Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "PKK elbette var, bir örgüt olarak hayatiyetini devam ettiriyor ama Türkiye içindeki eylemler bakımından çözüm süreciyle başka bir noktaya geldi" dedi.
Bursa'da, Olay TV'de canlı yayınlanan bir programa katılan Arınç, başkanı olduğu Terörle Mücadele Yüksek Kurulu'nun Tansu Çiller'in Başbakanlığı döneminde PKK ile mücadeleyi hedef alan bir biçimde kurulduğunu belirtti.
Kurulun, "PKK terörüyle nasıl mücadele edilir, bu terör nasıl sona erdirilir" mantığı üzerine kurulduğunu belirten Arınç, "Halbuki bugün geldiğimiz noktada dış ve iç tehditler sadece PKK'dan ibaret değil. İçeride başka tehditler var. Mesela DHKP/C, TİKKO veya TKP/ML dediğimiz örgütlerin de terör suçu işlediğini, terör eylemi yaptığını ve yıllardan beri bazen grafik yükselerek, bazen uykuya yatarak devam ettiğini biliyoruz" diye konuştu.
Arınç, bu örgütlerin bir kısmının Yunanistan'da bir kısmının da diğer Avrupa ülkelerinde eğitim gördüğünün, yuvalandığının herkes tarafından bilindiğini vurgulayarak, içeride bunlarla mücadele ettiklerini, dışarıda da sadece IŞİD değil, adı ne olursa olsun Türkiye için bünyesinde tehdit taşıyan örgütler bulunduğunu anlattı.
IŞİD'ın 2 sene öncesine, hatta 1 yıl öncesine kadar Türkiye tarafından pek fazla bilinmediğini ifade eden Arınç, şunları söyledi:
"Yani son eylemleri olmasaydı biz de IŞİD hakkında, El-Kaide gibi, El-Nusra gibi onlardan bir tanesi diyecektik. Ama El-Kaide'yi solladı bu örgüt. Bin Ladin diye Türkiye ve dünya yıllarca meşgul edildi, sonunda öldürüldü ABD'nin bir operasyonuyla ama hala böyle bir örgüt var ama eski gücünde değil. Bunlar Afganistan'ın Ruslar tarafından işgal edildiği günlerden başlayarak en son 11 Eylül 2001'deki ikiz kulelere uçakların saldırmasıyla ve daha sonrasıyla ABD'nin Körfez Harbi yapmasını ve dünyada yeni bir konsept oluşmasına yol açtı. Biz El-Kaide ile meşgulken bir baktık ki adını sanını bilmediğimiz başka bir örgüt kafa kesmeye başladı. Şimdi Terörle Mücadele Yüksek Kurulu artık bütün tehditlere karşı hem yurt içinde hem yurt dışında bunlara karşı bir konsept bir mücadele, bir yöntem takip edecek düzeye çıkarıldı."
"PKK elbette var, bir örgüt olarak hayatiyetini devam ettiriyor ama Türkiye içindeki eylemler bakımından çözüm süreciyle başka bir noktaya geldi" diyen Arınç, PKK dışında büyüyen, gelişen, hala varlığını sürdüren başka tehditlerin bulunduğunu, Türkiye'nin bunlara karşı da gözünü kapatamayacağını vurgulayarak, ülkenin iç ve dış güvenliğini tehdit edenlere karşı, yeni bir oluşum içinde olunması gerektiğini vurguladı.
IŞİD'i doğuran pek çok sebep bulunduğunu, ABD'nin işgalinden başlayarak Irak'ın bütünlüğünü mahveden, Irak'ta Sünniler ile Şiileri birbirine düşman eden pek çok uygulamanın yapıldığını kaydeden Başbakan Yardımcısı Arınç, Irak'ta Maliki hükümetinin de yanlış uygulamalarının birtakım ayrılıklara yol açtığını, ABD ordusunun bölgeden ayrılırken geride bıraktığı silahların birilerinin eline geçtiğini anlattı.
Arınç, Türkiye'nin sınır komşusu Suriye'de de 4 senedir Esed rejimine karşı başkaldıran halkın bombalandığını, kimyasal silahlarla öldürüldüğünü, binlerce kişinin ülkesinden kaçmak zorunda kaldığını belirterek, bu ülkedeki Özgür Suriye Ordusu ve muhaliflerin gücünün yetmemesi nedeniyle radikal unsurların alandaki boşluğu hemen doldurduğunu söyledi.
Bunların sorumlusunun Türkiye olmadığını dile getiren Arınç, "Hamdolsun ki Türkiye hem Esad'a karşı; 'böyle böyle böyle yaparsan, memleketini ateşin içine atarsın ey Esad. Aklını başına topla. Demokratik talepleri zaman içerisinde yerine getir, halkına güven ver, yeni bir anayasa yap. Gerekirse seçime git ve kendini koruyacak hükümleri de anayasana koy. Kan dökülmesin. Ama bir değişikliğe ihtiyaç varsa bunu sen suhuletle yerine getir' dedi ama yapmadı. Babası gibi silahı, gücü ve şiddeti seçti" diye konuştu.
Çözüm süreci
Çözüm sürecine de değinen Bülent Arınç, bu konuda 2012 aralık ayından başlayan, temeli; "kavga, şiddet, silah kullanmak bitsin. Fikirlerin, siyasetin konuşulacağı günler gelsin. Silahlar terk edilsin, eylem yapılmasın ve Türkiye'deki silahlı unsurlar yurt dışına çıksın, yurt dışındaki de suç işlemeyenler Türkiye'ye gelsin. Dağı besleyen unsurlardan dağa çıkışlar özendirilmesin, dağdan inişler özendirilsin" olan yeni bir sürece girildiğini kaydetti.
Arınç, Türkiye'nin, teröre yıllardır binlerce şehit verdiğini, binlerce sivil halkın yaşamını yitirdiğini, her karakol baskınında 15-25 askerin kaybedildiğini, canlı bomba eylemlerinin yaşandığını, hamile annelerin dahi yaşamını yitirdiği bir süreci geride bıraktığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"30 senedir, 35 senedir, 40 seneden beri bir terörün ateşi var ve bu ateşi söndürmek hepimizin boynumuzun borcu. Şehit cenazelerine çok gittik. Hepsi bir üzüntüdür, acıdır, feryatlar vardır. Türk bayrağının sarılı olduğu her cenazenin karşısında 76 milyon insan gözyaşı döküyor ama eşi şehit olmuş veya ölmüş kim olursa olsun kadın anne veya baba şu feryadı yapmıyor; 'benim oğlum öldü herkesin oğlu ölsün.' Hayır bunun yerine tam aksi; 'Benim oğlum öldü ama şu kan akma dursun gözyaşları dinsin. Yeter ki siz bunları yapanları yakalayın cezalarını verin ama bu terör bitsin' diye yalvarıyorlar.
Kolu kopmuş, bacağı kopmuş, gözünü kaybetmiş yüzde 95 neredeyse malul olmuş gazilerimiz var, hiçbirisinin ağzından ben, 'Ben bu hale geldim, herkes bu hale gelsin. Herkesin çocuğu, herkesin evladı askerde bunu tatsın' diyen bir söz duymadım. Silahla karşı karşıya müsademeyle ölmek veya öldürmekle bu örgütün son bulması, bu şiddetin son bulması görünmüyor. Mümkün olsaydı 90'lı yıllarda biterdi, olmamış. Halbuki askerimiz çok gayretli fedakar, polisimiz çok fedakar. Mücadele yapıyorlar bazen 1 yıl içinde binden fazla terörist öldürülüyor. İyi ama bitmiyor. Dağa çıkanlar var 15, 20 yaşından itibaren. Kızlar kadınlar var. Fazlalaşıyor, özendiriliyor ve bu bir kahramanlık haline geliyor. Kendi devletine kendi ülkesine düşman hale geliyor. O zaman siyasi bir çözüme ihtiyaç var."
"Siyasi çözüm için MİT'i kullandık"
Siyasi çözüm için Milli İstihbarat Teşkilatı'nı (MİT) kullandıklarını anlatan Arınç, şunları kaydetti:
"Siyasi çözümün yolunu da ancak böyle bulduk. Kim etkili olabilir bu konuda; Abdullah Öcalan, İmralı'daki insan. Hala onu lider olarak, onların tabiriyle 'önder' olarak görenler var. 'Demek ki onunla bunlar arasında bir irtibat olabilirse ve Türkiye de çözüm sürecine ikna edilebilirlerse bu iş tutabilir' diye düşündük ve kendi istihbarat örgütümüzü bu iş için kullandık.
Hükümet olarak işin içine girmedik çünkü bir siyasi karar organının bir terör örgütü veya örgütün elebaşısı, hükümlü bir insanla doğrudan iletişim kurmasını, başka ülkelerdeki örneklerinin aksine biz doğru bulmadık. Ama istihbarat örgütlerinin esasen görevi budur. Terörü sona erdirmek onun asli görevidir. Bunun için bütün argümanları kullanabilir. Ona yetki ve izin verildi. Temaslar kuruldu gidip gelmeler başlandı Nevruz'da mesajlar okundu. Arkadan eylemsizlik kail oldu. Öcalan, Nevruz'daki mesajında 'artık bu iş bitti, herkes dışarı çıksın, silahlar sussun' dedi, biz onları takip etmeye başladık.
Tabii sonra başka olaylar yaşandı. Geçmişte yaşadığımız karakol baskınları, helikopter düşürmekler, askerlerimize, polisimize ve hatta öğretmenlerimize, hakimlerimize, masum kadınlara, çocuklara yönelik terör eylemleri bitti. Şehit cenazeleri gelmemeye başladı ve Türkiye'de bir huzur iklimi oluştu. ve halk bunu çok benimsedi. Sadece bölge halkı değil Bursa halkı da Manisa da İzmir de... Bakıldı ki artık 'terör biterse güzel şeyler olacak' bu çözüm sürecinin arkasında millet durdu. Neyle durdu 2011 seçimleriyle durdu."
"Okul yakmalar ve benzeri olayların sonlanmasıyla ilgili çalışmamız var"
Çözüm süreciyle ilgili şimdi yeni çalışma programının içinde, çıkışlar, dönüşler, bunlarla ilgili sosyal tedbirler, rehabilitasyon unsurları gibi konuları içeren 6 maddelik konunun geçen temmuz ayında yasalaştığını, CHP'den de 8 milletvekilinin bu kanuna "evet" oyunu verdiğini aktaran Arınç, "Halkımızın, 'evet cenazeler gelmiyor, şehitlerimize ağlamıyoruz ama bu yol kesmek neyin nesi. Bu heykel neyin nesi. Bu adam kaçırıp fidye istemek neyin nesi. İnşaatlarda kullanılan araç ve gereçlerin kullanılması neyin nesi" gibi şikayetleri var. Hükümet olarak biz de bundan şikayetçiyiz. Şimdi artık onların hiçbirisi olmayacak. Yani, kamu düzenini ve güvenliğini ilgilendiren tüm asayiş konularında bölgede, okul yakmalar ve benzeri olayların sonlanmasıyla ilgili çalışmamız var. Artık bunlar olmayacak" ifadelerini kullandı.
- Bursa
Son Dakika › Yerel › Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?