Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine ilişkin, gerçeği yansıtmayan birtakım tezler ortaya çıkardığını belirterek, "Önce diktatörlük, tek adamlık eleştirilerinde bulundu. Arkasından işte 'Bir gün kafası kızar, Cumhurbaşkanı Meclis'i fesh eder.' dedi. Böyle bir şey olmaz. Hiçbir sorumlu devlet adamı Meclis'i fesh eder mi? Bu bir aslında darbe savar bir maddedir. Bunları anlatmaya çalışıyoruz." dedi.
CNN Türk'te katıldığı canlı yayında gazeteci Ahmet Hakan'ın sorularını cevaplayan Kurtulmuş, 16 Nisan halk oylaması için herkesin rahatlıkla propaganda yapma imkanı olduğunu, kimsenin önüne geçilmediğini, kimsenin söyleyeceği sözün engellenmediğini, hatta bazı gittikleri yerlerde "evet" ile "hayır" çadırlarının yan yana olduğunu anlattı.
Kurtulmuş, gittikleri bir yerde AK Parti'nin, MHP'nin ve CHP'nin çadırlarının yan yana olduğunu, kendisinin diğer çadırları da ziyaret ettiğini dile getirerek, "Bence güzel bir kampanya yürütülüyor. Allah nazardan saklasın, sonuna kadar da böyle gider inşallah. Hiç kimseye 'Niye hayır' 'Niye evet' diyorsun diye, kimsenin önüne bir engel çıkarılmıyor." diye konuştu.
Burada bir seçim kampanyası yürütülmediğini ancak partilerin de kendi kampanyalarını sürdürdüğünü dile getiren Kurtulmuş, bunun biraz da partilerin kendi gücüyle de ilgili olduğunu, AK Parti'nin daha organize, daha teşkilatlı olduğunu, Türkiye'nin her yerinde daha fazla insanı mobilize edebildiğini söyledi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, bunlar için devlet imkanlarının kullanılıp, kullanılmadığının sorulması üzerine, şöyle cevap verdi:
"Hayır devlet imkanları kullanılmıyor. Mesela dünden itibaren özellikle, buna özellikle dikkat ediyor Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız. Artık özel imkanlarla, devletin uçakları da kullanılmıyor. Diğer şekilde de devlet imkanları da kullanılmıyor. Bu anlamda bence şimdiye kadarki olan kısmı, sahada da hatta bazı yerlerde insanlar oturuyorlar, karşılıklı münakaşalar da ediyorlar, birbirlerine laf da atıyorlar ama Türkiye genelinde son derece güzel, son derece olgun, çok demokratik bir seçim kampanyası yürüyor. Sonuna kadar böyle gider diye ümit ediyorum."
"Hiçbir sorumlu devlet adamı Meclis'i fesh eder mi?"
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Hakan'ın, "Devletin televizyonundan muhalefet çok yakınıyor, özellikle Kemal Kılıçdaroğlu. 'Apaçık bir haksızlık, eşitsizlik var verilen süreler açısından.' deniliyor." şeklindeki sözleri üzerine, bunun doğru olmadığını, Kılıçdaroğlu'nun geçen günlerde TRT'nin yayınlarına çıktığını dile getirdi.
Bundan önceki süreçte de CHP'nin yaptığı önemli bir etkinliğin TRT ve kanallarında yayınlandığını aktaran Kurtulmuş, ayrıca bundan sonraki süreçte tamamıyla Yüksek Seçim Kurulu'nun kuralları içerisinde yayıncılık yapılacağını, dolayısıyla, "Devlet kanalından istifade edemiyoruz." gibi bir şeyin söylenemeyeceğini, CHP'nin de TRT'den istifade ettiğinin ortada olduğunu kaydetti.
Numan Kurtulmuş, Hakan'ın "Yarın da HDP'den Osman Baydemir TRT'ye çıkacakmış." ifadeleri üzerine, "Bilmiyorum ama kimin çıkacağını, HDP de çıkacak. Nihayetinde devlet kanalı olduğu için, bu imkanlardan diğer partiler de istifade edecek." dedi.
Ahmet Hakan'ın, "Yani mesela hayır seçeneğini tercih edip, Kılıçdaroğlu ile herhangi bir münasebeti olamayan insanlar da var bu memlekette. Ne yapmaya çalışıyorsunuz, Kılıçdaroğlu mu oylanıyor?" şeklindeki sorusuna Kurtulmuş, şu cevabı verdi:
"Öyle bir şey. Demin de konuştuk bunu. Her ne kadar parti kampanyası olmasa da partiler ana akslar içerisinde kampanya yürütüyorlar. 'Hayır' kampanyasının öncü kuvveti de Cumhuriyet Halk Partisi. Cumhuriyet Halk Partisinin de tabii ki sözcüsü Sayın Genel Başkanlarıdır. Sayın Genel Başkanları baştan itibaren birçok açıdan bizim kabul etmeyeceğimiz, gerçeği de yansıtmayan birtakım tezler ortaya çıkardı. Önce 'diktatörlük, tek adamlık' eleştirilerinde bulundu. Arkasından işte 'Bir gün kafası kızar, Cumhurbaşkanı Meclisi fesheder.' dedi. Böyle bir şey olmaz. Hiçbir sorumlu devlet adamı Meclisi fesheder mi? Bu aslında darbe savar bir maddedir. Bunları anlatmaya çalışıyoruz. Yani sistem kilitlenirse, mümkün müdür? Mümkündür. Nasıl 12 Eylül'den önce 5,5 ay cumhurbaşkanı seçimi olmadı, yani böyle bir sistem kilitlendiğinde, birtakım iyi saatte olsunlar devreye girmesin, 'Nasılsa siviller bu işi yapamıyor, bırakın biz yapalım.' diye askerler kışkırtılmasın, bunu korumak için."
Yeni sistemde cumhurbaşkanının Meclis'i yenileme hakkının olduğunu ancak Kılıçdaroğlu tarafından bunun farklı anlatıldığını dile getiren Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ama bir de siyasetin realiteleri var. İmkan var ama hangi sorumlu devlet adamı bunu kullanır? Bir toplumun büyük çoğunluğu bir yanlışın üzerinde toplanmaz, ittifak etmez. Bundan sonra, 'Tayyip Erdoğan tamam ama bir gün bir deli gelir, meczup birisi olursa.' Olmaz böyle bir şey. Nihayetinde yüzde 50 artı 1 bir oy verecek, bu millete güvensizlik demektir. Bu bir garanti maddesidir. Sistemi garanti altına almak için konulmuş olan bir maddedir. Sonra bunu da geçti, 'Cumhurbaşkanı ikinci döneminin sonunda istifa eder ya da parlamento erken seçim kararı alır, tekrar yenilenirse bir beş yıl daha kalır.' Bu bir hile-i şer'iyedir diyelim. Millet bunu görsün yüzde 3, yüzde 5 oy vermez. Nihayetinde işin sahibi de hakemi de hakimi de millettir. Sandıktan millet oy verirse çıkacak, vermezse çıkmayacak. Bu garanti olsun diye konulmuş bir şeydir. Şu andaki veriyi esas alarak konuşuyor Sayın Kılıçdaroğlu. Yani Tayyip Erdoğan var, AK Parti var. Bir de Cumhuriyet Halk Partisi var. Siz de çalışın, çabalayın, ortaya siyasi bir program çıkarın, milletin kabul edebileceği yüzde 50 artı birinin oy verebileceği siyasi liderler çıkarın. Eğer ikinci dönem yeniliyorsa kalkın siz cumhurbaşkanı olun. Sanki böyle bir imkan yokmuş gibi, hep Tayyip Erdoğan ve AK Parti ve Tayyip Erdoğan'dan sonra Tayyip Erdoğan'a benzeyen birileri cumhurbaşkanı olacakmış gibi, Cumhuriyeti Halk Partililer hiç olmayacak gibi düşünüyor, bu oyunu da Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının hep bozacağını düşünüyor. Bu yanlış bir algı. Bunun üzerinden bir şeyleri yürütüyor."
"Sistem kendi mantığı içerisinde yürüyecek"
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, sistemin ele geçirilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, bunun doğru bir algı olmadığını, sandıkta milletin yüzde 50 artı bir oy verdiğini, bina göre de bir cumhurbaşkanı seçildiğini aktararak, şöyle devam etti:
"Sistem kilitlendi. Sistem kilitlendiğinde ne yapacağız? Kim hakem olacak. İşte bu madde, onun için konulmuş bir maddedir. Meclis ile Cumhurbaşkanı karşılıklı olarak sistemi bir krize sürüklememek için seçimi yenileme kararı alabilir. Bu bir fesih kararı değil, seçim yenilemedir. Fesih nasıl olur? Bu da son derece yanlıştır. 12 Eylül'deki gibi olur. Gelir darbeciler Meclis'i kapatır, partileri kapatır, siyasi liderleri Zincirbozan'a gönderir, milletvekillerini hapse atar, bunun adı fesihtir. Bu ise seçimi yenilemedir. Yenilerse cumhurbaşkanı da seçime gidecek. Tekrar millete gidilecek. Cumhurbaşkanı da olmayacak. Fesih değil, karşılıklı olarak görev süreleri bitiyor, yeni seçilenler gelene kadar da görevlerini yerine getirecekler. Bu sistemin antidemokratik baskılara karşı korunması için yapılmış olan bir durum. 1982 Anayasasının içerisinde de Cumhurbaşkanının ülkeyi seçime götürme yetkisi var. Hükümet kurulamadı, 7 Haziran'dan sonra Cumhurbaşkanımız Türkiye'de bir erken seçime gidildi."
Hakan'ın, "Hükümet kurulsaydı böyle bir karar alabilir miydi?" şeklindeki sorusu üzerine Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Ama bakın, zaten bu olağanüstülüğe karşı alınmış olan bir tedbirdir. Bu bir anayasa maddesi. Anayasa maddelerinin her birisinin arkasında gerekçeleri var. Yani sayfalarla gerekçe yazabilirsiniz. Ama nihayetinde bir anayasa maddesi yazıyorsunuz ve sistemin birtakım darbe tehditlerine, birtakım siyasetin alanının kısıtlanmasına ilişkin tedbir alıyorsunuz. Şu olsa, 'Meclis'i fesh ettim, ben yerimde oturuyorum.' dediğinizde haklısınız. Birincisi karşılıklı olarak Meclis'in ve cumhurbaşkanının görevlerinin yenilenmesi meselesi, yeni bir seçim konusudur. Yeni seçim yapılıp, görevliler millet tarafından belirlenene kadar cumhurbaşkanı da Meclis de devam eder. Bu süre içerisinde, karar alındığında cumhurbaşkanının da görev süresi bitiyor. Bu önemli bir şey. Biz cevap vermekten yorulduk. böyle bir şey olabilir mi? Cumhurbaşkanı bir sabah kalkacak, muhtarlıkları fesh edecek. Meydanlarda buna benzer çok sayıda şey söylendi. Sayın Kılıçdaroğlu da CHP'li sözcüler de bunları söyledi. Bu kabul edilebilir bir şey değil, doğru değil. Böyle bir şey yok. Sistem kendi mantığı içerisinde yürüyecek."
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Hakan'ın, "Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Genel Müdürlüğü zamanında SSK'yı batırmış olmasının referandumla ne alakası var eğer batırdıysa?" yönündeki sorusu üzerine ise şöyle konuştu:
"Şöyle bir alaka var. Türkiye'de yapılan hizmetler özellikle SSK ve şehir hastaneleri mukayesesi. Bu süre içerisinde gerçekten AK Partinin yapmış olduğu hizmetler de anlatılıyor. Sayın Kılıçdaroğlu'nun o döneme ilişkin yapmış olduğu işlerdeki başarısızlıkları vurgulanarak, bir siyasi argüman olarak. O işin başında olan kişi. O zamanki siyasi iktidarlar da bundan sorumlu ama Sayın Kılıçdaroğlu, o zamanki genel müdür, şimdi genel başkan ve siyasetin içerisinde. Ana muhalefetin başkanı olması dolayısıyla önemli bir rol icra ediyor. Yani yönetim kabiliyetleri ve becerileri bakamından gündeme getirilen bir konudur ve bir kıyaslamadır. AK Parti dönemindeki icraatlarla o dönemdeki icraatların kıyaslamasıdır."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Canlı Yayında - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?