AK Parti Genel Başkanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP'nin Balyoz davasıyla ilgili rapor hazırladığını belirterek, "Yeni yol arkadaşları Pensilvanya örgütüne en küçük bir eleştiri yok. Bütün sorumluluğu Hükümete, Adalet Bakanlığı'na, Genelkurmay Başkanımıza, Yargıtay'a yıkma peşindeler. Genelkurmay Başkanına ellerinde hiç bir delil olmadığı halde, sırf dedikodulardan yola çıkarak hakaret edecek kadar kendilerinden geçmiş durumda. Belli ki artık CHP de haşhaş almaya başlamış" dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Hükümete yönelik darbe girişimlerine değinerek, "Sokak eylemleri ile ihtilal yapamayanlar, 17 ve 25 Aralıkta'ta bu sefer de yargı içine sızmış paraleller eliyle bir başka darbe senaryosunu uygulamaya koyuldular. Orada da dik durduk, orada da taviz vermedik ve orada da ihtilal heveslerini kursaklarında bıraktık" diye konuştu,
25 Aralık'taki darbe girişimleri için polis tarafından hazırlanan fezlekede, "Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan" ifadelerinin geçtiğini belirten Erdoğan, "Fezlekede geçen tam ifade şu; 'suç işlemek için oluşturulan örgütün lideri, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan. Aynı şekilde bakanlarımızdan da örgüt üyesi olarak bahsediliyor" dedi.
Başbakan Erdoğan, bu fezlekelerin emniyet bilgisayarlarından yok edilmek istendiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Ancak bu bilgisayarlar bulundu, silinmiş dosyalar kurtarıldı ve bu fezleke büyük oranda ortaya çıkarıldı. Şimdi paralel medya büyük bir suçluluk duygusu içinde başına gelecekleri önceden bildikleri için, yaptıkları rezilliğin farkında oldukları için, bunların düzmece olduğuna dair kampanya başlattılar. Sahte ihbar mektupları yayınlayarak yaptıkları alçaklığı karartmaya çalışıyorlar. Hiç boşuna uğraşmasınlar. Ortaya çok vahim belgeler, deliller çıkıyor ve kısa süre zarfında yaptıklarının hesabını vermeye başlayacaklar. 'İnlerine gireceğiz' demiştik. Şu anda inlerine girdik, bütün pisliklerini ortaya döküyoruz. Kaçıp saklandıkları inlerinden de sorumluları çıkaracak ve adalete teslim edeceğiz. Bu ülkede artık hiçbir darbe girişimi hesapsız kalmayacak. Önce millet, sonra devlet, millet iradesine, sandığa, demokrasiye sahip çıkacak ve Türkiye'de geçmişte yaşananların yaşanmasına artık, inşallah müsaade edilmeyecek."
"(Tavşana kaç demek tazıya tut demek), tazı bunu tutmayacaktır"
Dün 4 CHP'li milletvekilinin, son derece ilginç olduğunu söylediği bir basın toplantısı düzenlediğini anımsatan Erdoğan, CHP'nin 17 Aralık darbe girişiminde MHP ile birlikte Pensilvanya'nın siyasi taşeronluğunu üstlendiğini, planı ve tuzağı o şekilde kurduklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Pensilvanya lojistik destek sağlayacak, biriktirdiği tapeleri, yaptığı montajları servis edecek, yargı ve emniyet içindeki maşalarıyla da Hükümeti devirecekti. MHP ve CHP bu tuzağa destek verecek, bu tuzağı uygulayacak; AK Parti gidince CHP ve MHP iktidara geçip oturacaklardı. 17 Aralık'tan itibaren 30 Mart'a kadar bu senaryo dahilinde birlikte hareket ettiler. Pensilvanya kapı kapı dolaşarak, CHP'ye oy istedi. Kimi illerde MHP'ye, kimi illerde BDP'ye oy istediler ama en çok CHP'ye çalıştılar. CHP de elbette bunu karşılıksız bırakmadı. CHP genel müdürü, eline tutuşturulan malzemeyi doğru mu yalan mı bakmadan, seçim sürecinde Pensilvanya adına salladı, durdu. Dünyada bunun kadar, yalanı maharetli kullanan ikinci bir kişi bulamazsınız ve yalanı kullanırken de yüzü filan kızarmaz ha... Gülerek, gülerek bunu söyler. Bunlar hep birlikte tarihi nitelikte bir işbirliği gerçekleştirdiler. İhaneti artık tescillenmiş bir örgütle, her zaman darbelerden medet uman CHP, 17 Aralık'tan itibaren ibretlik bir iş paylaşımı yaptı. Ellerine hiçbir şey geçmedi. 30 Mart'ta millet hem Pensilvanya'daki ihanet şebekesine hem de CHP'ye gereken cevabı verdi. Tabii CHP'de şimdi bunun hesabı soruluyor.
'Hem Pensilvanya ile işbirliği yap hem de seçimde başarı elde etme.' Şimdi CHP seçmeni bunu sorguluyor. CHP'de bu sorgulamadan kurtulmak için farklı gündemlere sarılıyor, sözüm ona raporlar hazırlayarak kendisini temize çıkarmaya çalışıyor. Kamuoyunda Balyoz davasıyla olarak bilinen davayla ilgili rapor hazırlamışlar. Yeni dostları, yeni yol arkadaşları olan Pensilvanya örgütüne en küçük bir eleştiri yok. Bütün sorumluluğu Hükümete, Adalet Bakanlığı'na, Genelkurmay Başkanımıza, Yargıtay'a yıkma peşindeler. Genelkurmay Başkanı'na ellerinde hiç bir delil olmadığı halde, sırf dedikodulardan yola çıkarak hakaret edecek kadar kendilerinden geçmiş durumdalar. Belli ki artık CHP de haşhaş almaya başlamış. Yeni yol arkadaşlarına, Pensilvanya'ya çok hızlı uyum sağladılar. Genelkurmay Başkanlığımız gerekli açıklamayı yaptı. Bu iddiaların üzerine gidileceğini, dava açacaklarını ifade etti. Biz de bunun peşini bırakmayacağız. Bu iftiranın, bu ithamların yargı önünde hesabını elbette soracağız. Ama bir temel ilkeyi hatırlatmak isterim: Biz bu davanın hakimi, savcısı da değiliz. Bizden hukuka müdahale etmemizi bekliyorlarsa, daha çok beklerler. Eğer bu meseleyi çözmek istiyorlarsa, o zaman yeni yol arkadaşları olan, o paralel yapı ile yollarını ayırsınlar. Pensilvanya'nın dizinin dibinden kalksınlar. CHP hem Pensilvanya ile iş tutup hem yakın tarihteki davaların izini süremez. Bu türden yalan dolu raporlar hazırlayarak, insanların şereflerine, namuslarına dil uzatarak da gündemi değiştiremez. Pensilvanya ile ilişkilerinin üzerini örtemezler. Bu, 'tavşana kaç demek tazıya tut demek', tazı bunu tutmayacaktır. Bize bunu yutturamazlar, millete ise hiç yutturamazlar. Balyoz davası sanıklarının ve sanık yakınlarının duygularını istismar etmekten de CHP vazgeçsin."
-"Tuzakları aşarak bugünlere geldik"
Başbakan Erdoğan, Pensilvanya ile kol kola olan bir CHP'nin asla ve asla hukukun tecellisinin, gerçeklerin ortaya çıkmasının peşinde olmadığını, tam tersine gerçekleri örtmenin peşinde olduğunu söyledi.
Geçen haftaki grup toplantısında, Türkiye'nin yaklaşık 100 yıldır hangi yapay sorunlarla meşgul edildiğini söylediğini anlatan Erdoğan, "Evet yaklaşık 100 yıldır, Kürt ve Alevi kardeşlerimizin sorunları Türkiye'yi yavaşlatmak, Türkiye'yi oyalamak, Türkiye'nin kalkınmasını, ilerlemesini, bölgesinde güçlü bir devlet olmasını engellemek amacıyla kullanıldı. İç huzurumuzu, kardeşliğimizi yaralamak adına bu sorunlar hep sıcak tutuldu, hep çözümden uzak tutuldu. Türkiye ne zaman güçlendiyse bu sorunlar gündeme taşındı. Ekonomi ne zaman istikrar kazandıysa, bu sorunlar devreye alındı. Terörle, çatışmayla, sokak eylemleriyle Türkiye'nin enerjisi bu sorunlar üzerinden heba edildi. 12 yıl önce Türkiye'deki her kesimin sorunlarını çözeceğimizi, bunun için mücadele vereceğimizi ifade ettik. 12 yol boyunca da bunun samimi mücadelesini verdik. Bütün engelleri aşarak, tuzakları aşarak bugünlere geldik" diye konuştu.
"Şiddet hiçbir meselenin çözüm aracı değil"
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin bir yıl önce Mayıs ayında tarihinin en büyük ekonomik başarılarını konuştuğunu anımsatarak, şu ifadeleri kullandı:
"Ardından Gezi eylemleri başlatılarak, bu başarılar engellenmek istendi. Ardından 17-25 Aralık darbe girişimiyle, Türkiye'ye, ekonomiye ve çözüm sürecine ağır bir darbe indirmek istediler. Tüm bunları dirayetle, basiretle geride bıraktık. 2013 yılının Mayıs ayı gibi, 2014 yılının Mayıs ayını hamdolsun başarılarla tamamladık. 2013 Mayıs'ında tarihin en yüksek seviyesine çıkan, 93 bini aşan İstanbul borsası gezi eylemleri ve Aralık ayındaki darbe girişimleri nedeniyle 60 binlere kadar gerilemişti. Şu anda borsa toparlandı, 79 bin seviyesini aştı ve yükselmeye devam ediyor. Merkez Bankası rezervimiz, geçen yıl Mayıs ayında 135 milyar dolara ulaşmıştı, ardından 120 milyar dolara kadar geriledi. Şu anda yeniden 131 milyar dolar seviyesine ulaştı. İnşallah daha da artacak. İhracatta Mayıs ayında yine tüm zamanların rekorunu elde ettik. Mayıs ayında ihracat, geçen yılın Mayıs ayına göre yüzde 5,8 oranında arttı ve 13 milyar 412 milyon dolar oldu. Bu, Cumhuriyet tarihinin rekorudur. Geriye dönük 12 aylık ihracatımız da 156 milyar doları aştı, bu da Cumhuriyet tarihimizin en yüksek rakamı. Zor bir yıl geride kaldı, eylemler, tahrikler, darbe girişimleri, saldırılar geride kaldı. Türkiye 30 Mart seçimlerinde teyit edilen demokrasi ve milli irade ile yeniden güçlü ve istikrarlı bir şekilde yolunda ilerliyor. Artık bu ilerlemenin sekteye uğramasına tahammül edemeyiz"
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin yapay sorunlar üzerinden, ağır bedeller ödemesine artık müsaade etmeyeceklerini, son bir yıl içinde, Gezi olayları ve 17-25 Aralık darbe girişimlerinin, Türkiye'ye bir yıl kaybettirdiğini vurguladı.
"Buradan aziz milletime ve 77 milyona sesleniyorum" diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Şu son bir yıl içinde Hükümet olarak mesaimizin bir kısmını işte bu huzur ve kardeşlik ortamını bozmak isteyenlerle mücadeleye sarf etmek zorunda kaldık. Artık Türkiye'nin böyle engellerle, engellemelerle karşılaşmasını istemiyoruz. Türkiye'nin yapay tartışmalara ve gerilimlere ayıracak vakti de yok, böyle bir lüksü de yok. Bizim 77 milyon olarak gece gündüz çalışıp, çok sayıda reformu yapıp, 2023 hedeflerine doğru kararlılıkla ilerlememiz gerekiyor. Terör de sokak eylemleri de bugüne kadar hiçbir netice alamamıştır, bundan sonra da alamaz. Her zaman ifade ediyorum: Şiddet hiçbir meselenin çözüm aracı değil. Şiddet arkasında kandan, gözyaşından, yaralı toplum kesimlerinden, huzursuzluktan, acıdan başka hiç bir şey getirmez. Bütün sorunlarımızı demokrasi ve hukuk içinde çözeceğiz. Bütün sorunlarımızı siyaset zemininde çözeceğiz. Siyaset, hukuk ve demokrasi dışında hiçbir yol ve yöntem sorunlara çözüm üretemez."
"Karakterleri, cibilliyetleri bu"
Başbakan Erdoğan, aziz milletin, doğu ve güneydoğudaki kardeşleri ile annelerin dikkatlerini çekmek istediğini belirterek, "2010 yılında, terör örgütü içindeki beş kadın terörist dağdaki zorbalığa dayanamayarak örgütten kaçma kararı aldı. Diyarbakır kırsalında örgüt mensupları tarafından yakalandılar. Hatırlayın. Bu beş kadını bir mağaraya hapsettiler. Günlerce işkence yaptılar. Ardından acımasızca katlettiler, cansız bedenlerini bilinmeyen yerlere gömdüler. Anneleri, babaları yavrularının öldürüldüğünden habersizdi. Bu işkencelere, katliama şahit olan İran'lı kadın bir terörist dayanamadı, bu kadınların anneleri aradı ve yavrularının katledildiğini duyurdu" diye konuştu.
Bu olayı haber aldıkları andan itibaren, güvenlik güçlerini konuyu takip etmek üzere görevlendirdiklerini belirten Erdoğan, bu olayı çeşitli vesilelerle gündeme taşıdıklarını kaydetti.
Erdoğan, bu olayı gündeme taşıyınca terör örgütünün açıklama yapmak zorunda kaldığını ve "Kış hazırlıkları sırasında jeneratör gazından zehirlendiler ve öldüler" dediğini ifade ederek, "Vicdansızlık bununla da kalmadı. Bir yıl geçtikten sonra bu kadın teröristler için cenaze töreni düzenlediler. Hale bak. Ölümlerinin üzerinden bir yıl geçiyor, cenaze töreni düzenliyorlar. Çünkü karakterleri, cibilliyetleri bu. BDP'nin bazı milletvekilleri, hem de kadın milletvekilleri bu alçakça cinayete sahip çıktılar, bu cenaze törenlerinde de boy gösterdiler. BDP bunu sorgulamadı. BDP'nin güya özgürlük yanlısı... Hani barışçıyız, barıştan yanayız diyorlar ya, barıştan yanasınız da bunları nasıl yapıyorsunuz. Güya kadın hakları yanlısı vekilleri bu katliamı sorgulamadılar, tam tersine bu katliamı halktan gizlemeye çalıştılar" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2011 yılında Cudi dağındaki bir mağarada teröristlerin askerlerce kıstırıldığını ve askerin teröristi mağaradan çıkarmak için saatlerce dil döktüğünü ve saatlerce onları sağ çıkarmak için ikna etmeye çalıştığını söyledi. Bunun üzerine teröristlerin teslim olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bir tanesine subayımızı soruyor: 'Annen baban sağ mı?' Terörist 'bilmiyorum' diyor. Subayımız 'kaç yıldır görüşmüyorsun' diyor. Terörist 'beş yıldır' diyor. Bunlar üzeri örtülemeyen, gizlenemeyen yüzlerce hikayeden sadece iki tanesi. Buna benzer çok acı ve aile trajedisi yaşandı. Çocukları aldılar dağa götürdüler, yıllarca ailelerinden gizlediler. Ölmeye ve öldürmeye gönderdiler, işlerine gelmeyince de keyfice, vahşice katlettiler" diye konuştu.
- TBMM
Son Dakika › Politika › AK Parti TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?