Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Esed ve DEAŞ terör örgütü, aynı sakat anlayışın iki farklı tezahürüdür. Bunlar aynı üst aklın kullandığı maşanın iki ucudur aslında" dedi.
Erdoğan, Kolin Otel'de düzenlenen 14 Mart Tıp Bayramı etkinliğinde, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyanın bugün son derece sancılı bir dönemden geçtiğini belirtti.
Kime ve neye hizmet ettiği belli olmayan bir örgütün güya İslam dini adına en kanlı cinayetleri ve vahşi katliamları gerçekleştirmekten imtina etmediğini ifade eden Erdoğan, her gün kadim mirasın en nadide eserlerinin, kitaplarının, kütüphanelerinin, türbelerinin ve bu örgüt tarafından yakılan camileriyle tarihinin yok edildiğini dile getirdi.
Aynı şekilde Suriye'de eli kanlı bir diktatörün, kimyasal silahlarla, varil bombalarıyla, konvansiyonel silahlarla, işkence ve zulümle iktidarını uzatmanın çabasında olduğuna dikkati çeken Erdoğan, 350 bin insanın öldürüldüğünü ve 6 milyon insanın sığınmacı ve mülteci durumuna getirildiğini söyledi.
Sadece Türkiye'ye, Irak ve Suriye'den, 2 milyon kişinin sığındığını kaydeden Erdoğan, Avrupa'da 250 bin sığınmacı bulunduğunu hatırlattı. Bu duruma dünyanın ve Batı'nın ses çıkarmadığını vurgulayan Erdoğan, "Sadece bizimle bir araya geldikleri zaman 'Siz ne büyük bir milletsiniz. 2 milyon insanı burada ağırlıyorsunuz...' Paraya gelince hiç ellerini cebine uzatmıyorlar" dedi. Fakat öbür tarafta kendilerinden kaçan 3 vatandaşla ilgili dünyayı ayağa kaldırdıklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Öbür tarafta, yine aynı şekilde bir başka yerde bakıyorsunuz, bir başka mücadelenin içinde olanlara, milyarlarca dolarları, on milyarlarca dolarları aktarıyorlar. Biz şu ana kadar 5,5 milyar dolar harcadık. Bize verdikleri destek 250 milyon dolar. Aradaki fark bu. Onun için işte bu millet büyük millet. Darda kalan insanlara, onlar, ellerini uzatsa da uzatmasa da biz yüreğimizden, neyimiz var, neyimiz yok ortaya koyabiliyoruz. Bu milletin farkı budur.
Esed ve DEAŞ terör örgütü, aynı sakat anlayışın iki farklı tezahürüdür. Bunlar aynı üst aklın kullandığı maşanın iki ucudur aslında. Bu durum karşısında, kendi içimize kapanıp kardeşlerimize sırt çevirmek bize yakışmaz. Böyle bir tavır her şeyden önce aziz şehitlerimizin ruhunu muazzep eder.
Medeniyetimizin ve tarihimizin bize yüklediği sorumluluk, kimliğine, ideolojisine, rengine, ırkına, mezhebine bakmadan mazlumun yanında olmak, mağdura yardım etmek, zalime karşı durmaktır."
"Zulme rıza zulümdür" diyen Erdoğan, bu inançla yollarına devam ettiklerine dikkati çekti.
Mağdurun ve mazlumun yanında yer almaya devam ettiklerine işaret eden Erdoğan, Suriye ve Irak'taki savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınanlara sahip çıktıklarının altını çizdi.
Sığınmacıların, ülkelerindeki şartlar normale dönmeden evlerine gitmeyeceklerini belirten Erdoğan, sığınmacılara, "Ne zaman arzu ederseniz topraklarınıza o zaman dönebilirsiniz" dediklerini ifade etti.
-" Çanakkale'yi ziyaret edin"
Kimi zaman bazı çevrelerin, "Bize ne Suriye'den, Irak'tan, Libya'dan, Filistin'den, Afganistan'dan, Somali'den" dediklerini aktaran Erdoğan, bu sözü sarf edenlere, "Çanakkale'deki, kabristanları ziyaret edin, başlık taşlarındaki isimleri görün, hangi ülkelerden kimlerin Çanakkale mücadelesine geldiğini görün" dediğini anlattı.
Çanakkale'de bir gün geçiren, siperleri ziyaret eden ve şehitliklerdeki mezar taşlarındaki isim ve şehirleri okuyan bir kişinin böyle bir düşünceye kapılmasının mümkün olmadığına dikkati çeken Erdoğan, şehitlikler incelendiğinde Çanakkale'nin tüm bu coğrafyanın dayanışmasının zaferi olduğunun görüleceğini söyledi.
"Çanakkale aslında aramızdaki sınırların ne kadar suni olduğunun, iğreti olduğunun ifadesidir" diyen Erdoğan, Çanakkale'ye biraz da bu nazarla bakılarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
-"Hekimler şifaya aracılık ediyor"
Her mesleğin kutsal olduğunu ve saygıyı sonuna kadar hak ettiğini dile getiren Erdoğan, ancak hekimlerin ayrı bir yeri ve öneminin bulunduğunu vurguladı. Çünkü hekimlerin, doğrudan insan hayatına ve canına dokunduğunu ve şifaya aracılık ettiğini anlatan Erdoğan, bunun için hekimlik mesleğinin medeniyette ve kültürde farklı bir konumu bulunduğunu ifade etti.
Kanuni Sultan Süleyman'ın, "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet, cihanda bir nefes sıhhat gibi" sözlerini hatırlatan Erdoğan, bu sözün dünyadaki en güzel şeyin, mutluluğun, sağlık olduğunu ifade ettiğini söyledi.
Hazreti Muhammed'in, sağlığın kıymetinin ancak kaybedildiğinde anlaşıldığını söylediğini anımsatan Erdoğan, hekimlerle el ele vererek, Şeyh Edebali'nin "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" ilkesini her alanda olduğu gibi sağlık alanında da hayata geçirmeye çabaladıklarını söyledi.
Sergide, atlara, merkeplere bağlanmış, sandalyeleri gördüğünü anlatan Erdoğan, o dönemlerden, şimdi ambulans jete, ambulans helikoptere ve paletli ambulanslara gelindiğini ve en modern şekilde ambulansların kullanıldığını ifade etti.
"Nereden nereye geldik" diyen Erdoğan, köpeklerin çektiği kızaklarla hamilelerin dağlardan şehirlere indirildiği dönemlerin çok uzak olmadığını, artık oralarda karda kışta paletli ambulans ve helikopterlerin kullanılarak, insanların alındığını anlattı.
Şehirlerde doğumuna bir kaç gün kalan kadınların misafir edildiğini aktaran Erdoğan, bunun insana verilen değeri gösterdiğini belirtti.
-"Vatandaşlarımızın aynı kalitede hizmet almasını için çaba sarf ettik"
Türkiye'deki sağlık sisteminin 12 yıl önceki halinin herkes tarafından bilindiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
" Savaş Ay'ın bir programını izlemiştim. O programı izlediğim zaman zaten şok olmuştum. Hepiniz herhalde izlemişsinizdir.
O program neydi ya Rabbim. O zamanın SGK genel müdürünü de biliyorsunuz zaten. Aman ya Rabbim. Aczini, kendisinden on yıl öncesinin daha iyi olduğunu söyleyebilecek durumda şecaat arz ederken sirkatini söylüyor. Biz ise bir şeyin mücadelesini verdik. Sağlıkta bu köhne sistemi değiştirip ülkemizin her köşesindeki vatandaşımızın aynı kalitede hizmet almasını sağlayacak, bir sağlık sistemini kurmak için çok çaba sarf ettik. Hep beraber çok çalıştık, çok mücadele verdik. Hamdolsun bugün bu noktada çok önemli, çok farklı bir yerdeyiz. Eksikler yok mu? Tabii ki var. Ama hız, azim kararlılık o eksikleri de giderme istikametinde. Onlar da hallolacak. Bunları da birer birer gideriyor sorunları birer birer çözüyor ve bu alanda ülkemizin standartlarını her yıl daha da yükseltiyoruz."
-"Sağlık personeline şiddete ilişkin Bakanlık önlem almaya devam edecek"
Erdoğan, hükümet tarafından açıklanan paket kapsamında sağlık çalışanlarının nöbet ücretlerinde yüzde 50 artış sağlandığını, acil servislerde ve riskli noktalarda çalışanların mesai ücretlerine yüzde 75 zam yapıldığını, isteyen hekimlere emeklilikten sonra 70 yaşına kadar çalışma imkanı getirildiğini, mali sorumluluk tazminatının limitinin 2 katına kadar yükseltildiğini söyledi.
Tüm bu düzenlemelerin hekimler, hemşireler ve sağlık personeli için hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Diğer yandan ülkemizin yüz karası olarak gördüğüm sağlık personeline yönelik şiddet konusunda bakanlığımız çeşitli önlemler aldı, almaya da devam edecek. Bu meselenin çözümünde fiziki tedbirler, cezalar, elbette önemli ama daha önemlisi, sağlık personelimizin, doktorlarımızın halkımız gözündeki yerini, itibarını, doğru yere oturtmaktır. Kültürümüzde, tarihimizde hekimlerimize saygının, sevginin en güzel örnekleri varken nasıl olup da bugün sağlık personeline şiddeti konuştuğumuz günlere geldiğimizi iyi değerlendirmeliyiz, iyi tartmalıyız. Hayat kurtaran, insanın en değerli nimeti olan sağlığına kavuşmasına vesile olan fedakar hekimlerimizin bu sıkıntılarının çözümünü süratle sağlamak mecburiyetindeyiz. Bunu sadece idareden beklemek, hükumetten beklemek, yanlış olur. Milletçe el ele vermek suretiyle bunu sağlamalıyız. Bir doktora, bir hemşireye kalkan elin, bir defa, ihanet zincirinin uzantısı olduğunu bilmemiz lazım. Bu çok yanlış bir şey. Bu noktada geçtiğimiz günlerde çok önemli bir adım atıldı. İç Güvenlik Paketi'nin kabul edilen maddelerinden biri, sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti önlemeye matuf. Gözaltı sürecini hızlandıran ve sürelerini artıran bir düzenlemedir bu. Bu konuda yürütülecek tüm çalışmalarda yanınızda yer aldığımı, atılan her adımın takipçisi olacağımı bilmenizi isterim."
Bütün doktorların ve sağlık camiasının 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutlayan Erdoğan, başta Çanakkale'de ve İstiklal Savaşı'nda olmak üzere görevleri başında şehit olan tüm sıhhiye personeline Allah'tan rahmet diledi. Erdoğan, Türkiye'nin 4 bir yanında, yurt dışında görev yapan hekimlere, hemşirelere ve tüm sağlık çalışanlarına Türkiye ve millet adına en kalbi şükranlarını sunduğunu bildirdi.
-Notlar
Konuşmaların ardından Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Sıhhiye 1915. 100 Yıl Önce" kitabını hediye etti.
Programın açılışında Çanakkale kara savaşlarında şehit olan sağlıkçılar anısına hazırlanan kısa filmin gösterimi yapıldı. Filmin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seslendirdiği "Şehit" şiiri ile sona ermesi dikkati çekti.
Törene Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu, Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Çanakkale Valisi Ahmet Çınar, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve Çanakkale savaşlarına katılan milletlerin diplomatik temsilcilerinden bazıları katıldı.
(Bitti)
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanı Erdoğan Çanakkale'de - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?