3. İstanbul Finans Zirvesi - Son Dakika
Ekonomi

3. İstanbul Finans Zirvesi

3. İstanbul Finans Zirvesi

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, henüz Vakıfbank'ın ikincil halka arzının söz konusu olmadığını belirterek, "Ama ilerde gerekirse Halkbank'ta olduğu gibi orada da bir ikincil halka arz olabilir" dedi.

24.09.2012 14:22

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, henüz Vakıfbank'ın ikincil halka arzının söz konusu olmadığını belirterek, "Ama ilerde gerekirse Halkbank'ta olduğu gibi orada da bir ikincil halka arz olabilir" dedi.

Babacan, 3. İstanbul Finans Zirvesi'nde yaptığı konuşmanın ardından katılımcıların sorularını yanıtladı. Halkbank'ın ikincil halka arzı için düğmeye bastıklarını dile getiren Babacan, şu anda Halkbank'ın yüzde 25'inin halka açık olduğunu, ama yüzde 15, 20 ve 24'e kadar daha halka açılabilme durumlarının olabileceğini ifade etti.

Halkbank'ın halka açıldıktan sonra yüksek performans gösterdiğini anlatan Babacan, Vakıfbank'ın hisse ve ortaklık yapısı ile ilgili de bir miktar belirsizlik olduğunu kaydederek, "Yani kamu bankası mıdır özel banka mıdır, bu noktada belirsizlik söz konusuydu ama bundan önce asıl Vakıflar Genel Müdürlüğü'müzün bu hisseye sahip olup da çok düşük miktarda temettülerle işini yapmasındansa, hisseler karşılığında bir fon oluşturup bunun geliri ile Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün görevlerini yapmasının daha uygun olacağını düşündük" diye konuştu.

Ziraat Bankası'nın, Halkbank'ın ve Vakıfbank'ın kamu bankaları olmalarına rağmen, özel sektör mantığında çalışan bankalar olduğuna dikkati çeken Babacan, bunun özellikle yönetimin, çalışanların gerçekten bankacılık yapması ile ilgili bir durum olduğunu anlattı.

Bu kurumların daha önceki dönemlerde sürekli zarar eden, Hazine'den aldığı para desteği ile hayatını sürdüren kurumlar olduğunu anımsatan Babacan, sadece Ziraat Bankası'ndan son 9 yılda aldıkları temettünün nakit olarak 10 milyar doları geçtiğini kaydetti.

BDDK'nın, son yıllarda karın bankalar içinde tutulmasıyla ilgili çok haklı bir yaklaşım içinde olduğuna işaret eden Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu haklı bir yaklaşımdır. Bu kamu bankaları için de geçerli, özel bankalar için de. Bankacılık sektörümüz hızla büyüyor, kredi hacmi büyüyor, doğal olarak sermayenin de banka içerisinde olması gerekiyor. Özellikle Vakıfbank açısından durum böyle olunca, karın da ağırlıklı olarak banka içerisinde tutulması gerekir, doğrusu da o. Biz Hazine olarak bir menkul kıymet sepeti oluşturacağız. Bu menkul kıymet sepetinin hisseleri karşılığında Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün iradesine vereceğiz. Bunun sahibi Vakıflar Genel Müdürlüğü değil. Sadece idaresini ve temsilini yürütecek. Vakıfların tarihinde önemli bir adım olacak. Henüz Vakıfbank'ın ikincil halka arzı ile ilgili bir şey yok. Ama ilerde gerekirse Halkbank'ta olduğu gibi orada da bir ikincil halka arz olabilir."

Halkbank'ın halka arzı ile ilgili Özelleştirme İdaresi'ne talimat verdiklerini belirten Babacan, yetkililerin ellerinde tüfek, avcı gibi beklediğini, avı görünce işlemi yapabileceklerini ve Özelleştirme İdaresi'nin uygun gördüğü değerlerin oluşması gerektiğini ifade etti.

Bunun önümüzdeki haftalarda, aylarda olabileceğini tahmin etmediğini ifade eden Babacan, bir acele içinde olmadıklarını, uygun piyasa koşullarını beklediklerini söyledi.

-"Mali disiplinin olmadığı bir yerde merkez bankalarının görevleri sınırlı"-

Kendileri için mali disiplinin her şeyin başı olduğunu vurgulayan Ali Babacan, Türkiye'nin son yıllarda yakaladığı başarının en temel faktörünün mali disiplin olduğunu söyledi.

Mali disiplinin olmadığı bir yerde merkez bankalarının görevlerinin sınırlı olduğunu vurgulayan Babacan, mali disiplinin sağlanmasıyla diğer kurumlara rahat hareket alanı oluşturulabileceğini ifade etti.

2010-2012 yılı bütçe açığının yıl başında öngörülen rakamlardan biraz daha fazla olacağına yönelik hesaplamaların olduğunu aktaran Babacan, bunun daha da önemlisinin 2013'e nasıl sirayet edeceği olduğunu dile getirdi.

Bütçe harcamalarının, giderlerin her yıl enflasyon artı büyüme oranında arttığını aktaran Babacan, aynı miktarda artış gelir tarafında sağlanamazsa, bunun 1990'ların kötü dönemlerini beraberinde getireceğini vurguladı. Babacan, şöyle devam etti:

"Buradaki en önemli şey bütçe açığını kontrol etmek ve sürdürülebilir seviyede tutmak. Öte yandan neye ne yapılacağı konusunda dikkatli olunmalı. Bugün Türkiye'de satın alınan otomobillerin yüzde 70'i ithal. Doğalgaz tamamen ithal, petrolün hemen hemen tümü ithal. Dolayısıyla enerji kalemimiz dışarıya bağımlı olduğumuz kalemler. Dışarıya bağımlı olunan kalemlerde de iç tüketime çok dikkat etmemiz gerekiyor. Özellikle akaryakıt tarafına bakıldığında akaryakıt vergilerinde 2009'dan bu yana bir düzenleme yapılmamış. Akaryakıtta vergiler litre başına sabittir. Litre başına belli bir kuruştur. Yüzde değildir. Yüzde olsa 'işte fiyatlar arttıkça vergiler de artar' diyebilirsiniz. Dolayısıyla sabit bir kuruş olduğu için 2009'dan bu yana sadece enflasyonu karşılayacak bir ayarlama yaptık. Yani bir büyüme yok. Sadece yaptığımız 2009 Aralık'tan bu yana ne kadar enflasyon olmuşsa, o enflasyon oranında o akaryakıt içerisinde kuruş bazında sabit olan ve 2,5 yıldır değişmeyen ÖTV'yi enflasyon oranında bugüne getirmiş olduk. Önemli olan buradaki istikrardır. Bütçe dengesi bozulursa Türkiye'de ne güven kalır, ne huzur kalır. Buna çok çok dikkat etmeli ve bunun bilincinde hareket etmemiz lazım."

Öte yandan harcamalarda da dikkatli olunması ve israftan kaçınılması gerektiğini belirten Babacan, gelir tarafında da gider tarafında da yersiz harcamalarda tedbir alınılması gerektiğini ifade etti.

Çok zor bir dönemde olunduğunu ve dikkatli olunması gerekiğini dile getiren Babacan, bütçe dengelerinin Türkiye'deki istikrarın, huzurun temeli olduğunu vurguladı.

-"Vergi gelirleri düşse de sıhhatli bir büyüme var"-

Bütçede bir miktar bozulma olduğunu ve bu bozulmanın 3'te birinin gelirlerin beklenen kadar olmaması, 3'te 2'sinin ise giderlerin artmış olmasından kaynaklandığını anlatan Babacan, "Dolayısıyla atılacak adımların, atılacak tedbirlerin bu çerçevede düşünülmesi gerekiyor" dedi.

"Büyüme yüzde 4 değil de yüzde 3,5 oldu diye vergi gelirleri düştü" yaklaşımının doğru olmadığına dikkati çeken Babacan, Türkiye'de büyümenin kompozisyonunun değiştiğini, büyümenin iç tüketimden ihracat ağırlıklı bir büyümeye döndüğünü belirtti.

İç tüketimden ihracat odaklı büyümeye dönülünce vergi gelirlerinde bir miktar kayıp olduğunu anlatan Babacan, "Sadece yüzde 4'lük büyüme yüzde 3'e düştü. 'O yüzden vergi gelirleri düştü' demek yanlış bir analiz" diye konuştu.

Burada vergi gelirleri düşse de sıhhatli bir büyümenin olduğunu vurgulayan Babacan, "İç tüketimin daha makul oranlarda seyretmesi ama bunun yanında ihracatla dış taleple gelen bir büyüme, bizim tam arzu ettiğimiz bir büyüme kompozisyonu. Biraz bütçe maliyeti var ama biz ona katlanırız. Türkiye'nin tasarruf oranlarıyla orantılı bir şekilde büyümesi, sürdürülebilir bir büyüme oranına sahip olması her şeyden önemli" ifadelerini kullandı.

-"Birkaç haftaya kadar yenilenmiş Orta Vadeli Programı açıklayacağız"-

Birkaç haftaya kadar yenilenmiş Orta Vadeli Programı açıklayacaklarını vurgulayan Babacan, bugün 2012 için görünüme bakılacak olursa, cari açığın beklenilenden daha aşağıda, büyümenin beklenilenden daha aşağıda yüzde 4 değil de yüzde 3,5 olacağını, ama Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden olacağına ifade etti.

İşsizliğin beklenilen oranın 1 puan altında olacağını vurgulayan Babacan, büyümedeki yavaşlamaya rağmen işsizliğin 1 puan altında gelmesinin çok önemli olacağını söyledi.

Büyümenin en önemli amacının istihdam olduğunu belirten Babacan, yüzde 3,5'luk bir büyümeyle bile beklediklerinden daha iyi bir istihdam oluşturduklarını kaydetti.

Genel tabloya bakılacak olursa 2012'de çok sıhhatli bir büyümenin olduğunu vurgulayan Babacan, "Beklediğimizin daha da ötesinde bir başarı ile bu yılı tamamlayacağız. Bütçe konusunu söyledik. Belki orada 1 puanlık bir sapma olabilir. Ama 2013 için neler yapabileceğimizi Orta Vadeli Program'la ortaya koymamızda fayda olabilir. Belki bugün girmek çok doğru olmayabilir. Çünkü o tarihte biz bunun sadece teknik çalışmasını değil, siyasi karar verme açısından da fikslemiş oluyoruz" diye konuştu.

-"Türkiye'deki vatandaşların Avrupa standartlarında tüketici koruma mevzuatına kavuşması çok önemli"-

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın tüketici hakları ile ilgili bir tasarı hazırladığını ve bunu kamuoyu ile paylaştığına dikkati çeken Babacan, bunu daha sonra Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda sektör sektör değerlendirileceğini söyledi.

Düzenlemelerin hangi kanunda ne şekilde olacağının kararının verileceğini aktaran Babacan, çok dikkat edilmesi gerektiğini, bir yandan bir şey yaparken diğer yanda da başka şeylerin yıkılmaması gerektiğine işaret etti.

Popülizminden uzak durulması gerektiğinin altını çizen Babacan, gerçekler bazında hareket edilmesi gerektiğini, Türkiye'deki vatandaşların Avrupa standartlarında tüketici koruma mevzuatına kavuşmasının çok önemli olduğunu sözlerine ekledi.

(Son)

Muhabir: Sümeyye Dalkılınç

Yayıncı: Affan Kulunyar - İSTANBUL

Kaynak: AA

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement