Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, "Birkaç şuursuz yüzünden dünyadaki bir buçuk milyar Müslüman'ı zan altında bırakmanın hiçbir medeniyet anlayışında yeri yoktur. Birileri savaşı başlatıyorsa, biz de barışı başlatabiliriz. Belki kötülükleri tamamen bitiremeyiz ama iyilikleri çoğaltabiliriz. Bu gönül sofrasının buna vesile olacağına inanıyorum" dedi.
Emine Erdoğan, Türkiye'de görev yapan yabancı misyon şeflerinin eşlerine Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yemek verdi.
Yemekte konuşan Emine Erdoğan, büyükelçilerin ülkelerinin onurunu temsil eden, değerlerini taşıyan emanetçiler olduğunu, büyükelçi eşlerinin de her zaman dostluk ve barışın halkaları olarak kabul edildiğini belirterek, "Köklü tarihi geleneğimiz bize, elçilerin her zaman misafirlerimiz olduğunu söyledi. Uluslararası ilişkiler tarihimiz buna göre şekillenmiştir. Kendinizi evinizde hissetmeniz en büyük mutluluğumuzdur" dedi.
"Anadolu, bize çok katmanlı bir medeniyet tecrübesi bırakmıştır. Kardeşlik ise bu tecrübeden kalan en büyük mirastır" diyen Emine Erdoğan, şöyle devam etti:
"Arşivlerimiz en az 30 ülkenin tarihini aydınlatacak tarihi belgelerle doludur. Bu belgelerin tozunu silkelediğinizde bir arada yaşamanın şifreleri ortaya dökülür. Böyle bir coğrafyadan 'medeniyetler çatışması' fikri değil, diyalog çıkar. Zaten asıl olan medeniyetlerin birbiriyle ilişki kurmasıdır. Her ne kadar savaş çığırtkanları bu doğal dengeyi bozmaya çalışsa da, medeniyetler diyalog kurdukça kendini yeniler. Bize göre medeniyet, insanın yücelmesini merkeze alan bir yolculuk halidir. Ne zaman insani olgunluğa erişirsek, o zaman medeni olduğumuzu hissederiz. Dolayısıyla medeniyet, bir akıl ve gönül işidir. Sadece akla ve maddi göstergelere endekslenmiş bir ilerleme fikri, bize uygun değildir.
Bugün medeni bir dünyada yaşadığımızı iddia etsek de ne yazık ki bu iddiayı geçersiz kılan manzaralar görüyoruz. Korkarım, 2015 yılı, insanlık olarak medeniyet iddiamızın yerle bir olduğu bir zaman dilimi olarak tarihe geçecektir. Hangi medeniyet anlayışı, savaştan kaçan çocukları denizin azgın dalgalarına teslim edebilir? Hangi medeniyet anlayışı, çaresiz insanlara tel duvarlar örebilir? Avrupa'ya ulaşmaya çalışan Aylan Kurdi bebeğin, kıyılarımıza vuran cesedi eminim hepinizin hafızasındadır. O fotoğraf karesi, uluslararası camia için büyük bir utançtır. Medeniyet iddiasının iflas ettiğinin resmidir. Kendimize şunu sormamız gerekiyor, insanlığın bittiği noktada artık neyi arıyoruz? Hangi medeniyetten, hangi ilerlemeden söz ediyoruz?"
"Mülteciler meselesi, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra yaşanan en büyük insani krizdir"
Erdoğan, mülteciler meselesinin, şu anda dünyanın karşı karşıya kaldığı en ciddi sorun olduğuna dikkati çekerek, mülteci sorununun 2. Dünya Savaşı'ndan sonra yaşanan en büyük insani kriz olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin bu anlamda üzerine düşeni yaptığını, din, dil, ırk ayrımı yapmadan 2,5 milyon Suriyeli ve Iraklı'ya topraklarını açtığını vurgulayan Erdoğan, "Gönül ister ki, onları evlerindeki kadar rahat ettirelim. Fakat bu konuda bir ülkenin tek başına yapacakları sınırlıdır. Bu büyük yük, ancak herkes omuz verirse taşınabilir. Batı'nın, özellikle Avrupa'nın bu kriz karşısında daha insani ve vicdani bir tutum sergilemesi hepimizin beklentisidir" ifadesini kullandı.
Yaşanan temel sorunun ne Kürt ne Arap ne de mülteci sorunu olmadığını belirten Erdoğan, "Bugün büyük bir insanlık sorunu ile karşı karşıyayız. Bu sorunu çözecek tek şey, insani vasıflarla ziynetlenebilmektir. İnsani diplomasi, uluslararası ilişkilerin anahtarı olmalıdır. Zira, sevgisiz bir diplomasi anlayışı, bizi ikiyüzlü ilişkilerin ortasında bırakır" diye konuştu.
Emine Erdoğan, her geçen gün gerilimi artan, mekanikleşen dünyada, kadınlara önemli vazifeler düştüğü kanaatinde olduğunu vurgulayarak, barışın, adaletin, kardeşlik duygularının küreselleşmesine kadınların çok daha fazla katkı sağlayacağını düşündüğünü bildirdi.
Türkiye'nin ev sahipliğinde geçen ay gerçekleşen G20 Liderler Zirvesi'nde, ilk defa bu yıl Kadın-20 girişim grubunun oluşturulduğunu anımsatan Erdoğan, bu girişimin büyük bir kazanım olduğunu, kadınların karar alma mekanizmalarında daha çok yer almasının, siyasetten ekonomiye tüm alanlarda fark yaratacak bir gelişme olduğuna değindi. Kadın-20 toplantılarında, "İlerlemenin temel ölçüsü, sadece ekonomik veriler olmamalıdır. İnsanı merkeze almayan bir ilerleme anlayışı, içi boş bir söylemden ibarettir" düşüncesinin altının sık sık çizildiğine işaret eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"İnsani ve vicdani diplomasi konusunda ülkemle gurur duyduğumu söylememe lütfen izin verin. Türkiye, son 13 yıldır çok yönlü bir dış işleri politikası yürütüyor. Doğuyu ihmal etmeden, batıya yönünü çeviren bu diplomasi anlayışının temel pusulası, insani ve vicdani ilkelerdir. Türkiye olarak, din, dil, ırk ayrımı yapmadan dünyanın her neresinde bir dert varsa oraya el uzatıyoruz. Ülkemiz, uluslararası raporlara göre insani yardım konusunda dünyanın en cömert ülkesidir. Gayri safi milli hasılaya göre Türkiye birinci sıradadır. Biz, başka coğrafyalarda çıkar değil, dostluk ararız. 2015'in ilk aylarında Etiyopya, Cibuti ve Somali'ye yaptığımız ziyaretin ardından çok güzel bir adım attık. Afrikalı kadınların el ürünlerinin Türkiye'de pazarlanabileceği bir Afrika Pazarı girişimi başlattık. İnşallah mayıs ayında Ankara'da, bu pazarı açacak, kadın el emeğinin değerlendirildiği bir gönül köprüsü kurmuş olacağız.
Türkiye, karşılıksız iyiliği kurumsallaştırmış bir ülkedir. TİKA başta olmak üzere, sivil toplum kuruluşlarımız, iyiliği küresel bir harekete dönüştürme çabasındadır. Balkanlar'dan Türk Cumhuriyetleri'ne, Kafkasya'dan Afrika'ya mesleki eğitimi yaygınlaştıran, çocukların ihtiyaçlarını gözeten iyilik elçilerimiz var. Bu konuda First Ladylerle de işbirlikleri yapıyoruz. Türkiye'nin destek olabileceği alanlarda, bize iletilen projelere elimizden gelen desteği veriyor, karşılığında dostluk kazanıyoruz."
"Ülkenizin gençlerine bir 'Türkiye tecrübesi' yaşamayı tavsiye edebilirsiniz"
Emine Erdoğan, eğitimin yeni bir dünya inşa etmenin yegane yolu olduğuna işaret ederek, küresel barışın ancak eğitim yoluyla inşa edilebileceğini, bu bağlamda eğitim alanında da karşılıklı köprüler kurulması gerektiğini ifade etti.
Türkiye'de pek çok üniversitenin artık uluslararası niteliğe sahip olduğunu, Türkiye'de 50 binden fazla yabancı yükseköğretim öğrencisi bulunduğunu belirten Erdoğan, "Bu onlar için mesleki ve akademik bir tecrübe olduğu kadar, tarihi ve kültürel bir deneyimdir. Dünyanın en eski medeniyet tecrübesinden elde edebilecekleri çok büyük kazanımlar olduğunu düşünüyorum. Sizlerin de bu konuda gönül elçiliği yapmanızı isterim. Ülkenizin gençlerine bir 'Türkiye tecrübesi' yaşamayı tavsiye edebilir, bu konuda ülkemiz makamlarıyla işbirliği yaparak onlara yol açabilirsiniz" diye konuştu.
Erdoğan, dünyanın son yıllarda çok talihsiz bir kavramla tanıştığını vurgulayarak, "İslamofobya… Bir barış dininin, korku, şiddet ve terör kelimeleriyle yan yana anılması, bütün dinlere karşı işlenen bir suçtur. Hazreti İsa'nın, Hazreti Musa'nın mirasına da ihanettir. İslam'ın adının, terör ve şiddetle birlikte kullanılması, bir Müslüman olarak beni fazlasıyla yaralıyor. Dinin adını kullanarak kendi dünyevi emellerini gerçekleştirmek isteyenlerin bizim safımızda yeri yoktur. Gerçek bir Müslüman'ın terör düşüncesiyle alakası olamaz" değerlendirmesinde bulundu.
Müslümanların, kendi aleyhlerindeki algıyla mücadele etmesi gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, "Fakat aynı şekilde Batı'nın da İslamofobya'yı bir endüstriye, bir ideolojiye dönüştürme gayretkeşliğinden acilen uzaklaşması icap eder. Birkaç şuursuz yüzünden, dünyadaki bir buçuk milyar Müslüman'ı zan altında bırakmanın hiçbir medeniyet anlayışında yeri yoktur. Birileri savaşı başlatıyorsa, biz de barışı başlatabiliriz. Belki kötülükleri tamamen bitiremeyiz ama iyilikleri çoğaltabiliriz. Bu gönül sofrasının buna vesile olacağına inanıyorum. Birbirinin değerlerine saygı duyan bir medeniyet anlayışının yaygınlaşması için elimizden gelen işbirliğini yapalım, diyaloğumuzu artıralım. Mevlana'nın dediği gibi, 'Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir" ifadesini kullandı.
Emine Erdoğan, yabancı misyon şeflerinin eşlerinin yaklaşan yeni yıllarını kutlayarak, konuşmasına son verdi.
Son Dakika › Güncel › Emine Erdoğan'dan Yabancı Misyon Şefleri Eşlerine Yemek - Son Dakika
Sizin düşünceleriniz neler ?