Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, HDP'nin Fethiye İlçe Başkanlığı binasının açılışındaki gerginlik ve Türkiye'nin bazı kentlerindeki buna benzer olaylara ilişkin, "Bu yapılan hareketi, bir barbarlık olarak görüyorum. HDP olsun, başka bir siyasi parti olsun, ismi hiç önemli değil, siyaset yapma özgürlüğü bulunan herkesin başı dik, alnı açık, Türkiye'nin her yerinde, 780 bin kilometrekarenin her karışında siyaset yapma hakkı vardır. Bu hakkı engellemeye çalışmak anayasayı ihlal etmek demektir" dedi.
Arınç, Bilecik'teki seçim çalışmaları kapsamında Ankara'dan Yüksek Hızlı Tren (YHT) ile geldiği Eskişehir Garı Vip Salonu'nda yaptığı konuşmada, Ukrayna'da yaşanan olaylara değindi.
"Ukrayna'da başlayan olayların nasıl bir sonuç verdiğini ve vermek üzere olduğunu hepimiz ibretle görüyoruz" diyen Arınç, şöyle devam etti:
"(Ukrayna) Ülke parçalanmak üzere. Halbuki o olayları başlatanlar Kiev'de başka amaçlarla yola çıkmışlardı. Şimdi başka sonuçlar meydana geliyor. Toplumsal gösteriler de böyledir. Eğer yasa dışı örgütler işin içerisine karışırsa, yani yakmayı, yıkmayı, öldürmeyi, parçalamayı, kamu malına zarar vermeyi amaçlayanlar işin içerisine karışırsa ve toplumdan onları ayırt edemezsek o zaman böyle ülkeyi yasa boğan olayların da yaşanması kaçınılmaz oluyor. Bu tertemiz, bu cennet vatanımızda güzellikler içerisinde ve huzur içerisinde yaşamalıyız. Hükümet, ülkeyi yöneten hükümet her zamanki gibi duyarlı olmalı, görevinin başında olmalı ki öyledir. Bundan hiç şüphemiz yok. Bu olaylar bu acılar kesinlikle yaşanmamalı. Ben ailenin tabi bu kadar acı karşısında mutlaka duyarlı olacağını düşünüyorum ama babası Sami Elvan'ın söyledikleri kulağımızdan hiç gitmemeli. O büyük acısını, ülkemizde bu tür olaylar bir daha yaşanmasın diye hepimize ders veriyor. Dolayısıyla bu dersi hepimiz almalıyız. Ben bugün cenazesi kaldırılacak olan bu yavrumuzun herkes kendi çocuğuna bakarak, herkes kendi kardeşine bakarak, bu acıların bir kez daha yaşanmaması için ne kadar duyarlı olmamız gerektiğini bir kez daha düşünmesini temenni ediyorum."
"Siyasete müdahale etmek isteyenlere fırsat vermemeliyiz"
Arınç, bir gazetecinin "Halkların Demokratik Partisi seçim ofislerine yönelik yapılan saldırılar için neler söylemek istersiniz?" sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Bu da ikinci bir hadise, ikinci bir acı. Maalesef son zamanlarda Fethiye'de ama daha önce bildiğim kadarıyla İzmir'in bir ilçesindeydi. Başka bir ilçede de yaşanmış olabilir. Son günlerde biraz yoğunluk kazandı bu olay. Halkların Demokratik Partisi bildiğiniz gibi BDP'den farklı olarak özellikle Orta, Batı Anadolu ve Karadeniz'de örgütlenen ve aday göstererek, seçimlere katılan bir parti. Yüksek Seçim Kurulu, bu partinin seçimlere katılmasına imkan ve izin tanıdı. Bu yapılan hareketi, bir barbarlık olarak görüyorum. HDP olsun, başka bir siyasi parti olsun, ismi hiç önemli değil, siyaset yapma özgürlüğü bulunan herkesin başı dik, alnı açık, Türkiye'nin her yerinde, 780 bin kilometrekarenin her karışında siyaset yapma hakkı vardır. Bu hakkı engellemeye çalışmak anayasayı ihlal etmek demektir. Bu hakkı engellemek ve bu kişilerin özgürlüklerini kısıtlamak, ceza kanunlarına göre de suçtur. Bırakınız anayasayı, ceza kanunlarını ama evrensel hukuk prensipleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bize siyaset yapma hakkını engelleme fırsatını vermiyor. Dolayısıyla hangi siyasi görüşten olursa olsun, Türkiye'de insanlar siyaset yapmalıdır. Biz siyaset alanını genişletmeliyiz. Siyasete müdahale etmek isteyenlere fırsat vermemeliyiz. Siyaseti güçlü kılmalıyız. Yaptığımız bütün demokratik çalışmalar, artık paketlerin sayısını söylemiyorum. Her demokratikleşme paketi siyaset alanını genişletmek ve güçlendirmek içindir."
"Herkese siyaset yapma hakkı verdik"
Arınç, Meclis'in son çalışma gününde 20-25 maddelik bir demokratikleşme paketi çıkardıklarını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Siyasi partilerin daha kolay kurulabilmesini, ilçe ve belde sayılarını daha da düşürdük. Herkesin siyaset yapma hakkını verdik. Partilere üye olma şartlarını kolaylaştırdık. Partilerin farklı dillerde propaganda yapabileceği kurallarını getirdik. Oysa bu yapılan şey özellikle belediye imkanlarıyla zannediyorum Fethiye'de çünkü itfaiye aracı bildiğim kadarıyla belediyeye aittir. Oradaki yerel yöneticilerin de ister kaymakam olsun, ister emniyet müdürü olsun, ister belediye başkanı olsun, belediye görevlileri olsun. Bir partinin tabelasını zorla yere indirmek, yere atıp parçalama hakları yoktur. Bu resmen bir suçtur. Bu suçu kim işlediyse şüphesiz bakanlığımız onlarla ilgili de bir soruşturma yapmalıdır. HDP ya da X partisi Türkiye'nin her yerinde teşkilat kurabilir, her yerinde aday gösterebilir, her yerinde seçime katılabilir, her yerinde propaganda yapabilir. Bunu engellemek, bunun önüne geçmek elbetteki bir Anayasa'yı ihlal suçudur. Buna hiç kimsenin izin vermemesi gerekir. Sonra bu ne kadar garabettir ki Barış ve Demokrasi Partisi her yerde kurulu, tabelası var, gerekiyorsa seçimlere giriyor. Onlara karşı gösterilmeyen bir tepki, onların kardeşi olan başka bir partiye gösteriliyor. Bu zannediyorum ki seçimlere yönelik bir siyasi provokasyondur. Başka bir zamanda olsa gösterilmeyecek tepkilerin seçime katılırken gösteriliyor olmasını konjonktürel buluyorum. Ne kadar haksız buluyorsam o kadar da konjonktürel buluyorum. Ben bu olayları fevkalade derin bir üzüntüyle izliyorum. İsmi geçtiği için söylüyorum ama tekrar etmeyeceğim. Her siyasi partinin Türkiye'nin her yerinde siyaset yapma hakkı vardır. Bunu engellemek hiçbir resmi kurumun da işi değildir. Hiçbir yurttaşımızın da görevi değildir. Dolayısıyla bu bir barbarlıksa bunu işleyen insanlar da adalet karşısında mutlaka hesaplarını verecektir."
Muhalefetin Meclis'i olağanüstü toplama talebi
Arınç, bir gazetecinin "Muhalefetin meclisi olağanüstü toplaması konusunda isteği var, bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?" sorusu üzerine de şunları bildirdi:
"Resmen talep ettiler mi bilmiyorum ama dün CHP'nin bir açıklaması oldu. Meclis Başkanlığı'na dilekçe verilmiş bildiğim kadarıyla. Bu bir anayasal haktır. Meclis iç tüzüğü de bunu rahatlıkla karşılayabiliyor. Söyleyeceğim şey şudur. Ben 20 yıldır parlamentodayım her dönemi gördüm. Eğer 184 kişiyle Meclis'in açılması mümkün olabilirse önce şuradan başlayayım. Meclis olağanüstü toplantıya çağrılabilir. Ara verme veya tatil süreci içinde. Meclis Başkanı galiba 7 gün içinde bu talebi karşılamak durumundadır. Benim Meclis Başkanlığım döneminde de olduğu için biliyorum. O toplanma günü belirlenir. Milletvekillerine haber verilir ama toplantının açılabilmesi için yoklama yapılır ve en az 184 kişiyle Meclis toplantıya başlayabilir. Şimdi eğer dünkü konuşmalar gerçekse CHP'nin artı MHP'nin artı BDP'nin artı AK Parti'den ayrılıp da bağımsız olan milletvekilleri de katılacaklarını söylüyorlarsa esasen toplanmamak için bir sebep yok. Toplantıyı talep edenler muhalefet partileri, 184'ü bulacak olanlar da onlardır. Görülüyor ki eğer doğruysa Meclis'in 184'ten fazla milletvekiliyle toplanması ve o günkü gündemini takip etmesi mümkün olabilecek. Burada AK Parti'ye düşecek bir görev olduğunu zannetmiyorum. İsteyen muhalefettir, 'katılacağız' diyen muhalefettir ve gündeminde ne varsa onu o gün görüşür ve toplantıyı kapatırlar."
- Eskişehir
Son Dakika › Güncel › Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?