Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şimdi yeni dönemde ne oluyor? Yeni dönemde parti genel başkanlığından istifa etmene gerek yok. Yani Gazi Mustafa Kemal nasıl partisinin genel başkanı olarak kalmış, aynı zamanda Cumhurbaşkanı olabilmişse, şimdi yeni dönemde de bu olabilecek. Bu o dönemde olabilmişse, İnönü döneminde de olabilmişse şimdi de olabilir. Dünyada da bunun örnekleri var." dedi.
TGRT Haber, Beyaz TV ve TV Net ortak canlı yayınına katılan Erdoğan, soruları yanıtladı.
Erdoğan, Ordu ve Giresun mitinglerinden geldiğini, oralarda yağmura rağmen muhteşem bir katılımın olduğunu, bununla bütünleşmenin, kucaklaşmanın adeta "finish" denilebilecek bir noktada, halkın bu işi ne denli benimsediğini, ne denli sandığa yakın olduğunu göstermesi bakımından çok önemli bulduğunu söyledi.
Meydanların diline önem verdiğini dile getiren Erdoğan, dün Erzurum'da olduğunu, orada da aynı şekilde, adeta meydanların patlarcasına dolduğunu, her yerde kendileriyle kucaklaşmak, bütünleşmek isteyen halkın bulunduğunu, önceki gün de Şanlıurfa'ya gittiğini hatırlattı.
Erdoğan, Şanlıurfa'nın da muhteşem olduğunu, bugüne kadar ilde mitinglerin farklı meydanda yapılırken, bu defa çok daha farklı bir alanda gerçekleştirildiğini anlatarak, "Şanlıurfa bütün ilçelerinden oraya adeta akın etmişti. Bütün bunları gördüğüm zaman, yani artık toplumumuzun, milletimizin bir karar noktasına geldiğini görüyorum. İşi hazmetme noktasına geldiğini görüyorum. Çünkü bazı sorularıma aldığım cevaplarla da artık işi benimsemiş biliyorum. Yani artık kendisinde pek de soru işaretleri kalmamış. Tabii şimdi merak ediyorum, sizler bu akşam ne gibi sorular soracaksınız. Bazı boşlukları da herhalde buradan doldururuz diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kararsızların çok olduğu yönünde söylemlerin sorulması üzerine, şu yanıtı verdi:
"Ben artık kararsızların falan pek kaldığına ihtimal vermiyorum. Yani bunlar artık çok çok düşük bir seviyede olsa böyle bir durum olabilir. O da belki, siyasi partili olmak ve siyasi partisinde beklediklerini bulamamış olmak gibi, bundan dolayı bir kararsızlık olabilir. Tabii kamuoyu araştırmalarına da bakınca, artık şunu görüyoruz 'evet'de çok çok ciddi bir tırmanma söz konusu. 'Hayır'la ilgili de bir inişin burada olduğunu görüyoruz. 'Evet'e olan ilgi, alaka gayet iyi bir konumda ve tabii bir milletvekili seçimi olsa, bazı şeyleri açıklamakta fayda olur ama bir referandum öncesinde böyle bir durumu şu anda açıklamak pek de doğru olmaz. Bunu özellikle bu tür araştırmayı yapan şirketlerin açıklaması belki çok daha isabetli olur. Ama bildiğim, inandığım şey şu anda gördüğüm ve bizim de bu konuda müşterek hareket ettiğimiz bazı araştırmacı şirketler 'evet'in çok çok iyi bir konumda olduğudur. Kararsızlar 'evet' lehinde daha çok."
"Bir açıklama getir, nedir, kimle görüştün, neyi görüştün?"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun daha çok salon toplantıları yaptığı hatırlatılarak, "En son Erzurum'dan bir fıkrayla göndermede bulundunuz Sayın Kılıçdaroğlu'na, 'Çok yalan söylüyor ama bu yalanlar beni yormuyor.' dediniz. Aksi taraftan bakarsak, sizin o yalan diye tabir ettiğiniz söylemlere cevap vermek de sonuçta bir zaman harcanmasıydı. 'Evet'in daha iyi anlatılmasının önüne geçmiş olabilir mi bu yalan diye tabir ettiğiniz durumlar?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şimdi onlar tabii işi kolaylaştırıyor aslında. Zira fırsat veriyor. Örneğin, yine bir televizyon kanalındaydı. 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu gece, kendisine tabii iki arkadaş bir soru yöneltti. 'O gece darbe girişiminde siz neredeydiniz?' Dedi ki 'Yani Sayın Cumhurbaşkanı beni haberdar etseydi, ben kendisini beklerdim.' Çünkü daha önce bazı radyo programında, malum FETÖ'nün yayın organında 'Darbe olacak olursa ilk defa tankların önüne ben çıkarım.' diyen kişi bu. O akşamla ilgili olarak da VİP'in önünde, Yeşilköy'de tanklar bekliyor. Ben 03.30'da falan Yeşilköy'e iniyorum. 03.30'da Yeşilköy'e indiğimde orada tabii on binlerce İstanbullu, sağ olsunlar bizi karşıladılar. Siz tabii aralarına karıştık. Orada kısa bir açıklama yaptık. Daha sonra basın açıklaması yaptık.
Bu arada da vekaleten Birinci Ordu Komutanımızı, Genel Kurmay Başkanlığına atadık. Valimiz ile orada üçlü olarak oturduk, konuştuk. Daha sonra Enerji Tabii Kaynaklar Bakanımız, birlikte yine orada bazı görüşmeler yaptık. Tabii bu arada arkadaşlar geldiler dedi ki 'Buradan 11.15, 11.30 civarında, (23.15-23.30) VİP'ten, biz Devlet Konukevi'ne inmiştik, Kılıçdaroğlu, oradan ayrıldı. Bir ışıldaklı araçla ayrıldı.' Tabii o akşam onu biliyorduk. Ama şimdi baktık ki malum A Haber, ATV, aynı şekilde Sabah grubu, onlar daha farklı görüntüleri yakalamış, belirlemişler. Yakaladıkları, belirledikleri o görüntülerle, orada, yanındaki korumaları darbe yapanlarla görüşmeler yapıyor. Şimdi, darbe yapanlarla o görüşmeler yapılıyor, ondan sonra da o araçla Bakırköy'e gidiyor. Daha sonra da kendisi açıklıyor, Bakırköy Belediye Başkanının evine gidiyor. Otellerde yer yokmuş, oteller kabul etmemiş onun için onun evine gitmiş. Şimdi bu çok manidar. Peki sen, o arada 12 dakika bir görüşme yapıyorsun. Bu görüşmeyi kimle yaptın? Şimdi bunlara bir açıklama getirmesi lazım. O günden bugüne neredeyse 4-5 günü geçti, herhangi bir açıklama da getirmiş değil. Bir açıklama getir, nedir, kimle görüştün, neyi görüştün? Bunları toplum bilsin. Bir referanduma gidiliyor. Herhangi bir açıklama yok. Ortada sadece, tankların önünde duracak olan bu zat, hemen ışıldaklı arabaya atlıyor, onunla Bakırköy Belediye Başkanının evine gidiyor. Bunu kendisi açıkladı, oraya gittim diyor."
Ancak kendilerinin böyle yapmadıklarını, gelip, milletle, vatandaşla beraber olduklarını, orada açıklamaları yaptıklarını ifade eden Erdoğan, "Üzerimizden F16'lar, helikopterler geldi geçti, onlar ateşlediler vesaire, birçok şeyler yaptılar ve biz ertesi gün öğleye kadar oradaydık. Ki darbe tamamen geri tepti ve duruma hakim olduk, ondan sonra da süreci işlettik, çalıştırdı. Şimdi burada bir gerçek var. Bu yoruyor tabii insanı. Niye? ya dürüst ol. Yalan konuşma, çünkü bu milli bir mesele." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Ağustos'taki Yenikapı buluşmasına Kılıçdaroğlu'nu kendisinin davet ettiğini, davetine olumsuz cevap verdiğini fakat daha sonra, baskılar neticesinde buluşmadan bir gün önce geleceğine dair haber geldiğini anlatarak, "Hayırlı olsun, yeter ki gelsin. Bunun üzerine onu yaptık. Şimdi Yenikapı ruhu diye tebellür eden o buluşma ne yazık ki sayın Yıldırım, sayın Bahçeli ile devam etti ediyor ama şöyle bir 10 gün kadar sonra baktık ki Yenikapı ruhunun aleyhinde konuşmaya başladı yine Kılıçdaroğlu. İşte bu insanı yoruyor." ifadelerini kullandı.
"Buna ne sebebiyet veriyor?" sorusuna ise Erdoğan, "Bunu kendisinin açıklaması lazım. Ben çünkü ruh okuyucu değilim, bilemiyorum. Açıklaması lazım, neden?" şeklinde yanıt verdi.
Erdoğan, yeni anayasanın meydanlarda verilen bir söz olduğunu, şimdi burada AK Parti ve MHP'nin ittifak tesis ettiklerini ve bununla beraber, 339 ile bu referandum olayının parlamentodan geçtiğini dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gönül arzu ederdi ki buna CHP de katılsın. Belki o zaman şu anda referanduma değil, birlikte parlamentodan çıkar, ondan sonra gerekirse yine millete gidilirdi. Bu da tabii insanı yormaz. Defaatle söyledik, bu da olmadı tabii. Bu defa iki siyasi parti orada referandumdan yana hareket etti, ikisi de işe muhalefet etti. Ama gördüğüm kadarıyla, şu anda tabii millet gereken cevabı veriyor. Pazar günü de bunun noktasını koyacak."
"Bunları kabul etmek işlerine gelmiyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin ifadeleriyle "Tek adamlık" meselesinin hatırlatılması üzerine, "Bir defa (Kılıçdaroğlu) bu zat, kendi partisinin geçmişini bilmiyor. Önce bunu öğrenmesi lazım. Niye? Çünkü, şu anda bu sistemle tek adamlık diye bir şey gelmiyor. Bu sistemle, dünyada da uygulamaları olan, aslında parlamentonun işlevini artıran, bunun yanında bir ortak aklın oluştuğu bir kadro hareketi devreye giriyor." dedi.
Meydanlarda CHP'nin cemaziyelevvelinden örnekler verdiğini dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gazi Mustafa Kemal, malum hem Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanıydı hem de Cumhurbaşkanıydı. Ardından İnönü geldi, hem partinin Genel Başkanıydı hem de Cumhurbaşkanıydı. Peki bunlar için tek adam hiç dedin mi bugüne kadar? Yok. Kaldı ki biz bugüne kadar böyle bir adım atmadık. Niye? Bizim anayasamızda çünkü aday olduğunu zaman parti genel başkanlığından istifa etmeniz gerekiyordu. Biz istifa ettik, öyle Cumhurbaşkanı olduk. Fakat ben ilk defa halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı oldum. Yani parlamento içinden seçilerek gelmedim. Halkımın direkt oylarıyla seçilerek geldim ve partiden ayrıldık. Şimdi yeni dönemde ne oluyor? Yeni dönemde parti genel başkanlığından istifa etmene gerek yok. Yani Gazi Mustafa Kemal nasıl partisinin genel başkanı olarak kalmış, aynı zamanda Cumhurbaşkanı olabilmişse, şimdi yeni dönemde de bu olabilecek. Bu o dönemde olabilmişse, İnönü döneminde de olabilmişse şimdi de olabilir. Dünyada da bunun örnekleri var. Yani partisinin doğal başkanlığını, partisinin resmi olarak başkanlığına devam eden var, aynı zamanda başkan olan dünyada da örnekleri var. Ama tabii bunları kabul etmek işlerine gelmiyor. Çünkü kılavuz meselesi. Dersini iyi çalışmıyor. Şimdi bu var. Bir defa bu 'tek adamlık' anlayışını anlatırken yanlış anlatıyor bu zat. Basit örnek veriyorum işte, iki tane önemli örnek. Bunlara bak, tek adamlık var mı yok mu?
Eğer onları da tek adam olarak kabul ediyorsan, artık bir şey demiyorum. Ama yok onlar tek adam değil, daha başka bir yorum getiriyorsan, o zaman başka yorumunu getir onu da öğrenelim. Kaldı ki bir defa bir siyasi partinin genel başkanı olarak, cumhurbaşkanlığında böyle bir yorum getiriyorsan, ben sana başka bir yorum da getiririm. Nedir? Başbakan bir partinin genel başkanı mı? Genel başkanı. Aynı zamanda başbakanlık yapıyor mu? Yapıyor. İcranın, yürütmenin başında mı? Orada niye tek adamlık olmuyor? ya milleti aldatmayalım. Dürüst ol. Biz artık damdan düştük ama tabii garibin şu ana kadar böyle bir şey de görmediği için ne nereye tekabül ediyor, pek bunu da bilmiyor. Şimdi bunları da herhalde bu olayları yaşaya yaşaya öğrenecek, eğer ömrü vefa ederse. Burada biz o yorulma meselesi dedik ya bunlar işte insanı yoruyor. Bu mukayeseyi yapamıyor. Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık. Parti genel başkanlığı, yürütmenin başında olmak. Bunları şöyle bir araya getirdiğiniz zaman bunların neticesini rahat rahat alırız."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanı Erdoğan Canlı Yayında - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?