Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin 245'i tutuklu 330 sanık hakkında açılan dava, sanık savunmalarıyla devam ediyor.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya sanık, sanık yakınları, müştekiler ve tarafların avukatları katılıyor.
Savunması alınan sanık eski teğmen Mehmet Özsoy, asıl görev yerinin Kars olduğunu, 58. Topçu Tugayına kurs için gönderildiğini söyledi.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz akşamı Polatlı'daki tugayda olmadığını, eşiyle Ankara'da bir alışveriş merkezinde akşam yemeği yediğini belirten Özsoy, birlik komutanı Yüzbaşı İsmail Dumlupınar'ın telefonla kendisini arayarak, "Birliğimize görev verildi, derhal gelmelisin." dediğini aktardı.
Özel aracıyla Polatlı'daki evine gelerek kamuflajlarını giyip kendisini alacak konvoyu beklemeye başladığını ifade eden Özsoy, daha sonra Üsteğmen Veyis Murat Tabak'ın birliğine dahil olduğunu kaydetti.
Özsoy, "Üniformamla sokakta olmama rağmen halktan kimse bana tepki göstermedi. Her şey rutindi, olağanüstü bir durum yoktu. Araca bindiğimde 'Ne oluyor, nereye gidiyoruz' diye sorduğumda askerler bana terör saldırısına karşı önlem almak için gittiğimizi söylediler. Yani konvoya kışlanın dışında dahil oldum. Bu nedenle nereye gideceğimiz konusunda bilgim yoktu." diye konuştu.
Polatlı'dan ayrılıp Temelli mevkiine geldiklerinden araçların durduğunu, bu sırada sosyal medya ve gelen telefonlardan kanunsuz bir işin içine sürüklendiklerini fark ettiklerini savunan Özsoy, diğer araçlardaki birlik komutanlarının kendi aralarında değerlendirme yaptıktan sonra tugaya geri dönme kararı aldıklarını dile getirdi.
"Emre mutlak itaat zafiyetimiz oldu"
Polatlı'da halkın toplandığı bilgisini aldıklarını, olumsuz bir tabloya neden olmamak için bir köy yoluna girerek tugaya gitmek için yeniden hareket ettiklerini öne süren Özsoy, şöyle devam etti:
"Basri köyüne geldiğimizde halk bizim Ankara'ya gideceğimizi düşündü. Bizlere taş ve sopalarla saldırdı. Onlara karşı en küçük bir harekette bulunmadık. Komutanımız Üsteğmen Tabak bunun için bizi uyardı. Ben de mahiyetimdeki askerlere bu yönde emir verdim. Daha sonra olay yerine gelen polislere sorun çıkarmadan silahlarımızı teslim ettik."
Tutuklanmaması halinde 22 Temmuz'da Kars'taki görev yerine gideceğini söyleyen Özsoy, darbe girişiminin bir parçası olmadıklarını, "kanuni görünümlü kanunsuz bir emire alet edildiklerini" iddia ederek, "Amirlerimizin emirlerini sorgulamadan yerine getirmek için yetiştirildik. Mesleğimizin bu gereği, yaşamımız boyunca bir reflekse dönüştü. 'Emre mutlak itaat' belki de en büyük zafiyetimiz oldu ve birileri bundan yararlanmak istedi." dedi.
Darbe girişiminin önlenmesine katkı sunduklarını da öne süren Özsoy, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Şerefli bir Türk subayı olarak darbe girişimi içinde olmadığımız gibi emre rağmen istenilen yere gitmeyerek darbe girişiminin önlenmesinde rol oynadık. TSK'dan başka bir örgüt mensubiyetim yoktur. 13 yaşından beri emir komuta zinciri içindeyim. Yıllık izinde olduğum zamanlarda da birliğe çağrıldım, mesai dışında da. O gün beni çağırdıklarında darbe girişimi olacağını düşünemedim. Hain girişimini planlanmasında, icra edilmesinde dahilim olmadı."
"Geri dönmemize halk müsade etmedi"
Sanık eski teğmen Abdurrahman Batur da 2015'te Kara Harp Okulundan mezun olduğunu, kurs için tugayda bulunduğunu söyledi. Kursu tamamlayamadığı için amir hükmünde olmadığını, emir verme yetkisinin bulunmadığını savunan Batur, "15 Temmuz günü tugay komutanının kursiyer teğmenlerle tanışma toplantısına katıldık. Gece eğitim olacağını bizlerin de katılmasını istedi. İlk kez bir kıtada gece eğitimi alacaktım." ifadelerini kullandı.
Akşam saatlerinde içtima alanında toplanmaları için emir verildiğini, alana gittiğinde Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı olduğu şeklinde bir söylenti duyduğunu aktaran Batur, "Burada karşılaştığım Murat üsteğmen, terör saldırısına karşı güvenlik önlemi alacağımızı, silahımı alıp bataryaya katılmamı istedi. Silahımın olmadığını, kursiyer olduğumu söyleyince de herhangi birini tüfeğini almamı istedi. Daha sonra araçlara binerek tugaydan ayrıldık." diye konuştu.
Temelli yakınlarına gelince darbe girişimine ilişkin haberler almaya başladıklarını, bu sırada birlik komutanı Üsteğmen Murat Babaoğlan'ın "Kanunsuz bir emir verildi, ne pahasına olursa olsun bir adım daha ileri gitmeyeceğiz. Geri dönüyoruz." dediğini iddia eden Batur, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanımızın 'dışarıdaki bütün birliklerin kışlalarına dönmeleri' yönündeki emrine uyarak, tugaya geri dönmek istedik. Araçlarımızı geldiğimiz Polatlı'ya çevirdik ancak halk buna müsaade etmedi. Kimseye karşı silah kullanmadık, zorluk çıkarmadık. Darbe girişiminin içinde olmadık, kanunsuz emri fark edince gitmekten vazgeçtik."
Darbe girişiminden sonra yaklaşık bir ay görevine devam ettiğini, ifade vermek için gittiği savcılık tarafından tutuklandığını belirten Batur, "Kaçma şüphem olsaydı o zaman adliyeye gelmezdim, ettiğim askerlik yeminine hep sadık kaldım. Beraatimi talep ediyorum." diyerek savunmasını tamamladı.
Sanık eski uzman çavuş Adem Çerkezoğlu da sözleşmeli erbaş statüsünde görev yaptığını, rütbesi gereği kendisine verilen emirleri sorgulama konumunda olmadığını söyledi.
Terörle mücadele kapsamında operasyonlara katıldığını, bu nedenle ilk doğan çocuğunu günler sonra gördüğünü anlatan Çerkezoğlu, "Teröre karşı mücadele edeceğimiz düşüncesiyle kışlandan ayrıldığımız için bugün tutukluyum. İkinci çocuğum dünyaya gelmiş, onu da hapiste olduğum için göremedim. Verilen emirlere uymaktan başkan bir suçum yok." dedi.
Sanık Burak Uzun, Yakup Kaya, Tevfik Bilgen, Halil İbrahim Baysal, Yasin Türkoğlu ve Ahmet Söyler de savunma yaptı.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Son Dakika › Güncel › Polatlı Darbe Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?