Samsun'da gerçekleştirilen STK Türkiye Aile Platformu (TÜRAP) 5'inci İl İstişare Grubu Toplantısı'nda, mültecilerin Türk aile yapısına etkileri, yeni sorun alanları ve çözüm üretme sürecinde sivil toplum kuruluşlarının rolü değerlendirildi.
Kentteki bir otelde, Hanımlar Yardımlaşma ve Kültür Derneği (HANDER) ile Dost Eğitim Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği'nin (DOSDER) evsahipliğinde düzenlenen toplantıda, "Mültecilerin Türk aile yapısına etkileri, yeni sorun alanları, çözüm üretme sürecinde sivil toplum kuruluşlarının rolü" konulu panel düzenlendi.
Başbakanlık Mültecilerden Sorumlu Başdanışmanlığı görevlisi Ali Güneş, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, Mültecilerden Sorumlu Başbakan Başdanışmanlığı görevine Murtaza Yetiş'in atandığını, bunun ardından da mültecilerin yoğun bulunduğu illerde çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Türkiye'nin mülteciler ve Suriyeli sığınmacılar sorunuyla 2011 yılında tanıştığını, ilk zamanlar mültecilerin "misafir" olarak kabul edildiğini, bu nedenle 2013 yılına kadar kayıt altına alınmadıklarını anlatan Güneş, "Tanımlama ne olursa olsun hukuki haklarının verilmesi gerekir. İslam nazarından da bu olması gerekir. Şu anda hızlı bir kayıtlama sistemiyle 2 milyon 280 bin civarında Suriyeli, geçici koruma altına alınmış durumda. Bunun yüzde 90'ı kamp dışındadır. Kamp içinde yaklaşık 250 bin Suriyeli sığınmacı bulunmaktadır" dedi.
Batı ve uluslararası kuruluşların, boğularak hayatını kaybeden Aylan bebekten önce Türkiye'deki Suriyelilerin kamplardan ibaret olmadığını, Türkiye'nin bu konuda yardıma ihtiyaç duyduğunu anlamadıklarını dile getiren Ali Güneş, "Batı, sınırlarını dikenli tellerle çevreledi. Batılılar bunları kimlere yapıyor, Suriyelilere yapıyor. Peki Suriyeliler nereden geliyorlar, Ortadoğu'dan. Bu sorunları üreten kim, yine batılılar. Evrensel değerler, insan hakları dediğimiz şeyler yine Batılılar tarafından üretilmiş. Kendi ürettikleri değerleri kendilerine hatırlatma gereği duyuyorum" ifadelerini kullandı.
Aylan bebeğin hayatını kaybetmesinin ardından uluslararası kuruluşların ve büyükelçilerin Türkiye'yi ziyaret ettiğini, Edirne'ye giden yaklaşık 5 bin kişilik grubu durdurmak için Batı'nın Türkiye'ye yalvardığını belirten Güneş, "Mültecilerden Sorumlu Başbakanlık Başdanışmanlığında, Suriyelilerin sorunlarını çözmek için 6 çalışma grubu oluşturuldu. Bu kapsamda, 250 bin civarında Suriyeli çocuk okullaştı. Halen örgün eğitime ihtiyaç duyan 700 bin çocuk bulunuyor. 'Bir kayıp nesil oluşmasın' endişesiyle hareket ediyoruz. 2 milyon kişiye hitap edecek 37 sağlık tesisinin bütçesi çıkarıldı, ihtiyaç analizleri yapılıyor. Suriyelilerin topluma uyum sağlamaları yönünde, sosyal uyumla ilgili projeler hazırlanıyor" diye konuştu.
Suriyelilerin istihdamı
Ali Güneş, "Suriyelilerin işe yerleştirildiği" yönünde algı bulunduğuna da dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Sertifikalı sürü yöneticilerine ihtiyacımız var. Küçükbaş hayvanlık sektöründe 110 bin sertifikalı sürü yöneticisine ihtiyacımız bulunuyor. Türk halkı 3 bin-5 bin lira maaşları olan bu alanlara gitmek istemiyor. Talep yok. 'Suriyelileri buraya alalım' dediğimiz zaman Türk toplumunun algısı 'Suriyelileri işe yerleştiriyorlar, biz işsiz kalacağız'. Geçen gün sosyal medyada bir ibare, 'Suriyeli öğretmen alınacaktır' diye. Türkiye'de Suriyeli öğretmen sayısının 700 olduğunu düşünüyoruz."
Suriye toplumunun Türkiye ekonomisine katkısının kiraladıkları, satın aldıkları yerlerle çok fazla olduğunun altını çizen Güneş, "Ucuz iş gücünü saymıyorum. Birçok firma, bundan dolayı firmaların batmaktan kurtulduğunu söylüyor ama bunlara çalışma izni verildiği zaman Türkiye'ye kazandıracakları vergiler çok ayrı bir şey" şeklinde konuştu.
"Mülteci, muhacir dediğimiz dilenci değil"
Daha sonra yapılan ve DOSDER Başkan Yardımcısı Halise Mutlu'nun oturum başkanlığı üstlendiği panelde, akademisyenler tarafından mültecilerin sorunlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Metin Yılmaz, "Çözüm Önerileri" başlıklı sunumunda, Türk toplumunun inanç, anlayış ve kültür yapısında "sığıntı" anlamına gelen "mülteci" kavramı bulunmadığını söyledi.
Türk toplumuna göre bunun karşılığının "muhacir" olduğunu, duruma bu anlayışla bakmanın sorunların birçoğunu çözeceğini kaydeden Yılmaz, "İnanan birey, kendisinin doğuştan göçebe olduğunun bilinciyle yaşayıp, ebedi ikametgahına hazırlık amacıyla yurdunu başkalarıyla müştereken kullanabilen kişidir. Muhacir ise 'zekatla kendi malına ortak edilen kişidir' bizim anlayışımızda" değerlendirmesinde bulundu.
Batı'nın kapısına gelenlere çelme taktığı mülteci algısının Türkiye'de aynıyla karşılık buldurulmaya çalışıldığına dikkati çeken Metin Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hangi kanunları çıkarırsanız çıkarın, hangi yasaları çıkarırsanız çıkarın 'gönüllülük' esası olmadıktan sonra bu sorunu çözemezsiniz. Avrupa'da binde 45 karşılığında 300 bin kişiye duyulan tepki, bizim verilere göre 2 milyondan fazla kişiye bağrını açmış bu toplum. Çünkü, mayasında bu var. Yeni yaşadığımız bir hadise değil bu. 1700 yılından bu yana Samsun Limanı sürekli göç alıyor Rusya'dan. Kırım Savaşı sonrası 600 bin kişi Samsun Limanı'ndan giriş yapmıştır. Siz bu coğrafyayı nasıl böyle tasnif edersiniz? Tarih bilinci noktasında korkunç yanlışlarımız var."
Bugün başını okşayarak çikolata verilen, Türkçe'yi anadili gibi öğrenen çocukların yarın kültür elçileri olacağını savunan Yılmaz, yapılan fedakarlıklar nedeniyle Kosova'da Türk bayrakları dalgalandığını, yakında Bağdat'ta, Şam'da, Halep'te de Türk bayraklarının dalgalanacağını ifade etti.
Doç. Dr. Metin Yılmaz, diğer bir konunun dilenci sorunu olduğuna da değinerek, "Mülteci dediğiniz, muhacir dediğimiz dilenci değil. Bunların yarıya yakını Hatay'dan, İskenderun'dan gelen bizim dilencilerimiz. Onun dışında Suriye'nin Eşrefiye bölgesi, dünyaya dilenci ihraç eden bir yerdir. Dünya çapında bir şebeke. Buna kesinlikle bir çözüm bulunması gerekir" dedi.
Panelde, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ertuğrul Taş, "Mülteci, Yeniden Varolma Süreci", Hacettepe Üniversitesinden Müberra Görmez Emin de "Türkiye'deki Suriyeli Aileler" konulu sunum yaptı.
Panelin ardından da TÜRAP 5'inci İl İstişare Grubu Toplantısı'nın oturumları gerçekleştirdi.
Toplantıya, AK Parti Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Vali Yardımcısı Faruk Necmi Kurt, Baro Başkanı Kerami Gürbüz ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de katıldı.
Son Dakika › Yerel › Türap 5'inci İl İstişare Grubu Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?