CHP'nin Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak Koordinasyonunda hazırlanan Ekonomik Görünüm Raporu açıklandı. Çalışmasının bu sayısında, Eylül ayı Ödemeler Dengesi verileri, Ekim ayı Bütçe verileri, Ağustos ayı İşgücü ve İstihdam verileri değerlendirildi.
Buna göre, Eylül ayında cari açık piyasa beklentilerinin, 3 milyar doların altında kalarak 2,7 milyar dolar olurken ilk dokuz aydaki cari açık, geçen yılın aynı dönemine göre 21,2 milyar dolara gerileyerek, 39,3 milyar dolar oldu.
Altın ticareti cari açıktaki düzeltmede önemli rol oynamaya devam etti. İlk dokuz ayda altın hariç tutulduğunda, cari açıktaki düzeltmenin 21,2 milyar dolardan, 12,7 milyar dolara indiği dikkati çekildi. İlk dokuz ayda altın ticaretinin cari açıktaki düzeltmeye katkısı ise 8,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Raporda, diğer bir deyişle cari açıktaki her 100 dolarlık düzeltmenin 40 doları altın ticaretinden geldiği belirtildi.
Raporda, düzeltmenin üçer aylık dönemler itibariyle gelişimine bakıldığında ise altın ticaretinden en büyük katkının 5,5 milyar dolar ile yılın üçüncü üç ayında geldiği kaydedildi. Dolayısıyla altın şalı ayıklanınca cari açıktaki düzeltmenin yılın
üçüncü üç ayında önemli ölçüde yavaşladığı görüldü.
Öte yandan rapora göre, geçen yılın üçüncü üç ayına göre, altın hariç cari açıktaki düzeltme sadece 1,9 milyar dolar. Aynı rakam ilk ve ikinci üç ayda sırasıyla 3,8 ve 7 milyar olarak gerçekleşmişti.
DAHA ÇOK FEDAKARLIK YAPILDI
Raporda, üçer aylık dönemler itibariyle sanayi üretiminin gelişimine bakıldığında ise birinci, ikinci ve üçüncü üç ayda üretimin, geçen yılın aynı dönemine göre sırasıyla, yüzde 2,8, yüzde 3,5 ve yüzde 2,7 oranında arttığına yer verildi. Dolayısıyla üçüncü üç ayda altın hariç cari açıkta daha az bir düzelme için üretimdeki artıştan daha çok
fedakarlık yapıldığı görüldü.
Raporda ayrıca, cari açığın düzeltme hızındaki yavaşlamanın yanı sıra, açığın finansman kalitesinde belirginleşen bozulmanın da kaygı verici olduğu belirtildi. Geçen yılın ilk dokuz ayında finans hesabından gelen her 100 dolarlık kaynağın 17 doları net doğrudan sermaye girişi (yurtiçinde - yurtdışında doğrudan yatırım) şeklinde gerçekleşirken bu yılın aynı döneminde finans hesabından gelen her 100 doların ancak 14 dolarının net doğrudan yatırım girişi olduğu görüldü.
Buna karşın geçen yılın ilk dokuz ayında ülkeye gelen her 100 doların 23 doları portföy hesabından gelirken bunun şimdi 44 dolara çıktığı raporda dikkat çeken unsurlardan biri oldu. Bu 44 doların 39 dolarının da yabancıların aldığı kamu borçlanma kağıtları aracılığıyla ülkeye girdiği belirtildi. Özellikle yılın ikinci yarısında faizlerde düşüş beklentisi ile yabancıların devlet borçlanma kağıtlarına yöneldiği görüldü.
SPEKÜLATİF SICAK PARA GİRİŞİ
Raporda bir diğer dikkat çeken gelişme ise bu yılın Nisan ayından itibaren Net Hata noksan kaleminde başlayan çıkışın, son iki aydır yeniden para girişine dönmesi. Bu kalemden Ağustos ayında 841 milyon dolar girerken, Eylül'de 2 milyar dolar civarında bir para girişi olması. Gelişmeler, spekülatif sıcak para girişinin finansman içinde ağırlığının arttığını gösteriyor.
NOT ARTIŞINI TEŞVİK ETMEYECEK, ÖTELEYECEK
Raporda, "FITCH' in 5 Kasım 2012 tarihinde Türkiye'nin kredi notunu yatırım yapılabilir ülke statüsüne getirmesiyle bu tablonun daha da bozulması ve finansman içinde spekülatif kaynakların ağırlığının daha da artması ihtimali giderek artıyor" şeklinde bir ifadeye yer verilerek, "TL ve rekabet gücümüz üzerindeki baskıyı artıracak bu gelişmenin cari açıkta zaten yavaşlayan düzeltmeyi daha da olumsuz etkileyeceği ise aşikar" denildi.
Buna göre, Japon kredi derecelendirme kuruluşu JCR'ın Türkiye Başkanının yaptığı açıklamalar, FITCH' in zamansız aldığı bu kararla, diğer derecelendirme kuruluşlarının not artışını teşvik etmeyeceği gibi böyle bir olasılığın daha da öteleneceğini gösterdiği belirtildi.
Raporda yer alan "Merkez Bankası da sıcak para girişlerindeki hızlanmadan rahatsız görünüyor" ibaresi, Merkez Bankası Başkanı, 12 Kasım'da, yaptığı sözlü müdahalelerle kur sepeti için kritik seviyeler belirleyerek dalgalı kur rejiminin kağıt üstünde kaldığını ve Türkiye'de artık yönetilen dalgalı kur sistemine geçildiğini ilan edildiği şeklinde açıklandı.
Rapora göre, Ekim itibariyle 117,4 düzeyinde olan Reel kur endeksinin 120–125 sevilerine gelmesi durumunda Merkez Bankası'nın, faiz indirimi dahil her türlü müdahaleye başvuracağını piyasa oyuncularının artık bildiği belirtilerek, "Şimdilik sözlü müdahale ve para politikası araçlarıyla durum idare edilmeye çalışılsa da cari açıkla büyüme arasındaki ödünleşmeyi kıracak yapısal tedbirler olmadan orta ve uzun dönemde işlerin yürütülemeyeceği görülüyor" denildi.
TÜRKİYE'NİN KAYBEDECEK ZAMANI KALMADI
Raporda, rekabet gücünü tahkim edecek, ekonomide verimliliği ve etkinliği artıracak tedbirleri sürekli erteleyerek çok kıymetli bir zaman dilimini kaybeden Türkiye'nin kaybedecek daha fazla zamanının kalmadığı belirtildi. Bütçedeki bozulmanın kuvvetlendiğine dikkat çekilen rapora göre, Ekim ayı bütçe sonuçlarıyla birlikte, bu yıl mali dengelerdeki bozulmanın hangi boyutlara ulaştığı daha da belirginleşmeye başlağı kaydedildi.
Yılın ilk on ayında faiz hariç harcamaların, geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 18,5 artarken, vergi gelirlerinin aynı dönemde sadece yüzde 8,7 artış gösterdiği raporda belirtilen bir diğer nokta oldu. Raporda, aynı dönemde ortalama tüketici enflasyonun yüzde 9,5 olduğu dikkate alındığında vergi gelirlerinin reel olarak gerilemesine karşın, harcamalardaki yüksek reel artışın ilk anda dikkati çektiği görüldü.
FAİZ HARİÇ HARCAMALARDAKİ ARTIŞIN YÜZDE 50,6'SININ CARİ TRANSFERLERDEN GELDİ
Raporda, faiz hariç harcamalardaki yüzde 18,5'lik artışın alt detaylarına bakıldığında, bu artışın neredeyse yarısının cari transferlerden geldiğinin anlaşıldığı söylendi. Cari transferler bu yılın ilk on ayında, geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 22,2 artarken, aynı dönemde faiz hariç harcamalardaki artışa 9,4 puan katkı yaptığı görüldü. Diğer bir ifadeyle faiz hariç harcamalardaki artışın yüzde 50,6'sının cari transferlerden geldiği raporda kaydedildi. Raporda, geçtiğimiz yılın ilk on ayında faiz hariç harcamalardaki artış, 2010 yılının aynı dönemine göre, yüzde 10,3 iken bu artışa cari transferlerden gelen katkı yüzde 15,6 (1,6 puan) ifadelerine yer verildi.
AKTÜERYAL TEDBİRLERLE SORUNU ÇÖZÜME KAVUŞTURMAK MÜMKÜN DEĞİL
Raporda, "Sosyal güvenlik kuruluşlarının açık finansmanı amacıyla yapılan transferler giderek bütçenin yumuşak karnı haline geliyor" şeklinde ifadelere yer verildi. Buna göre ilk on ayda, geçen yılın aynı dönemine göre, bu kalemdeki artış yüzde 63 iken aynı dönemde cari transfer harcamalarındaki artışa yaptığı katkı yüzde 42,7 oldu.
2008'de sosyal güvenlik reformu diye takdim edilen düzenlemelerin derde derman olmadığı rakamlardan anlaşıldığı söylenen raporda, emeklilik yaşının, prim ödeme gün sayısının yükseltilmesi gibi aktüeryal tedbirlerle bu sorunun bir çözüme kavuşturulmasının mümkün oldağı raporda belirtildi.
Hükümetin, Türkiye'nin bu konudaki asıl potansiyelini ihmal ettiğini belirten raporda, "ülkenin sahip olduğu genç nüfusu üretim sürecine sokacak, gençlere kaliteli ve güvenceli (kayıtlı) istihdam yaratacak çareler üretilmediği sürece devletin sosyal güvenlik açıklarını kapamaya yönelik bütçeden yapacağı transferler de artmaya devam edecek" denildi.
Raporda, Türkiye'nin sahip olduğu bu fırsat penceresini mutlaka kullanması gerektiğine dikkat çekildi. Yılın üçüncü üç aylık dönemini kapsayan Ağustos ayı işgücü verileri işsizlikte dipten dönüşün sürdüğünü gösterirken, mevsim etkilerinden arınmış işsizlik oranını, bir önceki aya göre, 0,1 puan artarak yüzde 9,2'ye yükseldiğini, aynı dönemde işsiz sayısının 11 bin kişilik artışla 2 milyon 488 bin kişiye ulaştığı kaydedildi.
Raporda ayrıca geçen yılın Ağustos ayına göre ise, işsizlik oranının 0,4 puan ve işsiz sayısının 76 bin kişi gerileyerek sırasıyla yüzde 8,8 ve 2 milyon 445 bin kişi olduğu ifadelerine yer verildi.
DİKKAT ÇEKİCİ VE İZAHA MUHTAÇ AYRINTILAR BULUNUYOR
Raporda, 2012'de düşen büyüme ve üretimle beraber ekonominin istihdam yaratma kapasitesinin de giderek azaldığına dikkat çekildi. Son bir yılda yaratılan istihdamın Ağustos'ta 483 bin kişiye düşerek, kriz yılı olan 2009'un Ekim ayından bu yana en düşük seviyesine gerilediği bildirildi. Rapora göre yine bu yılın ilk sekiz ayı dikkate alındığında 2012'de ortalama istihdam artışının 662 bin kişiye kadar indiğinin anlaşıldığı bildirildi. Ayrıca geçen yıl ortalama istihdam artışının 1 milyon 460 bin kişi olduğu dikkate alındığında ekonomideki sert yavaşlamanın iş ve istihdam cinsiden maliyeti daha iyi anlaşıldığı belirtildi.
Raporda, bununla birlikte özellikle istihdamdaki artışın sektörel kırımlarına bakıldığında rakamlarda dikkat çekici ve izaha muhtaç ayrıntıların olduğu ifadesine yer verildi. 2012'de ekonomide yurtiçi talebin çöktüğü ve yurtiçi talebin 2012'de büyümeye negatif katkı yapacağı OVP dengelerinden anlaşılmasına karşın ilk sekiz ayda hizmet sektöründe ortalama istihdam artışının 685 bin olduğuna raporda yer verildi.
Raporda, oldukça canlı bir iç talebin olduğu ve yüzde 8,5'lik büyümenin tamamından fazlasının (yüzde 118) iç talepten geldiği 2011'de hizmet sektöründeki ortalama istihdam artışının 590 bin olduğu düşünüldüğünde açıklamaya muhtaç bir tablonun ortaya çıktığı belirtildi.
SERT FREN TARIM SEKTÖRÜNÜ ETKİLEDİ
Raporda, diğer ilgi çekici bir detay ise bu yıl iç talepteki sert frenin, sanayi sektöründen ziyade tarım sektörünü etkilemiş olması gösterildi. Bu yılın sekiz ayında ortalama tarım istihdamında 61 bin kişilik bir gerileme olduğunun kaydedildiği raporda, geçen yıl tarımda ortalama istihdam artışının 403 bin kişi olduğu belirtildi.
Buna göre raporda, "Ekonomide kara gün dostu olan, özellikle daralma çevrimlerinde ve kriz dönemlerinde işsizliğin saklandığı tarım sektörünün, zor bir yıl olan 2012'de, bu işlevini hizmet sektörüne devrettiği anlaşılıyor" ifadesine yer verildi.
"İŞ-KUR NEREDEYSE TÜRKİYE'DEKİ TÜM İŞSİZLERE İŞ ARIYOR"
"TÜİK ve İŞ-KUR işsizlik rakamları arasında, geçtiğimiz Mayıs ve Haziran aylarında belirginleşen çelişki, Ağustos'ta da devam ediyor" denilen raporda, İŞ-KUR rakamlarına göre Temmuz-Ağustos-Eylül döneminde kuruma iş aramak için başvuran işsizlerin ortalama sayısının 2 milyon 19 bin kişi iken, TÜİK' in Hane halkı İşgücü Anketi'nden aynı dönemde çıkan işsiz sayısının 2 milyon 445 bin kişi olduğu belirtildi.
Buna göre, Türkiye'de işsiz olan her 100 kişiden 83'ü İŞ-KUR'a başvurarak iş aradığını beyan ettiği raporda belirtilen bir diğer dikkat çekici unsur olarak yer aldı. Aynı sayının Mayıs ayında 95, Haziran'da ise 94 kişi olarak kaydedildiği raporda ayrıca belirtilerek, "İŞ-KUR neredeyse Türkiye'deki tüm işsizlere iş arıyor" denildi.
KAYIT DIŞILIĞIN BOYUTLARINI GÖZLER ÖNÜNDE
Raporda, iki kurumun yayımladığı işsizlik verileri arasındaki bu örtüşmenin gerçekleşmesinin fiilen mümkün olmadığı belirtilerek, İş-KUR'un kendine başvuran ve iş aradığını beyan eden vatandaşların kayıtlarını yayımlarken, TÜİK'in Türkiye'yi temsil ettiğini söylediği bir örnekleme setinden elde ettiği anket sonuçlarını kamuoyu ile paylaştığına dikkat çekildi.
Raporda, "Ekonomide kayıt dışılığın ve tarım gibi enformel sektörlerin ağırlığı düşünüldüğünde İŞ-KUR' un tüm işsizlerimize iş araması mümkün değil" denilerek, TÜİK' in yayımladığı istihdam verilerinin de Türkiye'de işgücü piyasalarındaki kayıt dışılığın boyutlarını gözler önüne serdiği kaydedildi. Esas işinden dolayı herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna dahil olmadan çalışanların toplam istihdam içindeki payının yüzde 40 civarında olduğu rapordaki bir diğer dikkat çekici unsur olarak yer aldı. Diğer bir deyişle, sosyal güvenlik kuruluşlarına kayıtlı olarak çalışanların toplam istihdam içindeki payının yüzde 60 dolaylarında olduğu ve bu oranın çok da değişmediği belirtiliyor.
Raporda ayrıca işsizlik ile ilgili olarak, "İŞ-KUR, Türkiye'deki tüm işsizlere iş arayamayacağına ve işgücü piyasasındaki kayıt dışılığın boyutu bizzat TÜİK rakamları ile teyit edildiğine göre işsizlik rakamlarının TÜİK tarafından düşük tahmin
edildiği gibi bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor" denildi.
GÖK (MK) - İstanbul/ Merkez
Son Dakika › Ekonomi › Chp, Ekonomik Görünüm Raporunu Yayımladı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?