12 Eylül Davası'nda İşkence Bilgisine Rastlanamadı - Son Dakika
Güncel

12 Eylül Davası'nda İşkence Bilgisine Rastlanamadı

12 Eylül askeri darbesine ilişkin açılan davada MİT, Adalet Bakanlığı ve Kara Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlığı'nda, işkencenin izine rastlanamadı 12 Eylül askeri darbesine ilişkin açılan davada MİT, Adalet Bakanlığı ve Kara Kuvvetleri ve...

06.04.2012 14:49

12 Eylül askeri darbesine ilişkin açılan davada MİT, Adalet Bakanlığı ve Kara Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlığı'nda, işkencenin izine rastlanamadı 12 Eylül askeri darbesine ilişkin açılan davada MİT, Adalet Bakanlığı ve Kara Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlığı'nda, işkencenin izine rastlanamadı. Kurumlardan mahkemeye gelen bilgilerde, "kurum arşivinde konuyla ilgili evrak bulunmamaktadır" denildi.

12 Eylül askeri darbesine ilişkin, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığı davanın 3. duruşmasında müdahillik talepleri alınmada devam edildi. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, iddianamede adı geçen mağdur ve müştekiler, katılma talebinde bulunanlar, avukatlar ve izleyiciler ile basın mensupları katıldı. Evren ve Şahinkaya'nın avukatları da duruşmada hazır bulundu.

Piyade Teğmen Ömer Yazgan'ın avukatı Şener Akyüz, müvekkilinin kurmaca bir mahkeme sonucunda idam edildiğini söyleyerek müdahillik talebinde bulundu. 12 Eylül öncesi öğretmen olduğunu dile getiren İsa Tekin ise darbeden kısa bir süre sonra Diyarbakır'da gözaltına alındığını ve her türlü insanlık dışı işkenceye maruz kaldığını ifade etti. Türkiye'nin bu dava ile darbelerle yüzleşeceğini belirten Tekin, darbecilere en büyük delilin Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi olduğunu ve 70 işkence yöntemi uygulandığını söyledi. İnsanların makatlarına yangın tüpünün sıkıldığını anlatan Tekin, bu insanların yargılanmaları için her türlü delilin mevcut olduğunu ifade etti. Tekin, Gayrimüslimlerin zorla sünnet ettirilmesi gibi benzeri akla hayale gelmeyen pek çok işkence metodunun uygulandığının altını çizdi. Temel Demirer de iki bunamış insanın değil asıl TÜSİAD'ın yargılanmasını istediğini söyledi. Yargılanmasını istediği 22 ismi mahkemeye sunduğunu dile getiren Demirer, TÜSİAD adına Vehbi Koç'un Kenan Evren'e yazdığı mektubun suç olduğunu vurgulayarak, insanların öldürülmesinin istendiğini savundu.

-"İŞKENCEYE GATA DOKTORU RAPOR YAZDI"-

Müdahillik talebinde bulunan İbrahim Tunç, 1981 tarihinde kardeşi Mustafa Tunç ile iki arkadaşının evden çıkarken gözaltına alındığını belirterek, "Selimiye Kışlası'nda bir ay boyunca işkence gördü. Bir ay sonrası tutuklandı cezaevine götürülmeden önce GATA'da doktor binbaşı Mehmet Karataş tarafından hazırlanan raporda "vücudunda sigara izleri, cinsel organında elektrik izleri, tırnaklarında elektrik sonucu patlamalar, sol elmacık kemiğinde yara izi, vücudunun çeşitli yerlerinde morarmış ve karartılmıştır' yazıldı" dedi. Kardeşinin Sultanahmet Cezaevi'nde uzun süre tedavi edilmediğini belirten Tunç, müdahillik taleplerinin kabul edilmesini isteyerek, sözlerine şöyle devam etti:

"Kardeşimin hastalığı yoğun olunca ölümünden bir ay önce tekrar GATA'ya getirildi. Sağ yumurtalıkları alındı. Yaklaşık bir ay sonra da vefat etti. Bir diğer kardeşim Mustafa Tunç, da Malatya Kürecik'te yakalandı. Malatya'da işkence tezgahlarından geçirildi. 5 yıl hücrelerde kaldı."

-"EŞİM DAVUTPAŞA KIŞLASI'NDA ASILI BULUNDU"-

Mukaddes Çelik ise darbe döneminde Selimiye Askeri Cezaevi'nde tutuklu kaldığını belirterek, eşinin de Davutpaşa Askeri Hastanesinde tutuklu kaldığını ifade etti. Çelik, "Eşim, bana tecavüz edilmesi veya benim öldürülmemle tehdit edildi. Devrimci mücadelede önce olan eşim Cezaevi Müdürü Binbaşı Adnan Öztürk tarafından özel olarak tehdit edildi. Eşim İrfan Çelik, daha darbe olur olmaz "artık bizim günümüz geldi' diyen Adnan Özbey'in işkence tezgahına geldi. 14 Eylül sabahı Davutpaşa Kışlası'nda asılı bulundu. Ben 32 yıldır bu cinayetin hesabını sormak için uğraşıyorum" diye konuştu. Kocasının katillerinin bulunması için başvurduğunu ancak "bir komünistin hesabını sormak için ben subaylarımı yargılamam" şeklinde yanıt aldığını belirten Çelik, Evren ve Şahinkaya hakkında açılan davanın çok önemli olduğunu ifade etti. Sıkıyönetim Savcısı Erdoğan Savaşeri'nin duruşmaya getirilmesini talep eden Çelik, Bayram Kartal isimli kişiyi de bizzat işkenceyi yapan kişi olarak hatırladığını kaydetti.

-"OĞLUMU, ÇATIŞMA SÜSÜ VERİP ÖLDÜRDÜLER"-

12 Eylül'de oğlu Enver'in öğrenci olduğunu belirten Gülşan Taçtan ise oğlunun okuldan alındığını, Hasdal Cezaevi'ne götürüldüğünü anlatarak sözlerine şöyle devam etti:

"Sabaha kadar yağan karda bekletmişler. Ayakları şişmişti. Sonra bıraktılar, okumak istedi okulundan atıldı. Karakol karakol dolandık aradık oğlumu. Bir gece oğlumu eve getirdiler ki korkunç işkence yapmışlar, kafası başında durmuyor. 35 gün Gayrettepe'de tutuklu kaldı. Getirildiğinde pantolonu gömleğini parça parça ettiler. Selimiye Askeri Kışlası'na götürdüler. İki gün görüşe çıkarmadılar. İki yıl gene işkenceler devam etti. Külot atlet ile havalandırmaya atarlardı. 76 yıl ceza verdiler, aftan çıktı. Gene arkasını bırakmadılar, çatışma süsü verdiler kurşuna dizdiler, 32 tane kurşun çıktı vücudundan. Sadece iki generalin değil tüm işkencecilerin yargılanmasını istiyorum."

Müdahillik talebinde bulunan Avukat Serdar Namkoç ise milliyetçi kesimden 8 kişinin idam edildiğini belirterek, müvekkili Yılma Durak'ın 38 gün işkence gördüğünü, çocuklarının gözaltına alınması ile tehdit edildiğini, "Müvekkilim hücresine gidince küçük kızı Saliha'yı hücresinde otururken görür. "Saliha senin burada ne işin var" der. Yanıt alamayınca halüsinasyon olduğunu farkına varır" diye konuştu. Müvekkillerinden Abdülkadir Levent'in Mamak Cezaevi'nde 12 gün işkence altına kaldığını, itirafta bulunması için annesi Ümmühan Levent'in cezaevine getirilerek dövüldüğünü ve müvekkilinin işlemediği suçları dahi itiraf etmek zorunda kaldığını savunan Namkoç, davanın genişletilmesini ve işkenceye göz yuman herkesin yargı önüne çıkarılması gerektiğini ifade etti.

-ŞAHİNKAYA'NIN ORTAĞI OLDUĞU FABRİKAYI ASKER KORUMUŞ-

Darbe olduğunda Çanakkale 116. Kışlasında göz hapsinde olduğunu söyleyen Yıldırım, o dönem teğmen olduğunu belirterek, Kenan Evren'in talimatıyla askerlikten atıldığını savundu. Yıldırım, darbenin sadece sivil halka zarar vermediğini TSK'ya da büyük zararlar verdiğini kaydederek, 12 Eylül 1980 tarihinden 3 gün sonra Çan ve Yenice bölgesinde Bayrak Harekatı ile öngörülen uygulamaları gerçekleştirmek için görevlendirildiğini anlattı. Yıldırım, darbe sırasında Şahinkaya'nın eşi Sema Şahinkaya'nın ortaklığı olan Çanakkale Seramik Fabrikası'nın ortağı olduğunu ve o fabrikayı korumakla görevlendirildiğini söyledi. Görevlendirildiği bölgede, kendisine bazı sivil toplum örgütlerinin adlarının verildiğini ve yöneticileri gözaltına alınmasının istendiğini ifade eden Yıldırım, gözaltına almada sağcının ve solcunun fark etmediğini, ülkücüler de dahil insanların düğün salonlarında toplandığını belirtti. Yıldırım, kimseye işkence yapmadığını belirterek, kendinden önce görev yapan komutanın çalışan hanım emekçilerine uygunsuz davranışlar yaptığı için görevden alındığını ifade etti. Yıldırım'a daha sonra Mahkeme Başkanı Süleyman İnce bir takım sorular yöneltti. Bunun üzerine emekli Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın eşi Sema Şahinkaya'nın Çanakkale Çan ilçesindeki seramik fabrikasına yüzde 4 ortaklığı bulunduğunu duyduğunu dile getiren Yıldırım, emrindeki 48 kişilik bir birlikle fabrikayı koruduklarını ifade etti. Fabrikada bir eylem, ayaklanma olur düşüncesiyle 1 ay görev yaptıktan sonra gözaltına alınıp tutuklandığını anlatan Yıldırım, 2,5 yıl Metris'te tutuklu kaldığını belirterek üçüncü-yol davasından yargılandığını ifade etti. Kadınlara uygunsuz davranışta bulunan kendisinden önceki komutanın hakkında ise bir soruşturma başlatılmadığını dile getiren Yıldırım, komutanın sadece merkeze alındığını söyledi.

-"İŞKENCE SORUŞTURMASI YAPILABİLİR"-

Mahkeme Başkanı Süleyman İnce, kuruluşlara yazılan müzakerelere gelen cevapları mahkemede okudu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na daha büyük bir duruşma salonu konusunda yazılan müzakereye cevap verildiğini açıklayan İnce, gelen cevapta, Ankara Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü yerleşkesinde iki ayrı duruşma salonunun bulunduğunu, bunlardan büyük olanının 50 dinleyici yerine sahip bulunduğu, özellikle seyirci ve müdahil olma talebinde bulunanların yer alabileceği bölümünün Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunun kapasitesinden küçük olduğunun tespit edildiği bilgisinin yer altığını ifade etti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na sorulan Evren ve Şahinkaya hakkında "sistematik işkence" soruşturması yapılıp yapılmadığı sorusuna ise şu yanıt geldi:

"59 ile gönderilen yetkisizlik kararları içeriğinde 1982 ve 1961 Anayasası ve AİHS ve AİHM kararlarında özetlenen yerleşmiş içtihatları ile bu içtihatların iç hukukumuzdaki hukuksal değeri dikkate alındığında, "kamu görevlilerinin faili olduğu yaşama hakkı ihlali, işkence ve kötü muamele suçlamalarında, hiçbir durumda zamanaşımı uygulanamaz, söz konusu kişilerle ilgili af düzenlemesi yapılamaz' şeklinde vurgu yapılmıştır. Zamanaşımının kuralları işletilmeyerek makul sürelerde davaların açılıp davaların bitirilmesi gerektiğini konusunda tespit yapıldığı ve söz konusu soruşturmaların genel Cumhuriyet savcılıklarına gönderilmiştir. Ayrıca görevsizlik kararıyla gönderilen dosyalarda, ilgili Cumhuriyet Başsavcılıkları sanıklar Evren ve Şahinkaya ile diğer şüpheliler tespit edilecek delilleri göre işkence kötü muamele, işkence ile adam öldürme, gözaltı ve işkence merkezlerinde kaybolma iddialarıyla ilgili soruşturma yapılabileceği, müşteki ve müdahillerin bu suçlarla ilgili belge, bilgi, tanık, vesaire delillerin söz konusu görevsizlik kararı verilen dosyalara sunulmasının faydalı olacağı değerlendirildi."

-İŞKENCE BİLGİSİNE RASTLANAMADI-

MSB'nin, 1980 döneminde görev yapan Genelkurmay Başkanları'nın, Kuvvet Komutanları'nın, Jandarma Genel Komutanları'nın ve Genelkurmay 2. Başkanları'nın isimlerini mahkemeye bildirdiğini açıklayan İnce, Genelkurmay Başkanlığı'nın 1979 tarihinde TSK tarafından dönemin Başbakanı Fahri Korutürk'e gönderilen uyarı mektubuna rastlanamadığı bilgisinin gönderildiğini açıkladı. İnce, mahkemeye, MİT'ten, Kara Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlığı'ndan ve Adalet Bakanlığı'ndan işkence iddialarına yönelik bir bilgi olmadığı yönünde belgeler geldiğini belirtti. Duruşmaya öğleden sonra devam edilecek. - Ankara

Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel 12 Eylül Davası'nda İşkence Bilgisine Rastlanamadı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement