Yapı Kredi Yayınları'ndan Yeni Kitaplar... - Son Dakika
Kültür Sanat

Yapı Kredi Yayınları'ndan Yeni Kitaplar...

Yapı Kredi Yayınları\'ndan Yeni Kitaplar...

Çocukların Sevimli Kahramanı Ayşegül Yapı Kredi Yayınları'nda

25.01.2011 14:20  Güncelleme: 14:21

1954 yılında yeni bir arkadaş girdi çocuk dünyasına: Belçika'da, Gilbert Delahaye'in yazdığı ve Marcel Marlier'nin çizimlerini yaptığı, Martine (bizdeki adıyla Ayşegül) yayımlandı…1997'de Gilbert Delahaye'in ölümüne kadar, bu diziden 46 kitap yayımlandı. Gilbert'in ölümünden sonra ise 2006'ya kadar dizinin 10 kitabı daha okuyucularıyla buluştu. Minik Ayşegül, iki küçük erkek kardeşi, annesi, babası ve arkadaşlarının serüvenleri, bütün dünyada çocuklar tarafından çok sevildi.

Kitaplar pek çok dile çevrildi ve defalarca basımı yapıldı. Kahramanımız, ilk basımından çok kısa bir süre sonra, Ayşegül adıyla Türkiye'deki kitapçıların raflarında da yerini aldı. Yaklaşık elli yıldan beri Türk okurunun Ayşegül kitaplarına ilgisi hiç azalmadı. Günümüzde 15-50 yaş grubunda bulunan pek çok kişinin ilk kitabı Ayşegül dizisinden oldu. Anneler-babalar, çocukken okudukları Ayşegül öykülerini, yıllar sonra kendi çocuklarına da okuttular.

Ayşegül öyküleri, yalın bir olay örgüsünün yalın bir anlatımından oluşur. Ama öykü kadar, kitabın her sayfasını süsleyen şiir gibi resimler de çok etkileyicidir. Ne yapar Ayşegül? Örneğin her çocuk gibi kardeşiyle çekişir, kavga eder.

Sonra kardeşine haksızlık yaptığının bilincine varır, onun gönlünü almak için mektup yazar, resim yapar, bir armağan götürür ona. Oysa o arada kardeşi de ablasına karşı haksızlık yaptığını düşünmektedir. İki kardeş hemen barışır. Annelerinin ve babalarının gönlünü almaya giderler. Bu barış ne kadar sürer dersiniz? Yarım saat, bir saat, bilemediniz ertesi güne kadar. Bir başka kitapta, bir başka serüvende yine çekişecektir iki kardeş. Ama bu arada, başka kitaplarda yaşanan değişik serüvenler de vardır.

İnsan ilişkileri, dostluk, doğa sevgisi, hayvan sevgisi, çevre bilinci bu serüvenlerde işlenen konulardır. Hepsi de, didaktik olmayan bir biçimde, gerçek yaşamdan kesitler sunularak ele alınır. Keyifle okunacak minik öykülerden oluşurlar. Ayşegül meraklılarına ve özellikle de, okul öncesi çağındaki çocuklarına uygun kitaplar bulamayanlara müjdeler olsun…

Çocuk klasikleri arasında yerini çoktan alan Ayşegül, uzun bir sessizlikten sonra yeni evinde, Yapı Kredi Yayınları'nda yine bizimle birlikte. Renkli dünyasıyla, okul öncesi, birinci ve ikinci sınıftaki çocuklar için gerçekten keyifli öyküler...

Ayşegül -Yaşasın, Okul Açılıyor

20 sayfa, 5 TL

Ayşegül- Kardeşimi Çok Seviyorum

20 sayfa, 5 TL

Yapı Kredi Yayınları

Menekşe Toprak'tan Bir İlk Roman: Temmuz Çocukları

Yapı Kredi Yayınları, öykücülüğüyle tanıdığımız Menekşe Toprak'ın Temmuz Çocukları adlı romanını yayımladı. Menekşe Toprak, bu ilk romanında yasak bir aşk ilişkisinin üç nesil bir göçmen ailesini nasıl parçaladığını anlatırken, yurtsuzluğun ve aidiyetsizliğin aşkla tamir edilme çabalarına ama yine aşkla nasıl daha da derinleşebileceğine odaklanıyor.

Toprak, Temmuz Çocukları'nda değişen Ankara atmosferinde Almanya'daki ailesinden uzakta büyümüş Aysu'nun denge arayışını, Alman 68 kuşağından Klaus'un Müslüman ve yabancı bir kültür karşısındaki korkularını, özlemlerini her bir bireyin iç dünyasına sızarak, farklı kültürleri bir araya getirerek irdeliyor. Kentler, sokaklar ve doğa ise insanların ruh hallerine göre biçim değiştiriyor.

Soğuk bir yılbaşı gecesi…

Ankara'da bir kahvede içindeki boşluğun nedenlerini anlamaya çalışan Aysu, Almanya'nın karla kaplı bir kentinde, yıllar önce Süheyla ile yasak bir aşk ilişkisi yaşamış olan ve gelen bir telefonla yeniden bu aşkın peşine düşen Klaus, geçmişiyle hesaplaşan Şükriye Hanım, Sabri Bey ve oğulları Aziz. Ve sürekli çalan ama kimse tarafından açılmayan telefonlar...

Menekşe Toprak (1970, Kayseri) İlk ve ortaöğrenimini Köln 'de ve Ankara'da tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdikten sonra Ankara'da ve Berlin'de bir bankada dört yıl görev aldı. Bir süre Varşova'da bir kitap kulübünde çalıştı. 2002 yılından bu yana radyo gazeteciliği yapıyor, Berlin ve İstanbul arasında yaşıyor.

Öyküleri kitap-lık, Notos, Özgür Edebiyat gibi dergilerde, Kadın Öykülerinde İstanbul, Kadın Öykülerinde Ankara ve Kadın Öykülerinde Avrupa adlı antolojilerde yer aldı. Almanca, Fransızca ve İngilizceye çevrilen bazı öyküleri ise bu ülkelerin edebiyat dergileri ve öykü antolojilerinde yayımlandı.Kitapları:

Öykü: Valizdeki Mektup (YKY, 2007), Hangi Dildedir Aşk

(YKY, 2009). Roman: Temmuz Çocukları (YKY, 2011).

Temmuz Çocukları/ Menekşe Toprak

254 sayfa, 17 TL

William Faulkner'ın Çılgın Palmiyeler'i Yapı Kredi Yayınları'nda

Yapı Kredi Yayınları, Amerikalı yazar William Faulkner'ın 1939 tarihli Çılgın Palmiyeler adlı kitabını Necla Aytür ve

Ünal Aytür'ün çevirisiyle yayımladı.

Faulkner, Çılgın Palmiyeler'i Ses ve Öfke, Yatağımda Ölürken ve Abşolom, Abşolom! gibi başlıca romanlarının ardından 1939 yılında yayımladı. Kitap, olayları, kişileri, mekânları, genel havaları apayrı iki uzun öyküden oluşur. Yapıtlarında hep birtakım değişik anlatım biçimleri deneyen Faulkner, Çılgın Palmiyeler ve "Irmak Baba" başlıklı bu öyküleri tek bir romanın parçaları gibi tasarlamış, bölümlerini dönüşümlü biçimde sıralamıştır.

Bu plan uyarınca kitap, Çılgın Palmiyeler'in ilk bölümüyle başlar, arkasından "Irmak Baba"daki adsız mahkûmun öyküsünün ilk bölümü gelir; üçüncü bölümde Harry ile Charlotte'un öyküsü devam eder; dördüncü bölüm, yeniden mahkûmun başından geçenleri anlatır; bundan sonraki bölümler de aynı biçimde sıralanır. Paris Review'da (1956) yayımlanan sözlerine bakılırsa Faulkner, Çılgın Palmiyeler ile Irmak Baba'nın bölümlerini yalnızca böyle iç içe yerleştirmeyi planlamakla kalmamış, aynı zamanda onları kitaptaki sırayla yazmıştır: " Çılgın Palmiyeler'in ilk bölümünü bitirir bitirmez, bir şeylerin eksik kaldığını, öykünün pekiştirilmesi, müzikteki kontrpuan benzeri bir yöntemle güçlendirilmesi gerektiğini gördüm.

Bunun üzerine, Çılgın Palmiyeler'deki öykü yeniden canlanıncaya kadar Irmak Baba'yı yazdım. Derken, Irmak Baba'nın birinci bölümünün sonuna gelince, onu bırakıp Çılgın Palmiyeler'e döndüm ve gene gücünü yitirmeye başlayıncaya kadar yazmaya devam ettim. Sonra, onun 'antitez'i olan Irmak Baba'nın bir bölümünü daha yazarak Çılgın Palmiyeler'i yeniden canlandırıp güçlendirdim."

Aslında Ses ve Öfke ile Yatağımda Ölürken de, farklı kişilerin anlattıkları öykülerden oluşan romanlardır; ancak bu romanlardaki öyküler, aynı kişiler ve olaylar hakkındadır. Örneğin, Ses ve Öfke'de Compson ailesinin öyküsü dört bölümde, ailenin üç oğlu ve emekli aşçısı Dilsey'nin değişik bakış açılarından ayrı ayrı anlatılır.

Yatağımda Ölürken, Eddie Bundren'in ölümü ve gömülmek üzere Jefferson'a götürülüşü hakkındadır, ama bu olay okuyucuya ailenin altı üyesi ile bazı komşuların bilinçlerine yansıdığı biçimde aktarılır. Kişilerin her biri kendi bilgi ve görüş alanı içinde kalır; romanda çizilen genel tablo, tüm bu bilgi ve görüşlerin okuyucu tarafından bir araya getirilmesiyle ortaya çıkacaktır.

Çılgın Palmiyeler'de kullandığı anlatım yönteminde de Faulkner'ın temel amacı, okuyucunun bu kez iki ayrı öyküyü tek bir roman gibi okumasını, karşılaştırma yoluyla olaylar ve kişiler arasında birtakım bağlar kurabilmesini sağlamaktır. Ancak, başlangıçta eleştirmenler böyle bir düzenlemeyi çok yadırgadılar, yazarın anlatım yöntemini yapay, anlamsız ve başarısız buldular. Bu nedenle Çılgın Palmiyeler ile Irmak Baba daha sonraki yıllarda bir süre ya tek tek ya da aynı kitapta, ama her öykünün kendi bölümleri bir araya getirilerek basıldı.

Faulkner 1950 yılında Nobel edebiyat ödülünü kazanınca, yazarın öteki romanlarıyla birlikte Çılgın Palmiyeler de daha büyük bir ilgi ve dikkatle incelenmeye başladı. Irving Howe, Olga W. Vickery, Joseph J. Moldenhauer ve Hyatt H. Waggoner gibi eleştirmenler, Çılgın Palmiyeler ile Irmak Baba arasındaki birtakım benzerlik ve zıtlıklara dikkat çekerek, öyküleri "dönüşümlü" bir süreç içinde okumanın, karşılıklı etkileşim olanakları yarattığı, onları birbiriyle dengelediği ve böylece anlamlarını aydınlatıp derinleştirdiği sonucuna vardılar. Çılgın Palmiyeler günümüzde artık genellikle Faulkner'ın tasarladığı gibi, romanı oluşturan öykülerin bölümleri birbirini izleyecek biçimde basılıyor.

William Faulkner/ Çılgın Palmiyeler

272 sayfa, 19 TL

Aharon Appelfeld'in Tsili Romanı Yayımlandı

Yapı Kredi Yayınları, Aharon Appelfeld'in kitaplarını yayımlamaya devam ediyor. Yazarın yayımlanan son kitabı Tsili – Bir Hayat oldu. Tsili, bir genç kızın hayatta kalma savaşı ve insan denen yaratığın kötücül tarafını gösteren yazınsal bir belge.

Savaşın başlamasıyla ailesi kaçan henüz on üç yaşındaki Tsili tek başına kalır. Yıllarca ormanlarda saklanır, köylüler tarafından hizmetçi olarak kullanılır, istismar edilir, her defasında dayak yer, ta ki her şeyi geride bırakıp tekrar ormanlara sığınana kadar.

Uzun süre evsiz barksız dolaştıktan sonra Mark'a rastlar. Yahudi toplama kampından kaçan Mark'ın yanında kalır. Onun buyruğuyla köyde elbiseleri ekmek ve votka ile değiştokuş eder. Ne var ki Mark da bir gün çekip gider.

Appelfeld, Tsili romanıyla somut gerçekliği ödünsüz bir tavırla kayıt altına alırken, trajik olanı basit ama parlak bir dilin olağandışı ustalığıyla, hiçbir cambazlığa başvurmadan yazınsallaştırıyor.

Aharon Appelfeld kırk yıldan fazla süredir Yahudi Soykırımı'yla ilgili varoluşsal temaları ele almaktadır. 1932 yılında, şimdi Moldova topraklarında bulunan Czernovitz, Bukovina'da doğdu, annesi Nazilerin doğu harekâtı sırasında öldürüldü. Appelfeld, Transnistria'daki çalışma kampına gönderildi ama kısa sure sonra kaçtı. Sekiz yaşındaydı. Sonraki üç yıl boyunca ormanlarda dolaştı. 1944 yılında Kızıl Ordu tarafından bulundu, Ukrayna'da cephe mutfaklarında çalıştı, sonra da İtalya'ya gitti.

1946 yılında Filistin'e vardı. İsrail ordusundan emekli, evil ve üç çocuk babasıdır. Beer Sheeva'daki Ben Gurion Üniversitesi'nde İbrani Edebiyatı dersleri vermektedir. Appelfeld, Amerikan Sanat ve Bilimler Akademisi üyesidir. Kitapları 30 dile çevrilmiştir ve öteki ödüllerin yanı sıra Yabancı Edebiyat dalında 2004 Medicis Ödülü'nü kazanmıştır.

Aharon Appelfeld'in YKY'deki Öteki Kitapları: Badenheim 1939 (2007), Demir Raylar (2007), Zor Bir Hayatın Hikâyesi (2009).Tsili – Bir Hayat/ Aharon Appelfeld

Çevirmen: Dürrin Tunç

112 sayfa, 8 TL

Daniel Wallace'ın Büyük Balık Romanı Türkçe'de

Yapı Kredi Yayınları, Daniel Wallace'ın bugüne kadar yirmi dile çevrilen ve 2003 yılında Tim Burton'ın yönettiği filme uyarlanan romanı Büyük Balık - Efsanevi Ölçülerde Bir Roman'ı yayımladı. Edward Bloom çocukken herkesten hızlı koşar, okulu asla asmazdı. Büyüdüğünde birçok insanın hayatını kurtardı, devleri ehlileştirdi. Hayvanların dilinden anlardı, onlar da onu çok severdi. İnsanlarsa ona bayılırdı. Kadınlar ona tutulur, o da karşılık vermeden duramazdı.

Üstelik anlatacak o kadar çok öyküsü vardı ki. Şimdi hasta yatağında ölümü bekleyen Edward Bloom, yanı başındaki oğlu William'la hayatın anlamı üzerine konuşmak ya da ona nasihat etmek yerine bildiği fıkraları anlatıyor, hikâyeleriyle hayatına dair ipuçları veriyor. Büyük Balık, Edward Bloom'un, onu oğlunun gözünde dünyanın en sıradışı adamı haline getiren inanması güç olaylarla örülü yaşamöyküsü. Büyüleyici, tuhaf ve eğlenceli, efsanevi ölçülerde bir roman.

Büyük Balık-Efsanevi Ölçülerde Bir Roman / Daniel Wallace

Çeviren: Begüm Kovulmaz

150 sayfa, 11 TL

İskoç Yazardan bir "Dr. Jekyll ve Mr. Hyde" Hikâyesi

Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan Şeytanın Ayak İzleri, sıradan görünen hayatların ardındaki şaşırtıcı sırların yapbozlarıyla döşenmiş bir kendini arayış öyküsü, klasik bir "Dr. Jekyll ve Mr. Hyde" hikâyesi. Bireyin kendi şeytanlarıyla hesaplaşmasını odağa alan yazar John Burnside çarpıcı dili, parlak zekâsıyla sağlam bir düşünme pratiğine dayalı sarsıcı bir roman kurguluyor.

Michael Gardiner İskoçya'nın doğusundaki Coldhaven kasabasında doğmuş ve bütün hayatını orada geçirmiş olmasına rağmen içindeki yabancılık hissi bir türlü yok olmamıştır. Kasabanın sakinlerinden Moira Birnie kendisini ve iki küçük oğlunu öldürüp on dört yaşındaki kızı Hazel'ın hayatını bağışlayınca; o ana dek karısı Amanda ile sakin ve sıradan bir hayat süren Michael, ilkgençlik yıllarında Moira ile yaşadığı aşkı ve Moira'nın ölen ağabeyini düşünmeye mecbur kalır; yaşanan trajedinin etkisiyle Hazel'la takıntılı bir ilişki kurar. Michael Gardiner'ın geçmişine ve ailesine dair yaptığı içsel sorgulamalar yeni soruları da beraberinde getirecek; Moira'nın intiharının sırrını çözmek için arşınladığı yollar Michael'a kendi anne ve babasının hayatına ait bilmediği yönleri gösterecektir.

"Gece çoğunlukla haşmetli ve huzurlu görünürdü. Büyük, sakin ve güvenli; bir çeşit gizlenme hali. Gecenin insana kendini güvende hissettirdiğini söylemek insanın içgüdülerine aykırı görünebilir ama benim burada kastettiğim fiziksel bir yaralanma ya da bir kaza ya da o kadim vahşi hayvanların saldırısına karşı güvende hissetmek değil; güvende olmak derken, insanlar arasında gün ışığının halis görünürlüğüne, gürültüsüne ve keşmekeşine karşı güvende olmayı kastediyorum. Benim kastettiğim, başkaları yanımdayken işlerin aldığı hale karşı güvende olmak.

Başkalarının benim kim olduğumu ve nerede yaşadığımı bildiği duygusuna karşı güvende olmak. Birinin beni bulması korkusuna karşı güvende olmak. Ya da belki bir şeye karşı güvende olmak değil, bir şeyin içinde güvende olmak. Bir şey olarak güvende olmak. Karanlığın içinde kendim olarak güvende hissediyordum."

Kaynak: Bültenler

Son Dakika Kültür Sanat Yapı Kredi Yayınları'ndan Yeni Kitaplar... - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement