Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü: Deprem Bölgesinde Kolluk Görevlilerinin İşkence ve Kötü Muamele Uyguladığı Yönündeki Tüm... - Son Dakika
Güncel

Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü: Deprem Bölgesinde Kolluk Görevlilerinin İşkence ve Kötü Muamele Uyguladığı Yönündeki Tüm...

Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü: Deprem Bölgesinde Kolluk Görevlilerinin İşkence ve Kötü Muamele Uyguladığı Yönündeki Tüm...

Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, “Türkiye yetkilileri, deprem bölgesinde polis, jandarma ve askeri personel tarafından işkence ve diğer türde kötü muamele uygulandığı yönündeki tüm iddiaları kapsamlı, hızlı ve tarafsız bir biçimde soruşturmalı. Kolluk görevlilerinin Suriyelilere veya yabancı uyruklu diğer kişilere karşı sözlü tehditleri ve fiziksel saldırıları da içeren yabancı düşmanlığına dayalı veya ırkçı eylemlerini kapsamlı bir biçimde soruşturmalı” açıklamasını yaptı.

05.04.2023 11:52  Güncelleme: 13:00
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, "Türkiye yetkilileri, deprem bölgesinde polis, jandarma ve askeri personel tarafından işkence ve diğer türde kötü muamele uygulandığı yönündeki tüm iddiaları kapsamlı, hızlı ve tarafsız bir biçimde soruşturmalı. Kolluk görevlilerinin Suriyelilere veya yabancı uyruklu diğer kişilere karşı sözlü tehditleri ve fiziksel saldırıları da içeren yabancı düşmanlığına dayalı veya ırkçı eylemlerini kapsamlı bir biçimde soruşturmalı" açıklamasını yaptı.

Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, deprem bölgesinde görev yapan kolluk kuvvetlerinin şüphelilere kötü muamele uyguladığı iddialarına ilişkin bugün ortak açıklama yaptı. Af Örgütü'nün internet sitesinde yayınlanan açıklamada; İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson'ın konuya ilişkin, "Polis, jandarma ve askeri personellerin, suç işlediğinden şüphelendikleri kişileri uzun süreli fiziksel şiddete maruz bıraktığına, keyfi ve gayri resmi olarak alıkoyduğuna ilişkin güvenilir bildirimler, Türkiye'nin deprem bölgesindeki kolluk uygulamalarının şoke edici bir göstergesidir. Kolluk görevlileri, doğal afet kapsamında ilan edilen olağanüstü hali cezadan muaf şekilde işkence ve kötü muamele yapma ve hatta öldürme serbestliği gibi görüyor" ifadelerine yer verildi.

MUİZNİEKS: YETKİLİLERİN İŞKENCE VE DİĞER TÜRDE KÖTÜ MUAMELE VAKALARI HAKKINDA CEZA SORUŞTURMALARI BAŞLATMALI

Uluslararası Af Örgütü Avrupa Bölgesel Ofisi Direktörü Nils Muiznieks'ın ise "Ülkenin bugüne kadar karşılaştığı en ağır doğal afetin ortasında yetkisini suistimal eden kolluk görevlilerinin uyguladığı kontrolsüz şiddetle ilgili korkunç tanıklıklar ve görüntüler öylece örtbas edilemez. Mülteci olanlar da dahil tüm mağdurların, maruz bırakıldıkları şiddete karşılık adalet ve tazminat hakkı var. Yetkililer polis, jandarma ve diğer kolluk görevlilerinin yaptıkları tüm işkence ve diğer türde kötü muamele vakaları hakkında gecikmeksizin ceza soruşturmaları başlatmalı ve sorumluları adalet önüne çıkarmalıdır" açıklamasını yaptığı kaydedildi.

"HÜKÜMET UZUN YILLARDIR 'İŞKENCEYE SIFIR TOLERANS' POLİTİKASINA BAĞLI KALDIKLARINI ÖNE SÜRMEKTEDİR"

Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

"Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü bugün yayımladıkları ortak açıklamada, Türkiye'de Şubat depremleriyle yıkıma uğrayan bölgeyi denetlemek üzere gönderilen kolluk görevlilerinin hırsızlık ve yağma olaylarına karıştıklarından şüphelendikleri kişilere işkence veya diğer türde kötü muamele yaptıklarını belirtti. Bir kişi, işkenceye maruz bırakılmasının ardından gözaltında hayatını kaybetti. Ayrıca, bazı vakalarda kolluk görevlileri, suç işledikleri iddia edilen insanlara yönelik sivil kişilerin saldırılarını engellemek için de müdahale etmedi.

Depremden sonra evlerde ve işyerlerinde hırsızlık ve yağma olayları bildirilmiş ve bu durum kolluk görevlilerini ciddi bir güvenlik sorunuyla karşı karşıya bırakmış olsa da uluslararası hukuk ve Türkiye'nin kendi mevzuatı, hangi koşullar altında olursa olsun şüphelilere işkence veya diğer türde kötü muamele yapılmasını yasaklar. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti uzun yıllardır 'işkenceye sıfır tolerans' politikasına bağlı kaldıklarını öne sürmektedir.

"POLİS, JANDARMA VE ASKERLERİN FAİLİ OLDUĞU 34 MAĞDUR İLE GÖRÜŞÜLDÜ"

Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü bölgede görevlendirilen polis, jandarma ve askerlerin faili olduğu 34 erkek mağdura yönelik 13 işkence ve diğer türde kötü muamele vakasına ilişkin 34 kişiyle görüşmeler gerçekleştirdi ve kimi vakalarda mevcut video görüntülerini inceledi. Araştırmacılar, güvenlik güçleri tarafından işkence edilen başkaca kişiler hakkındaki tanıklıkları da dinleyip fiziksel şiddet içeren videoları inceledi ancak bu olayları tümüyle doğrulayamadı. Görüşülen kişiler arasında işkence ve diğer türde kötü muameleye maruz bırakılan 12 kişi, jandarmaların başlarına silah dayayarak tehdit ettiği iki kişi, tanıklar ve avukatlar bulunuyor.

Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün belgelediği dört vakada, yardım çalışmalarında yer alan siviller de şiddet olaylarına katılmış olsa da araştırmanın ana odağı, kamu görevlilerinin sorumlu olduğu işkence vakalarıydı. Üç vaka dışında tüm işkence ve kötü muamele olayları Hatay'ın Antakya ilçesinde meydana geldi. Dört vakada mağdurlar Suriyeli mültecilerdi ve bu saldırılarda yabancı düşmanlığına dayalı ek saikler mevcuttu.

Olayların tümü, 7 Şubat'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ilan edilen ve iki gün sonra meclis tarafından onaylanan olağanüstü hal kapsamındaki 10 ilde meydana geldi. Doğal afet sebebiyle ilan edilen olağanüstü halde hükümet, kurtarma ve yardım çalışmalarında arazi, binalar, araçlar, yakıt, tıbbi malzeme ve gıda vb. gibi özel ve kamu kaynaklarının kullanılması, ordunun yardım çalışmalarında görevlendirilmesi, etkilenen bölgedeki işletmelerin açılış saatlerinin denetlenmesi ve bölgeye girişlerin sınırlandırılması gibi yetkileri içeren kararnameler çıkartabilir.

17 Mart'ta, Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, araştırma bulgularını paylaşmak ve yapılan şikayetler ve sosyal medyada dolaşan videolara ilişkin soruşturmalar hakkında bilgi talep etmek üzere Türkiye'nin İçişleri ve Adalet Bakanlarına mektup yazdı. Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı'nın Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı adına ilgili mektuba 29 Mart tarihinde gönderdiği cevapta, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin işkenceye sıfır tolerans gösterdiğini ve Uluslararası Af Örgütü ile İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün suçlamalarının 'olgusal temelden yoksun belirsiz iddialar' olduğunu belirtti. Bakanlıkların gönderdiği yanıt, OHAL altındaki deprem bölgesindeki vakalara ilişkin hak örgütlerinin bulgularını ve kolluk uygulaması hakkında sorulan sorularını ele almaktan ziyade depremin ölçeğine, gerçekleşen yıkıma ve yardım çabalarını içeriyordu.

"MAĞDURLARIN ÇOĞU, ARAMA -KURTARMA ÇALIŞMALARI ESNASINDA YA DA ANTAKYA'NIN ÇEŞİTLİ MAHALLELERİNDEN GEÇERKEN ALIKOYULDUKLARINI BELİRTTİ"

İşkence ve diğer türde kötü muameleye maruz bırakılan kişilerin çoğu, depremde yıkılan binalardaki arama-kurtarma çalışmalarına katıldıkları sırada ya da Antakya'nın çeşitli mahallelerinden geçerken polis, jandarma veya asker grupları tarafından alıkonulduklarını belirtti. Vakaların çoğunda, mağdurlar hakkında resmi gözaltı işlemi yapılmadı; onun yerine doğrudan fiziksel şiddete maruz bırakıldılar ve/veya dizlerinin üzerine çökmeleri ve/veya yere yatmaları istendi. Bazense elleri kelepçelenmiş halde uzun süre boyunca tekme, tokat ve küfürlere maruz bırakıldılar. Bir kısmı suç üstlenmeye zorlandı. Yalnızca iki vakada ilgili kişiler hakkında isnat edilen suçlardan ötürü soruşturma başlatılmış olması, bu kişilerin suç işlediğine dair somut bir şüphenin en başından itibaren mevcut olup olmadığı konusunda ciddi soru işareti oluşturmaktadır.

İncelenen 13 vakadan sadece altısında mağdurlar veya aileleri, yetkililerden gördükleri şiddetten ötürü şikayetçi oldu. Kendisine ve erkek kardeşine, jandarma tarafından alıkonuldukları sırada belirli aralıklarla, uzun süreli işkence yapıldığını ve erkek kardeşinin yere yığılarak gözaltında öldüğünü bildiren Sabri Güreşçi şikayetçi olanlardan biri.

Diğer yedi vakada mağdurlar, misillemeden korktukları ve adil bir sonuca erişemeyeceklerini düşündükleri için şikayette bulunmayacaklarını ifade etti. Bazıları ise aile üyeleri ve arkadaşlarının depremde ölmesi ve hayatlarının bir anda altüst olmasının, polis veya jandarma eliyle maruz kaldıkları fiziksel şiddeti gölgede bıraktığını belirtti.

Suriyeliler, şikayette bulunmak konusunda bilhassa tereddütlüydü. Diğer ülkelerden gelen arama-kurtarma ekiplerinden birine çevirmenlik yapan Suriyeli bir kadın, 'Jandarmaların çoğu Suriyelilere hırsız muamelesi yaptı ve onlara karşı çok saldırgan davrandılar. Suriyelilerin kurtarma ekipleriyle olmalarını kabul etmediler ve çok sinirliydiler' ifadelerini kullandı.

Türkiye yetkilileri deprem bölgesinde, mağdurların suç teşkil eden eylemlerde bulunduklarından şüphelenip şüphelenmediklerine bakılmaksızın polis, jandarma ve askeri personelin insanlara işkence ve diğer türde kötü muamele yaptığına ilişkin tüm bildirimler hakkında eksiksiz ve tarafsız cezai ve idari soruşturmalar yürütmelidir."

"YETKİLİLER KOLLUK KUVVETLERİ TARAFINDAN İŞKENCE VE DİĞER TÜRDE KÖTÜ MUAMELE UYGULANDIĞI YÖNÜNDEKİ TÜM İDDİALARI KAPSAMLI, HIZLI VE TARAFSIZ BİR BİÇİMDE SORUŞTURMALI"

Açıklamada, yetkililere yönelik tavsiyelerle ilgili şu ifadeler yer aldı:

"Türkiye yetkilileri;

Deprem bölgesinde polis, jandarma ve askeri personel tarafından işkence ve diğer türde kötü muamele uygulandığı yönündeki tüm iddiaları kapsamlı, hızlı ve tarafsız bir biçimde soruşturmalı,

Kolluk görevlilerinin Suriyelilere veya yabancı uyruklu diğer kişilere karşı sözlü tehditleri ve fiziksel saldırıları da içeren yabancı düşmanlığına dayalı veya ırkçı eylemlerini kapsamlı bir biçimde soruşturmalı,

Tüm mağdurların, hakları ve Türkiye'nin uluslararası hukuk çerçevesindeki yükümlülükleri uyarınca maruz bırakıldıkları zarardan ötürü tazminata erişimlerini sağlamalı,

İşkence ve diğer türde kötü muamele olaylarına doğrudan karışan veya sivil kişilerin kendilerince adaleti sağlamaya teşebbüs ederek, cezasız kalmak suretiyle insanlara şiddetle saldırdığı olayları önlemeyen veya bunlara müdahale etmeyen güvenlik güçleri mensuplarını tespit etmek için Telegram kanalları dahil sosyal medyada paylaşılan bu tür olaylara ait mevcut tüm video görüntülerini incelemeli,

Kıdemli polis memurları, jandarma ve askeri personelin, komutaları altındaki personele, olağanüstü hal ilanının işkence ve diğer türde kötü muameleyi meşrulaştırdığı anlamına gelebilecek emirler verip vermediğini kapsamlı bir biçimde değerlendirmeli,

Denetim yetkilerinin açıkça suistimal edilmesine son vermek ve halkın güvenliğini ve emniyetini sağlamak için olağanüstü hal bölgesindeki kolluk güçleri hakkında kapsamlı bir inceleme yapmalıdır. Bu, tüm vakalarda yakalama, gözaltı ve suç işlediği şüphesi taşıyan kişilerin geçeceği aşamalarla ilgili hukuki yöntemlere sıkı sıkıya bağlı kalınmasını ve gözaltındaki kişiler için sağlık raporu alma ve bu kişilerin hızla hakim ve savcı huzuruna çıkarılmalarıyla ilgili yükümlülüklere eksiksiz şekilde uyulmasını sağlamayı içerir."

Açıklamanın tamamına https://www.amnesty.org.tr/icerik/turkiye-deprem-bolgesinde-polis-ve-jandarma-ihlalleri-iskence-ve-diger-turde-kotu-muamele-yapildi-siddetli-saldirilar-onlenmedi adresi üzerinden erişilebilir.

Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü: Deprem Bölgesinde Kolluk Görevlilerinin İşkence ve Kötü Muamele Uyguladığı Yönündeki Tüm... - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement