Başbakan Erdoğan: Bunları Biz Asla Unutmayacağız (3)

"halkımız BİZE PARALEL YAPIYLA MÜCADELE TALİMATINI VERDİ"

Başbakan Erdoğan, AK Parti grubundaki konuşmasında kendisine yöneltilen 'diktatör' eleştirilerine yanıt vererek; "Utanmadan hala bize diktatör diyor. Bizim milletimiz diktatörlere bu kadar sevdalı mı ya? Nasıl oluyor da gelip böyle bir aşkla partimizin peşinde? Bize diktatör diyen o kalemlerin her daim kaybedip koltuğuna gömülenlere söyleyecek bir çift sözü olmadı. İlkelerini, ideallerini hatta arkadaşlarını satıp CHP'ye oy vereceğini ilan eden gazeteciler acaba şimdi CHP'ye hesap soracaklar mı? Soramazlar. Onlarda böyle bir kültür, ahlak yok.  77 milyonu kucakmaya, bir ve beraber görmeye devam edeceğiz. Yüzde 45,5 oy almış olmamıza rağmen, biz sandıkta verilen mesajı iyi okumanın gayreti içinde olacağız. Burada şu hususun altını özellikle çiziyorum. Aziz milletimiz gezi olaylarının iç yüzünü gördü 17 ve 25 aralık darbe girişimini gördü. Gerçek niyetini çok iyi anladı. Ancak milletimiz sabretti. Gezi olayları karşısında sabretti. Atılan adımlara aynı şekilde karşılık vermedi. 17 ve 25 Aralık darbe girişimi karşısında sabretti. Adeta dişini sıktı. Allah'a hamdolsun, bütün tahriklere, kirli kampanyalara rağmen milletimiz sokağa çıkmadı, saldırılara karşılık vermedi. Oyuna gelmedi, tuzağa düşmedi. Millet sabırla sandığı bekledi. Önce miting meydanlarında milletimiz gövde gösterisini yaptı. Ardından sandıkta söyleyeceğini çok net bir biçimde söyledi. Biz aziz milletin sandık yoluyla verdiği mesajı çok net aldık. Bu mesajı CHP, MHP, BDP alamadı. Millet bize güvenoyu verdi, politikalarımızı teyit etti. En önemlisi halkımız bize paralel yapıyla mücadele talimatını verdi" diye konuştu.

"BU YAPININ TASFİYESİ İÇİN MİLLET BİZE YETKİ VERDİ"

Yapılanları unutmayacaklarını dile getiren Başbakan Erdoğan, 'Paralel yapıyla' mücadele edeceklerini belirterek şunları söyledi; "Vatana ihaneti, ajanlık ve casusluk faaliyetleri artık tescillenen, Türkiye'nin istiklaline açıkca kasteden bu yapının tasfiyesi için millet bize yetki verdi. Bu konuda en küçük bir tereddütün içinde olmayacağız. Tekrar ediyorum, yapılan ihaneti asla unutmayacağız. Paralel yapının, MİT TIR'larına yapılan saldırıyı, en gizli görüşmeyi yayınlamasını, şahsıma, aileme, arkadaşlarıma yaptıkları ahlaksızlıkları asla sineye çekmeyeceğiz. Bu noktada hukuk ve demokrasiden taviz vermeyeceğimizi, burada bir kez daha vurgulamak istiyorum. Sorumluların hepsi yargı önünde hesap verecekler. Fakat kendi paralel yargıları önünde değil, milletin yargısı önünde hesap verecekler. Paralel yapının, uluslararası bağlantılarının üzerine gideceğiz. Seçim sonrası ilk ziyaretimizi Azerbaycan'a yaptık. Güncel konuların yanında paralel yapı meselesini de el aldık. Uluslararsı platformlarda bu mesele gündemimizde olmaya devam edecek. Hukuk dışı ekonomik faaliyetin tamamını inceleme altına alacağız. Kayıtsız şeklinde toplanan paralarında, haraçların da hesabı tek tek sorulacak. Buradan halkımıza bir kez çağrı yapıyorum: 'Bu paralel yapının bu şekilde kayıtsız para toplamasına, insanların samimi duyguları istismar etmesine artık müsamaha göstermeyelim. Elinizdeki bilgileri de lütfen bizimle paylaşın' diyorum. ve unutmayın namussuzlar kadar namuslular cesur olmadıkça başarıyı elde edemeyiz. Tehdit altındaki herkese, kendisine şantaj yapılan herkesin korkmadan, çekinmeden bunları bizimle paylaşmasını istiyoruz. Artık hiç kimsenin endişesi olmasın. Bu paralel yapının tehdit ve santajlarına hiç kimse boyun eğmesin. Aynı şekilde paralel yapının mensubu olan kardeşlerime de buradan bir kez daha çağrı yapıyorum. Bu yapının ne kadar takiyeci, yalancı, iftiracı olduğunu, nasıl bir ihanetin içinde olduğunu eminim ki bu kardeşlerim de gördüler. Kardeşlerimin ciddi bir aldatılmışlık duygusu içinde olduklarını biliyorum. Bu yapı çok ciddi itikadi sorunları ihtiva eden bir yapıdır. Örgüt liderinin bir alim değil, bir hoca değil, bir holding patronu, örgüt yöneticisi olduğu açıkça görülmüştür. Tabandaki kardeşlerimizin hayal kırıklığı yaşadığını biliyorum. Onların hissiyatını ben de paylaşıyorum. Zira sadece onlar değil, bizlerde aldatıldık. Kardeşleri tarafından kuyuya atılan Hz. Yusuf'un hissiyatı neyse bizim de odur. Sadece onlar değil bizlerde sırtımızdan hançerledik. Bu mücadelede artık onların da bizimle olmasını bekliyor, tabanı kast ediyorum tavanı değil, bu zor günleri birlikte daha kolay aşacağımıza yürekten inanıyorum."

Başbakan Erdoğan, 30 Mart'ta çıkan mesajlardan birinin de çözüm sürecinin muhafaza edilmesi mesajı olduğunu söyledi. Sürecin sandığa yansıdığını söyleyen Erdoğan, halkın çözüm sürecine destek verdiğini söyledi.

"YETİMİN HAKKINA EL UZATANA ASLA MÜSAMAHA GÖSTERMEYİZ, O ELİ KIRMAKTA ASLA TEREDDÜT ETMEYİZ"

Erdoğan, yolsuzluklar konusunda hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayacaklarını dile getirerek; "Biz yola çıkarken '3Y' ile mücadele dedik. Yolsuzluk, yasaklar ve yoksulluk. Biz bu mücadeleyi başarıyla verdik. Süreç içerisinde varsa onlarında üzerine gideriz. AK Parti yolsuzluklarla mücadele etme kararlılığıyla iş başına gelmiş, 12 yıl boyunca da bunu başarıyla sürdürmüştür. Samimi her iddiayı ciddiye alırız, ciddi her iddianın üzerine kararlılıkla gideriz. Yetimin hakkına el uzatana asla müsamaha göstermeyiz, o eli kırmakta asla tereddüt etmeyiz. Bu konuda da hiç kimsenin endişesi olmasın. Her iftiraya, her iddiaya da boyun eğecek değiliz. Çünkü bu işi malum anamuhalefetin genel müdürü gayet iyi başarıyor. Hayatı bu tezgahlarda geçmiş. Onun yanında yavru muhalefetin başındaki şahısta bu işleri iyi beceriyor. Biz seni 3,5 yıllık o koalisyon hükümetindeki yapınla iyi biliyoruz. Yüce Divan'da sizler bundan dolayı yargılandınız. Diyeceksin ki 'Biz oradan aklanarak çıktık' Bırakın o işleri. Bütün bunlar açık net ortadayken, şimdi yavuz hırsız ev sahibini bastırılmış diye attığınız adımları görüyoruz. İkinizde bunu yapıyorsunuz. Bununla milleti aldatacağınızı zannediyorsunuz. SSK'nın genel müdürü olduğun zamanlarda ortaya çıkan yolsuzluklar malum. Rahşan affıyla kurtulan bir kişi durumundasın. Nitekim yolsuzluk klasörü önünde poz verdiğin kişiyi İstanbul'a aday yaptın. Kazanacağını zannettin. İstanbul'da tarihi bir tokadı, Osmanlı tokadını yediniz. Şimdi ne yapıyorlar? Arada yaklaşık 700 bin fark var acaba iptal ettirebilir miyiz? Mantık bu, kafa yapısı bu. Her seferinde bu millet size bu tür adalet tokadını atmaya devam edecek" diye konuştu.

"Paralel yapının algı operasyonlarına da göz yumacak değiliz" diyen Erdoğan sözlerine şöyle devam etti; "Ancak her iddianın da incelenmesinden asla kaçınmayacağız. TBMM'nin iddiaları soruşturmasını bizzat iddiaların hedefi olan arkadaşlarımız istedi. Gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlayacağız. AK Parti Genel Merkezinde resmi olmayan sonuçlara göre veriler değerlendirildi. AK Parti 2004 yerel seçimlerinden yüzde 41,7 oranında oy almıştı. 2009'da oy oranımız yüzde 38,4 olarak gerçekleşti. 30 büyükşehir başkanlığı ile 51 ildeki, oy oranımız yüzde 45,5 oldu. Geçerli 45 milyon oyu 20 milyon 540 binini AK Parti aldı. CHP yüzde 27,8 ile 12 milyon 500 bin oy aldı. MHP yüzde 15 ile 6 milyon 871 bin oy aldı. BDP'de yaklaşık 2 milyon oy aldı. Burada bir noktaya dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Sonuçları hazmedemeyenler, AK Partinin yerel seçimdeki oy oranını genel seçimle karşılaştırmak gibi bir kurnazlık içine giriyorlar. Kalemşörler de bu şekilde rakamları çarpıtabilir. Elma armutla kıyaslanmaz. AK Parti 2009 seçimlerine göre oy oranını 7 puan artırmış, rekor seviyede oy almış, 30 Mart seçimlerinin tartışmasız galibi olmuştur. CHP ve MHP oylarını topladığınızda AK Parti'nin oylarına yetişemediğini görürsünüz. Yani AK Parti, CHP ve MHP'nin toplamından daha fazla oy oranına ulaşmıştır. AK Parti rakiplerine açık ara fark atmıştır. Bu verilerde seçimin yenilenmesi kararını alan Ağrı'yı dışarda tutuyorum. Türkiye genelinde 1394 belediyenin 823 tanesini AK Parti adayları kazanmıştır. Daha neyi konuşuyorsunuz ya? Siz nasıl köşe yazarısınız ya? Siz nasıl yorum yapıyorsunuz ya? Sosyal değerlendirmeden vazgeçtiniz, psikolojiden vazgeçtiniz. Hiç değilse iki kere ikinin dört olduğunu anlayın ya."

"TWİTTER'A, YOUTUBE'A, FACEBOOK'A HİZMET ETMİŞ OLURSUNUZ"

Başbakan Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin twitter kararını eleştirerek şunları kaydetti; " Twitter, YouTube ve Facebook gibi uluslararası şirketlerin son derece kuralsız biçimde Türkiye'ye yönelik saldırılarda araç olarak kullanıldığını herkes gördü, izledi. Biz özgürlükleri kısıtlamak gibi bir yaklaşımın içinde olmadık, olmayız. Biz niçin okullarda hedefimiz şu anda 10 milyonu aşkın, iPad dağıtımı yapacağız. Bütün bunları niye yapıyoruz? Ancak hiçkimsenin özgürlük maskesi altında hakaret etmesine de göz yummayız. Türkiye'nin ulusal güvenliğini ilgilendiren çok önemli konularda bile bu şirketlerin sorumsuzca hareket ettiklerini herkes gördü. Bu şirketler bir çok ülkenin kurallarına uyduğu gibi Türkiye'nin de kurallarına uymak zorundadır. ABD, İngiltere, Almanya, Rusya ile nasıl işbirliği yapıyorlarsa bizimle de yapacaklar. Gelecekler burada vergilerini ödeyecekler. Anayasaya, yasaya, kişilik haklarına saygı gösterecekler. Birileri çıkıp bu çıkarları milli çıkarlarımızın üzerinde görebilir. Türkiye'nin en acil hukuki sorunlarını gündeme almayanlar, uluslararası şirketler hakkında alelacele kararlar verebilir. Biz Türkiye'yi, milli güvenliğimizi, kişilik haklarını ve mahremiyeti savunmaya devam edeceğiz. 30 Mart'ın ardından yeniden sanal tartışmalara çekmek isteyenlere karşı son derece dikkatli olunmasını rica ediyorum. Bireysel başvuruyu getiren iktidar biziz. Adı üzerinde bireysel başvuru. Eğer siz kalkar, bireysel başvuru değilde bütüncül bir anlam taşıyan, yasa veya bir orada uygulamayı getirme kararını alacak olursanız tarih sizi affetmez. Siz bununla sadece uluslararasu ticari şirketlere hizmet etmiş olursunuz. Adete twitter'a, youtube'a, facebook'a hizmet etmiş olursunuz. Adı üzerinde, bireysel başvuru. Bu kararı siz bir kişi için verebilirsiniz. Ama bütünü kapsayacak şekilde böyle bir kararı veremezsiniz. Ha bize düşen neydi, bu karara uymak, bizde uyduk. Ama saygı duymak zorunda değilim ve saygı duymuyorum. ve ben milletimizi de özellikle, bakın yasa başkadır hukuk başkadır. Hakla hukukla yasayı birbirine karıştırmayalım. Burada hukuk, hak tecelli etmemiştir. Onun da tecelli edeceği gün temenni ederim ki yakındır. Çünkü bu kararın düzeltilmesi lazım."

"BENİM CUMHURBAŞKANIMIZLA KONUŞMAK SURETİYLE İSTİŞARE ETMEMDEN DAHA NE DOĞAN NE OLABİLİR"

Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendirerek şunları söyledi; "Ağustos ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, pişkinlik içinde yeniden gerilim isteyenlere biz böyle bir fırsatı tanımayacağız. Türkiye tarihinde ilk kez halkın oylarıyla bir Cumhurbaşkanı seçecek. Ana muhalefetin liderine bak ya, 'biz sivil cumhurbaşkanı istiyoruz'. Şu anda siyasi partilerin milletvekillerinin teklifiyle Cumhurbaşkanlığı adayı olunabiliyor mu? Olunabiliyor, bu iş bitmiştir. Bunun kim olacağı konusundaki kararı sen veremezsin. Aday olacaksan seni aday yaparlar. Eğer yavru muhalefetin başındaki aday olacaksa o aday olur. Çıkarsınız meydana, millet kimi takdir ederse onu seçer. Yavru muhalefetin başında zat garip garip şeyler söylüyor. İki kişi oturacakmış konuşacakmış. Olabilir bundan daha doğal daha tabi ne var? Benim Cumhurbaşkanımızla konuşmak suretiyle istişare etmemden daha ne doğan ne olabilir. Nihayetinde kararı verecek olan millet. Millet nasıl karar verirse herkes ona uymak zorundadır. Sen de uyacaksın. Yeri geldi Cumhurbaşkanının davetlerine katılmadınız. Yeri geldi katılmadıklarınıza sonra katıldınız. Çünkü…Akif'in güzel beyitleri var bunlarla ilgili ama şimdi söylemek işime gelmiyor. İnşallah bu sürecin birlik beraberlik içinde dürüst bir rekabet içinde geçmesi için biz yapıcı olmaya devam edeceğiz. Seçim sürecinde 'Millet eğilmez, Türkiye yenilmez' demiştik. Evet, millet eğilmedi, Türkiye yenilmedi." - Erdoğan