Kurtuluş Savaşı'nın İstiklal Madalyalı Kayıkçıları - Son Dakika
Yerel

Kurtuluş Savaşı'nın İstiklal Madalyalı Kayıkçıları

Kurtuluş Savaşı'nda düşman işgaline uğramamasına rağmen, cephe gerisindeki hizmetleriyle İnebolu'ya "istiklal madalyalı tek ilçe" unvanını kazandıran kayıkçılar, tarihe adlarını altın harflerle yazdırdı.

18.05.2015 11:20

KADİR YILDIRIM - Kurtuluş Savaşı'nda düşman işgaline uğramamasına rağmen, cephe gerisindeki hizmetleriyle İnebolu'ya "istiklal madalyalı tek ilçe" unvanını kazandıran kayıkçılar, tarihe adlarını altın harflerle yazdırdı.

Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkışıyla başlayan milli mücadelenin lojistik merkezlerinden İnebolu Limanı, 3 yıl boyunca silah ve cephanenin Anadolu'ya giriş kapısı oldu. İstanbul'dan kaçırılan binlerce ton silah ve cephane ile diğer askeri malzemeler, güvenli olduğu gerekçesiyle İnebolu'ya getirildi. Gemiler, iskelenin düzgün olmaması nedeniyle limana yanaşamazken. açıkta demirleyen gemilerdeki cephane dolu sandıkların tahliye işini İnebolulu kayıkçılar üstlendi.

Yörede "denk kayığı" adıyla bilinen tekneleriyle, fırtınalı havalarda dev dalgalara göğüs gererek gemilerdeki binlerce ton cephaneyi salimen karaya çıkaran İnebolulu kayıkçılar, 3 yıl boyunca mücadele verdi.

Ağır topları bile taşıdılar

İnebolulu kayıkçılar, 1921'de Kars Kalesi'nde ele geçirilen tekerlekli ağır topların da cepheye ulaşmasını sağladı.

15 Aralık 1921 günü İnebolu açıklarında demirleyen gemide bulunan ağır toplar, büyük zorluklarla kayıklara yüklenerek kıyıya çıkarıldı. İlerlemiş yaşına rağmen bastonuyla cephane taşıyan kayıkçılardan Hamamcı Kadı Salih Reis, bu gayretiyle tarihe geçti. İnebolu'da kağnı arabalarına yüklenen cephane ve silahlar, İstiklal Yolu üzerinden meşakkatli yolculuklarla cepheye ulaştırıldı.

Halkı seferber eden müftü

9 Haziran 1921 günü, Ramazan Bayramı sabahı kayıkçılar gemilerden cephaneleri boşaltırken Yunan savaş gemilerinin yaklaştığı haberi geldi.

Kaymakam ile liman başkanı, mahallelere ve yakın köylere tellallar göndererek cephanelerin bir an önce kayıklardan alınıp depolara taşınması için halkı sahile çağırdı.

Bu sırada Yahyapaşa Camisi'nde bayram namazı vaazı veren Müftü Ahmet Hamdi Efendi ise tellalın bağırışlarını duyunca, "Ey ahali, camiden çıkın ve peşime düşün" diyerek, camideki halkla birlikte sahile koştu. Çocuk, kadın, yaşlı demeden bütün halk seferber olarak kayıkların sahile çıkardığı cephaneleri tepenin arkasındaki güvenli yerlere taşıdı.

Bir süre sonra iki Yunan savaş gemisi İnebolu açıklarında belirdi. Yunan gemileri bir ültimatom vererek ilçede depolanan silah ve cephanenin teslimini isteyerek, aksi halde ilçenin bombalanacağı uyarısında bulundu.

Cephaneler teslim edilmedi

Bu tehdide boyun eğmeyen ilçe halkı cephaneyi düşmana teslim etmedi. Bunun üzerine Yunan savaş gemileri bombardımana başladı. Sahildeki bir çok kayık parçalanırken, bazı binalarda ve evlerde hasar oluştu. Bu saldırıya ilçede bulunan küçük bir sahra topu ile karşılık verildi. Gösterilen direniş karşısında pes eden düşman gemileri geri çekilmek zorunda kaldı. Bir süre sonra da gözden kayboldu.

Yunan donanması, İnebolu'yu 21 Haziran ve 30 Temmuz 1921 tarihlerinde iki kez daha bombaladı. Ancak bu saldırılarda da istediğini alamadan geri dönmek zorunda kaldı.

İstiklal madalyalı tek ilçe

Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasının ardından, Atatürk başkanlığındaki TBMM'nin 11 Şubat 1924 tarihli oturumunda, Milli Mücadele'ye katkılarından dolayı İnebolu Mavnacılar Loncası'na (Kayıkçılar Cemiyeti) Beyaz Şeritli İstiklal Madalyası verilmesi kararlaştırıldı.

Türkiye'nin İstiklal madalyalı tek ilçesi olan İnebolu'da Milli Mücadele'ye katılan "denk kayıkları"nın büyük çoğunluğu zamanla yok olurken sadece ikisi koruma altına alınabildi. Bunlardan bir tanesi İstanbul Beşiktaş'taki Deniz Müzesi'nde sergilenirken, diğeri ise İnebolu'da tarihi Türk Ocağı binasının önüne yerleştirildi.

"Gözüm cephede, kulağım İnebolu'da"

Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Serhat Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Milli Mücadele yıllarında Anadolu'ya çeşitli yollardan giren silah ve cephanenin cepheye nakli konusunda İnebolu'nun ayrı bir yeri bulunduğunu söyledi.

İnebolu-Ankara hattının şimdi "İstiklal Yolu" olarak isimlendirildiğini belirten Yılmaz, "İstiklal yolunun başlangıç noktası İnebolu, gerek denizden mühimmatın karaya çıkarılmasında kahraman kayıkçıların gayretleri ve gerekse karaya çıkarılan silah ve mühimmatın iç kesimlere ve cepheye naklinde kağnı kollarının fedakarlıklarıyla meşhur ve milli mücadeleye sembol olmuş bir ilçedir. Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın 'Gözüm cephede, kulağım İnebolu'da' sözü, bu durumu çok güzel bir şekilde ifade etmektedir" dedi.

İnebolu'da, Ağustos 1920'de "Yükleme-Boşaltma Kumandanlığı" kurulduğunu, Sinop ve Zonguldak'taki mevki kumandanlıklarının da buraya bağlandığını anlatan Yılmaz şunları söyledi:

"Milli Mücadele'nin en kritik günlerinde adeta taze kan damarı haline gelen İnebolu yolunun başlangıcında ortaya çıkan fedakarlık ve kahramanlık halkalarının ilkini İnebolu kayıkçıları oluşturdu. İrkap ve İhraç Kumandanlığı'nın tayin ettiği Mustafa Reis ve arkadaşları Moloz mevkisinde gözcülük eder, gece el ayak çekilince motor, gemi veya vapurlardan askeri mühimmat gizlice bekleyen kayıklara yüklenir, kürekçiler hızla kıyıya getirirdi. Gece gündüz demeden, yılmadan, usanmadan adeta denizi Anadolu'ya taşıdılar. Bir alicenaplık olarak kayıkçıları temsilen İnebolu Mavnacıları 1924 yılında 2107 numaralı istiklal Madalyası'yla ödüllendirildi. Fedakarlıkta İnebolu ahalisi kayıkçılardan hiç de geri kalmadı."

Yılmaz, kaynaklardan elde ettiği bir bilgiyi de şöyle anlattı:

"Kastamonu Havalisi Komutanı Muhittin Paşa, Genelkurmay Başkanlığı'na verdiği bir raporda İnebolu halkının fedakarlığını, 'İnebolu'nun vatansever halkının şimdiye kadar askerlere, dolayısıyla millete yaptıkları hizmet ve yardımları takdire şayandır. Yollamalar başladıktan bu yana her gün arkası kesilmeyen taşımalarda, malzemenin teslim ve yollanmasında parasız ve bir mükafat beklemeden çalıştıklarını gördüm' sözleriyle ifade ediyordu."

İnebolu Kaymakamı Gökhan Görgülüarslan ise AA muhabirine yaptığı açıklamada, İnebolu'nun İstiklal Savaşı'nın en önemli merkezlerinden biri olduğunu söyledi.

Görgülüarslan, şunları kaydetti:

"İstiklal Harbi'nin ihtiyacı olan silah ve mühimmat, özellikle İstanbul'dan kaçırılan cephanenin ilçemiz açıklarında demirleyen gemilerden ilçemiz Mavnacılar Loncası'nın kahraman denizcileri tarafından, denk kayıklarıyla büyük gemilerden karaya nakledilmiş, karadan yine bu ilçenin kahraman insanları tarafından önce Kastamonu'ya, akabinde Çankırı ve Ankara'ya kadar ulaştırılarak İstiklal Harbi'nin ihtiyacı olan silah ve mühimmat bu şekilde sağlanmıştır. Buradaki mücadele öylesine önemli ki, Büyük Atatürk, 'Gözüm Sakarya'da, Dumlupınar'da, kulağım İnebolu'da' diyerek, buradaki mücadelenin İstiklal Harbi için ne kadar anlamlı, ne kadar önemli olduğunu ifade etmiştir. Öyle ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldıktan sonra ilk çıkartılan yasalardan biri de ilçemize verilmiş olan Beyaz Şeritli İstiklal Madalyası'dır. Tüm İnebolulular bunun haklı gururunu yaşamaktadırlar."

"Beyaz Şeritli İstiklal Madalyası" Türk ocağında sergileniyor

TBMM'nin 11 Şubat 1924 tarihli kararıyla İnebolulu kayıkçılara verilen Beyaz Şeritli İstiklal Madalyası, İnebolu Türk Ocağı binasında korunuyor.

Binanın sorumlusu Nurhayat Ergün, "Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı'ndaki o destansı gayretlerinden dolayı TBMM tarafından 11 Şubat 1924'te Beyaz Şeritli İstiklal Madalyası'nı İnebolu Mavnacılarına vermiştir. Türk Ocağı binamızda İstiklal Madalyamız sergilenmektedir. Madalyamızı sabah 8.30'da kasadan çıkarıyoruz 17.00'de tekrar yerine koyuyoruz" diye konuştu.

Babalarından, dedelerinden duyduklarını anlatırken duygulandılar

Kurtuluş Savaşı'nda cephane taşıyan kayıkçıların torunları, babaları ve dedelerinden dinlediklerini anlatırken duygulu anlar yaşadı.

Marangoz Fahri Balta (85), Kurtuluş Savaşı'nda düşmana karşı kullanılan silah ve cephanelerin vapurlarla İnebolu'ya getirildiğini belirterek, "Bu denizin dalgasının içerisinde vapurdan silah ve cephaneler indiriliyor ve yağmurun fırtınanın içerisinde sahile çıkartılıyor. Sahilde de insanlarımız koşuşarak kapışarak depolara koyar veyahut da hazır olan kağnı arabalarıyla bekletmeden cepheye gönderirlerdi" diye konuştu.

Balta, halkın cephaneleri taşımak için adeta birbirleriyle yarıştığını, insanların arasında bu nedenle zaman zaman tartışmalar yaşandığını söyledi.

İlçede esnaflık yapan Tarık Uzunmehmetoğlu da (60), 1920'li yılların başında İnebolu'da yaşananları şöyle anlattı:

"İstanbul'dan 1920'lerde gelen cephaneler ecdadımız, büyüklerimiz cephaneyi buraya çıkarmışlardır. Buradan Dumlupınar, Sakarya'ya intikal etmiştir. Bizim dedelerimiz burada namlı oldukları ve burası güvenli olduğu için, cepheye buradan ulaştırılmıştır. Gemilerle geldiği zaman kıyıya taşındı. Buradan Kastamonu ve Çankırı üzerinden cepheye intikal ettirilmiştir. Bunun karşılığında TBMM'den bir kahramanlık madalyası İnebolu'ya verilmiştir."

Kaynak: AA

Son Dakika Yerel Kurtuluş Savaşı'nın İstiklal Madalyalı Kayıkçıları - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement