Tezhip sanatının usta ismi Fatma Rikkat Kunt'un vefatının üzerinden 37 yıl geçti.
Kaleme aldığı eserlerin çoğunda "Şeyh Muhsin-i Fani" adını kullanan, "Büyük Türk Lügati"nin yazarı Hüseyin Kazım Kadri Bey ile Güzide Hanım'ın kızı Kunt, 27 Nisan 1903'te Beylerbeyi'nde dünyaya geldi.
İsmini Tevfik Fikret'in koyduğu Kunt, babasının görevi sebebiyle İstanbul'un yanı sıra Serez, Selanik ve Halep'te çocukluğunu geçirdi.
Fatma Rikkat Kunt, anne ve babasından Türkçe'nin yanı sıra iyi derecede Fransızca öğrendi. Babasının sözlük çalışmaları dolayısıyla bulundukları Beyrut'taki Fransız okulunda öğrenime başlayan Kunt, 1. Dünya Savaşı sırasında okulun kapanmasının ardından bir süre Alman okuluna devam etti ve 1919'da ailesiyle İstanbul'a döndü.
Sanatçı, İstanbul'da Mehmet Akif Ersoy'dan Türkçe ve edebiyat, Ali Sami Boyar'dan resim dersi aldı, Alman piyano öğretmeni Langaberg'in piyano derslerine katıldı.
Kunt'un öğrencisi Çiçek Derman, 2013'te katıldığı Babıali Sohbetlerinde hocası Rikkat Kunt ile ilgili şunları söylemişti:
"Babasının siyaseti bırakması üzerine İstanbul'dan ayrılma kararı alıp Beyrut'a yerleşmişler fakat babası orda da kızının önce Fransız sonra Alman okuluna devam etmesini sağlamış. Daha sonra Osmanlı topraklarından çıkmasının ardından İstanbul'a dönmüşler. Rikkat Kunt, Amerikan okuluna gitmek istediğini babasına dile getirmiş fakat İngilizce, Fransızca, Almanca bilen Kunt'a babası, Türkçesini iyileştirmek adına Mehmet Akif Ersoy'dan Türk Dili ve Edebiyatı dersi almasını teklif etmiş ve bu imkanı da sağlamış."
Almanya'da 3 yıl eğitim aldı
İsmail Sarıca ile 1921'de dünya evine giren Kunt, eşinin dişçilik öğrenimi için gittiği Almanya'da 3 yıl konservatuvar, piyano ve müzik eğitimi aldı. Çiftin oğulları Reşid, 1924'te dünyaya geldi. Doğumdan sonra eşinden ayrılan sanatçı, 1926'da evlendiği eşi, hariciyeci Fahreddin GATA ile Atina'ya giderek, bir yıl orada yaşadı. Nur ismini verdiği ikinci oğlu dünyaya gelen sanatçı, 1927'de ikinci eşinden de boşanarak Beylerbeyi'ndeki baba evine döndü.
Fatma Rikkat Kunt, babasını 1934'te kaybetti, 1936'da Devlet Güzel Sanatlar Akademisinin Türk Tezyini Sanatlar Bölümüne kaydoldu. Tuğrakeş İsmail Hakkı Altunbezer'den tezhip, Mehmed Necmeddin Okyay'dan klasik cilt, ebru ve ahar eğitimi alan sanatçı, Vasıf Sedef'ten ise sedefkarlık eğitim aldı.
Mezuniyet ödevi olarak da altıgen bir çini masa deseni hazırlayan Kunt'un, rumi motiflerinden oluşan 7 parça halindeki masası, sır altı tekniğinde Kütahya'da Azmi Çini Fabrikası'nda pişirildi. Eğitimini 1944'te başarıyla tamamlayan sanatçı, 1968'e kadar akademide kaldı.
Kunt, tezyinat sanatçısı Feyzullah Dayıgil ile İstanbul kütüphanelerini, cami ve türbelerini gezerek çinileri inceledi. Çinilerdeki lalelere yer verdiği "İstanbul Çinilerinde Lale" başlıklı çalışması, Vakıflar Dergisi'nde yayınlandı.
Hayatı boyunca sergi açmadı
Mezuniyetten sonra, akademi müdürü Burhan Toprak'ın teklifiyle akademinin kütüphanesine memur olarak atanan Kunt, 1948'de Mehmed Necmeddin Okyay'ın emekliye ayrılmasıyla tezhip ve çini desenleri hocası oldu.
Usta müzehhibe, Muhsin Demironat ile 1968'e kadar Türk Tezyini Sanatlar Şubesi'nde başarılı çalışmalara imza attı, çok sayıda sanatkarın yetişmesine katkı sağladı.
Ömrünün son zamanlarına kadar fırçasını elinden bırakmayan sanatçı, İstanbul'da 14 Ocak 1986'da vefat etti ve Küplüce Mezarlığı'nda yatan babasının yanına defnedildi.
Hayatı boyunca sergi açmayan Kunt'un 80 eseri, vefatından bir ay sonra İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi'nde sergilendi.
Çiçek Derman, Kunt'un neden sergi açmadığına dair yaptığı açıklamada, "Hocam neden sergi açmıyorsunuz? diye sorduğum zaman kendisine, 'Ne yapacağım, ne diyeceğim? Ben güzel şeyler yapıyorum gelip bakın mı diyeceğim?' dediğini hatırlıyorum." ifadelerini kullanmıştı.
Sanatçı, yaklaşık yarım asırlık sanat hayatında, kıta, levha ve hilye-i nebevi olarak sayısız eser tezhip etti. Türk tezhip sanatının klasik yolda canlı kalması ve öğretilmesinde önemli rol oynadı.
Minyatür çalışmalara da imza atan sanatçı, her eseri için yeniden desen çizerek, tezhibin ana kaidelerini korumaya dikkat etti. Usta sanatçı, süratli çalışarak, işini söz verdiği günde bitirmeye özen gösterdi.
Çiçek Derman, hoca-talebe ilişkisini ise şu sözlerle aktarmıştı:
"Çok şey kayboldu. Her şey para ile ölçülüyor artık. Bizim zamanımızda hocalarımıza, 'Dersin ne kadar?' demek hocaya büyük hakaretti, ayıp sayılırdı. Hocalar öğrencilerini özenle seçerdi. Saygısını, sevgisini, sabrını, başarısını, edebini imtihan ederek seçerdi. Bunları hiç de anlamazdınız. Hocanız sizinle ilgilenir ve kademe kademe merdivenleri çıkardınız. Hocanıza olan borcunuzu ise, sizden sonra bu işe talip olan gençlere işi en iyi şekilde öğreterek öderdiniz."
Birçok eserini imzasız tamamladı
Unvan endişesi duymayan Kunt, tezhip eserlerini nadiren imzalar, çok özenli işlerini ise kendi yazısını beğenmediğinden, hattatlara imzalatırdı.
Kunt, İstanbul'un fethinin 500. yıl dönümü dolayısıyla 1945'ten itibaren İsmail Hikmet Ertaylan'ın hazırlatmak istediği Fatih Divanı'nda 15. yüzyıl tezyinatının ilhamıyla yeni desenler hazırlanması için baş sorumluluğu üstlendi. Sekiz yılda bitirilen divanın tezhiplenmiş 60 kıtasından 34'ü Kunt tarafından işlendi.
Lizbon'daki Gülbenkyan Müzesi'nde bulunan ve 1968'de selden zarar gören minyatürlü bir yazma kitabın tamiri için 1970'te Lizbon'a davet edilen sanatçı, Lizbon'un havası sağlığına iyi gelmediğinden 2,5 ay sonunda dönmek zorunda kaldı. Kunt'un Timurlular devrine ait 1501 tarihli eseri İstanbul'da tamir etmesi istendi.
Fatma Rikkat Kunt, Topkapı Sarayı Müzesi'ne İsmail Akgün tarafından bağışlanan 12 eserin (Güzel Yazılar, nr. 1536, 1537, 1540, 1542, 1544, 1545, 1547, 1551) ve 1958'de akademide sergilenen Hattat Halim Efendi'ye ait levhaların tezhibini de yaptı.
Usta sanatçının Devlet Güzel Sanatlar Akademisi için hazırladığı bugün Resim-Heykel Müzesi'nde korunan eserleriyle Bağdat'taki Irak Müzesi'nde Emin Barın, Seniha Bedri Göknil, Feriha Aker ve Uğur Derman koleksiyonlarında bulunan eserleri, tezhip sanatının en güzel örnekleri arasında yer aldı.
Ali Şir Nevai'nin eserlerinde bulunan minyatürlerin restorasyonunu da tamamlayan Kunt'un hayatı, öğrencisi Fatma Çiçek Derman'ın yazdığı "Rikkat Kunt Hoca Hanım" ile torunu Yasmine Ghata'nın yazdığı "Hattatların Gecesi" kitaplarında ele alınarak, okuyucuya sunuldu.
Son Dakika › Güncel › Tezhip sanatının ustası: Fatma Rikkat Kunt - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?