Hrant Dink Cinayeti Davası - Son Dakika
Güncel

Hrant Dink Cinayeti Davası

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat Daire Başkanlığı Personel Şube Müdürü Coşgun Çakar ve eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ile...

09.06.2017 18:56

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat Daire Başkanlığı Personel Şube Müdürü Coşgun Çakar ve eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ile Yargıtay'ın bozduğu ana davanın 8 sanığının da aralarında bulunduğu 35 kişinin yargılandığı davada, gazeteci Nedim Şener tanıklık yaptı.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, bu davanın yanı sıra Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik diğer davalarda da tutuklu bulunan Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer ile tutuksuz sanıklar eski Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay, eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler katıldı.

Duruşmada tanık olarak dinlenilen gazeteci Nedim Şener, kendisi için Dink cinayeti davasında tanık olmasının önemine işaret etti. Dink cinayetini araştırdığı gerekçesiyle Ergenekon sanığı olduğunu dile getiren Şener, tanıklığını "ilahi adalet" olarak değerlendirdi.

Dink cinayetini araştırdığı dönemde Ergenekoncu olduğu iddiasıyla tutuklandığını anlatan Şener, Türkiye'de daha önce de gazetecilere yönelik suikastler olduğunu hatırlatarak, "Bu cinayet devletin namus cinayetidir. Aydınlatılmazsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti soykırım iddialarının altında kalır." dedi.

FETÖ'nün zirve yılını 2011'de yaşadığını ifade eden Şener, "Kimi istiyorlarsa alıyorlardı. Mehmet Baransu operasyonların devamının geleceğini yazıyordu. Ali Fuat Yılmazer madem Engin Dinç'in yaptığını biliyordun, neden müdahale etmedin. Kolluk sizde, hakim ve savcı sizdeydi." diye konuştu.

Tutuklu sanık Ali Fuat Yılmazer'in "Tutuklu yargılanıyorsam burada tanık olarak duran şahsın yüzündendir." sözlerine Şener, "İlk yaptığım haberlerde ismi 2 kere geçmiştir. Haberler Ramazan Akyürek üzerine kuruludur. Kendisinin ismi arada 2 yerde geçiyor ama kendisi beni şikayet edip ön plana çıkmaya çalışıyor." karşılığını verdi.

Mahkeme Başkanı Ali İhsan Horasan, sanık Ali Fuat Yılmazer ile tanık Nedim Şener'in sık sık tartışmaya girmesi üzerine, "Burası kişisel tartışmalarınızın yeri değil. Nedim Şener'in gazeteciliğini de yargılamıyoruz. Aynı şekilde Şener'in kitabında yazdıkları da delil olarak kabul edilemez." uyarısında bulundu.

Şener'in, mahkeme heyetine, sanık Yılmazer'in bazı sözleri nedeniyle kendisinin tehdit edildiğini söylemesi üzerine Yılmazer, "Ben tehdit etmiyorum, gerçekleri söylüyorum. Ben ne kendisine ne de başkasına kumpas kurdum. İstihbaratçıyım, gücüm olmasına rağmen bu tür tuzaklara girişmedim. Kendisi istihbaratçılığı Hanife Avcı, Emin Arslan ve Ahmet İlhan Güler'den öğrendiği için beni anlayamaz." ifadelerini kullandı.

Şener ifadesinin ardından taraf avukatlarının talepleri alındı.

Taleplere ilişkin kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklar Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek'in tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Heyet, dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C-5 büroda komiser olan sanık Hamdi Egbatan hakkında FETÖ'nün şifreli mesajlaşma programı "ByLock" kullanıcısı olduğu gerekçesiyle tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti.

Duruşmaların 3, 4, 6 ve 7 Temmuz'a ertelenmesine karar veren heyet, duruşmalarda tanık dinleme işlemlerine ara verilerek, aralarında FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, jandarma görevlilerinin de bulunduğu 28'i tutuklu 50 sanıkla birleşen dosya sanıklarının savunmalarının alınmasını kararlaştırdı.

Kamu görevlilerine ilişkin davanın iddianamesinden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan 168 sayfalık iddianamede, Ramazan Akyürek ile Coşgun Çakar'ın "tasarlayarak kasten öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı örgüt kurmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma" suçlarından da 23 yıldan 44'er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

Sanıklardan Ali Fuat Yılmazer'in "tasarlayarak kasten öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı örgüt kurma, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma" suçlarından 19 yıldan 32 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'in "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi ve görevi kötüye kullanma" suçlarından 15 yıl 6 aydan 22'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülüyor.

Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un "görevi kötüye kullanma" suçundan 6 aydan ikişer yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve eski Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarattan Sorumlu Müdür Yardımcısı Hasan Durmuşoğlu'nun "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, görevi kötüye kullanma ve resmi belgeyi yok etme" suçlarından 18 yıl 6 aydan 29 yıl altışar aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

Cinayetin işlendiği dönemde İstihbarat Daire Başkanlığında görevli komiser Yılmaz Angın, İstihbarat Daire Başkanlığı C Büro Şube Müdür Yardımcılığı görevini yürüten Tamer Bülent Demirel ve Osman Gülbel, Trabzon'da polis memurluğu yapan Muhittin Zenit, Mehmet Ayhan, Onur Karakaya, komiser yardımcısı Özkan Mumcu, Trabzon İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı görevini yürüten Ercan Demir ve Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü yapan Faruk Sarı hakkında "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen iddianamede, bu sanıklar hakkında ayrıca "silahlı örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma" suçlarından çeşitli hapis cezaları isteniyor.

İddianamede, dönemin İstihbarat Daire Başkanlığında görevli Şube Müdürü Yunus Yazar, eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdür Yardımcısı Ali Poyraz, o dönem komiser olan Hamdi Egbatan, Mehmet Akif Yılmaz, Serkan Şahan, Ömer Faruk Kartın, polis memuru Mehmet Uçar ve dönemin mülkiye müfettişi Şükrü Yıldız'ın ise "silahlı örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma" suçlarından çeşitli hapis cezalarına çarptırılmaları talep ediliyor.

Süreç

Dönemin özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 sanığın yargılandığı davada 17 Ocak 2012'de verdiği kararla tutuklu sanık Yasin Hayal'in, "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, yazar Orhan Pamuk'u tehdit etmekten 3 ay ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçundan da 1 yıl hapisle cezalandırılmasını, "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan ise beraatını kararlaştırmıştı.

Tutuklu sanıklardan Erhan Tuncel'in de toplam 10 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına hükmederek tahliyesine karar veren heyet, sanıklardan Ersin Yolcu'yu 12 yıl 6 ay, Ahmet İskender'i 13 yıl 4 ay ve Salih Hacısalihoğlu'nu 2 ay 15 gün hapisle cezalandırmış, bütün sanıkların "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan beraatına hükmetmişti.

Bozma kararı

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, "örgüt" yönünden verilen beraat kararını bozmuş, sanıkların "silahlı terör örgütü" değil, "suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt" üyesi oldukları gerekçesiyle yargılanmalarına hükmetmişti.

"Kasten öldürmeye azmettirme" ve "Orhan Pamuk'u tehdit" suçlarından sanık Yasin Hayal'e verilen mahkumiyet kararını onayan daire, Yasin Hayal hakkında "silahlı terör örgütü kurma, yöneticisi olma" suçundan verilen beraat kararını ise "suç örgütü kurma ve yönetme" suçundan mahkumiyet gerektiği için bozmuştu.

Sanıklardan Erhan Tuncel'in "patlayıcı madde imal etme" suçundan mahkumiyet kararını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, "kasten öldürmeye azmettirme" suçundan beraat hükmünü ise sanığın Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmesi sebebiyle mahkumiyeti gerektiği için bozmuştu.

"Silahlı terör örgütü yöneticisi olma" suçundan beraat kararı da "suç örgütü üyesi olma" suçundan mahkumiyeti gerektiği gerekçesiyle bozulan Tuncel hakkında, Trabzon'da 24 Ekim 2004'te McDonalds'ın bombalanması olayında, "genel güvenliği kasten tehlikeye sokma, mala zarar verme ve 6 ayrı kasten yaralama" suçlarından verilen mahkumiyet kararı da bozulmuş, bu eyleminin "6 ayrı kasten öldürmeye teşebbüs" suçunu oluşturacağına karar verilmişti.

Yargıtay kararının ardından davanın yeniden görülmesine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlanmış, bu mahkemede 6 duruşma yapıldıktan sonra dosya, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, kamu görevlilerine ilişkin iddianameyi kabul ettikten sonra dava dosyasını, Ogün Samast, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in de aralarında bulunduğu, haklarındaki hükümler Yargıtay tarafından bozulan 8 sanıklı ana davayla birleştirilmesi için İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti.

Bu mahkemenin heyeti, "Birleştirme kararında muvafakat talep edilmediği, mahkemenin terör suçlarına bakmakla görevli olmadığı, ana davada yargılamanın ileri aşamaya geldiği ve bu davada yargılananlarla yeni davada yargılanacak kamu görevlileri arasında ortak sanık bulunmadığı" gerekçeleriyle dosyayı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne iade etmişti.

Mahkemeler arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için dosyaların gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesi, iki davayı birleştirip, davaların İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesine karar vermişti.

Kaynak: AA

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement