Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, iklim değişikliğinde insanların payı olduğuna dikkat çekerek, "Dünyanın ateşi çıkmış. Dünya bir şey kaptı; ne kaptı, insan kaptı. İnsan en tehlikeli bir mikrop en tehlikeli virüs. Küresel ısınma diyoruz ya, niye işte, niye ateşi çıkmış dünyanın bir şey kaptı. Onunda mikrobu virüsü biziz" dedi.
Trabzon'da düzenlenen "İklim Değişikliğinin Doğu Karadeniz ve Tarıma Etkisi" panelinde konuşan İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu: iklim değişikliği konusunda farklı söylemler olduğunu belirterek, iklim değişikliğinin dünyanın var olduğu günden beri olduğunu söyledi.
Kadıoğlu, "iklim değişikliği sürekli gündemde olan bir konu. Bazen doğru, bazen de yanlış şeyler konuşuluyor. Bilgi kirliliği de var. Gelişme ve ekolojinin birbirine düşman gibi göründüğü bir zamanda karşımıza sürdürülebilir kalkınma diye bir kavram çıktı. Bu sürdürülebilir kalkınma, kavramının içini ne kadar doldurdu. Attığımız adımlar, gelecek nesillerin kaynakları tüketip tüketmediğini ne kadar düşünebiliyoruz, ne kadar dikkate alıyoruz. Dünyanın ateşi çıkmış. Dünya bir şey kaptı; ne kaptı, insan kaptı. İnsan en tehlikeli bir mikrop en tehlikeli virüs. Küresel ısınma diyoruz ya, niye işte, niye ateşi çıkmış dünyanın bir şey kaptı. Onunda mikrobu virüsü biziz"
"İklim değişikliği sadece kutuplarla ilişkili değil Türkiye'yi de çok etkiliyor"
İklim değişikliğinin sadece kutupları değil, Türkiye'yi de çok etkilediğini kaydeden Kadıoğlu, "İklim değişikliği dediğimiz zaman aklınıza hangi görüntü geliyor? İklim değişikliği denilince genellikle basın, kutuplardaki hayvanları, buzulları görüntü olarak kullanıyor. İklim değişikliği konusunda Türkiye'den fazla görüntü kullanılmıyor. O yüzden biz, vatandaşlar, halk olarak iklim değişikliğini genellikle kutuplardaki bazı şeylerle özdeşleştirmişiz. En çok ne kullanılıyor biliyor musunuz? Ayı. Yani iklim değişikliği kutuplardaki ayının problemi gibi bir algı var Türkiye'de. Bizde de bazı ayılar, böyle bir şeyin üzerine çıkmak zorunda kalıyor yani. Küresel iklim değişikliği sadece kutuplardaki ayının problemi değil, Trabzon'daki ayıların da problemi. Problemi önce kendimizle özdeşleştirmemiz lazım. İklim değişikliği sadece kutuplarla ilişkili değil bizi de çok şekilde etkiliyor. İklim değişikliğine bazen karşı çıkanlar olabiliyor. İklim değişikliği yoktur, uydurmadır, yok şöyledir gibi. Aslında iklim değişikliği dünya var oldukça iklim hep değişe gelmiştir. İklim ilk defa değişmiyor" diye konuştu.
150 bin yılda 1 derece ısınan dünya son 150 yılda bir derece ısındı.
Dünyanın son 150 yılda bir derece ısındığına dikkat çeken Kadıoğlu, "Güneşteki patlamalar, astronomik nedenler, volkan patlamaları gibi nedenlerden dolayı dünya iklimi sürekli değişti. Dünya bir buzul çağına girmiş, tekrar ısınmış, tekrar buzul çağına girmiş. Dünya böyle sürekli buzul çağından sıcak evreye girmiş çıkmış. Yaklaşık 150 bin yılda bir derece ısınarak buzul çağından çıkmışız, yaklaşık 1 derece soğuyarak buzul çağına girmişiz. Eskiden bu olay, 150 bin yılda 1 dereceyle oluyordu. Son 150 yılda 1 derece ısındık. Aradaki farkı görüyor musunuz? 150 bin nere, 150 yıl nere. Şu anda bin kat hızlı ısındık. Bu ani iklim değişikliği problem. Yoksa normal iklim değişikliği problem değil. Dünya ekolojik sistemlere ayak uydurabiliyordu. Kim yaptı bunu, kim bin kat ısıttı bunu, insan. Doğal etkenlerin yanı sıra iklimi bin kat hızlı değiştirdik, ısıttık. Buna ekolojik sistem ayak uyduramıyor,ekolojik sistem çöküyor. İklim değişikliği değil problem, bu kadar olmasıdır problem. Normalde bu yıllarda biz şu anda buzul çağına giriyor olmamız lazımdı. Ama, insan böyle devam ettiği sürece bir daha dünyada buzul çağı çok zor. En azından 2 bin 100'e kadar buzul çağ beklenmiyor. Yani bizler insanlar doğada bin kat hızlı iklim değişikliğine neden olduk ve doğa bunu kaldıramıyor" dedi.
Havaların güzel ve güneşli olması bizim için ölümcül
Kış gününde havaların bu kadar güneşli olmasının aslında ölümcül olduğunu kaydeden Kadıoğlu, "En önemli şey, sıcaklık. İnsanlar küresel ısınmadan daha çok korkuyor, iklim değişikliğinden o kadar çok korkmuyor. İnsanları, küresel ısınma daha çok korkutuyor. Küresel ısınma iklim değişikliğinin sadece semptomlarından bir tanesi. Küresel anlamda bütün dünya ısınıyor. Kutuplar daha fazla ısınıyor, ekvator daha az. Bu durum hava hareketlerinin yollarını, şeklini değiştiriyor. Dünyanın hava hareketlerinin tek nedeni var, kutuplar arasındaki sıcaklık farkının dengelenmesi. Kutuplar ne kadar soğuk, ekvator ne kadar sıcaksa, farklı bir hava olayları oluyor. Kutuplar ısınıyor, ekvatordaki sıcaklık farkı azalıyor. Bu da hava, hareketlerimizi değiştiriyor. Kışın alçak basınç merkezi buna bağlı soğuk ve sıcak hava güneye inip bizim üzerimizden geçerken yağış alıyorduk, şimdi bunlar kuzeyden esmeye başladı. Kışın fazla yağış almıyoruz. Herkes de bu güzel havalara seviniyor. Bunlar güzel hava değil. Bu güzel hava dediğimiz bizim için kuraklık hava kirliliği. Yani bunlar bizim için ölümcül havalar" ifadelerini kullandı.
Sıcak hava dalgası ülkemizde afet olarak görülmüyor
Sıcak hava dalgasının ülkemizde afet olarak görülmediğini kaydeden Kadıoğlu, "Türkiye'de en büyük problemimiz belki Trabzon için değil ama İstanbul, İzmir, Ankara, Urfa, Adana gibi illerde sıcak hava dalgası. Sıcak hava dalgası ülkemizde afet olarak görülmüyor. Belediyelerimiz kışın donanlara yardım ediyor ama yazın yananlara kimse yardım etmiyor. Nasıl ki kışın yakacak yardımı yapılıyorsa yazında soğutma yardımı yapılması lazım. Bunlar kitlesel ölümlere neden oluyor. 2003 yılının Ağustos ayında sıcak hava dalgasından Fransa ve civarında 35 bin kişi öldü. Türkiye'de bir kişi ölmüyor. Çünkü kayıt dışı. Türkiye'de kimse sıcak hava dalgasından öldüğünü kaydetmiyor. Sıcak hava dalgaları büyük problem. Özellikle Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde damdan düşenlerin sayısı artıyor. Sıcak hava dalgaları hasta, obez, yatalak hastalar, çocuklarda büyük ölümlere neden olabilen bir afet. Trabzon gibi kentleşmenin arttığı yerlerde özellikle apartmanların üst katlarında sıcak hava dalgaları birkaç gün uzun süreli olduğu zaman farkında olmadan tek dük insanları öldürüyor biz farkında değiliz" diye konuştu.
Yazın hava sıcaklıkları 4-7 derece artacağı bekleniyor
Türkiye'de yazın sıcaklıkların 4-7 derece artabileceğine dikkat çeken Kadıoğlu, "Küresel iklim değişikliğinin 2 bin 100 yılına kadar hava sıcaklıklarının özellikle yazın 4 ila 7 derece arttıracağı bekleniyor. Bu sıcaklık artışından Karadeniz'de etkilenecek. Nispeten Ege, Akdeniz'e daha az olmak üzere. 1995 yılından sonra Trabzon'daki 30 derecelik sıcaklık ortalaması yıllar sonra 40-45'lere çıkmış durumda. Acayip şekilde ısınma var. 35 derece üzeri olan günlerin sayısı artacak. Ege, Akdeniz,
Güneydoğu Anadolu bölgesi yanacak gibi gözüküyor. Bu sıcakta turizm de olması çok zor" ifadelerini kullandı.
Göç, Avrupa Birliğinin en korkulu rüyası
Balıkların bile iklimden dolayı göç ettiğini kaydeden Kadıoğlu, "Marmara denizinde balıklar, Haziranın başında yazı geçirmek için Karadeniz'e geliyor. Ama balıklar ne yapıyor; sıcaktan kaçıyor daha sıcak olan güneye gidiyor. Bu bilimsel olarak yanlış. Genellikle sıcak zamanlarda insanlar kuzeye, soğuk zamanlarda ise güneye gitmesi lazım. Bu moda anlayışı ileri de değişecek. İklimden dolayı en büyük göç olayı yaşanıyor. Türkiye bir köprü. Hem güneyden, kuzeye hem de doğudan batıya gelenler için. Göç olayı Avrupa birliğinin en korkulu rüyası. Avrupa Birliğinin güneyi kuraklaşıyor, iklim değişikliğinden dolayı zarar görüyor. Avrupa Birliğinin en büyük korkusu, Kuzey Afrika'dan kitlesel göç olması. Bu onlar için ulusal güvenlik problemi. O yüzden AB, Kyoto'yu, Paris'i çok önemsiyor. Göç problemi iklim değişikliği ile beraber, hem ülke içinde, hem de ülkeler arasında artış gösterecek. Şu anda da Türkiye'de, güneyden kuzeye doğru göç olma olayı yüksek ihtimal" diye konuştu. - TRABZON
Son Dakika › Güncel › İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat... - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?