2019 Yılı Bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonunda

AK Parti Antalya Milletvekili İbrahim Aydın, "Eskiden engelliler evlerinden zor çıkarken bugün çeşitli spor dallarında başarılı sonuçlara imza atıyorlar." dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile bağlı kuruluşların bütçelerinin görüşmeleri sürüyor.

AK Parti Uşak Milletvekili İsmail Güneş, Türkiye'nin genç nüfusunun Avrupa ülkelerinin genç nüfusundan çok daha fazla olduğunu söyledi.

Gençlerin uyuşturucu ve sanal ortam tehlikelerinden uzaklaştırılmasının önemine işaret eden Güneş, "Bakanlığın bu olumsuzluklarla mücadelesinde önemli tesisler yaptığını biliyorum. Gençlerimiz bu tesislerden kendilerini geliştirmek için istifade ediyorlar. Spor denince Türkiye'de sadece futbol varmış gibi algılanıyor. Her spor dalında becerikli gençlerin tespit edilmesi ve desteklenmesi gerekir." diye konuştu.

"Gençlik merkezlerinin sayısı 300'e ulaştı"

AK Parti Antalya Milletvekili İbrahim Aydın da 81 ilde kurulan gençlik merkezlerinin sayısının 300'e ulaştığını, bu merkezlerin 2 milyonun üzerinde üyesi bulunduğunu söyledi.

Binin üzerinde önemli projenin desteklendiğinin altını çizen Aydın, "Lisanslı sporcu sayımız 8 milyonun üzerindedir. Açılan kurslar sayesinde 235 bin antrenör bulunmaktadır. Eskiden engelliler evlerinden zor çıkarken bugün çeşitli spor dallarında başarılı sonuçlara imza atıyorlar." değerlendirmesinde bulundu.

Aydın, burs ve kredi hizmetleri noktasında "keşke şimdi okusaydık" dedirten bir duruma gelindiğini, öğrencilere beslenme yardımı olarak 2002 yılında 50 kuruş verilirken bugün bu rakamın günlük 10 liraya ulaştığını sözlerine ekledi.

AK Parti Trabzon Milletvekili Salih Cora da Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunun AK Parti döneminde tarihi bir başarı elde ettiğini, daha önce ranzalı sistemde hizmet verilirken şu an bazalı sistemde, bir otel konforunda hizmet verdiğini söyledi.

"Çocuklara bu kadar yüklenmenin doğru olmadığını düşünüyorum"

CHP İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan da gençlere yapılan yatırımların önemine dikkati çekerek, bakanlığın sorumluluğunun bu noktada büyük olduğunu söyledi.

Bakanlığın gençlere yönelik faaliyetlerinin güzel olduğunu ancak içeriğinin incelenmesi gerektiğini anlatan Emecan, "Neden Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde din hizmetleri adı altında faaliyetler gerçekleştiriliyor. Bunu Diyanet İşleri Başkanlığı yapamaz mıydı? Kurumlar arası koordinasyonlarla ilgili birtakım yenilenmeye gidilmesi gerektiğini düşünüyorum." dedi.

Üniversite öğrencilerinin sayılarına bakıldığında Kredi ve Yurtlar Kurumunun öğrencilerin yüzde 17'sinin barınma ihtiyacını karşılayabildiğini öne süren Emecan, ihtiyacı olan ancak barınma sorununu çözemeyen birçok öğrencinin okulunu bırakmak zorunda kaldığını ifade etti.

Öğrencilerin barınma sorununa daha fazla değinilmesi gerektiğini vurgulayan Emecan, "Cumhurbaşkanımızın çocuklara verilen karşılıksız bursla ilgili söylemleri beni de çok üzdü. Ben de öğrenci oldum, burslu okudum. Çocuklara bu kadar yüklenmenin doğru olmadığını düşünüyorum." ifadesini kullandı.

"Üretmesini bilen insanlara önem verilmeli"

CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener de ülkede kurumsal yapının özgür düşünceye saygı göstermemesi durumunun gençliğin baskılanması anlamına geleceğini, bunun da gençliğin başarısızlığa mahkum edilmesine sebep olacağını savundu. Şener, şöyle devam etti:

"Hapishanelerde 70 bin öğrencinin bulunduğundan bahsediliyor. Bu kadar öğrencinin hapishanelerde olduğu bir dönemde gençliğe önem verildiği söylenemez. Özgür düşünceyi sonuna kadar desteklemenin devletin sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Kurumsal kültür, yeteneğini geliştiren, üretmesini bilen insanlara önem verilmelidir. Sistem liyakata önem vermiyorsa orada fırsat eşitliği yok demektir. Sistem liyakata prim veriyor mu vermiyor mu bunu sorgulamak lazım. Bana kalırsa bakanlığın yapması gereken işin bu olduğunu düşünüyorum. Gençlerin hayata olumsuz bakışının değiştirilmesi lazım. Bu konu sadece bakanlığın tek başına sorumluluğu olan bir konu değildir. Topyekün devlet politikası haline getirilmesi lazım. Gençlerin harcadığı zamanın değerli olduğunu bilmesi lazım. Demokratik değerler, liyakatı sahibine vermesi gerektiğini söyler. Yapılan değerlendirmelerde 2002 ile kıyas yapılıyor ama olumsuzluk da bir o kadar fazla."

" Yugoslavya'da savaş bir müsabaka sonrası başladı ve ülke 7'ye bölündü"

MHP Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı, her gelen iktidarın bir şeyler yaptığını, eksikleri de dile getirdiğini söyledi.

Türk sporunun, kan kaybetmenin ötesine gittiğini ifade eden Sancaklı, "Türkiye'nin spor başarısı olimpiyatlarda aldığı sonuç ile doğrudan orantılıdır. Aldığımız başarılara baktığımızda devşirme sporcuları görüyoruz." dedi.

Sancaklı, Türk futbolunu yöneten bin kişi olduğunu ancak aralarında bir tanesinin milli futbolcu olmadığını belirtti.

Türkiye'nin en zengin aile üyesi Ali Koç'un Fenerbahçe takımına başkan seçildiğini ancak Koç'un takıma müdahale edebilmesinin FİFA kuralları gereğince mümkün olmadığını belirten Sancaklı, şöyle devam etti:

"Geçtiğimiz hafta sonunda Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanan karşılaşmayı ve sonrasında yaşananları izledik. Oyuncuların birbirine saldırmalarının yanında yardımcı antrenör Hasan Şaş bir futbolcunun gırtlağına sarılıyor. Bu Hasan değil de bir başkası da olabilirdi. Peki bu olaylar tribünlerde başladığı zaman ne olacak. Yugoslavya'da savaş bir müsabaka sonrası başladı ve ülke 7'ye bölündü. Biz bazı şeylere müdahale etmezsek bu işin sonu kötü."

"14 yabancı kontenjanını kim getirdiyse acilen el çektirin." diyen Sancaklı, "Türkiye milli takımı hayatında 3 dünya kupasına gitmiş. Bizim takımlarımız şampiyonlar liginde başarı mı elde edebiliyor. O zaman yanlış konuları tartışıyoruz. Yeniden bir kural yazılması gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Sancaklı, Ampute Milli Takımı'na da başarılarından dolayı teşekkür etti.

"Oyuncuların eğitilmesi gerekiyor"

AK Parti İzmir Milletvekili Alpay Özalan ise özellikle kulüplerin ve milli takımın başarısızlığının yabancı oyuncu kontenjanına bağlanması durumunun doğru olmadığını, burada eksikliğin altyapıdan kaynaklı olduğunu söyledi.

Şiddet konusunun bir tek oyunculardan, yöneticilerden ya da taraflardan oluşmadığının altını çizen Özalan, "Bazen derbi maçların heyecanı birtakım olayların yaşanmasına neden olabiliyor. Burada oyuncuların eğitilmesi gerekiyor. Bunun da Türk futboluna büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum." dedi.