Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Müslüman'a ne veriyorsak, Hristiyan'a da Musevi'ye de hepsine aynı şeyi vereceğiz" dedi.
Başbakan Erdoğan, A Haber ve ATV televizyonlarının ortak canlı yayınına katılarak gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"Demokratikleşme Paketi" açıklandığında Alevilerin hayal kırıklığına uğradığı ve pakette Ruhban Okulu konusunda da bir ifade olmadığının belirtilmesi üzerine Erdoğan, "Ruhban Okulları konusunu biz çözeriz" ifadesini kullandı.
Erdoğan, 11 yıllık döneminde Yunanistan'ın Başbakanı ve bakanlarıyla çok kez konuştuklarını dile getirerek, "Bu bizim için anlıktır ama sizden bir şey istiyoruz. Atina'da iki tane camimiz var, birisi Fethiye Cami, yıkılmış, enkaz. Burayı yapma müsaadesi verin, biz burayı yapalım. Öbür tarafta da Ruhban Okulu'nu açalım" dediklerini söyledi.
Sen Sinod Meclisi'nin devam etmesi için çalışma yaptıklarını da anlatan Erdoğan, kendisinin de 150 bin Türk vatandaşının bulunduğu Batı Trakya'da, Müslümanlar için oradaki hocaların seçtiği birinin başmüftu olmasını istediklerini dile getirdi. Erdoğan, "Bugüne kadar hep 'yaptık yapıyoruz, yaptık yapıyoruz' demişlerdir. Hep ipe un sermişlerdir. Bunu ben Sayın Bush'a da söyledim, Sayın Obama'ya da söyledim, Merkel benden rica etti ona da söyledim. Dedim (bakın eş zamanlı olarak sizler bunları yapın, biz de yapalım)" diye konuştu.
"Sümela'yı biz ayine açtık mı, açtık; Tarsus'u açtık mı, açtık; Akdamar'ı açtık mı, açtık. Hep 'ver, ver, ver' diyorsunuz. Bir de siz verin. Kaldı ki bu hak" değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, bunun bir hak arayışı olduğunu kaydetti.
Erdoğan, Türkiye'de 2 bin Rum olduğunu da belirterek, "Okul noktasında ne diyorsanız hazırım" dediğini ve adalarda açılan okulda 4 öğrenci bulunduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Müslüman'a ne veriyorsak, Hristiyan'a da Musevi'ye de hepsine aynı şeyi vereceğiz" dedi.
Alevilerin de Müslüman olduğunu dile getiren Erdoğan, "Müslüman olduğuna göre burada ayrımcılığa gidecek bir şeye fırsat vermemek lazım" ifadesini kullandı.
Erdoğan, yaptıkları "Alevi Çalıştayı"ndan bir netice gelmediğini belirterek, Alevilerin arasında da bir bölünme bulunduğunu bildirdi. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Cemevleri konusunda, cemevini ibadethane olarak kabul edenler adeta yok gibi. Mesela bizim bu noktadaki hakim olan anlayışımız 'inanç ve kültür merkezi olabilir' diyoruz. Bize siz farklı bir teklifle gelin. Sonunda ben Bekir Bey'e dedim ki 'siz bir çalışma yapın. Bu çalışma neticesinde görelim'. Mesela dedelere ücret meselesi görüşüldü, dediler ki 'biz satılık değiliz'. Bir kısmı 'isteriz'. Yani belli bir yere iş oturmuyor. Otursa ona göre biz de adım... Dernek misiniz? 'Hayır dernek değiliz'. Çünkü dernek statüsü olsa o da bizim işimize gelmez. Dernek dediğin zaman Türkiye'deki tüm derneklerin milli bütçeden belli bir pay alması lazım. Bütün bunlar çok ciddi üzerinde tartışılmış, konuşulmuş konular. Buna rağmen yine de Başbakan Yardımcımı bu konuyla ilgili görevlendirdim. O çalışmalarını devam ettiriyor. Biz bu arada Nevşehir Üniversitesi'ni Hacı Bektaş-ı Veli üniversitesi olarak değiştiriyoruz. Onunla beraber de çok ciddi bir mesajı vermiş oluyoruz."
- "AK Parti iktidarında cemevi sayısı arttı"-
AK Parti'nin iktidardaki 11 yılında yapılan cemevi sayısının daha öncekilerin misli olduğu belirtilmesi üzerine Erdoğan, "Mukayese edilmez. CHP'nin iktidar olduğu dönemler dahil. Ondan sonra hükümet oldukları dönemler dahil. Bizim 11 yılda yapılan cemevleriyle mukayese edilemez, sayısal olarak. Varsa iddiaları çıkarsınlar gelsinler. Benim önümde hesaplarım var. Biz, onlara belediyelerimiz olarak, AK Parti'li belediyeler olarak, hükümet olarak mümkün olduğunca her türlü desteği verdik, veriyoruz" diye konuşu.
Cemevlerinin elektrik ve su problemi olduğunun hatırlatılması üzerine ise Erdoğan, ibadethane olmayı çok küçük bir kısmı kabul etse de Alevilerin genelinin bunu kabul etmediğini kaydetti.
Erdoğan, "Yeni bir pakette bu çözülecek, inşallah" temennisi üzerine "İnşallah" diye karşılık verdi.
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin "Demokratikleşme Paketi"yle ilgili değerlendirmede bulunup, ne terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile ne Kandil'le, ne BDP'yle ya da başkalarıyla müzakere neticesinde hazırlanmış bir paket olduğunu belirterek, "Tam tersine siz tabana göre, milletin tamamına göre ve özellikle de Kürt kardeşlerimize göre bunu hazırladınız. Dolayısıyla büyük çoğunluk sevinirken bunlar sukütu hayale uğradı diye düşünüyorum. Doğru mu?" yönündeki sorusu üzerine şöyle konuştu:
"Şunu çok iyi görmemiz lazım. Az önce de söyledim. Bizim programımızı okuyan, bizim kongrelerdeki mesajlarımızı takip edenler şu yaptığımız açıklamaların onların içerisinde olduğunu görecekler. Bu süreç böyle geliyor. Ama bu bir takvimdi. Bunun şimdi yapılması gerekiyordu, bunu şimdi yaptık. Mesela nefret suçları konusu dediniz ve işte malum yerdeki şahısla ilgili görüşmeler dediniz. Bir defa görüşmeyle böyle bir şey ortaya çıkmış olsa, BDP niçin o zaman farklı bir yaklaşımla karşımızda duruyor. Çok daha ileri gidiyorlar. Ben tabi bu ifadeleri kullanarak burada belli bir propagandaya alet olmak istemem. Bunu bir defa kabullenmek asla mümkün değil. Sayın Bahçeli ile ilgili olsun, Kılıçdaroğlu ile ilgili olsun; arkadaşlarıma da söyledim. Ben dedim 'artık yerel seçimlere kadar kesinlikle bunlara cevap yetiştirmeyeceğim. Bundan sonra verilmesi gereken cevap olursa siz verirsiniz' dedim. Cevap vermeyeceğim. Çünkü, bakın yeni bir yasama yılına girdik. Yeni yasama yılını açarken bile yine nefret dolu ifadelerle, hakaret dolu ifadelerle konuşmaya başladılar. Beğenirsin, beğenmezsin. Ama bu tür ifadeleri kullanmak niye? Çünkü biz bu çatının altında, bu parlamentoda beraber yaşıyoruz. Bana hakaret edeceksin. Senin bu hakaretle kazanacağın bir şey yok. Aklı selim sahibi olan benim milletim gereken cevabı zaten sandıklar geliyor, sandıklar geldiği zaman orada verecektir. Diğeri aynı şekilde. Çok çok ağır hakaretler var o da bu şekilde devam ediyor."
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Nefret suçları konusunda bir kişi veya gruba karşı din, mezhep, dil, ırk, millet, renk, cinsiyet, engellilik, felsefi inanç veya siyasal düşünce gibi kişi veya grubun sahip olduğu temel bazı özelliklerden kaynaklanan nefret veya ön yargı nedeniyle gerçekleştirilen eylem ve davranışlar, devam ediyor. Şimdi bunu bu şekilde ortaya koyarak buradan nefret suçu görüyor. Aslında nefret diye ifade etmek değil, alttaki metindir işin aslı. Olayı böyle biz ortaya koyduk. Bunun bir diğer boyutu da şu; Türk Ceza Kanunu'ndaki belli hükümlere nefret saikinin nitelikli hal olarak eklenmesi olayı var. Bunu koymamızın sebebi de kimse kimseyi bunlardan dolayı karalamasın, tezyif etmesin, kötülemesin."
-"Pazarlığa girmek suretiyle böyle bir adım atmadık"-
"Kesinlikle bizim, şahsım ve arkadaşlarım, hakikaten hiçbir pazarlığa girmek suretiyle böyle bir adım atmadık" diyen Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ise "Bu bizim metin" dediğini söyledi.
Erdoğan, "Bu metin eğer sizin metninizse niye olumsuz davranıyorsun. O zaman sen de destekle. Hep beraber mesafe alalım, yol alalım" dedi. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Ama hala karalıyorsun. Bize teşekkür et. Deki 'Bizim metnimizde böylesi vardı. Sağ olsun iktidar da bundan istifade etti'. Bunu yapsan o zaman bana da bir teşekkür borcu kalır, ben de sana o teşekkürümü yaparım. Fakat bu söylediğiniz şeylerin hepsi bizim programımızda var. Partimizin kuruluşundan bu yana var. Ama ne yazık ki beraber yürümek mümkün olmadı. ve diyorum ya Türkiye'de bir muhalefet sıkıntısı var. Bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Zaten muhalefet sıkıntısı olmasa o zaman bizim işimiz daha rahat olacak. Muhalefet muhalefet görevini yapacak, biz de iktidar görevimizi yapacağız. Çok daha seri yol alacağız. Şimdi bugün Suriye ile ilgili teskere görüşülüyor. Hakaretlerle dolu bir müzakere. Şimdi, değişen bir şey yok. Hemen hemen bundan önceki teskerinin aynısı geliyor. Nedir, elimizde böyle bir hazırlığımız olsun. Ne olur, ne olmaz. Her an bir tehditle orada karşı karşıyasınız. Diyor ki 'bir saatte Meclis toplanır'. Hangi bir saatte sen hangi Meclis'i topluyorsun. Böyle sulandırılmış bir yaklaşım olur mu? Şimdi bir taraftan 'yeni CHP' deniyor, bir taraftan da, tabi bu yenilikten uzak bir yaklaşım tarzı var. Temenni ederim ki biz, bu süreç içinde arkadaşlarıma da aynı şeyi söylüyorum: 'Biz bu noktada dikkatli olacağız, işimize bakacağız ve yaklaşan seçimlere de bütün hassasiyetlerimizi kullanarak en ideal şekilde hazırlanıp milletimizin genelini kucaklayacağız. Asla benden ne Sayın Kılıçdaroğlu'na ne Sayın Bahçeli'ye cevap beklemeyin, bu cevapları da siz verin' dedim. O kapıyı böylece kapatmış oldum."
- Ankara
Son Dakika › Politika › Başbakan Erdoğan Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?