Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Berlin Büyükelçiliği yeni hizmet binasının açılış töreninde konuşma yaptı.
Berlin Büyükelçilik binasının bu yeni yerinin tarihi ve mülkiyeti itibariyle yaklaşık 100 yıl öncesine, Osmanlı dönemine uzandığını söyleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Burası Osmanlı Devleti'nin Büyükelçisi İbrahim Hakkı Paşa tarafından 24 Mayıs 1918 tarihinde mülkiyetimize geçirilen Berlin'deki ilk Osmanlı Sefaretinin bulunduğu yerdir. Aynı bina Cumhuriyetin ilanını takip eden yıllarda da, 1943 yılında ikinci dünya savaşındaki hava bombardımanları sonucu yıkılana kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Büyükelçiliği olarak hizmet verdi. Bugün bu açılış vesilesiyle neredeyse bir asır öncesi büyükelçiliğimizin bulunduğu yere geri dönmüş bulunuyoruz. Büyükelçilik binamızı bu tarihi perspektif içerisinde yeri ve mimarisi itibariyle Türk kültürünü ve köklü devlet geleneğimizi layıkıyla temsil eden bir yapı olarak, bir mimari eser olarak görüyorum. Yine bu binayı yerinin geçmişi itibariyle, Almanya ile derin tarihi kökleri bulunan yakın dostluk ilişkilerimizin de sembolü olarak kabul ediyorum" diye konuştu.
Berlin'in Roma'ya veya İstanbul'a kıyasla daha genç bir şehir olduğunu kaydeden Erdoğan, "Buna rağmen Berlin, 18. asırdan itibaren süratle gelişerek Avrupa'nın merkezi haline geldi. Berlin aynı zamanda dünyadaki dönüşümlere şahitlik etmiş bir şehirdir. Berlin Duvarının 1989'daki yıkılışını müteakip iki Alman devletinin birleşmesi, bu şehri dünyanın gözünde özgürlüğün, azmin, çalışkanlığın, kalkınmanın ve barışın simgesi haline getirdi" dedi.
Avrupa Birliği projesinin başlangıç noktası ve başarı hikayesi olması sebebiyle de Almanya'nın özel bir konuma sahip olduğunu dile getiren Erdoğan, "Avrupa Devletleri'nin birbirlerine entegre olarak kurdukları bu beraberlik, İkinci Dünya Savaşı ertesinde geliştirilen, uzun vadeli stratejik bir vizyonun ifadesidir. Halen yaşanmakta olan ekonomik kriz bu temel stratejik barış projesinin giderek daha fazla önem kazanacağını ortaya koyuyor. Bu çerçevede dünyada önemli bir aktör olmaya devam eden AB'nin Türkiye ile ilişkilerini de stratejik bir bakış ışığında ele alması gerektiğine inanıyoruz. Birliğin genişleme sürecinin devam ettirilmesi suretiyle barış, huzur ve refahın daha geniş bir coğrafyaya yayılmasının sağlanmasını diliyorum. Türkiye, Avrupa Birliği'nin amacına ve başarısına inandığı için üyelik hedefinden vazgeçmedi. Müzakere sürecinde siyasi saiklerden kaynaklanan tıkanıklığın bir fayda getirmediğini, üyeliğimizin her iki tarafın yararına olduğunun görülmesi gerektiğini her fırsatta dile getiriyoruz. Avrupa genelinde ekonomik krizle bağlantılı olarak, yabancı düşmanı ve İslam karşıtı eğilimlerin artış gösterdiğine şahit oluyoruz" dedi.
NEONAZİ CİNAYETLERİNİN AYDINLATILMASI ÇAĞRISI
Norveç'te yaşanan ve 77 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısının, önlem alınmadığı takdirde nerelere uzanabileceğini kendilerine bir kez daha hatırlattığını kaydeden Erdoğan, "Almanya'da aşırı sağcı saldırıların hedefinde yer alan Türk toplumunun tepkilerini ve beklentilerini de muhataplarımıza her görüşmemizde ifade ediyoruz. Almanya kamuoyunun da büyük tepkisine yol açan acımasız cinayetlerin tam olarak aydınlatılmasını bekliyoruz. Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasındaki ön yargıların yıkılmasına yönelik çabalara büyük önem veriyoruz. Bu amaçla İspanya ile başlattığımız Medeniyetler İttifakı girişimimizin ehemmiyeti giderek daha iyi anlaşılıyor. Medya, sivil toplum ve düşünce kuruluşlarının ötekileştirmeye karşı mücadelede sorumluluk üstlenmesini bekliyoruz. Hükümetlerin de bu yöndeki çabalarını kamuoyunda açıkça ifade etmeleri ve kararlı davranmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin gelişen ekonomisi, giderek yükselen demokratik standartları, siyasi istikrarı ve bölgesinde dünyada izlediği çok boyutlu aktif dış politikası ile bu konuda üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu söyleyen Erdoğan, "Türkiye yalnızca son dönemde dünyanın odaklandığı Orta Doğu'da değil, Balkanlardan, Orta Asya'ya, Karadeniz'den, Kafkasya'ya kadar geniş bir alanda barış ve işbirliği politikası izliyor. Orta Doğu ve Arap Dünyası'nda yaşanan değişim hareketlerini hem demokrasi ve bireysel özgürlükler hem de güvenlik ve siyasi boyutlarıyla izliyoruz" dedi.
YUNUS EMRE TÜRK KÜLTÜR MERKEZİ BERLİN ŞUBESİ AÇILACAK
Almanya ile uluslararası platformlarda barış ve istikrarın tesisi için dayanışma içinde müttefik olarak çaba gösterdiklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, "İki ülke arasındaki bu çok boyutlu ilişkilerin gelişmesinden biz büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Türkiye-Almanya ilişkilerinin eğitim ve kültür boyutu bu çerçevede giderek daha da önem kazanıyor. Türkiye'de Goethe Enstitüsü'nün yürüttüğü faaliyetler uzun zamandır devam ediyor. Buna son dönemde eklenen adımlar İstanbul'da Tarabya'da Kültür Akademisi'nin kuruluşunu, Türk-Alman Üniversitesi'nin kuruluş sürecinin başlatılmasını ekleyebiliriz. Türkiye, Goethe Enstitüsü veya İngiliz British Council merkezlerine benzeyen Yunus Emre Türk Kültür Merkezlerinin bir şubesini Berlin'de açmayı planlıyor. Bu merkezde Türk kültürünün, tarihinin, dilinin, sanatının, edebiyatının daha iyi tanıtılması ve öğretilmesiyle ilgili faaliyetlerin yürütülmesi amaçlanıyor. Şüphesiz Almanya'da yaklaşık 3 milyon Türk vatandaşı ve Türk kökenli Alman vatandaşı ikili ilişkilerimizin en önemli unsurlarını teşkil ediyor. Eğitim buradaki Türk toplumunun hayatın her alanına aktif olarak katılması noktasında önemli şart olmaya devam ediyor. Biz Almanya'daki Türklerin hem Almancayı hem Türkçeyi en iyi şekilde konuşabilmelerini arzu ediyoruz. Bu anlamda vatandaşlarımızın çift dilli olmalarını bir zenginlik olarak görüyor ve güçlü şekilde teşvik ediyoruz" dedi.
"ARKANIZDA TÜRKİYE CUMHURİYETİ VAR"
Almanya'da yaşayan vatandaşlardan ülkedeki sosyal, ekonomik ve siyasi hayata daha fazla katılmalarını isteyen Başbakan Erdoğan, "Bu sadece sizin için değil, sizden sonraki nesiller için de hayati derecede önemlidir. Barış ve hoşgörü bizim kültürümüzün temel özelliklerinden biri. Sizler daima diyaloga önem vermeli, açık fikirli olmalısınız. Çünkü sizler Hoca Ahmet Yesevi'nin, Yunus Emre'nin, Hacı Bektaş-ı Veli'nin, Seyyid Abdülhakim Arvasi'nin; onların sevgi, barış kardeşlik yolunun mirasçılarısınız. Çocuklarınızın burada mümkün olan en iyi eğitimi almalarını sağlamak için elinizden geleni yapmalısınız. Unutmayın siz de, çocuklarınız da tıpkı Fuzuli'yi, Mehmet Akif'i, Necip Fazıl'ı, Yahya Kemal'i okuyup anladığınız gibi Hegel'i, Kant'ı, Goethe'yi de okuyup anlamalısınız. Bu şekilde iki kültürü birden öğrenmek sizin için bir külfet değil, tam tersine çok değerli bir avantaj, büyük bir zenginliktir. Bunu başardığınızda Alman toplumunun sizi çok daha kolay kabullendiğini, size daha fazla saygı duyduğunu göreceksiniz. Türkiye'nin izlediği politikalarda ilkeli ve hakkaniyetten yana duruşunun, sizlerin bu yöndeki gayretlerinize güç ve katkı sağlayacağına inanıyorum. Şundan emin olunuz; sizin arkanızda artık güçlü ekonomisiyle, aktif dış politikasıyla, bölgesinde ve dünyada söz sahibi bir Türkiye Cumhuriyeti devleti var. Sizler de tıpkı ülkenizde olduğu gibi hedeflerinizi büyütmelisiniz. Burada kalıcı olmaya, yerleşmeye, ev almaya, iş kurmaya karar verdiğiniz andan itibaren sizler artık buranın bir parçasısınız. Kesinlikle entegrasyon konusunda en ufak bir sıkıntınızın olmaması gerekir. Birliğinizi, beraberliğinizi, dayanışmanızı güçlü tuttuğunuzda Avrupa'daki en güçlü, en etkili, en dinamik toplum olacaksınız. İşte o zaman şuanda karşılaştığınız ve aşmakta zorlandığınız engellerin önünüzde birer birer yok olduğunu göreceksiniz. Kendinizi buralarda misafir olarak görmeyin, eğreti durmayın" diye konuştu.
MESUT ÖZİL ÖRNEĞİ
Almanya'ya göçün ardından 50 yıl geçtiğini söyleyen Erdoğan, "Biliyorsunuz 50. yılı kutladık geçen yıl. Alman dostlarımızla birlikte kutladık. Şimdi diplomasi de 250. yılı kutlayacağız. Bu çok önemli bir süreç, bu süreci bir kenara atamazsınız. Ben önümüzdeki dönemde sizlerin her birinizin, çocuklarınızın, torunlarınızın çok büyük başarılara imza atacaklarına yürekten inanıyorum. İşte yavrularınızdan bir tanesi; Mesut Özil şu anda Alman Milli Takımı'nda, Almanya için milli mücadelesini veriyor ve bir komplekse kapılmadan bunu yapıyor. ve Türkiye'den bunu izleyenler de çok daha farklı duygular içerisinde izliyor. Bunlar diplomasinin alternatif yaklaşım metotlarıdır. İşte siz bunu başardınız" dedi.
WESTERWELLE'YE 'TÜRK KÖKENLİ BÜYÜKELÇİ ATAMASI' ÇAĞRISI
Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu'nun Almanya'da doğduğunu, büyüdüğünü ve şimdi de Berlin'e büyükelçi olarak geldiğini ifade eden Erdoğan, "Ben tabii şimdi Sayın Westerwelle'ye şunu söyleyebilirim, yarın Şansölye Merkel'e de söylerim. Diyebilirim ki, aynı şekilde bir benzerini de siz yine burada doğmuş, büyümüş Türklerden, Alman vatandaşı olup onu Türkiye'ye büyükelçi olarak atayabilirsiniz. Bunlar hem diplomatik ilişkileri çok daha hızlandıracaktır, çok daha kolaylaştıracaktır.
Giderek büyüyen ve çeşitlenen ekonomik ilişkilerimizin Almanya ile olan münasebetlerimizde ayrı bir önemi var. Almanya ve Türkiye arasındaki ekonomik ve ticari ilişkiler çok ileri bir seviyede bulunuyor. Almanya ülkemizin en büyük ticaret ortağıdır. Almanya turizmde de bir numaralı, birinci sırada tercih edilen ülkesidir. Almanya birinci sırada Türkiye'yi tercih ediyor ve şuanda bizim turist sayılarımızda birinci sırada Almanya var. Türkiye'ye yatırım yapan uluslar arası şirketlerin sayısı açısından Almanya 5 bine yakın şirketle birinci sırada yer alıyor. Hem ortak Avrupa pazarında hem de dünya piyasalarında etkin iki ekonomik güç olarak ülkelerimiz arasındaki işbirliğini daha da güçlendirmemizin gerektiğine inanıyorum" diye konuştu.
Günümüzde hiçbir ülkenin kendisini de etkileyen bölgesel ve küresel boyutlu tehlikeleri tek başına bertaraf edebilme imkanına sahip olmadığını söyleyen Erdoğan, "Dünya konjonktürü hem komşularımızla hem de ortaklarla işbirliği ve empati kurmayı her zamankinden daha gerekli kılıyor. Avrupa Birliği'nde yaşanan krizin çözümü için siyasi sorumluluk için özellikle bizler üzerimize düşeni yapıyoruz. ve Avro Bölgesi için öngörülecek düzenlemeler sadece Birlik üyesi ülkelerin değil, onlarla birlikte hepimizin geleceğini ilgilendiren sonuçlar doğuruyor. Bunun için, Avrupa Birliği'nin krizden güçlenerek çıkması konusunda samimi temennilerimizi ifade ediyoruz. Türkiye ve Almanya'nın bölgesel ve küresel önemi olan konularda siyasi diyalog içinde bulunması, ikili ilişkilerini daha da genişletmesi her iki ülkenin de ortak yararınadır.
Ben bu açılış vesilesiyle sevincimizi bizlerle paylaşan ve milli bayramımız dolayısıyla burada bulunan tüm misafirlerimize katılımlarından dolayı şükranlarımı sunuyorum. Bu vesileyle, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, tüm devlet ve siyaset adamlarımızı da bir kez daha saygıyla yad ediyorum.
Almanya'da yaşayan kardeşlerimiz için gurur kaynağı olduğuna inandığım bu ihtişamlı binada başarılı çalışmalara imza atılmasını temenni ediyorum. Büyükelçimize, daha önce emeği geçen büyükelçilerimize ve çalışma arkadaşlarına muvaffakiyetler diliyorum. Teşekkür ediyorum. Mimarından, mühendisine kadar yüklenici firmanın tüm personeline şahsım, milletim adına huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Sizleri bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Yaşasın Türkiye-Almanya dostluğu diyorum" dedi. - BERLİN
Son Dakika › Dünya › Erdoğan, Berlin Büyükelçiliği Yeni Hizmet Binasının Açılışında Konuştu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?