Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, "Türkiye ekonomisi, ekonomimiz 15 Temmuz günü kapasitesinin 2-3 misli bir tehditle test edildi ve bundan da büyük bir başarıyla çıktı. Hükümetimizin kalıcı politikaları ve vatandaşlarımızın devletine duyduğu güven sayesinde tüm ekonomik aktörler normal işleyişlerine devam etti." dedi.
Zeybekci, bakanlığı ve bağlı kuruluşların 2017 yılı bütçesi üzerinde hükümet adına söz aldı.
Konuşmasına İstanbul'daki saldırıda şehit olanlara Allah'tan rahmet dileyerek başlayan Zeybekci, yaşanan sürecin Türkiye için var olma meselesi haline geldiğini söyledi.
Zeybekci, "Ülkemizin etrafında ve içinde yaşanan bu süreç Türkiye için bir var olma meselesi haline gelmiştir. ya kaybedeceğiz, bayrağımız inecek, vatanımız bölünecek, ezanlarımız dinecek, devletimiz dağılacak ya da kazanacağız, üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer yarılmadıkça bu millet ve bu devlet ilelebet var olmaya devam edecek." diye konuştu.
Gezi olayları, 17-25 Aralık süreci ve 15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye'nin ne kadar yoğun bir saldırı altında olduğunu gösterdiğini anlatan Zeybekci, şöyle devam etti:
" AK Parti'li, CHP'li ve MHP'li milletvekilleriyle beraber bu milletin iradesini ihanet çetelerinin postallarının altına bırakmayacağımızı buradan, bu kürsüden yemin ederek tüm dünyaya ilan ettik, hainlere de ilan ettik ve 15 Temmuz gecesi dünya demokrasi tarihine geçecek bir Türk demokrasi devrimi ve zaferi olarak da bundan sonraki yıllarda, çağlarda, yüzyıllarda anılacaktır. 65'inci hükümet programı taş üstüne taş koyma, AŞ üstüne AŞ koyma, fabrikalarda üretim bandının yanına bir üretim bandı daha koyma, ihracatta konteynerin yanına bir konteyner daha ilave etme programıydı, Başbakanımızın tabiriyle 'laf yetiştirme değil, iş yetiştirme zamanı'ydı. 'Çok konuşmayacağız, çok iş yapacağız' sloganıyla yola çıktık."
"Dünya ekonomisi durgunluk içinde"
Dünya ekonomisinin durgunluk içinde olduğunu, bunda siyasi krizler, sosyal değişimler ve yapısal sorunlar kaynaklı gelişmelerin de etkisi olduğunu kaydeden Zeybekci, Türkiye'nin en önemli ticaret ortağı AB'deki toparlanmanın halen ılımlı seviyesinden öteye geçemediğine dikkati çekti.
ABD'nin para politikasındaki belirsizliklerin ve gelişme yolundaki ülkelerin yapısal sorunlarının küresel ekonomideki olumsuz atmosfere doğrudan etkide bulunduğunun altını çizen Zeybekci, tüm bu gelişmelerin küresel bazdaki dış ticaret canlılığını zayıflattığını ve yatırım iştahını da düşürdüğünü söyledi.
Zeybekci, şöyle konuştu:
"Türkiye ekonomisi, tüm bu olumsuz tabloya rağmen, 2015 yılında, tabii, dün açıklanan TÜİK'in yeni verileriyle, yüzde 6,1 büyüyerek küresel büyümelerin üzerinde bir performans sergiledi. 2016'nın ilk dokuz aylık periyodu içinde yüzde 2,2'lik bir büyüme kaydetti ve yıl sonu itibarıyla da orta vadeli programdaki hedefimiz olan yüzde 3,2'lik hedefi tutturacağız. 15 Temmuz günü yaşanan hain girişim sayesinde siyasi birliğimiz değil, ekonomimiz de hedef alındı. Ancak başarılı olamadılar. Bu kalkışmanın ardından Türk ekonomisi çok büyük bir stres testinden geçti. Ekonomilerde hep dile getirilen, stres testi denen, kapasitenin yaklaşık olarak yüzde 20-30 üstündeki bir tehditle ekonomiler test edilir ama Türkiye ekonomisi, ekonomimiz 15 Temmuz günü kapasitesinin 2-3 misli bir tehditle test edildi ve bundan da büyük bir başarıyla çıktı. Tüm spekülasyonlara ve bazı kuruluşların almış oldukları yanlı kararlara rağmen, hükümetimizin kalıcı politikaları ve vatandaşlarımızın devletine duyduğu güven sayesinde tüm ekonomik aktörler normal işleyişlerine devam etti."
"Cari açıkla mücadele takdire değer"
Türk ekonomisinin son üç yılda cari açıkla mücadelede de takdire değer bir performansı olduğunu belirten Zeybekci, cari açığın 2015'te yüzde 26 gerileyerek, 32,2 milyar dolara düştüğüne işaret etti.
Zeybekci, TL ile ticaretin daha yaygın hale getirilmesi ve sonuç olarak yabancı finansman ihtiyacının azaltılmasının da cari açığı düşürücü bir etki olacağını ifade ederek, "Hedefimiz, dünyayla yapmış olduğumuz ticarette, dış ticaret hacmimizin yüzde 10'unu yerli, milli paralarla öncelikli olarak tabii ki TL ile yapmaktır." dedi.
Bakanlığının çalışmaları hakkında bilgi veren Zeybekci, Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılayacak doğru ve cazip yatırım teşvik programlarını oluşturmaya ve uygulamaya devam ettiklerini söyledi.
"21 yıldır süren asimetrik yapıyı sona erdiriyoruz"
Zeybekci, Gümrük Birliği konusuna da değinerek, şunları kaydetti:
"Gümrük Birliği ile 21 yıldan beri süren o asimetrik yapıyı sona erdiriyoruz. 2015 yılı mayıs ayında Avrupa Birliği'yle varmış olduğumuz mutabakatta Gümrük Birliği'ni yeniliyoruz. İhracatımızın yüzde 48,5'ini, ithalatımızın yüzde 40'ını yaptığımız Gümrük Birliği, sadece sanayi ürünlerini kapsıyordu. Yeni dönemde Gümrük Birliği'nin tarım ve gıda ürünlerinde hizmetleri ve kamu alımlarını da kapsar şekilde yeniden güncellenmesi, ayrıca Türkiye'nin Avrupa Birliği'yle Gümrük Birliği'nin karar alma süreçlerine dahil olması… Diğer önemli bir başlık da Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin üçüncü ülkelerle imzalayacağı serbest ticaret anlaşması ve benzerlerine otomatik olarak taraf olmasını sağlayacak şekilde Gümrük Birliği yeniden güncelleniyor."
Zeybekci, yatırımların önemine de işaret ederek, "2017 itibarıyla Türkiye'de yeniden bir yatırım seferberliğinin, özel sektör eliyle yeniden bir büyümenin başlayacağı bir yıl olduğunu hep beraber göreceğiz." ifadelerini kullandı.
Bakan Zeybekci'nin konuşmasının ardından yerinden söz alan CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, iktidarın sosyal medya paylaşımları nedeniyle pek çok kamu görevlisinin işine son verdiğine işaret etti.
Akademisyen Abdülkadir Şen tarafından sosyal medyada paylaşıldığını söylediği bazı mesajları okuyan Altıok, "Alevileri hedef gösteren, ülkenin barışına kasteden, geçmişte El Kaide soruşturmasıyla gözaltına alınıp tutuklandığı iddia edilen akademisyen Abdülkadir Şen hakkında soruşturma başlatıldı mı, gözaltına alındı mı?" diye sordu.
Yerinden söz alan Zeybekci de mesajları görmediğini, ancak doğru ise kabul edilemeyeceğini belirtti.
Zeybekci, Türkiye'nin farklılıkları ile zengin bir ülke olduğunun altını çizerek, bu şekildeki paylaşımları provokatif yaklaşımlar olarak gördüğünü vurguladı.
"OHAL ile ilgili sözlerimi teyit ediyorum"
Bir muhalefet partisi sözcüsünün konuşmasında kendisinin OHAL'e ilişkin sözlerine atıfta bulunduğunu hatırlatarak, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Olağanüstü halle ilgili, evet, eğer bu ihanet çetelerini temizlediysek, bu vatana, bu bayrağa, bu millete, bu devlete ihanet edenleri temizlediysek evet, ben de olağanüstü hale karşıyım diye komisyonda, Meclisin kayıtlarında olan bir sözümdür. Evet, eğer böyleyse, olağanüstü halin ne anlama geldiğini, olağanüstü halin olmaması gerektiğini, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir an önce bu ihanetlerden kurtulması kaydıyla olağanüstü halin sürdürülmemesi gerektiğinin altını çizerek tekrar teyit ediyorum."
Daha sonra yerinden söz alan HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu partisinin Grup Başkanvekili Çağlar Demirel tutuklanması ve Siirt Milletvekili Besime Konca'nın gözaltına alınmasına tepki gösterdi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de söz alarak, milletvekillerinin tutuklu olarak yargılanmasını CHP olarak doğru bulmadıklarını dile getirdi.
Özel, "Milletvekillerinin elbette suç işleme özgürlükleri yoktur. Eğer dokunulmazlıklarının kaldırıldığı bir dosyayla ilgili işlem varsa bunun, bu yargılamanın tutuksuz olarak yapılması, yargılama süresince iddianameleri, fezlekeleri sanki kesin kararmış gibi kamuoyuna ve Meclise sunulması kesinlikle doğru değildir. Milletvekilleri, burada kendilerini temsil etmezler, kendileri dışında 60 ila 100 bin kişi arasında seçmenin kullandığı oyları temsil ederler." şeklinde konuştu.
Özel, anayasa değişiklik teklifine de değinerek, OHAL sürecinde anayasa değişikliği görüşmenin demokrasiye katkısı olamayacağını savundu.
AK Parti Grup Başkanvekili İlknur İnceöz de söz alarak CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in AK Parti milletvekillerinin anayasa değişiklik teklifini içeriğini bilmeden imzaladıkları yönünde eleştirileri olduğunu hatırlattı.
Bu eleştiriyi asla kabul etmediklerini, teklifin komisyon ve genel kurul aşamasında tartışma ve katkılara açık olduğunu bildiren İnceöz, "316 milletvekili arkadaşımızın iradesini hakir görecek, küçümseyecek hiçbir açıklamayı kabul etmediğimizi özellikle belirtmek istiyorum." dedi.
İnceöz, milletvekillerinin tutuklanmasının da işleyen bir yargı süreci olduğunu, herkesin yargıya güvenmesi gerektiğini dile getirdi.
-"Bu koltuklarda onların oturması gerekiyor"
Meclis Başkanvekili Pervin Buldan da milletvekillerinin tutuklanmasını kınadı.
Tutukluluk halinin biran evvel sona ermesi gerektiğini, bu manzaranın TBMM'ye yakışmadığını söyleyen Buldan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Tutuklanarak cezaevine gönderilen 12 milletvekilinin resimleri var bu parlamentoda. Bu parlamentoya kendilerinin gelmesi gerekiyor, fotoğraflarının değil. Bu koltuklarda onların oturması gerekiyor. Halkın iradesiyle seçilen temsilcilerin yeri parlamentodur. 'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir' sözüne yakışan şey, halkın iradesine saygı duymaktır. Dolayısıyla, bir kez daha, şu anda tutuklu bulunan 12 milletvekilinin bir an önce bu ülkeye yakışır şekilde, bu parlamentoya yakışır şekilde, halkın iradesinin esas alınarak serbest kalmaları gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum. Bugün HDP'ye yapılmış olabilir ancak yarın hangi partiye, hangi gruba yapılacağı belli olmayan bir şeyden bahsediyoruz. Bu durum yarın öbür gün başka bir milletvekilinin başına geldiği zaman, aynı açıklamaları yapacağımdan herkesin emin olması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Türkiye'nin demokrasiye, özgürlüklere, barışa bir an öne kavuşması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bunun için de hep birlikte el ele vererek, omuz omuza vererek, göğüs göğüse vererek bunun üstesinden geleceğimizi özellikle belirtmek istiyorum."
Son Dakika › Ekonomi › 2017 Yılı Bütçesi Genel Kurulda - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?