Edward Burtynsky'nin fotoğrafları insanın dünya üzerinde bıraktığı derin izlere tanıklık ediyor. İlk bakışta gerçeküstü ve muhteşem görünen bu görüntüler dünyanın ne kadar tehdit altında olduğunu da düşündürüyor.
Kanadalı fotoğrafçı, sanayi sonrası dünyanın hallerini gösteren fotoğraflarının kimini helikopterden kimini uydudan çekmiş; eserleri belgesel havası taşıyor.
Büyük ebat fotoğrafları madencilik, ormanların kesilmesi, sanayi atıkları ve çürümeyi, dağ gibi yığılmış çöpleri, plastik ve lastiği, yeni ve eski ekipmanları, yoğun yerleşim alanlarını vs. estetize ediyor.
"Çoğu insan çöp yığınının yanından geçerken orada bir hikaye görmez. Ama her zaman vardır bir hikaye; bakıp görmek gerekir sadece" diyor Burtynsky.
Ünlü fotoğraflarından birinde California'da atılmış lastik yığınları, bir başkasında yakılan fildişi yığınlarını görürsünüz. Şili'deki bakır madeninde kayaların simetrik bir halde dalgalanışında tuhaf bir ironi göze çarpar.
Nobel ödüllü Paul Jozef Crutzen, insan aktivitesinin hakim olduğu yeni bir jeolojik aşama olan Anthropocene (İnsan Çağı) fikrinin yaygınlaşmasını sağladı.
Bu fikre yönelik bir multimedya projesi kapsamında beş yılda 20'yi aşkın ülkeyi ziyaret eden Burtynsky, insanın doğada büyük bir soy tükenmesi olayının faili olduğuna inanıyor.
"Bilim insanları hikaye anlatmayı bilmez, oysa sanatçılar dünyanın kapısını herkese açma yeteneği gösterir" diyor. Anthropocene adlı kitabında, insanın her yıl dünyadan 60 milyar ton metal, mineral, yakıt vs. çıkardığını söylüyor.
Burtynsky'nin fotoğrafları Dünya'yı ne kadar hızlı tükettiğimizi ve atıklarımızla ne büyük yığınlar oluşturduğumuzu göz önüne seriyor.
Çektiği fotoğraflar, sorunun ne kadar acil olduğunu, sayfalar dolusu makalelerden çok daha iyi anlatıyor. Kimileri çoğu zaman göz ardı edilen çarpıcı gerçeklere ışık tutuyor.
Örneğin Nijerya'nın yoksul bölgelerinde, petrol boru hatlarından kaçak petrol çekilip derme çatma rafinerilerde yakıta dönüştürülüyor. Ama bunu yaparken çok miktarda ham petrol ve zehirli yan ürünler civardaki toprak, orman ve sulara karışıyor.
Kendisini çevreci olarak tanımlayan Burtynsky, hayatını, "insanlığın gezegenimizin jeolojik yüzeyi üzerinde bıraktığı kalıcı izlere tanıklık etmeye" adadığını söylüyor.
Bu izler sadece yakın döneme ait değil. Örneğin Carrara'daki mermer madenleri Romalılardan bu yana işletiliyor. Bu madenlerin yeryüzü üzerinde yarattığı 'negatif mimari' uzaydan bile görülebiliyor.
Burtynsky'nin rüzgar santralleri ve güneş enerjisi panellerini konu alan fotoğrafları ise sürdürülebilirlik yönünde yaşanan değişime işaret ediyor.
Öte yandan Şili'deki Atakama çölünde işletilen lityum madeni ve arıtma tesisleri, tehlikeli ve korkunç görüntülerine rağmen geleceği temsil ediyor; zira geleceğin otomobilleri fosil yakıt yerine lityum piller kullanıyor olacak.
Burtynsky ayrıca Kanada'daki balta girmemiş ormanlar, Endonezya'daki mercanlar gibi henüz el değmemiş bölgeleri de fotoğraflıyor. Ancak bir süre sonra deniz suyunun ısınmasıyla bu mercanlar da beyazlama tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir.
Bu fotoğraflar insanın gönlünü açıyor. Ama aynı zamanda dünyanın tehdit altında olmayan bir tek köşesinin kalmadığı gerçeğini yüze vuruyor.
Burtynsky'nin The Human Signature (İnsan İmzası) adlı sergisi, 17 Ekim-24 Kasım 2018 tarihleri arasında Londra'daki Flowers Gallery'de gezilebilir.
Son Dakika › Kültür Sanat › İnsanın Yarattığı Derin İzler - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?