GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: - Dünya Engelliler Günü Resepsiyonu- Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gelişi- Engellilerden görüntü- Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması Dünya Engelliler Günü Resepsiyonu- Cumhurbaşkanı Erdoğan: (1)"380 bin vatandaşını kimyasal ve konvansiyonel silahlarla katleden, 12 milyonunu yerini, yurdunu terk etmeye zorlayan bir rejimin, insanlıkla ilgisi olabilir mi? Böyle bir rejime koşulsuz destek veren, katliamlarına göz yuman, onu ayakta tutmak için her türlü çirkefliği yapanlar insan hayatına değer veriyor olabilir mi?"- "Biz can almayı değil, cana vermeyi, katkı sağlamayı düstur edinen, sadece insanları değil, toprağı, gökyüzünü, ağaçları hasılı dünyadaki tüm varlıkları Allah'ın bir lütfu olarak gören bir medeniyetin mensuplarıyız"- "Zenginin yoksulu, beyazın siyahı, uzunun kısayı, sağlıklının hastayı dışladığı, horladığı, ötelediği bir ortamda ne eşitlik ne adalet tesis edilebilir" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "380 bin vatandaşını kimyasal ve konvansiyonel silahlarla katleden, 12 milyonunu yerini, yurdunu terk etmeye zorlayan bir rejimin, insanlıkla ilgisi olabilir mi? Böyle bir rejime koşulsuz destek veren, katliamlarına göz yuman, onu ayakta tutmak için her türlü çirkefliği yapanlar insan hayatına değer veriyor olabilir mi?" dedi. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Dünya Engelliler Günü Resepsiyonu'nda, Birleşmiş Milletler öncülüğünde bütün dünyada kabul gören 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nün, tüm engelliler için hayırlara vesile olmasını diledi. "Bugün aramızda başarılarıyla hepimizin göğsünü kabartan kardeşlerimiz var" diyen Erdoğan, "Hayatın tüm alanlarında sporda, sanatta, edebiyatta, siyasette, eğitimde, sivil toplumda, iş dünyasında tüm zorluklara rağmen, sizlerin sergilediği mücadele gerçekten takdire şayandır" ifadesini kullandı.Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ülkemizdeki milyonlarca engelliyi temsilen burada bulanan her bir kardeşimin azim ve kararlılıklarıyla bizlere örnek olduğunu, ilham verdiğini özellikle belirtmek istiyorum. Sizler, engelleri aşmanın bir inanç meselesi olduğunu, başarının anahtarının öncelikle kişinin buna inanması olduğunu her gün ispat ediyorsunuz. Şüphesiz, engelli kardeşlerimizin meselelerini, sıkıntılarını hatırlamak, başarılarının farkına varmak sadece bir günün sınırlarına hapsedilmeyecek kadar önemlidir. Bununla birlikte Dünya Engelliler Günü, 1992'den bu yana engelli vatandaşlarımızın topluma kazandırılması, haklarının tam ve eşit şekilde sağlanması noktasında ciddi bir farkındalık oluşturuyor. Bugün vesilesiyle bir muhasebe bir murakabe yapılarak gelinen nokta ile hedefler arasındaki mesafe net olarak görülebiliyor. Ben ülkemizde 3 Aralık nedeniyle düzenlenen etkinliklerin, oluşan hassasiyetin engelli kardeşlerimizin hayatını daha da kolaylaştıracak adımların atılmasına vesile olmasını diliyorum."- "Türkiye nüfusunun yüzde 13,3'ünü engelliler oluşturuyor" BM verilerine göre dünya nüfusunun yüzde 10'unu engellilerin teşkil ettiğini belirten Erdoğan, kendi araştırmalarına göre Türkiye nüfusunun yüzde 13,3'ünü engellilerin oluşturduğunu vurguladı.Aileleriyle ele alındığında engellilik konusunun 78 milyonluk nüfusun, yaklaşık 30 milyonunu çok yakından ilgilendirdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hiçbir siyasetçinin, bürokratın, hiçbir ferdin her üç kişiden birini ilgilendiren bir mesele karşısında kayıtsız kalması, gözünü kapatması mümkün değildir. Ben şu anda karşımda Lokman Bey'i görüyorum, o ne kadar kendisini gizlese de görüyorum. Onun için bu meselenin, kamu ve özel sektör kuruluşlarımızın, belediyelerimizin, sivil toplum örgütlerimizin, iş adamlarımızın ana önceliklerinden biri olması gerekiyor" diye konuştu.Engellilerin toplum hayatına tam ve sorunsuz bir şekilde katılımı noktasında kamunun inisiyatif alması, liderlik yapmasının şart olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Ancak bu meselenin çözümü için tüm toplum kesimlerinin adeta bir seferberlik ruhu ile hareket etmesi gerekiyor. 'Önce insan' diyen, insanı, 'eşrefi mahlukat' olarak yani yaratılmışların en şereflisi olarak gören herkes, engelli kardeşlerimizin sorunlarıyla hemhal olmak, yakından ilgilenmek durumundadır. Biz insana ve hayata, 'insan insanın kurdudur' gibi sorunlu ve hastalıklı nazarla asla yaklaşmayız. Tevarüs ettiğimiz miras, 'altta kalanın canının çıktığı' sadece güçlünün ayakta kaldığı, bir 'ezen ve ezilen düzeni' değildir. Bu bakış açısıyla, insana yaklaşanlar, 'üstün ırk, makbul insan, ari ırkın saflaştırılması' gibi tanımlamalarla yüzyıllarca sömürgeciliğin, köle ticaretinin, soykırımın, toplama kamplarının mimarı olmuşlardır. Kimi zaman farklı etnik gruplar, kimi zaman farklı renge sahip olanlar, kimi zaman farklı bir dili konuşanlar, kimi zaman da engelliler, insanlık dışı muamelelere tabi tutulmuşlardır. Son asırlarda yaşanan sorunların kaynağında, insanı ve hayatı değersiz kılan, işte bu sakat anlayış yatmaktadır."- "Bunun en canlı örneğini teşkil ediyor..."İnsanı ruhundan ve fıtratından kopararak, sadece güçlünün hayat hakkını kutsayan bu yaklaşımın bugün de varlığını devam ettirdiğini bildiren Erdoğan, "Hitler Almanyası'nın, Stalin'in Rusyası'nın işlediği soykırımlar, 1990'larda Bosna Hersek'te vuku bulan katliamlar, Filistinlilerin yıllardır maruz kaldığı baskılar, komşumuz Suriye'deki zulümler, farklı ülke ve zamanlarda bunun en canlı örneğini teşkil ediyor" dedi.Erdoğan, şunları kaydetti: "380 bin vatandaşını kimyasal ve konvansiyonel silahlarla katleden, 12 milyonunu yerini, yurdunu terketmeye zorlayan bir rejimin insanlıkla ilgisi olabilir mi? Böyle bir rejime koşulsuz destek veren, katliamlarına göz yuman, onu ayakta tutmak için her türlü çirkefliği yapanlar insan hayatına değer veriyor olabilir mi? DEAŞ ile mücadele kılıfı altında, çocukları, sivilleri, kadınları, ekmek kuyruğundaki masumları öldürenler için insanın bir anlamı olduğunu zannediyor musunuz? ya da ülkemizde olduğu gibi sırf iktidara husumetlerinden dolayı cinayet şebekelerinin katliamlarına sessiz kalanların, PKK terör örgütüne sütre olanların, insani bir tarafı olabilir mi? Bunları yapanlar bu tür gayri insanı eylemleri meşru ve makbul görenler ancak insan müsveddeleridir. Hiçbir kutsalı, değeri, ilkesi olmayanlar belki bunu yapabilir. Ancak, bir Müslüman asla böyle bir şeyi yapamaz. Biz insana varlığımızı tehdit eden bir kurt olarak değil, kendisinde sükunete erdiğimiz, şifa bulduğumuz, insanlığımızı tamamladığımız, bizi tamamlayan, tekemmül ettiren canlar olarak bakarız."- "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın"Erdoğan, her fırsatta dile getirdiği Şeyh Edebali'nin "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" sözünün, devlet geleneklerinin kilit taşı olduğunu vurguladı.İnsanın olmadığı yerde devletin de bir anlamının olmadığını ifade eden Erdoğan, "Biz can almayı değil, cana vermeyi, katkı sağlamayı düstur edinen, sadece insanları değil, toprağı, gökyüzünü, ağaçları hasılı dünyadaki tüm varlıkları Allah'ın bir lütfu olarak gören bir medeniyetin mensuplarıyız" değerlendirmesinde bulundu. Diğer özelliklerine, engeline bakmadan, "Yaradılanı, Yaradan'dan ötürü sevmek, ona saygı duymak, hürmet göstermek mecburiyetinde" olduklarını ifade eden Erdoğan, bütün insanları kucaklamayan, insanlığa aynı gözle bakmayan hiçbir anlayışın da insani ve vicdani olamayacağını söyledi.İnsanı merkeze almayan hiçbir politikanın, hiçbir stratejinin, dünyaya refah, huzur ve adalet getirmeyeceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Zenginin yoksulu, beyazın siyahı, uzunun kısayı, sağlıklının hastayı dışladığı, horladığı, ötelediği bir ortamda ne eşitlik ne adalet tesis edilebilir" diye konuştu.
Son Dakika › Güncel › Erdoğan: 'Engelleri Aşmanın Bir İnanç Meselesi Olduğunu Her Gün İspat Ediyorsunuz' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?