Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Musul'u DEAŞ'tan kurtarma operasyonuna ilişkin, "Vekalet savaşları, belli bir noktaya dayanmıştır. Eğer Musul üzerinden yeni bir vekalet savaşları başlatma niyetleri varsa çok açık söylüyorum, bu, üçüncü dünya savaşının fitilini ateşler." dedi.
Antalya'da Koza TV'nin canlı yayınına katılan Kurtulmuş, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Türkiye'nin son derece zor bir coğrafyada, ağır gündemlerle boğuştuğunu belirten Kurtulmuş, "Türkiye, bir taraftan kendi içinde Temmuz 2015'ten beri devam eden DEAŞ'ın, PKK'nın terör saldırılarıyla uğraşıyor, bir taraftan 15 Temmuz'daki hain FETÖ'nün saldırılarının sonuçlarını ortadan kaldırmaya gayret ediyor ama diğer taraftan da hem Suriye'de hem de Irak'ta, şimdi Irak'ta başlayan son derece karışık bir ortamda, son derece büyük bir siyasi kaosun içinde yığınla sorunla boğuşmak mecburiyetinde kalıyor." diye konuştu.
Kurtulmuş, hassas günlerden geçildiğini ancak vatandaşların rahat olması gerektiğini kaydederek, "Türkiye olarak her türlü tedbiri alarak, sınır ötesinden gelebilecek tehditlere karşı da bütün hazırlıklarımızı yapmış vaziyetteyiz." dedi.
Musul'u terör örgütü DEAŞ'tan kurtarma operasyonuna değinen Kurtulmuş, "Sınırlarının ötesindeki Musul kentinin geleceği, Türkiye'yi birebir ilgilendirir. Halep'in, Şam'ın geleceği Türkiye'yi ilgilendirir. Buranın halkları, bizim dostlarımız, kardeşlerimiz, akrabalarımız, hısımlarımız, aynı coğrafyayı paylaştığımız insanlardır. Yani hiç kimse kalkıp da Türkiye'ye, 'Burayla niye ilgileniyor' diyemez. Biz burada Türkmenlerin, Arapların, Kürtlerin, Şiilerin, Sünnilerin, Ezidilerin, hepsinin dostu olan bir ülkeyiz." değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, Musul'da iki senedir DEAŞ işgalinin devam ettiğini anımsatarak, sözlerini söyle sürdürdü:
"Bugün Irak Başbakanı, Türkiye'ye dönük laflar söylüyor ama önce şu sorunun cevabını bir versinler, gelip Irak'ın ikinci büyük kenti Musul'u, DEAŞ işgal ettiği zaman, elini, kolunu sallayarak o şehri aldığı zaman bir tek kurşun bile atmadan niye o şehri teslim ettiler? Uluslararası camiaya da Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere şu soruyu sormak hakkımızdır, yani iki senedir DEAŞ orada duruyor. Bu, yeni, dün ortaya çıkmış bir durum değil ki... Niye DEAŞ'ı oradan kovmak için herhangi bir ortak plan üzerinde anlaşamadık, uzlaşamadık ve ABD başta olmak üzere uluslararası camia, DEAŞ'le mücadeleyi bu kadar ciddiye almadı?"
"Baştan beri dediğimiz noktaya bugün gelinmiştir"
Türkiye'nin Başika'daki varlığının tesadüfi bir durum olmadığını, Türkiye'nin "laf olsun" diye oraya gitmediğini vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Irak merkezi hükümetinin daveti, Kuzey Irak'taki federal hükümetin daveti, zamanın Musul Valisi olan Sayın Nuceyfi'nin davetiyle Türkiye oraya gitmiştir. Türkiye'nin iki amacı vardır, birincisi, DEAŞ'tan orayı korumak için halka destek olmak, ikincisi ise 'Ninova Muhafızları' diye sonradan isimlendirilen, birtakım o şehrin halkı olarak, halkın eğitilerek, donatılarak DEAŞ'a karşı mücadele edebilmesinin imkanlarını sağlamak. Yani biz Musul halkına yardımcı oluyoruz ama maalesef bir taraftan biz Musul halkına yardımcı olurken, diğer ülkelerin aynı hassasiyetle Musul'daki DEAŞ varlığına yaklaşmadığını görüyoruz.
Türkiye'nin Başika'daki varlığı, 'birileri istiyor' diye sona erecek bir varlık değildir. İkincisi, biz başından beri diyoruz ki bu şehirlerin hepsinde mücadele, şehrin yerleşik halklarının oluşturduğu güçler, artı uluslararası koalisyonla birlikte verilsin. Baştan beri dediğimiz noktaya bugün gelinmiştir. Yukarıdan uçaklarla operasyon yapılsın, DEAŞ bir türlü süpürülsün ama aşağıdan da yerel, meşru güçler vasıtasıyla bunlar yapılsın."
Kurtulmuş, Peşmergeler, Ninova Muhafızları ve Irak merkezi hükümetine bağlı ordu birliklerinin sahada olduğunu ifade etti.
"Üçüncü olarak söylediğimiz husus şu, Türkiye'nin temel çerçevesi bu şekildedir, biz diyoruz ki, burayı bir terör örgütünden kurtarırken, bir başka terör örgütünü buraya davet etmeyelim." diyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Açık söyleyeyim, yani 'Musul'u DEAŞ'tan kurtaracağız' diye, Haşdi Şabi'nin eline bırakmayalım ya da PYD güçlerinin eline bırakmayalım. Türkiye, bu anlamda bütün bunları ortaya koymuş. Bizim politikamız çok net, meydanda ne konuşuyorsak, diplomatik görüşmelerde de onu konuşuyoruz. O ülkeye ne söylüyorsak, yandaki ülkeye de öteki ülkeye de başka bir şey söylüyor değiliz. Ona da aynı şeyi söylüyoruz. Türkiye'nin tutumu nettir, açıktır, berraktır. Musul'dan DEAŞ'ın kovulması kadar önemli olan, nasıl bu operasyonun yürütüleceğidir ve DEAŞ'tan temizlendikten sonra Musul'da nasıl bir yönetimin iş başına geleceğidir.
Eğer buralarda doğru birtakım adımlar atılmazsa, oranın asli unsurları değil de dışarıdan gelen kuvvetler o şehri işgal ederse, ikinci bir işgalci güç olarak DEAŞ'ın yerini almış olurlar ki Türkiye, buna asla müsamaha etmez."
"Bizim ısrarla üzerinde durduğumuz mevcut statü korunsun"
"Bizim ısrarla üzerinde durduğumuz, bölgedeki, şehirlerdeki halklar yani mevcut yönetim, mevcut statü korunsun. Bizim talebimiz bu. Şam'da mevcut statü korunsun." ifadelerini kullanan Kurtulmuş, Fırat Kalkanı Harekatı çerçevesinde temizlenen Cerablus'a 45 bin kişinin dönerek, tekrar yerleştiğini vurguladı.
Musul'u kurtarma operasyonuna ilişkin gelişmeleri değerlendiren Kurtulmuş, şunları dile getirdi:
"Ama 'Biz burada bir paylaşım savaşının devamı olarak hele hele şimdi Suriye'de açıkça devam eden, Amerikalıların, Rusların, Fransızların, diğerlerinin içinde olduğu bir vekalet savaşı yürütülürken bunun bir parçası olarak 'Musul'u da, Irak'ı da paylaştıralım, yeni birtakım orada böl-yönet politikaları izleyelim.' derseniz. Bu olmaz, bu tutmaz, bu bölgeye fayda etmez. Dünya barışına katkıda bulunmaz. ABD ve diğer harici güçler de silahlı güçleriyle, birtakım taktiklerle bu bölgede ayakta duramazlar.
Eğer öyle olmuş olsaydı, senelerdir devam eden Afganistan işgalinden Amerika'nın şimdiye kadar beklentisini karşılaması gerekirdi. Öyle bir şey yok. Vekalet savaşları belli bir noktaya dayanmıştır. Eğer Musul üzerinden yeni bir vekalet savaşları başlatma niyetleri varsa çok açık söylüyorum, bu, üçüncü dünya savaşının fitilini ateşler. Kırmızı çizgilerimizi baştan söylüyoruz, Musul, Musul halkınındır. Musul, Musullularındır. Musul ne Amerikalılarındır ne İranlılarındır ne de Ruslarındır. Musul'da şimdiye kadar kim yaşıyor idiyse onlar yaşamaya devam etsin ama diyelim, Arapları ya da Türkmenleri oradan çıkarırsanız, mezhebi birtakım baskılarla Sünnileri oradan çıkaracak bir zemini oluşturursanız, bunun için de Haşdi Şabi ya da PYD'yi oraya getirir, yerleştirirseniz bu, DEAŞ'ı oradan temizlemekten daha büyük bir tehdittir. Nasıl DEAŞ yabancı bir unsursa, bunlar da yabancı bir unsurdur.
Yani Allah muhafaza, diyelim Antalya'ya dışarıdan, hiç tanımadığımız birileri geldi ve Antalya'yı yönetecekler. Ne münasebet canım, böyle şey mi olur? Dolayısıyla Türkiye buna itiraz eder. Böyle bir durumun ortaya çıkması, hele hele oralarda herhangi bir etnik gruba, Türklere, Araplara ya da herhangi bir mezhebi gruba karşı aleni bir saldırı karşısında Türkiye, asla sessiz kalmaz. Uluslararası camiayı harekete geçireceği gibi Türkiye, oradaki dostlarımızın da güvenliğini sağlamak için her türlü tedbiri alır."
"Türkiye masada da olacak, sahada da olacak"
"Türkiye, Musul konusunda masada olacak mı?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Sayın Cumhurbaşkanımız çok net söyledi. Bunları söylerken de 'Kızgınlıkla söylemiş laflardır.' gibi algılayanlar olmuş olabilir. Çok net, Türkiye masada da olacak, sahada da olacak. Bunu söylerken geleceğe matuf bir şey söylemiyoruz. Bir taraftan tezlerimizi gündeme getiriyoruz, ikazlarımızı en üst düzeyde yapmaya gayret ediyoruz ama diğer taraftan da diplomatik bütün kanalları açık bırakarak, ilgili bütün ülkelerle de temas ediyoruz." diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Musul'da ortaya çıkacak kötü bir tablonun, keskin çatışmaların herkesi derinden etkileyeceğinin altını çizerek, "Musul, Musullularındır' tezini gerçekleştirmek için üzerine düşen gayretle çalıştığımızı bütün yurttaşlarımızın bilmesi lazım. CHP'li dostlarımızın da Sayın Kılıçdaroğlu'nun da bunu bilmesi lazım. Burada topyekun bir mücadele veriyoruz. Bu, bir parti ya da hükümet meselesi değil, Türkiye'nin bekası meselesidir." değerlendirmesinde bulundu.
Musul ve Halep'in iki kilit şehir olduğunu belirten Kurtulmuş, Musul'un geleceğinin Türkiye'nin geleceğiyle ilgili olduğunu söyledi. Kurtulmuş, "Türkiye ile birebir ilgilidir. Burada Türkiye'nin aleyhinde olacak gelişmeler, Türkiye'yi uzun dönemde çok ciddi şekilde etkiler." dedi.
"PKK'sı da FETÖ'sü de DEAŞ'ı da aynı tavanın balığıdır"
Terör örgütlerinin Türkiye'nin güvenliğine yönelik eylemlerini değerlendiren Kurtulmuş, "Terör örgütlerinin arkasındaki iradenin aynı irade olduğundan zerre miktar şüphemiz yok. Bunların hepsi aynı tavanın balığıdır. PKK'sı da FETÖ'sü de DEAŞ'ı da aynı tavanın balığıdır." ifadelerini kullandı.
Fırat Kalkanı Harekatı'na ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Biz Suriye'nin kuzeyinde bir örgüt devleti kurulmasına karşıyız. Bakın, Kürt devleti demiyorum, vatandaşlarımızdan da özellikle istirham ediyorum. Bu da algı operasyonunun bir parçasıdır. Şii milisler, Kürt milisler, Arap milisler, Sünni milisler, Sünni, Kürt ya da Türkmen bölgesi. Bunlar son derece tehlikeli şeyler. Evet, birtakım güçler var, ismini söyleyelim, PKK var, PYD var. PYD, Kürt kardeşlerimizin tamamını temsil etmiyor. Biz, Suriye'nin kuzeyindeki o bölgede Kürtlerin varlığından hiçbir şekilde rahatsız değiliz ama siz bu karışıklıktan yararlanarak bir örgüt devleti kurmaya kalkarsanız, Türkiye olarak biz buna asla rıza göstermeyiz."
Numan Kurtulmuş, Fırat Kalkanı Harekatı'nın ne zaman sona ereceğinin öngörüldüğüne ilişkin soru üzerine de şunları kaydetti:
"Sayın Obama'nın, Sayın Cumhurbaşkanımıza telefondaki sözüdür, ikrarıdır, 'Fırat'ın doğusuna bütün PYD unsurları çekilecek.' Siz bu sözü tutmazsanız Türkiye, fiilen o operasyonu başlatır ve böylece müdahalesini yapar. Çok sabredildi. Musul konusunda süreci teyakkuz halinde takip ediyoruz. Şimdiye kadar bizim ortaya koyduğumuz kırmızı çizgilere büyük oranda Musul operasyonunda riayet ediliyor. Türkiye'nin zaten hava koalisyonunun içinde yer almasıyla birlikte fiilen de komuta zincirinin içinde Türkiye olacaktır. Dolayısıyla zannediyorum, bizi rahatsız edecek, 'Bu olursa Türkiye müsaade etmez.' diyeceğimiz noktaya gelmeden Musul operasyonu en kısa sürede bitirilir ama bitmesiyle de iş bitmiyor.
Ondan sonra nasıl bir Musul yönetimi? Esas mesele orada olacaktır. Onu şimdiden konuşmak lazım."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (1) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?