Alevi-Bektaşi dernekleri Polat Otel Residance'ta iftar yemeği düzenledi. Yemeğe, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, sanatçı Ajda Pekkan, eski milli futbolcu Arif Erdem ile çok sayıda davetli katıldı. Gecenin sunuculuğunu oyuncu Oktay kaynarca yaptı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yaptığı konuşmada, etkinliğin düzenlenmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Geçen yıl da aynı etkinliğin düzenlendiğini ve bu iftarın artık gelenekselleştiğini dile getiren Gül, iftarı düzenleyen iş adamları İbrahim Polat ve Zeynel Abidin Erdem'e ve Türkiye'nin çeşitli yerlerinden bu etkinliğe katılmak için gelenlere teşekkür etti.
Ramazan ayının insanlara huzurlu olmayı, saygıyı, sevgiyi, hürmeti, güzel konuşmayı hatırlatan, herkesin birbirini daha iyi anlamasını teşvik eden bir iklimi olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Gül, burada yapılan konuşmaların da bu çerçevede gerçekleştiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Özellikle çevremize baktığımızda, bütün İslam dünyasında olup bitenler hepimizi derinden üzüyor. İslam dünyasının çok büyük bunalımlar içinde olduğu, çok büyük ayrışmalar içinde olduğu, sıkıntılı bir dönemden geçtiği, kendi birikimini ve enerjisini adeta kendi içinde harcadığı böyle bir dönemden geçerken, Türkiye olarak bizlerin, daha büyük bir dayanışma içinde, daha büyük bir birlik içinde olmamız, hepimizin fark ettiği bir husus. Onun için burada yapılan bütün konuşmalarda hep altını çizip, dikkati çektiğimiz konu bu. Ben de doğrusu Cumhurbaşkanınız olarak yaptığım konuşmalarda özellikle bunun altını çiziyorum. Birbirimizi ne kadar çok anlarsak, kendimizi başkasının yerine ne kadar çok koyarsak, ne kadar çok empati yaparsak, o kadar çok bu ülke içinde dayanışmayı gerçekleştiririz. Nihayette, sözün nereye gittiğini bazen bilmiyoruz. Söz, laf o kadar güçlü ki. Bununla ilgili çok güzel sözler var. Bu sözleri, dayanışmayı, birliği, beraberliği, birbirimize saygı yönünde kullanırsak, o zaman ülkemizdeki huzuru da pekiştirmiş oluruz."
Türkiye gibi büyük bir ülkede farklılıkların ve çeşitliliklerin olmasının tabii olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, "Tarihi, sosyolojik gerçekler, hepimize farklı özellikler yüklemiştir. Dolayısıyla bütün bunları iyi anlayabilmemiz ve bütün bunlara saygı göstermemiz huzurun da birinci şartıdır" dedi.
Gelişmiş demokrasilerin en önemli fonksiyonlarından birisinin, temel hak ve hürriyetleri garanti altına almak olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, "Ülkemiz içinde de bütün inançlara, bütün farklılıklara, bunlar İslam dairesi içinde olduğu gibi, ülkemizde çok az da olsa Müslüman olmayan vatandaşlarımız da var. Onlara da aynı şekilde yaklaşmak ve onları ve herkesi kucaklamak hepimizin en önemli vazifelerinden birisidir. Ayrıca, büyük İslam caddesi içinde farklı farklı mezheplerin, yorumların, anlayışların ve farklı farklı inançların olduğu da bir gerçektir. Bu çerçeve içinde baktığımızda, ülkemizdeki Alevi, Bektaşi vatandaşlarımızın beklentilerini, onların arzularını, gayet dikkate almak da devletin görevidir" şeklinde konuştu.
TÜRKİYE'NİN ÇOK ÖNEMLİ BİR I VE GERÇEĞİ VAR BU SALONUN İÇİNDE
Hepimizin bu ülkenin eşit vatandaşları olduğunu ve kimsenin üstünlüğünün olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Gül, "Memlekete sahip çıkmanın, ülkeye sahip çıkmanın ve ülkede huzurlu bir ortamın sağlanmasında da hepimizin eşit sorumluluğu vardır. Daha yapacak çok iş var bu ülkede. Her ne kadar son yıllarda Türkiye hızlı bir kalkınma süreci içine girse de, büyüme süreci içinde olsa da gelişmiş ülkelerle, Avrupa ülkeleriyle mukayese ettiğimizde hala ne kadar mesafe almamız gerektiğinin herkes farkındadır. Bu açıkların kapatılması için ülkede huzurun, istikrarın olması da şarttır. Bunun için de birbirimize saygı ve sevgi yine birinci şarttır. Onun için bu buluşmaları çok önemsiyorum" dedi.
Ramazan ayında çok nadir dışarı çıktığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, "Toplu olarak katıldığım tek iftar bu diyebilirim. Önem veriyorum. Türkiye'nin çok önemli bir fotoğrafı ve gerçeği var bu salonun içinde. Bunu ne kadar görür ve anlarsak ve ne kadar ona göre hareket edersek, hepimiz birbirimizin işini de, Türkiye'nin işini de kolaylaştırırız. Onun için bu toplantıyı tertipleyenleri tebrik ediyorum" diye konuştu.
Toplantıya çok önemli yazarlar, fikir adamları, iş dünyası temsilcileri, siyasi parti temsilcilerinin katıldığını aktaran Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Böyle bir topluluk, böyle bir beraberlik görüldüğünde bütün Türkiye'ye moral verir. Bu resim bile bütün Türkiye'ye moral verir. Bu bakımdan birbirimizin kıymetini bilelim ve daha büyük bir dayanışma içinde olalım. Hepimiz kendi yurdumuzda, memleketimizde mutlu olalım, müreffeh olalım ve Türkiye'yi çok daha güçlü yapalım" ifadelerini kullandı.
ANADOLU ALEVİSİ SÜNNİSİ GÖNLÜNDE TÜTER EHLİBEYT SEVGİSİ
Cumhurbaşkanı Gül'den önce bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da konuşmada, bir ramazan gününde dostlar sofrasında, Alevi Bektaşi Federasyonu ve Dernekleri tarafından ağırlanmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Burada arkamda yazılı olan cümleyi çok hoşuma gittiği için ifade etmek istiyorum. 'Anadolu Alevisi Sünnisi gönlünde tüter Ehlibeyt sevgisi.' Sanıyorum hepimizin ortak görüşü bu" dedi.
Arınç, bir Alevi kardeşinin, Alevi Bektaşi dostunun, Hazreti Ali'yi, Peygambere damat olma şerefini kazanmış ilim şehrinin beldesi, kapısı, evliyaların, asfiyaların hocasını çok sevmesinin ancak imrenilecek ve şeref duyulacak bir şey olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Biliyorum ki aynen Hazreti Ali gibi Alevi Bektaşi dostlarımız da, kardeşlerimiz de Peygamberimizi bu kadar çok seviyorlar ve hatta Hazreti Ali'nin yattığı gibi ölüm döşeğine yatıyor, canlarını feda etmek istiyorlar. O gün o döşeğe yatan Haydar-ı Kerrar, İslam için, İslam Peygamberi için dünyaya meydan okumuştu. Bu cesaret ve yiğitlik ne kadar Hazreti Ali'ye yakışıyorsa, kendisini büyüten Peygamberimize olan sevgisini de ifade ediyor."
SEVGİDEN NEFRET ÇIKMAZ
Arınç, sevgiden nefret çıkmayacağını belirterek, "Muhabbetten garaz da doğmaz. Bizleri bir araya getiren bu iftar akşamında sevginin, muhabbetin ve ramazanın bereketini görüyoruz" dedi.
Bundan sonraki ramazanlarda da tekrar birlikte olmak ve bugün içinde bulunulan bazı sıkıntılardan veya şikayet konusu olan olaylardan uzak, gerçek dostluğu, sevgiyi, kardeşliği bir arada yaşamanın nasip olmasını temenni eden Arınç, şunları kaydetti: "İki konuşmacı da özellikle bize atıfta bulunarak, bazı taleplerini ifade ettiler. Derviş Tur dede ve Cengiz Hortoğlu arkadaşımızın konuşmalarına, Sayın Cumhurbaşkanım birkaç cümleyle müsaade ederseniz cevap mahiyetinde birkaç şey söylemek istiyorum. Esasen ne hükümeti temsil eden ve ne de siyasetçi hüviyetimle bu gece aranızda bulunmuyorum. Ama madem ki bu sıfatımla aranızda bulunuyorum, birkaç cümleyi söylemek umuyorum benim için de bir görev olacak. Alevi kardeşlerimizin, yurttaşlarımızın, yüzlerce yıldır birlikte yaşadığımız, inançlarımızla beraber olduğumuz, geleneklerimizle, örf ve adetlerimizle Türkiye topraklarında birbirimizi kardeşçe sevdiğimiz bu güzel insanların elbette haklı talepleri, istekleri, şikayetleri, eleştirileri mutlaka olacaktır. Ülkemizin birinci sınıf yurttaşlarıysak hepimiz, bu taleplerin mutlaka karşılanması, yerine getirilmesi ve bunlara karşı hiçbir zaman ret ve inkar içinde olunmaması gerekir."
Arınç, bu topraklar üzerinde geçmişten bu yana çok kırılgan noktalar olduğunu ve çok büyük travmaların yaşandığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu anda da içinde bulunduğumuz şartlarda da bunun izlerini görmek mümkün. Esasen sadece Aleviler veya Sünniler konusu değil, İslam toplumunda bazen çok büyük çatışmalara yol açan fikir ayrılıkları, düşünce farklılıkları oluştu. En yakın coğrafyamızda cereyan eden bazı olaylarda bunların hala çok güçlü olduklarını, yaşıyor olduklarını görmek mümkündür. Sadece bir misal vermek istiyorum. Bugün bu iftara ben büyük bir gönülle, büyük bir hoşlukla katılarak geldim. Beni davet ettikleri için ayrıca teşekkür ediyorum. Ancak ajans notlarını şöyle gözden geçirirken, isimlerini ve cisimlerini sizlerin de bildiği veya tahmin edebileceği birtakım kuruluşların bu akşam bu güzel iftarı reddettiklerini ve iftara katılanlar hakkında nahoş şeyler söylediklerini okudum. İsimler vermeyeceğim, onlar zannediyorum geçen yıl da aynı şeyleri söylemiş olmalı, bu yılda aynı şeyleri tekrarlıyorlar. Pek çok şey söylemişler ama bir cümle çok dikkatimi çekti. 'Bu iftar gecesinde Alevi ve Sünni kardeşliğini göstermek istiyorlarmış' diye devam ediyor."
Arınç, Alevi-Sünni kardeşliğini reddeden, böyle bir şeye yol açabilecek gelişmeleri hiçbir zaman olumlu karşılamayacaklarını ifade eden bir anlayışı, Türkiye'de sayıları belki azdır ama mevcudiyetini ifade etmek istediğini dile getirdi.
Bir hükümet olarak talepler konusunda neler yapabileceklerini çok düşündüklerini vurgulayan Arınç, bu taleplere mutlaka olumlu karşılık da vermek istediklerini belirterek, "Ama bunları verirken veya bu konuda karar verirken, daha doğrusu çünkü temel hak ve özgürlükler birisinin cebinden çıkarıp da vereceği bir bahşiş değil, kesinlikle bunu reddederim. Siz isteyeceksiniz haklı olarak elbette, bir hükümet, ülkeyi yöneten bir iktidar bunları mutlaka yerine getirecektir" diye konuştu.
YAVUZ SULTAN SELİM YERİNE YUNUS EMRE OLSUN
Alevi Dedesi Derviş Tur'da gecede bir konuşma yaparak, Cumhurbaşkanı Gül'den, cemevlerinin yasal statüye kavuşmasını ve İstanbul Boğazı'na yapılacak 3. köprünün isminin Yunus Emre olarak değiştirilmesini talep etti. Yavuz Sultan Selim ismine Alevilerin adeta 'alerji' duyduğunu öne süren Tur, "Tarihte olan savaşları, kavgaları, birtakım olumsuzlukları bugüne getirirsek, milletimiz ve memleketimiz için hayırlı olmaz. Düşmanlık yaratır, insanlarımızı birbirine düşürür. Aleviler hep birlikten yana olduğu için bunu istemiyor. Şimdi üçüncü köprü yapılıyor. Sayın Cumhurbaşkanı'ndan benim bütün ricam, büyük bir erdemlilik göstererek, Alevi ve Sünnileri kucaklayan, birlik ve beraberliğe işaret eden Yunus Emre ismini vermesidir" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Gül'e konuşmasının sonunda iş adamı Zeynep Abidin Erdem bir tablo hediye etti.
GECEYE ÜNLÜLER DE KATILDI
Geceye Süper Star Ajda Pekkan, Oyuncu Şafak Sezer, Yönetmen Hamdi Alkan da katıldı. Geceden çok etkilendiğini ve gecenin çok güzel olduğunu söyleyen Pekkan, "İnşallah Türkiyemiz bu kardeşlik üzerine hiçbir ayırım ayrıştırma yapmadan bundan böyle aynı güzelliklerde olur" dedi.
Geceye katılan eski futbolcu Arif Erdem ise bu kadar anlamlı bir gecede bulunmaktan dolayı mutluluk duyduğunu belirtti.
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanı Gül Alevi-Bektaşi Dernekleri ile İftarda - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?