalışırken zehrini size verebilir. Keneyi çıkarmaya çalışırken hepsini çıkarmaya çalışın. Kendiniz çıkarmaya çalışırken de gövdesinden sıkıştırmayın, çıplak elle tutmayın. Cımbız vasıtasıyla ağzından tutarak çıkarın."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Toplantı salonu
-Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doktor Canan Çimenin konuşması
-Toplantı salonundaki katılımcılar
-Detaylar

(SÜRE: 4.25 DK) (SÜRE : 488 MB)

Haber-Kamera: Alper TURGUT/ POSOF(Ardahan),

===================

Yason Burnu Yarımadası'nda 'altın post' efsanesi turizmi

Ordu'nun Perşembe ilçesinde mitolojide Kaptan Yason önderliğindeki Argonotlar'ın Herkül ile birlikte 'altın postu' aramak için geldiklerine inanılan arkeolojik ve doğal sit alanı Yason Burnu Yarımadası yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Yunan mitolojisinde zenginliği ve iktidarı sembolize eden 'altın post' efsanesi yayılan yarımadayı ziyaret edenler, tarihin izini sürüyor.
Ordu'nun sakin şehir unvanına sahip Perşembe ilçesinde Çaytepe köyü sınırları içerisinde mitolojide Kaptan Yason önderliğindeki Argonotlar'ın Herkül ile birlikte 'altın postu' aramak için geldiklerine inanılan arkeolojik ve doğal sit alanı Yason Burnu Yarımadası yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Yunan mitolojisinde zenginliği ve iktidarı sembolize eden 'altın post' efsanesi yayılan yarımadayı ziyaret edenler, tarihin izini sürüyor. Yarımada çevresinde deniz altındaki batıklar ve mağaraların turizme kazandırılması için de çalışma başlatıldı. 1869 yılında yapılan kilisenin onarılarak ziyarete açılması ve aslına uygun çevre düzenlemesi ile turizmin cazibe merkezi haline gelen yarımada, Karadeniz sahili boyunca üzerinde kilise bulunan tek yarımada olma özelliğini taşıyor.
'ALTIN POST EFSANESİNİ YAŞATIYORUZ'
Perşembe Belediye Başkanı Mustafa Tandoğan, Yunan turistler başta olmak üzere dünyanın peşinde olduğu 'altın post' efsanesini Yason Yarımadasında yaşatmaya çalıştıklarını belirterek "Perşembe'yi herkes Yason'un sayesinde biliyor. Yason ikinci derecede arkeolojik, birinci derece doğal sit alanı ile koruma altında. O nedenle yer üstü yatırımlar yapamıyoruz. Altın postun oradan karaya çıktığı efsanesi var. Bunları canlandırmak gerekiyor. Bir ara Argonot kayığı yapılacaktı, maliyeti yüksek olduğu için kaldı. Bunları yaparak canlandırabiliriz. Burada aynı zamanda restorasyonu yapılmış olan bir de kilise bulunuyor. Gelen turistler hem yarımadayı hemde kiliseyi geziyorlar. Turistlerin buraya rağbeti büyük. Bunu daha da artırabiliriz. Bunun için projeler hazırlıyoruz" dedi.
'DENİZ ALTI MAĞARALARY KEŞFEDİLMEYİ BEKLİYOR'
Yason Yarımadası'nda deniz manzaralı gün batımının da çok net bir şekilde seyredilebildiğini, bu yönüyle ve denizdeki batık mağaralarla da ayrı bir önem taşıdığını vurgulayan Tandoğan, "Yason'da birden fazla dikkat çeken özellikler var. Deniz altında batıklar, mağaralar var. Bunlar hala keşfedilmeyi bekliyor. Orayı dalış sporlarına açmayı düşünüyoruz. Bununla ilgili de proje hazırladık, çalışmamız var. Üniversiteler oralarda araştırma yapıyor. Altın post efsanesini özellikle Yunanlılar iyi biliyorlar. Yunan turistler ağırlıklı olmak üzere dünyanın her yerinden buraya ziyaretçi akını var. Altın postun sadece Yason burnunda değil, Gürcistan Batum'a kadar giden efsanesi var. Onu burada canlandırmak gerekiyor. Karadeniz'de el değmemiş sahil bizde, onuda avantaja çevirmek gerekiyor" diye konuştu.
Başkan Tandoğan, ayrıca Yason Yarımadası yakınında sahil şeridinde, Türkiye'de tepeli karabatak kuşlarının yuva yaptığı nadir yerlerden olan Hoynat Adası'nın da bulunduğunu, 90 çift tepeli karabatak ile 250 çift gümüş martının yaşadığı bu adanın da turizme kazandırılması için çalışma yürüttüklerini kaydetti.
ALTIN POST MİTOLOJİK EFSANESİ
Efsaneye göre Herakles döneminde aralarında güç tanrısı Herkül'ün de bulunduğu bir grup yiğit, altın postu ele geçirmek amacıyla Karadeniz'e açılır. Bir sürü serüven yaşadıktan sonra altın postun saklı olduğuna inanılan Karadeniz'deki Giresun Adası ile Yason Burnu Yarımadasına çıkarlar.  Ancak adalarda onları ejderha yapılı kuşlar karşılar. Herkül'ün daha önce Stymphales Gölü çevresinden kovduğu kuşlar bu adalara yerleşmiştir. Kuşlar tüylerini ok gibi fırlatarak saldırıya geçer. Argonotlar kalkanlarıyla kendilerini korumaya çalışsalar da bir arkadaşlarını yitirmekten kurtulamaz. Sonunda kuşları öldürür ve altın postu aramaya koyulurlar, ancak bulamayınca da adaları lanetleyerek ayrılırlar. Giresun Adası'nda önceki yıllarda altın post efsanesinin yaşatılması için etkinlikler düzenlenmişti.

Görüntü Dökümü
---------------
-Yason yarımadasından görüntü (drone)
-Kiliseden görüntü (drone)
-Gün batımından görüntü (drone)
-Mustafa Tandoğan ile röportaj

Süre: 4: 01 DK Boyut: 605 MB

Haber-Kamera: Nedim KOVAN-ORDU,

======================

Kapadokya'da sıcak hava balonları gökyüzünü süsledi

Türkiye'nin önemli kültür turizm merkezlerinden Kapadokya'da, 'Uluslararası Kapadokya Balon Festivali' düzenlendi. Festival için 11 ülkeden getirilen ve birbirinden farklı çizgi karakterlerde 15 sıcak hava balonu gökyüzünü rengarenk süsledi.
Nevşehir'in Ürgüp ilçesinde düzenlenen 'Uluslararası Kapadokya Balon Festivali dün kortej yürüyüşü ile başlamıştı. Bugün sabah gün doğumunda ise 11 ülkeden getirilen farklı figürlerde 15 sıcak hava balonu festival için hazırlandı. Hazırlanan sıcak hava balonları ile uçularak, gökyüzü süslendi. Bölgeye gelen yerli ve yabancı turistler sıcak hava balonları ile fotoğraflar çektirdi. Festivale katılan Nevşehir Valisi İlhami Aktaş, ilk kez Kapadokya'da balon festivali düzenlendiğini belirterek, "Ürgüp Belediyemizin başlayan bu festivalimize yerli ve yabancı turistler yoğun ilgi gösterdi. Umarım bu bölge için çok büyük bir tanıtım olacaktır. Özellikle yurt içi ve yurt dışında büyük tanıtım imkanı olacak. Ürgüp'ümüz bu tür festivallerle turizm pastasından daha fazla pay alacaktır" ifadelerini kullandı.
Balon festivalini izlemeye gelen Şermin Açıkgöz ise düzenlenen etkinliği çok beğendiğini belirterek "Nevşehir'deki bu festivalin ilki bence muhteşem oldu. Bunun uluslararası olması zaten çok daha büyük bir önem taşıyor. Bence kesinlikle herkesin buraya gelip bu görsel şöleni görmesi gerekiyor" dedi.
Festival 2'nci gününde Gürcistan halk oyunları ekibinin dansları, sıcak hava balonu gösterisi ve ünlü sanatçı Aslı Güngör'ün vereceği konserle tamamlanacak.

GÖRÜNTÜ GEÇİLİYOR

NEVŞEHİR, -

==================

Özlemini çektiği Yörük yaşamını evine taşıdı

ISPARTA'da oturan emekli polis memuru Halil İbrahim Ölmez (52), dubleks evinin üst katını Yörük malzemeleriyle döşedi. Yörük yaşamına yıllardır özlem duyduğunu anlatan Ölmez, "Günlük kıyafetler, çeyiz malzemeleri, Yörük'ün çadırında bulunması gereken ne varsa burada var. Çoğunu atalarımdan kalan malzemelerden tamamladım" dedi.
Burdur'un Bucak ilçesine bağlı Kestel köyünde bir Yörük çadırında dünyaya gelen ve Isparta'da yaşamını sürdüren emekli polis memuru Halil İbrahim Ölmez, kent merkezindeki dubleks evinin üst katını, özlemini çektiği Yörük çadırına çevirdi. 2 çocuk babası Halil İbrahim Ölmez, bir yandan Yörük derneklerinde görev alarak çeşitli etkinlikler yaparken, diğer yandan kendisine ait evde ailesinden kalan, tanıdıkları tarafından hediye edilen Yörüklere mahsus eşyalardan kendi Yörük müzesini oluşturdu.
'YÖRÜK YAŞAMINI UNUTAMADIM'
Halil İbrahim Ölmez, eşinin de devlet memuru olduğunu ve bu konuda kendisine her zaman desteklediğini belirterek, "Yörük yaşamını bir türlü unutamadım. Yaşam şartları nedeniyle şehirde yaşamak zorunda olunca ben de böyle bir çözüm buldum" dedi.
NE ARARSAN VAR
Yörüklerin günlük yaşamlarında kullandığı alet edevattan, giydikleri kıyafetlere kadar yüzlerce malzemeyi toplamayı başaran Ölmez, "Günlük kıyafetler, çeyiz malzemeleri, Yörük'ün çadırında bulunması gereken ne varsa burada var. Çoğunu atalarımdan kalan malzemelerden tamamladım. Sonra sosyal medyadan yayımlayınca eş, dost malzeme yardımında bulundu. Bazen mezatlara katılıp oradan da satın alıyorum" diye konuştu.
ZİYARETÇİSİ ÇOK
Halil İbrahim Ölmez, sosyal medya aracılığıyla çok dost edindiğini, fotoğraflarından evi görenlerin kendisini ziyaret ettiğini anlatırken, "Çok sayıda dostumuz bizi ziyaret eder. Kış mevsiminde şömineyi yakar, burada sohbet ederiz. Herkes büyük keyif alır" dedi.
ÇOBAN MALZEMELERİ DE TAM TEKMİL
Yörüklerin yaşamlarında önemli yeri olan çobanlıkla ilgili her türlü malzemeyi de temin ettiğini anlatan Halil İbrahim Ölmez, kendi adının yazılı olduğu bir kepeneği olduğunu da kaydetti. Ölmez, "Bu kepenek bir dostum tarafından hediye edildi ve adımı yazdırdım. Bu kepenek kışın sıcak, yazın serin tutan özelliğe sahip olduğu için açık arazide çobanı korur. Üzeri hafif ıslatılırsa insanı sıcakta korur ve klima vazifesi görür" diye konuştu.
KABAKTAN SIRTLAN SESİ
Evdeki birbirinden ilginç malzemelerin içerisinde yer alan su kabağıyla ilgili de bilgi veren Halil İbrahim Ölmez, şöyle dedi:
"Bu bir su kabağı ve alt tarafına keçi derisi geçirilmiş, ortasından da kendir ip çekilmiştir. Bu ip parmakla tutulup çekilince sırtlan sesi çıkartır. Ses desibeli o kadar yüksek çıkar ki tüfek sesinden bile fazladır. Çoban çadırındayken sürü zarara doğru giderse bu ipi çeker ve sesi duyan sürü korkup çadıra doğru koşar."
Halil İbrahim Ölmez, Yörük yaşamını sergilediği evini görmek isteyenlere kapılarının açık olduğunu da söyledi.

Görüntü Dökümü
--------------
Evden ve eşyalardan detaylar
Halil İbrahim Ölmez ile röportaj
Kepenek giyilmesi
Kabak enstrümanın tanıtımı
Yörük kıyafetlerinin tanıtımı

276 MB/// 08.40"

Haber- Kamera: Nurettin ARKAN/ISPARTA,

==================

Burdur'da mor şölen

Burdur'un Yeşilova ilçesindeki 670 dekarlık Lavanta Deresi yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.
Yeşilova ilçesine bağlı Akçaköy'de bulunan ve bütünlük olarak Türkiye'nin en büyük lavanta bahçesi olan 670 dekarlık Lavanta Deresi'ni görmek için Türkiye'nin her yerinden ziyaretçiler akın ediyor. Lavantanın açmasıyla oluşan uçsuz bucaksız mor şölen, ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Burdur Gölü'nün kurtarılması amacıyla Lavanta Deresi projesinin 4 yıl önce hayata geçirildiğini söyleyen Lisinia Doğa Proje sorumlusu ve yürütücüsü Öztürk Sarıca, "Burada 4 yıl önce ilk fidelerimizi diktik. Salda Gölü'ne giden yol üzerinde olması dolayısıyla tur otobüsleri bu alana da uğruyor. Ülkemizin bacasız sanayisi olan turizmin, eko turizmin canlanması anlamında da bu faaliyetin önemli olduğunu düşünüyoruz" dedi.
Öztürk Sarıca, Akçaköy'de toplam 2 bin 300 dekarlık alanda aromatik bitki yetiştiriciliği yapıldığını ve önümüzdeki günlerde başlayacak lavanta hasadının 2 ay süreceğini sözlerine ekledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
Drone görüntüleri
Lavanta Deresinden detay
Ziyaretçiler
Detay
Öztürk Sarıca röportaj

HABER- KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR,

==================

Geleneksel el sanatlarına farklı bakış açısı kazandırdı

Finike Halk Eğitim Merkezi bünyesinde açılan el sanatları kursunda usta öğreticilik yapan Şahinde Korkmaz Erkeskin (64), filografi, cam, cam füzyon çalışmalarını aynı tablolarda buluşturduğu eserleriyle sanata farklı bir bakış açışı kazandırdı.
Finike Halk Eğitim Merkezi'nde filografi, cam ve cam füzyon branşlarında usta öğreticilik yapan Şahinde Korkmaz Erkeskin, kursiyerlere hem geleneksel el sanatlarını öğretiyor hem de farklı teknikleri bir araya getirerek esere dönüştürdüğü tablolarla geçmişten geleceğe iz bırakıyor. Yaklaşık 12 yıldır Halk Eğitim Merkezi'nde usta öğreticilik yapan Erkeskin, bu sürede filografi, cam ve cam füzyon çalışmalarında yaklaşık 300 kişiye eğitim vererek el sanatları çalışmalarıyla buluşturdu.
FORMUNA UYGUN CAM KESME BULUŞU İLE DERZ KULLANMIYORLAR
Şahinde Korkmaz Erkeskin, formuna uygun kesme tekniği geliştirdiklerini ve cam tablolar ürettiklerini belirterek, "Kendimize ait olan ve formuna uygun kesme tekniğiyle cam tablolar üretiyoruz. Formuna göre kestiğimiz ve birleştirdiğimiz tablolarda asla derz kullanmıyoruz. Bu teknikle yapılan tablolar büyük rağbet görüyor. Yeniliklerden biri de filografiyi, kendi tekniğimizle yaptığımız cam tablolarla birleştirerek, farklı bakış açısı getiriyoruz" dedi.
'FORMUNA UYGUN KESME TEKNİĞİNE PATENT ALMAMIZI ÖNERDİLER'
Piyasadan temin ettikleri çeşitli ebatlardaki camlarla atık camları kuruma ait fırında eriterek bir araya getirdiklerini söyleyen Erkeskin, "Camları cam füzyon olarak erittikten sonra aynı tabloda birleştiriyoruz. Hatta buna filografiyi de ilave ediyoruz. Bizim en çok ilgi gören çalışmamız kendi tekniğimizle kırıp, yerleştirdiğimiz cam tablolar oldu. Sergimizi izlemeye gelen dönemin Yaygın Eğitim Daire Başkanı Mehmet Zeki Başyemenici, bu tekniği hiçbir halk eğitim çalışmasında görmediğini, ilk olduğunu ve mutlaka patentinin alınması gerektiğini söyledi. Bu da bizi çok mutlu etti" diye konuştu.
'HER İNSAN İZ BIRAKARAK GİTMEK İSTER'
Cam füzyon çalışmalarında atık camları da kullanarak geri dönüşüme kazandırdıklarını anlatan Erkeskin, şöyle dedi:
"Hem satın aldığımız camlarla hem de atık camları kullanarak bir anlamda geri dönüşüm sağlıyoruz. Bu çalışmalarda çevreye duyarlılığa da dikkati çekiyoruz. Atık camlardan çok güzel eserler üretiyoruz. Dünyadan her göçen insan iz bırakmak ister. Bizler de el izlerimizi bırakıyoruz gelecek nesillere. Cam tablolarımız ve filografiyle. Sadece yaptığımız eserlerle değil kattığımız ruhla da birilerine ilham vermek, 'Bunlar da yapılabiliyormuş' demek bizleri mutlu ediyor."
'ÇALIŞMALARIMIZ ÇOK BEĞENİLİYOR'
Yaklaşık 7 yıldır cam, cam füzyon ve filografi kurslarına katılan Emine Baladura da "Hocamız Şahinde Hanım önderliğinde vizyonumuz genişledi. Filografi ve cam mozaik sanatında tekniğimizi ilerlettik. Filografiyle cam sanatını birleştiriyoruz. Füzyonu birleştiriyoruz. Fırını kullanarak cam kaynaştırma ile filografiyi birleştirdik. Çok güzel tablolar yaptık. Çalışmalarımız çok beğeniliyor. Arkadaşlarımıza, eşimize, dostumuza da hediyeler yaptık. Çok takdir gördük" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
Atölye çalışmalarından
Şahinde Korkmaz Erkeskin röportaj
Kursiyer Emine Baladura röportaj
Bazı çalışmalardan yakın plan
Sergi görüntüleri

HABER- KAMERA: Suat SÖĞÜT/FİNİKE (Antalya),


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel DHA YURT BÜLTENİ - 5 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement