"Gezi Parkı Olaylarından Aldığımız En Büyük Hasar; İmajımız"

ALPTEKİN SOYKAN - Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Gezi Parkı olayları sırasında evi dağılmış, eşyaları kırılmış, bundan dolayı havasını kaybetmiş ev sahibi görüntüsünde olduklarını belirterek, "Hasar tespitine gelince, aldığımız en büyük hasar; imajımız. 'Aman Beyoğlu'na gitmeyin orada olaylar var' algısıdır" dedi.

Gezi Parkı odaklı gelişmelerle ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Demircan, doğduğu ilçe olan Beyoğlu'da, 45 yıldır yaşadığını, 10 yıldır da belediye başkanlığı yaptığını anlattı.

İlçenin tarih boyunca, çok farklı badireleri atlattığını bildiren Demircan,  şunları söyledi:

"10 sene, evvelki, 20 sene önceki Beyoğlu'nda hep şunu gördüm. Bu bölgede bu tip eylemler uzun sürdüyse belediye ve kamu, etrafı derleyip toparlamada hızlı davranamadıysa bir müddet sonra Beyoğlu'nun sokaklarının yalnızlaştığını, cazibe alanı olmaktan geri düştüğünü, popülerliğini kaybettiğini gördük. Tarihe baktığımızda hep bunların olduğunu görüyoruz. Öyle dönemler olmuş ki eylemlerin çok olmasından kaynaklı binaların zemin katları iş yapamaz hale gelmiş. İşletmelerin birinci kata, daha yukarı katlara doğru çıktığı olmuş. 2004'te başkan olduğumda, benden evvel belediye başkanı olan sayın Kadir Topbaş'ın başlattığı  'Beyoğlu Güzelleştirme' hamlesi vardı. Hemen onun ardından son 10 yılda biz devam ettik. 5 bin kadar bina yeniledik. Burada yaptığımız temel şey, Beyoğlu'nun güvenli bir yer olduğunu, insanların rahatça buraya gelip gidebileceğini göstermekti. Ailelerin, turistlerin, kadınların gecenin herhangi bir vaktinde dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar güvenli şekilde dolaşabilecekleri imajını vermeye çalıştık. Bir yandan binaları iyileştirmek güzelleştirmek, bir şehrin merkezine yakışacak hale getirmeye çalıştık. Koskoca bir Türkiye'den bahsediyoruz, Onun en önemli şehri İstanbul ve onun kalbi Beyoğlu'ndan bahsediyoruz. Herkes bizi, medeniyetimizi, Beyoğlu'ndan Taksim'den başlayarak tanıyacaktır."

Beyoğlu için 10 yıldır bilinçli bir şekilde çalıştıklarını ifade eden Demircan, "10 yılın verilerine baktığımızda otel kapasitesinde 6 bin yataktan 30 bin yatağa çıktık. Günlük sirkülasyonun 1-2 milyonlara geldiğini gördük. Bu anlamda iyi bir noktaya gelmiştik. Yaşananlara rağmen bir gerileme yaşamadık ama 2 aylık bir duraksama maalesef var"  dedi.

Beyoğlu'nda yaşayanların ve esnafın kötü 2 ay geçirdiğini vurgulayan Demircan, ancak esnafın olayı metanetle karşıladığını ve yaralarını sarmaya çalıştığını kaydetti.

-"En büyük hasar; imajımız"

Gezi olayları sırasında ilçenin imajının zarar gördüğünü bildiren Demircan, şöyle devam etti:

"Olaylar sırasında evi dağılmış, evinin dağılmasından eşyaları kırılmış, bundan dolayı havasını kaybetmiş bir ev sahibi görüntüsündeydik. Beyoğlu, eylemlerin yeridir. Ama  bizim bildiğimiz eylemler Galatasaray veya Tünel'den başlar, Taksim Meydanı'na gelinir, anıtta saygı duruşu yapılır, basın açıklaması yapılır ve gidilir. Uzun süreli bir yerin kapatıldığı bir eylemi, ilk defa yaşamış olduk. Hasar tespitine gelince, aldığımız en büyük hasar; imajımız. 'Aman Beyoğlu'na gitmeyin orada olaylar var' algısıdır. Sadece Beyoğlu'nda, İstanbul'da, Türkiye'de değil bütün dünyada bu öyle anlaşıldı. Bizim en büyük sıkıntımız bu. Onun için çok sık normalleşmeden bahsediliyor. Normalleşme dediğimiz dış dünyaya verdiğimiz bu fotoğrafın bizde yarattığı olumsuz etkiden kurtulmak."

-"Beyoğlu'ndaki iş yerleri nazik ve kırılgan"

Ahmet Misbah Demircan,  ilçenin ekonomisinin hizmet sektörüne dayandığına işaret ederek, Taksim, İstiklal Caddesi ve Talimhane'de günlük hayattan kazancını elde eden, huzurun sakinliğin olduğu ortamda yeşeren iş dallarının bulunduğunu ifade etti.

Beyoğlu'nun tarihinde de turizm, hizmet ve ticaret türündeki iş yerlerinin önemli yer tuttuğunu anlatan Demircan, "Burada okullar, alışverişler, konaklama, sanat müesseseleri, sanat galerileri, kafeteryalar, restorantlar var. Bu saydığımız bütün başlıklar, huzurun hakim olduğu normal şehir merkezinde bulunan ve kendisini geliştiren yerlerdir. Nazik ve kırılgandırlar. Bu kırılganlığa karşı sert bir rüzgar estiğinde, günlük müşterisini kaybeden bir ekonomik yapımız var" değerlendirmesinde bulundu.

Geçen hafta izinsiz gösteri yapan gruptakilere pala ile saldıran esnafa da değinen Demircan, "Hiçbir türlü şiddet ve kabalık bize yaramaz. Şiddet nereden geliyorsa gelsin, bu bize yaramaz. Bunun yanında olmak mümkün değil. Böyle birşeye sonuna kadar karşıyız" dedi.

-"İftar sofrasını meydana kurduk"

Beyoğlu Belediye Başkanı Demircan, bu yıl iftar çadırı yerine Taksim Meydanı'nda iftar sofrası kurduklarını belirterek, şunları kaydetti:

"10 yıldır ramazan iftar çadırımız devam ediyordu. O zaman mevsim yaz değildi, daha serin zamanlardı. Bir de o zamanın Türkiye şartları ramazan iftarının yoksula, fakire verildiği bir zamandı. Ama Türkiye oraları aştı. Şimdi ramazan iftarının amacı kardeşlik, kaynaşma, bir lokmayı bölüşmedir. Mevsim de değişti, hem ekonomik mevsim değişti hem de gerçek mevsim değişti. Artık çadırın dışına çıktık. Geçen yıla kadar Taksim Gezi Parkı'nın yıkılan dükkanları arasında evlendirme sarayımız vardı. Onu ramazanda düğün törenleri olmadığı için kullanıyorduk. Bu yıl meydanda sofra kurduk. Gezi Parkı'nda da yapabilirdik.Valimizle birlikte parkı açınca birçok kişinin buraya gelip gittiğini gördük. O kalabalığı görünce merdivenlerin üzerindeki geniş alanda kurmayı planladığımız iftar soframızdan vazgeçtik. Gelip geçenlere set olmayalım engel olmayalım dedik. Meyadana geldik, iftar soframızı buraya kurduk. Bütün esnafımız bütün Beyoğlulular bu ramazan ve iftar sofrası ile artık normale döndüğümüzün fotoğrafının da ortaya çıktığını görmek istiyorlar."

Gezi Parkı'na olaylardan önce kimsenin gelmediğini anlatan Demircan,  "Biz burada birçok festivaller yaptık. Bize sorarlardı, 'niye burada yapıyorsunuz' diye. Biz de 'bu parkı tanıyan yok, bu vesile ile parkımızı tanıtalım ona sahip çıkalım' istediğimizi anlatırdık. Yıllarca burada etkinlikler yaptık. Park biraz kopuktur meydandan. Merdivenlerinden dolayı saklı bahçe gibidir" dedi. - İstanbul