Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Dünyada şöyle bir oyun oynanıyor; kimyasal silahlara karşı Suriye'ye yaptırım uygulayalım veya uygulamayalım. Bir defa bu bir aldatmaca. Niye aldatmaca; kimyasal silahlarla kaç kişi öldü; bin 500 kişi. Peki konvansiyonal silahlarla ne kadar insan öldü; yaklaşık 150 bin insan öldü. Yani konvansiyonal silahlarla öldüğü zaman önemli değil ama kimyasal silahla öldüğü zaman önemli. Sonu ölüm olan her şey önemlidir. Bunu biz bir kenara atamayız. Onun için Suriye ile olan ilişkilerimiz bunlardan dolayı bozulmuş vaziyette ve tabii şu haliyle de Esed gitmedikten sonra buranın normal şartlara dönmesi mümkün değil" dedi.
Erdoğan ve İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt, baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
İsveç'te bulundukları süre içerisideki misafirperverlikten dolayı teşekkürlerini ileten Erdoğan, İsveç'le ilişkilerin Osmanlı Devleti dönemine, 17. yüzyıl başlarına uzandığını söyledi. İsveç'le 1737'de Ticaret Anlaşması ve 1739'da da Barış Birlik ve Dostluk İttifakı imzalandığını hatırlatan Erdoğan, böylece ilişkilerin süreklilik kazandığını dile getirdi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ardından da 31 Mayıs 1924'te imzalanan dostluk anlaşmasıyla ilişkilerin çok daha sağlam bir temelde, her alanda gelişerek devam ettiğini anlatan Erdoğan, Başbakan Reinfeldt ile ikili ilişkiler ve uluslararası gündemdeki önemli gelişmeleri ikili ve heyetlerarası görüşmelerde ele aldıklarını söyledi.
Erdoğan, Kral Carl 16.Gustaf ve ?Meclis Başkanı Per Westerberg ile de görüşeceğini hatırlatarak, sonrasında da Türkiye-İsveç İş Forumu'nu takip edeceklerini bildirdi. İsveç'e 196 işadamıyla geldiklerini belirten Erdoğan, "Arkadaşlarımız muhataplarıyla görüşmelerini gayet başarılı bir şekilde sürdüreceklerine inanıyorum. Zira Türkiye'de şu anda ikiyüzü aşkın İsveç firması görev yapıyor. Bu da tabii Türkiye-İsveç arasındaki işbirliğimizin en önemli teminatıdır, diye bunu ifade etmek istiyorum" dedi.
İsveç ile işbirliğinin diğer bir önemli boyutunun ekonomik ve ticari ilişkiler olduğunu anlatan Erdoğan, 2012 itibarıyla 3,5 milyar dolara yaklaşan bir ticaret hacmi bulunduğunu bildirdi. Erdoğan, "Biz bunu tabii yeterli görmüyoruz, istiyoruz ki bunu daha ilerilere taşıyalım. Bu konuda aslında irade mecvut ama bunun takipçisi olmamız gerekiyor. Bunun takibine de inanıyorum ve bugün Karma Ekonomik Komisyon çalışmalarıyla ilgili de aramızda görüşmeyi yaptık. Bunu ilgili bakanlarımız takip etmek suretiyle Karma Ekonomik Komisyon toplantılarını da süratle başlatacağız" diye konuştu.
Türkiye ve İsveç'in son küresel krize rağmen istikrarlı ekonomisiyle dikkat çeken iki ülke olduğuna işaret eden Erdoğan, "Bu süreçte de dayanışmamız gerçekten önem arzediyor ve Türk-İsveç işadamlarının ülkelerimizin sahip olduğu bu özel avantajlardan istifade etmesi gerekir diye düşünüyorum. Bu konuda tabii Başbakanlar olarak bizlere görev düştüğü kadar bakanlarımızın da bu işi çok daha yakından takibi önem arzediyor" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, 2012 yılında Türkiye'ye yaklaşık 620 bin İsveçli turistin geldiğini dile getirerek, bunun iki ülke halkları arasındaki kaynaşmayı çok daha ileri noktalara taşıdığını söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kaynaşmanın en önemli adımıdır diye düşünüyorum. Turizmde gerçekten Türkiye olarak çok ciddi adımlar atıyoruz. Artık alışılmış bir turizm yani sadece güneş, kum, deniz mantığıyla yürüyen bir turizm anlayışı değil. Kongre turizminden tutunuz golf turizmine, dağcılık, kış turizmi bütün bunların yanında sağlık turizmi, eğitim turizmi... Bütün bunları şu anda yaygınlaştırarak devam eden bir turizm anlayışımız var. Nitekim 10 yıl önce 13 milyon turistin geldiği Türkiye'ye şu anda 34 milyon turist geliyor ki bu dünyayla entegre olmanın da en önemli bir adımıdır diye düşünüyorum ve bu sayının gün be gün artması da aramızdaki ilişkileri çok daha iyi bir konuma taşıyacaktır."
Ocak 2013'te Dışişleri Bakanları arasında Türkiye-İsveç- Brezilya arasında başlatılan bu süreci önemsediklerini belirten Erdoğan, bunun da barış inşasında üçlü dayanışma mekanizması olduğunu ve bunun en önemli örneklerden bir tanesi olduğunu söyledi. Reinfeldt görüşmelerinde çeşitli bölgesel ve küresel gelişmelerin dışında Avrupa Birliği'nin uluslararası platformdaki konumunu tekrar değerlendirdiklerini belirten Erdoğan, "Şunu çok açık net burada ifade etmem gerekir, gerçekten göreve geldiğim andan bu yana kadar İsveç, Avrupa Birliği sürecinde her zaman yanımızda oldu, her zaman desteğini bizlere verdi" dedi.
Avrupa Birliği müzakerelerinde 22. faslın açılış töreninde İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt'ın da bulunduğunu söyleyen Erdoğan, "Orada bizzat bulunması, o da bizler için çok anlamlıydı ve İsveç'in bu işe ne kadar önem verdiğini göstermesi bakımından da bu hakikaten bizim açımızdan memnuniyet verici bir uygulama oldu. Şimdi tabii 23 ve 24. fasıllar var ki bu konuda da ben İsveç'in gerekli desteği vereceğine inanıyorum" diye konuştu.
İsveç'te yaşayan Türk toplumuna da değinmek istediğini dile getiren Erdoğan, İsveç'te 100 bini aşkın Türk toplumu mensubunun olduğunu belirtti. Erdoğan, "Türk toplumunun yaşadıkları ülkelerdeki hayatın her alanına olumlu ve güçlü katkılar sağlamakta olduğuna inanıyorum. Bu vesileyle kendilerine selamlarımı ve sevgilerimi gönderiyorum" ifadelerini kullandı.
-"Bizim Suriye halkıyla bir sıkıntımız yok"
Erdoğan ve Reinfeldt konuşmaların ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Bir yabancı gazetecinin, "2011 yılı sonuna kadar Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkiler çok iyi durumdaydı. Vize kaldırıldı, pek çok çalışmalar yapıldı. Kısa bir süre içinde ve orada Esed'e karşı muhalifleri desteklemeye başladınız bir noktadan sonra. Benim sorum şu: Bunu yapmanızın nedeni nedir, bu kararınızın değişmesinde etkili olan nedir?" şeklindeki sorusuna Erdoğan, şu şekilde yanıt verdi:
"Gerçekten baba Esed'in döneminde ülkemizde bir sıkıntı yaşandı ve bu sıkıntının yaşanmasının ardından da ilişkilerimiz bizim iktidarımıza kadar bozuktu. Biz iktidara geldikten sonra tabii komşularla bu tür artık düşmanlıkları ortadan kaldıralım istedik. Çünkü bizim Suriye halkıyla bir sıkıntımız yok. Suriye halkıyla tam aksine akrabalık bağları var. Bizde yaşayanlar var, karşı tarafta yaşayanlar var ve bunlar bizim bayramlarda, dini bayramlarda özellikle özel izinlerle karşı taraflara gidip gelirlerdi. 'Bunu kaldıralım' dedik ve girişimlerimiz olumlu sonuç verdi ve ifade ettiğiniz gibi gerçekten aile dostluğu kurduk. Bu kadar ileri bir noktaya işi getirdik. Bu malum Arap Baharı oluştuğunda kendileriyle şunu çok açık net konuştum ve saatlerce oturduk, konuştuk ve bu görüşmemizi Halep'te yapmıştık. Kendisine dedim ki; 'Bakın şu andaki rüzgar iyi esmiyor. Bu aynen sizi de vurabilir'. Çünkü Suriye'de o ona kadar tek partili bir yaşam vardı, yani demokrasi yoktu. Otokratik bir rejim vardı. Dedim: 'Bu otokrasiden çıkmanız gerekir. Bu konuda biz her türlü desteği size vermeye hazırızdır'. 'İyi olur' dedi. Hatta adamlarını da gönderdiler ve bizim çalışmalarımızı gördüler.
Kendilerine anlattık ve çok partili bir sistemin nasıl kurulabileceğini kendilerine anlattık. Bir, iki, üç ay ne yazık ki bunlar olmadığı gibi bir diğer taraftan da orada tanklarla toplarla insanları öldürmeye başladılar. Ben özel temsilcilerimi gönderdim. Telefon görüşmeleri yaptık. 'Bakın bunlar iyi olmuyor, daha kötüye gidiyor bu, sonu bunun iyi gelmeyecek'. Tabi biz ne dediysek 'Bunlar terörist' dediler. Yani mabedde ibadetini yapan insana terörist denir mi? Bunlar terörist, elinde silah var mı? Yok. Nasıl oluyor bu terörist? Bu insanlar o zaman yüzler ve binlerle anılırken bakın şu an gelinen noktada 150 bine yakın insan öldürülmüş durumda. Bu kayıtlı olan, fazlası var azı yok. Sadece ülkemde şu an 600 bini aşkın sığınmacı var. Bu sığınmacıların dışında Lübnan ve Ürdün'deki sığınmacılar da alırsak 2 milyona ulaşıyor. Suriye içerisindeki farklı yerlere göç edenleri de aldığınız zaman 7 milyonu buluyor."
"Bu insanlar niye kaçıyor?" sorusunu dile getiren Erdoğan, "Bu insanlar şu an rejimin silahlarından kaçıyor. Bunun içerisinde kimyasal silahlar var, bunun içerisinde konvansiyonel silahlar var" dedi.
Burada bir aldatmacaya da gelinmemesi gerektiğini söylediğini belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Nedir o? Şimdi dünyada şöyle bir oyun oynanıyor; kimyasal silahlara karşı Suriye'ye yaptırım uygulayalım veya uygulamayalım. Bir defa bu bir aldatmaca. Niye aldatmaca? Kimyasal silahlarla kaç kişi öldü? Bin 500 kişi. Peki konvansiyonal silahlarla ne kadar insan öldü? Yaklaşık 150 bin insan öldü. Yani konvansiyonal silahlarla öldüğü zaman önemli değil ama kimyasal silahla öldüğü zaman önemli. Sonu ölüm olan her şey önemlidir. Bunu biz bir kenara atamayız. Onun için Suriye ile olan ilişkilerimiz bunlardan dolayı bozulmuş vaziyette ve tabii şu haliyle de Esed gitmedikten sonra buranın normal şartlara dönmesi mümkün değil. Şunu da çok açık net söylüyorum, Cenevre 2'yi destekliyoruz ama şimdi Cenevre 2'ye bizde ipe sun sermek diye bir şey vardır, şimdi Rusya Dışişleri Bakanı bir açıklama yaptı, bu açıklamasında tekrar bir erteleme kararı verildi. Niye? Suriye'deki muhaliflere siz Esed'li bir geçiş hükümetini kabul edeceksiniz diyorlar. Siz şunları şunları kabul edeceksiniz diyorlar. Gelin masaya oturun, önkabulleri bırakın orada neler konuşacaksa ona göre bu adımların atılması gerekir diye düşünüyorum."
-Çözüm süreci
Başbakan Erdoğan, "Çözüm süreci 3. aşama olan normalleşmeye doğru gidiyor. Önceki ikinci aşamaya baktığınızda Avrupa'nın verdiği katkıyı yeterli buluyor musunuz?" şeklindeki bir soru üzerine de süreçle ilgili tavırlarının bilindiğini dile getirdi.
Bu işin iki boyutu olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Bunlardan bir tanesi bildiğiniz gibi yürütme tarafından yapılacak olanlar ki bunların adımlarını attık. Diğeri yasama ile ilgili olan kısım onun da parlamentoya sevk ediyoruz ve süratle parlamentoda onların da görüşülmesi sürecine başlayacağız ve hedefimiz çok kısa bir zaman içerisinde bunu bitirmek. Yani bütçe öncesine yetiştirebilir miyiz bilemem ama bütçe akabinde hemen onun neticelendirip uygulamaya koyacağız" diye konuştu.
- Ankara
Son Dakika › Politika › Başbakan Erdoğan, İsveç'te - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?