Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Reyhanlı saldırısıyla ilgili, "İçişleri Bakanlığımızın verdiği bilgilerle, soruşturma safhasında şu ana kadarki ifadeler, ikrar, tutanaklar, mahkeme huzurunda birbirini teyid eden ifadelerden anlıyoruz ki hem Türkiye içerisinde bu işin boyutu hem de Türkiye dışında bu işin planlayıcıları, azmettiricileri ve tedarikçileri var" dedi.
Arınç, Bakanlar Kurulu Toplanlantısı'nın ardından gündeme ilişkin gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Başbakan Erdoğan'ın Gazze ziyareti ile ilgili tarihin belli olup olmadığının sorulması üzerine, Arınç, "Önce mayıs olarak düşünüldü, mayıs ayının yoğun programı içerisinde buna imkan bulunamadı. Kısmet olursa haziran ayı içerisinde buna imkan aranıyor. Henüz günü belli değil. Kararlaştırıldığında basınımız mutlaka bunu duyacaktır. Bugünkü toplantımızın gündeminde de yoktu. Onu sadece Sayın Başbakanımızın kendi programı ve karşı tarafın da şüphesiz uygun bulacağı tarihle sınırlı olarak düşünmemiz gerekiyor" diye konuştu.
Arınç, başka bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Reyhanlı saldırısıyla ilgili Esed rejimini işaret ettiğini ve ellerinde belgeler bulunduğunu söylediğini anımsatarak, bu belgelerin Bakanlar Kurulu Toplantısı'nda gündeme gelip gelmediğini sorması üzerine, şunları söyledi:
"Başbakanımızın konuşmasının yanında İçişleri Bakanımız da defalarca bu konuda yakalanan şahısların kimler olduğu, kimlerle irtibatlı olduğu konusunda bazı açıklamalar yaptı. Şu anda yargı süreci başlamış durumda. Bildiğiniz gibi yakalananlardan itiraf edenler var. Bu itiraf edenlerin bağlantıları ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. O bağlantılar tamamlandığında soruşturma evresi bitmiş olacak ve yargı süreci başlamış olacak. Bu soruşturma süreci gizli olduğundan ancak iddianame tanzim edildikten sonra kovuşturma sürecinin açık olabileceğinden bahsetmiştim. Ama biz bu bağlantıları şu anda hemen hemen İçişleri Bakanlığımızın verdiği bilgilerle soruşturma safhasında şu ana kadarki ifadeler, ikrar, tutanaklar, mahkeme huzurunda birbirini teyid eden ifadelerden anlıyoruz ki hem Türkiye içiresinde bu işin boyutu hem de Türkiye dışında bu işin planlayıcıları, azmettiricileri ve tedarikçileri var. En iyisi bu konuda soruşturma sürecinin bitmesini beklemek. Ona da çok az bir zaman kaldı."
-Mavi Marmara olayı-
Mavi Marmara saldırısında yararlananların ailelerine tazminat ödenmesi konusunda İsrail ile yapılan görüşmelerle ilgili gelişme olup olmadığı yönündeki soruyu da yanıtlayan Arınç, şu ifadeleri kullandı:
"Bu konu henüz bitmedi. Üzerinde çalışmalar devam ediyor. Bugüne kadarki temaslar sırasında bazı konularda anlaşma sağlanmıştı, yani tazminatın hangi konuları kapsayacağı, hangi parametreler esas alınarak tazminat konusunda bir anlaşma yapılabileceği, ancak bir iki konu var ki o konular henüz netleşmedi. Biz bunların üzerinde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Üçüncü bir toplantı konusunda da henüz bir yer ve tarih belirlenmiş değil, buna ihtiyaç da kalmayabilir.
Ancak sorduğunuz için söylüyorum, şöyle bir paradigma konusunda belki bir iki çalışma daha yapmamız gerekecek. Bildiğiniz gibi 3 sene sonra İsrail açıkça ve alenen özür dilemişti. Bu özürle bağlantılı olarak da iki konu daha var. Bu tazminat konusudur. Bir diğer konu da şüphesiz Filistin'e ve Gazze'ye uygulanan ambargo ve ablukaların kaldırılması konusudur. Bunların üçü de eşzamanlıdır. Yani 'biri bitsin öbürüne başlayalım, öbürü bitsin ne zaman bitecekse ondan sonra ona sıra gelsin böyle bir anlayışın içerisinde değiliz. Özellikle üçüncü konu üzerinde İsrail'in şüphesiz olumlu adımlar atması, bu konuda verdiği taahhütlere de sadık kalması gerekiyor. Evet, Sayın Başbakan Gazze ziyaretinde belki gelinen noktayı görebilecektir ama o güne kadar İsrail'in Gazze abluka ve ambargosuna karşı hangi pozitif adımları attığını ve bu konuda verdiği sözlerin ne kadarını uygulayabildiğini görmemiz gerekiyor."
-Özür, tazminat ve ambargo şartı-
Mavi Marmara'ya yapılan saldırının haksız bir fiil olduğuna işaret eden Arınç, şöyle devam etti:
"9 yurttaşımız hayatını kaybetmiş, pek çok yaralı ve pek çok mağdur ortaya çıkmıştır. Bu haksız fiili tazminata yol açan bir sebep olarak görüyoruz ve dolayısıyla hukuk açısından tazminat taleplerimizi açıkça özür dilenmiş olmasıyla birlikte bunun bir haksız fiil olduğunun da tespit edilmesine bağlıyoruz. Bu hiçbir kişinin 'ya çok kötü olmuş, çok üzüldük, bu üzüntümüzün karşılığında size şöyle bir yardım yapalım da bu üzüntümüzü hafifletelim demesini beklemiyoruz. Bu bir üzüntünün karşılığı değildir. Bu bir haksız, korsanlık yoluyla yapılan bir haksız fiilin karşılığı olarak mutlaka yerine getirilmelidir. Size iki ipucu verdim, bu iki ipucu pek çok konularda anlaşmış olmamıza rağmen meselenin bu şekliyle kabul edilip edilmemesine bağlı olarak gerçekleşecektir. Bir üçüncüsü de şüphesiz özür, tazminatla beraber hiç zaman kaybetmeden İsrail'in Filistin'e ve Gazze'ye uyguladığı haksız ambargonun bir an önce kaldırılması şartına da bağlıdır. Buradan bunu da söylemek durumunda kaldım."
-"MHP'den tepki verileceği dünya yıkılsa aklıma gelmezdi"-
Başbakan Yardımcısı Arınç, dün Manisa'da bir törende Mehter Marşı'nın seslendirilmesine ilişkin talebinin ve MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin buna tepki gösterdiğinin hatırlatılması üzerine, "CHP'nin tepkisini normal karşılıyorum da MHP'den tepki verileceği dünya yıkılsa aklıma gelmezdi. Demek ki konuşacak bişey bulamamış çok sayın profesörümüz bugün de bu konuya girmiş. TBMM tarihinde ilk defa oluyor. Hiçbir sıfatı olmayan bir milletvekili, her gün kendisine basın bürosunda bir saat ayırıyor ve o saati doldurmak üzere de aklına ne gelirse konuşuyor. Buradan kendisine saygılarımızı iletelim ama bu kötü bir örnek" karşılığını verdi.
2007 yılında Torbalı'da katıldığı benzer bir törende, sunucunun tüm kalabalığı ayağa kaldırarak 10'uncu Yıl Marşı'nı okumaya zorlamasına tepki gösterdiğini anlatan Başbakan Yardımcısı Arınç, dün şenliğin düzenlediği köyün kendi köyü olduğunu söyledi. Törenlerde Mehter Takımı'nın en sona bırakıldığını ve Mehter Takımı'nın saatlerce ayakta bekletildiğini anlatan Arınç, şunları kaydetti:
"Biz adamcağızları ayakta beklememeleri için bir tarafa alırken bir de 10'uncu Yıl Marşı başlamasın mı kardeşim. Aman Allah'ım aklımı koru' dedim. Şu Mehter burada duruyorken önce bu başlasa, çalsa da sonra gönlünüzce 10'uncu Yıl Marşı'nı söyleseniz ne kadar iyi olur anlamında bir iki söz söyledim. Şimdi CHP'nin buna hayıflanmasını anlıyorum çünkü onlar 27 Mayıs darbesini de bir devrim olarak görürler. 27 Mayıs darbesine bugüne kadar hiçbir CHP'linin karşı çıkmadığını çok iyi biliyorum. 27 Mayıs'ın yıldönümünde bize 10'uncu Yıl Marşı'nı çaldırıyorlar. 10'uncu Yıl Marşı'nı bu kadar çok beğeniyorsa CHP, bir teklifim var. CHP genel merkezinden 24 saat aralıksız 10'uncu Yıl Marşı'nı çalsınlar veya Meclis'te Grup toplantılarına mutlaka 10'uncu Yıl Marşı'yla başlasınlar. Cumhuriyet'in 90'ıncı yılındayız. 2023'te 100'üncü yıl olacak. Şimdi toplantıların her birinde uzun uzun 10'uncu Yıl Marşı'nı ayakta ellerindeki bayraklarla söylemenin yeri mi güzel kardeşim. Bana göre değil. Ben bunu söyledim. Nezaketle, güzellikle önce Mehter'le başlarsınız. Ondan sonra da isteyen 10 defa 10'uncu yıl Marşı'nı söyler dedim. Bak buna Özcan Yeniçeri bile tepki göstermiş. Allah'ım aklımızı koru."
"İstiklal Marşı denildiğinde ayağa fırlarız. Bütün hançeremizle o güzel marşı söyleriz. 10 kıtasının 100 kelimesine de gönülden katılırız" diyen Arınç, "İstiklal Marşı bizim marşımız ama onun dışında Fetih Marşı'nı da severiz. 10'uncu Yıl Marşı'nı da severiz ama herşey yerli yerinde olacak. 29 Mayıs İstanbul'un Fethi'nde sen neyi çalarsın kardeşim. Fetih Marşı'nı mı 10'uncu Yıl Marşı'nı mı?" dedi.
- Ankara
Son Dakika › Güncel › Bakanlar Kurulu Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?