Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Eğitim kimsenin tekelinde değildir, olamaz. Eğitim de, sağlık da, ulaşım da, diğer tüm hizmetler de sadece mutlu azınlığın, sadece parası olanların değil, tüm milletin hakkıdır. Bize devlet olarak düşen nedir? Bütün gençlerimize, evlatlarımıza eğitim yapabilecekleri imkanı hazırlamaktır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığı'nın Fatih Projesi kapsamındaki tablet dağıtım törenine katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada kendi öğrenciliği dönemini anlatarak, "Okula ulaşmak için kilometrelerce yol yürümek gerekiyordu, ben 45 dakikada ilkokula gidiyordum. O kadar uzun bir mesafe. Taşımalı sistem filan geç o işi. Ama şimdi biz Anadolu'nun en ücra köşesinde taşımalı sistemlerle de olsa yavrularımızı okula gönderiyoruz. Ortaöğretim hayatım zaten yatılı geçti. Biz o kara günleri çocuklarımız yaşamasın diye eğitim alt yapısını güçlendirmek için çabaladık" ifadelerini kullandı.
Eğitim konusunda büyük ilerleme kaydettiklerini söyleyen Erdoğan, "Ülkemin yüzde 75-80'ninde 30 kişilik ve altı sınıflar var. Bunun üstünde 40-50'ye kadar çıkıyor. Ama onlar da telafi edilecek. Burada koyduğumuz hedef 30 ve altı. Öyle sınıflarımız var ki, sınıfta 20 öğrenci var. Bunlar istisna, 40-50 öğrenciye ulaşan yerler var. Bunlar aşırı göç alma nedeniyle bu sıkıntıları yaşıyoruz. 2002'de Milli Eğitime bütçeden ayrılan pay neydi biliyor musunuz? 7,5 milyar, yani 7,5 katrilyon eski parayla. 2014 yılının sonunda neydi? 56 milyar düzeyine yükseldi. 56 katrilyon. 30 bin adet bilişim teknolojisi sınıfı kurup, okullarımıza 1 milyon adet bilgisayar gönderdik. Geldiğimizde yaptığımız ilk işlerden biri buydu. 2002 yılında 346 bin 600 adet olan derslik sayısının, ki bu sayıya 79 senede ulaşıldı, biz 12 senede 234 bin 473 adet derslik ilavesiyle bu sayıyı 581 bin 133'e ulaştırdık" şeklinde konuştu.
Eğitimde 4+4+4 sistemine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğitimde 4+4+4 sistemine geçerek, darbe dönemi haksızlıklarına, adaletsizliklere, katsayı ile çıkan haksızlıklara son verdik. Meslek liseleri, imam hatipler, diğer düz liseler, Anadolu, fen, bütün bunların arasındaki ayrımcılığı ortadan kaldırdık. Bu bir yarış. İlim yarış, bilgiyi nerede bulursak alırız. İşin içerisinde bu başı örtülü, bu başı açık ayrımı yapmaya kimsenin hakkı yok. Okullarda kılık kıyafeti serbest bıraktık, bunları biz yaptık. Bakın şimdi Danıştay kararını açıkladı. Ne dedi? 'Ortaokulda, lisede başörtüsü serbesttir' dedi. Danıştay'ın aldığı bu karar bir adaletsizliğin giderilmiş olmasıdır. Meslek lisesi mezunları, imam hatip lisesi mezunları üniversiteye şu katsayıya tabidir, bu katsayıyı halledebilirse geçer. Bu adaletsizlik değil mi? Aynı soruları o da cevaplandırmayacak mı? Cevaplandıracak. Niye böyle bir engel koyuyorsun? Bu engeller kalktı. Benim iki çocuğum da başörtülü oldukları için Türkiye'de üniversite okuyamadılar. Yurt dışında okudular. Erkek evladımın bir tanesi aynı şekilde katsayıdan dolayı yüksek puan almasına rağmen Boğaziçi'ne puanı tutmasına rağmen katsayıdan dolayı okuyamadı. O da yurt dışına gitti ve Harvard'da mastırını yaptı. Demek ki oluyormuş. Niye engelliyorsunuz? Büyük kızım aynı şekilde imam hatibi bitirdi, Amerika'da okudu ve Amerika'nın en ünlü üniversitesinde de doktorasını yaptı. Demek ki oluyor. Ben diyorum ki, bütün gençlerimizin önünü açmaya mecburuz. Çünkü başarı burada gizli. Bize düşen onlara en ideal anlamda ilmi vermek, bilgiyi vermek, yavrularımızın muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmasını hazırlamaktır. Hukuk ve adaletten, Kur'an ve siyer öğrenimine kadar pek çok yeni dersi müfredata yerleştirdik. Gençler şunu bilmenizi istiyorum; eğer bir nesil tarihini bilmiyorsa, bir nesil dilini bilmiyorsa, bir nesil dinini bilmiyorsa o neslin geleceği yoktur" diye konuştu.
Yoksulluk nedeniyle okula gidemeyen öğrencilere burslar verdiklerini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bugün Türkiye'de maddi imkansızlık nedeniyle okuluna gidemeyen öğrenci sayımız yok denecek seviyededir. Bir büyük atılım yaptığımız alanlardan biri de üniversiteler. 2002 yılında ülkemizde 76 üniversite vardı. Ama şu anda ülkemizde vakıf üniversiteleri dahil 193 üniversite var. Üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı. Öğrenci üniversiteye değil, üniversiteyi öğrencinin ayağına götürdük. Yaptığımız iş bu. Bizler bu konuda rahatız. Tabii atılması gereken daha çok adım var. Bizlerin eleştiri noktasında bir sıkıntımız yok. Bazıları diyor ki, Fatih Projesi sona erdi. Tablet bilgisayar dağıtımı artık yapılmayacak. Neye dayanarak söyledikleri belli değil. Madem Fatih Projesi sona erdi, bugün dağıtılan 700 bin tablet bilgisayara ne diyeceksiniz? Hatta gelecek yıldan itibaren dağıtılacak 10 milyon 600 bin ihalesi şu anda yapıldı, neticelenecek, ilan edilecek, buna ne diyeceksiniz? Siyaseti dürüst yaparsanız, ülke de kazanır, millet de kazanır. Siyaseti çirkin yaparsanız, ülke de kaybeder, millet de kaybeder. Çamur at izi kalsın mantığıyla yapılan siyasetin kimseye, ülkemize, evlatlarımıza faydası olmaz. Yine birileri çıkmış, 'Bu kadar üniversite açılması hatadır' diyor. Burada şunu çok açık bir şekilde ifade etmek istiyorum, eğitim kimsenin tekelinde değildir, olamaz. Eğitim de, sağlık da, ulaşım da, diğer tüm hizmetler de sadece mutlu azınlığın, sadece parası olanların değil, tüm milletin hakkıdır. Bize devlet olarak düşen nedir? Bütün gençlerimize, evlatlarımıza eğitim yapabilecekleri imkanı hazırlamaktır."
Sağlıktaki reformlarla ilgili de bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ambulans bulamazdınız. Ambulans bulurdunuz, mazotu yok. Ambulans bulurdunuz, içinde oksijen tüpü yok. Böyle bir noktadan bugüne geldik. Ambulans sayımız bile bire on, bire on beş artmış durumda. Artık helikopter ambulanslarımız var. Artık bizim jet ambulanslarımız var. Niye? İnsan hayatına verdiğimiz değer sebebiyle. Ne yaparsanız yapın, çabuk unutuluyor. Bu bakımdan bunlar çok önemli adımlar. 12 yıl önce nasıl bir Türkiye, bugün nasıl bir Türkiye? Dedik ki bu ülkede batıda ne varsa, doğuda da, kuzeyde ne varsa güneyde de o olacak. Bugün ulaşımdan sağlığa kadar her alanda olduğu gibi eğitim konusunda da tüm vatandaşlarımız ülkemizin her yerinde imkanlara sahipler. İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de olan üniversitenin diğer vilayetlerimizin hepsinde de olmasından niye rahatsız oluyorlar? Elinizi vicdanımıza koyarak cevap verelim. Ülkemizin dört bir tarafından imkanı olan olmayan tüm gençlerimize üniversite eğitimi sağlamanın neresi kötü? Şu anda burs veya kredi talebi için müracaat eden üniversite gençliğinin eli boş gönderileni yoktur. Hepsine burs veya kredi veriyoruz. Biz istiyoruz ki, okumak isteyen, üniversiteye gitmek isteyen, akdemlik kariyer planlayan her gencimiz bölgesine, kimliğine, inancına bakılmaksızın bu fırsata kavuşabilsin. Göreve geldiğimde durum neydi, biliyor musunuz? 45 liracık. Şimdi 330 lira. Mastır öğrencilerine 660 lira. O zaman öyle bir dert yoktu. Doktora öğrencilerine 990 lira. Şu anda bunlar verilen burs veya kredi" şeklinde konuştu.
Tabela fakülteleri iddialarına ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle cevap verdi:
"Amerika'yı gezsinler, dolaşsınlar. Onlara sorarsanız. Oralara gidiyorlar, geziyorlar. Öyle üniversiteler var ki, iki katı satın almış, kiralamış, orada üniversite eğitimi veriyor. veya bir apartmanı satın almış, orada üniversite eğitimi veriyor. Mesele teoride kalmak değil, pratiği geliştirmek önemli ve yola çıkmak çok önemli. Hamdolsun bizde olay farklı. Üniversitelerimiz her yıl daha fazla imkana, daha güzel külliyelere kavuşması bizleri sevindiriyor. Üniversitelerdeki hocalarımız da inanıyorum ki gençlerimizin eğitim kalitesini her yıl daha yükseltecek, bu eğitim kurumlarının dünya çapında araştırmaların merkezi haline getirecektir. Yeni Türkiye'nin inşasında en büyük görevi üniversitelerimizin, oradaki pırıl pırıl gençlerimizin, öğretim elemanlarımızın üstleneceğine inanıyorum."
Eğitimdeki alt yapıyı sağlarken gençlerden de beklentilerinin olduğunu belirten Erdoğan, "Necip Fazıl'ın dediği gibi, 'Durun kalabalıklar. Bu cadde çıkmaz' diyebilen bir gençlik istiyoruz. Bu cehalete çıkamaz sokak diyebilen bir gençlik. Bu gençlik elinde pala ile silahla gezen bir gençlik olmayacak, elinde tablet bilgisayarıyla, kitabıyla, kalemiyle dolaşan bir gençlik olacak. Böyle bir bilinçle, böyle sağlam bir iradeyle kendini yetiştirecek, milletimize yönelik her türlü tehdidin karşısında dimdik durabilecek bir gençlik en büyük hayalimiz" şeklinde konuştu.
Yüksek idealleri olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz gıdamızı bu ideallerden, hedeflerden, umutlardan alıyorduk. Bugünlere bu ideallerimizle, bu mücadele azmimizle geldik. Daha önemelisi bu millet hiçbir karşılık beklemeden, yalnızca yaradanın rızasını gözeterek mücadele veren nesiller sayesinde Malazgirt'ten bugüne varlığını ve özgürlüğünü devam ettirebildi. Biz istiyoruz ki, ülkemizin yeni Alpaslan'ı, yeni Fatih'leri, yeni Akşemseddin'leri, yeni Gazi Mustafa Kemal'leri çıksın, bunu gerçekleştirelim. Biz istiyoruz ki, bu topraklardan daha nice Yunus Emre'ler, Mevlana'lar, Itri'ler, Mimar Sinan'lar yetişsin. Gençler Türkiye'yi yükseltecek, büyütecek olan sizlersiniz. 2023 bu yol haritasının ilk istasyonudur. Cumhuriyetin 100. kuruluş yıl dönümü. Burada hedefler belirledik. 500 milyar dolar ihracata ulaşacağız. Kişi başına milli gelir şu anda 10 bin 500 dolar, 25 bin dolara ulaşacağız dedik. Bu hedefleri koymazsanız, bir yere varamazsınız. Türkiye kökü mazide olan ati yani geçmişte olan bir gelecek. Bu anlayışla tarihine, kültürüne, inancına, değerlerine sımsıkı sarılan nesiller tarafından inşa edilecektir. "
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmaların ardından öğrencilere tabletlerini dağıttı. - ANKARA
Son Dakika › Politika › Fatih Projesi Tablet Dağıtım Töreni - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?