Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) Konrad Adenauer Stiftung (KAS) ile birlikte düzenlediği 70. Yerel Gazetecilikte Meslek içi Eğitim Semineri İskenderun'da gerçekleştirildi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) Konrad Adenauer Stiftung (KAS) ile birlikte düzenlediği 70. Yerel Gazetecilikte Meslek içi Eğitim Semineri, Kahramanmaraş, Hatay, İskenderun ile Kilis çevre il ve ilçelerden çok sayıda gazetecinin katılımıyla İskenderun'da gerçekleştirildi.
Anemon Otel'de düzenlenen seminere; TGC Başkanı Turgay Olcayto, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, TGC Genel Saymanı Gülseren Güver, TGC Genel Sekreter Yardımcıları Ahmet Özdemir ve Niyazi Dalyancı, TGC Yönetim Kurulu Üyesi Göksel Göksu, TGC Hukuk Danışmanı avukat Gökhan Küçük, Konrad-Adenauer-Stiftung Derneği Türkiye Temsilcisi (KAS) Dr. Colin Dürkop'un da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı. Toplantı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile haber peşinde koşarken ölen ve öldürülen gazeteciler için 1 dakikalık saygı duruşuyla başladı. Sunuculuğunu Mehmet Mahmudoğlu üstlendiği seminerin açılış konuşmalarını Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto ve Konrad Adenauer Stiftung Türkiye Temsilcisi Colin Dürkop yaptı.
BAŞKAN OLCAYTO: GAZETECİLER KUTUPLAŞMA İÇİNDE
Seminerin açılış konuşmasını TGC Başkanı Turgay Olcayto yaptı. Başkan Olcayto, şunları söyledi:
"Türkiye'de gazetecilik de çok zor bir süreç içinde. Özellikle de saha çalışan arkadaşlarımız, editöryal bağımsızlığın olmaması nedeniyle bir yandan da siyasi baskılar altında sansürle, oto sansürle boğuşmak zorunda kalıyorlar. Pek çok meslektaşımız işsiz şu anda. Cezaevlerinde maalesef tutuklu 44 meslektaşımız var. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak biz arkadaşlarımızı hiç ayırmaksızın cezaevlerinde ziyaret ettik, onlara açılan davaları izledik, hukuki destek verdik.
BASIN DA YASAKLARDAN ETKİLENİYOR
Ülkemizde devletten kaynaklanan yanlış bir tutum var. Yasaklama. Türkiye bilişim çağında girdi. Yasaklarla bir takım şeyleri önlemenin imkanı yok. Özellikle bilişim denilen bu çağda baş edilemeyeceğini, hala bizim siyasetçilerimiz tarafından anlayabilmiş değil. Dışarıdan, kabuğuna çekilmiş bir ülke izlenimi veriyoruz. Sürekli siyasi kavgalar içinde halkı geriyoruz. Elbette basın sektörü de bu durumdan etkiliyor. Bugün gazeteciler büyük bir kutuplaşma içinde. Biz geçtiğimiz günlerde İstanbul'da büyük küçük gazete ayırt etmeksizin 42 gazetenin genel yayın müdürlerine çağrıda bulunduk. 'Gazeteciliği kurtarmanın yollarını arayalım' çağrısında bulunduk. Bu çağrımıza 17 genel yayın yönetmeni yanıt verdi. Bunların içinde iktidara yakın diyebileceğimi ajanslar, gazeteler de vardı. Sevindirici olan, bu toplantıda birbirine sataşmalar da olsa hiçbir şekilde tartışmalar dostluğu kırmadı. Son derece olgun bir şekilde toplantıyı bitirdik. Seçimden sonra toplantıyı tekrarlamamız istendi. Biz TGC olarak bağımsız, bağlantısız gazetecilin özlemi içindeyiz. Sorunların çözülmesi için, birlikte olmamız gerekiyor. Dayanışmaya önem vermeliyiz."
DÜRKOP: YEREL MEDYA KRİTİK BİR DENETLEME GÖREVİNİ YERİNE GETİRİYOR
Açılış töreninde Konrad Adenauer Stiftung Türkiye Temsilcisi Colin Dürkop, şöyle konuştu: "Demokrasilerin vazgeçilmez birer unsuru olan yerel gazeteler, televizyon ve radyolar, bulundukları bölgeler için çok büyük önem taşımaktadır. Ancak medya hakkında konuşulduğunda insanların aklına, ilk olarak genelde yaygın medya, büyük televizyonlar ve köşe yazarları gelir. Neredeyse hiç kimse yerel medya ve yerel gazetecilere değinmez. Oysa ki; yerel medya olmadan, insanlar kendi şehir ve beldelerindeki sorunlar, sosyal gelişmeler, kültürel ve toplumsal problemler hakkında bilgi sahibi olamazlar. Demokrasinin temel nedenlerinden biri olan yerel medya kritik bir denetleme görevini yerine getirir. Halkın sesi ve bilgi kaynağıdır. Demokratik katılım sürecinde yol gösterici bir unsurdur. Bundan dolayı vazgeçilmesi mümkün değildir. Her meslekte olduğu gibi yerel gazeteciler ve yerel medyanın da birçok sorunu olduğunu hepimiz biliyoruz. "
ERİNÇ: GAZETECİLER HEP HEDEF TAHTASI HALİNE GETİRİLİYOR
Açılış konuşmalarının ardından ilk oturuma geçildi. İlk oturumun moderatörlüğünü TGC Hatay Temsilcisi Mithat Kalaycıoğlu'nun yaptığı ilk oturumda; TGC önceki Başkanı, Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Orhan Erinç "Medyanın Halleri" başlıklı sunum yaptı.
"Medyanın bugünkü hallerini kuruluş günlerine benzetiyorum" diyen Erinç şöyle konuştu:
"Türkiye'de tek tip bir gazetecilik yok. İletişim fakültelerinde ders veren öğretim üyeleri, gazeteciliği türlerine göre sınıflara ayırıyorlar. Kimine göre 36 değişik tür var. Kimine göre 9 tür var. Ama ben pratikten bakarak 4'e indirgeyebileceğimizi düşünüyorum. Bunlar, ağır başlı fikir medyası, bulvar magazin medya, militan medya, bir de üçünü bir arada barındırmaya çalışan kitle medyası. Bu türe çok satışlı gazeteler de demek mümkün."
Kanunlardan kaynaklanan sorunlara da değinen Erinç, "Hem verilen cezalardan hem yasaklama kararlarından hukuktaki durumumuzun da pek iç açıcı olmadığını söylemek durumundayız. Biraz karamsar bir tablo çizdim ama böyle bir durumdayız. Buna rağmen karamsar olma hakkımız olmadığını düşünüyorum. Mesleğimizin sorunlarına, ilkelerine, sorunlarına, ilkelerine sahip çıktığımız ölçüde bu sorunları aşacağımıza olan inancımızı da sizlerle paylaşmak istiyorum" diye konuştu.
GÜNEŞ: YOL HARİTAMIZ GAZETECİLİK HAK VE SORUMLULUK BİLGİRGESİ
TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş "Gazetecilik Etik İlkeleri" başlıklı konuşmasında, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi, gazetecilerin yol haritasıdır. İnançlara, politikalara, partilere göre değişen gazetecilik olmayacağını, evrensel gazetecilik ilkeleriyle mesleğimizi yapmazsak her zaman zora düşeceğimizi ortaya koyan bir bildirge. Bu yüzden Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi, mutlaka dikkate alınmalı. Gazetecinin halka karşı sorumluluğu, başta işverenine ve kamu otoritelerine karşı olmak üzere, öteki tüm sorumluluklardan önce gelir. Gazeteci, ilettiği haber ve bilginin sorumluluğunu üstlenir ve paylaşır. Gazeteci; başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur. Milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, dil, din, sınıf ve felsefi inanç ayrımcılığı yapmadan tüm ulusların, tüm halkların ve tüm bireylerin haklarını ve saygınlığını tanır. İnsanlar, topluluklar ve uluslararasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır. Bu ilkeleri göz önünde bulundurarak mesleğimizi yapmalıyız" dedi.
2013'TE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ
Türkiye'deki 2013 yılındaki basın özgürlüğü hakkında da bilgi veren Genel Sekreter Güneş, şu verileri paylaştı:
"2013'te toplam 186 gazeteci darp edildi. 2013'te 106 gazeteci, yazar ve medya çalışının işine son verildi. 37'si de istifaya zorlandı. Toplam, 143 gazeteci işsiz kaldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2'si gazeteci 29 kişinin ve 11 yayın kuruluşunun açtığı davalarda Türkiye'yi toplam 198 bin 935 Avro (507 bin 417 TL) tazminat ödemeye mahkum etti. Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 2013'te televizyonlara 324 uyarı, 1.208 para cezası, radyolara da 124 uyarı ve 92 de para cezası verdi. Paris merkezli Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF), 2014 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre Türkiye 180 ülke arasında 154'üncü sırada."
GÖKSU: GAZETECİ GERÇEKLE GERÇEĞİ ÖĞRENMEK İSTEYENİ BULUŞTURUR
TGC Yönetim Kurulu Üyesi-CNNTÜRK muhabiri Göksel Göksu, "Medyada Kadın Olmak"; başlıklı konular hakkında katılımcılara bilgi verdi.
Göksu, konuşmasında şu noktalara dikkat çekti:
"Gazetecilerin, gerçekle gerçeği öğrenmeyen isteyen kitleyi buluşturma görevi var. Fotoğrafın sadece bir yönünü ya da küçük bir bölümünü göstermek değil, genelini kamuoyuna sunmalıyız. Çünkü fotoğrafın genelinde başka bir gerçek var. Tıpkı kadına bakışımız gibi… Medyanın kullandığı dil de bu noktada çok önemli. Eril dil kullanarak cinsiyet ayrımcılığı yapılmamalı. 1960 yılında kadınlar yüzde 44 oranında cinsel obje olarak temsil ediliyor. 2009'da kadınlar yüzde 83 oranında cinsel obje olarak temsil ediliyor. Son 7 yılda kadın cinayetlerinde yüzde 1400 artış olduğu görülüyor. Cinayetlerin nedenleri arasında 'kıskançlık, etek boyu kısa, camdan baktı, tırnağını uzattı, telefonu geç açtı, tuzluğu uzatmadı, eve geç geldi, boşanma talebi' sayılabiliyor. ABD'de 9 bin kamu çalışanı üzerinde yapılan araştırma, son iki yılda kadın çalışanların yüzde 42'sinin, erkek çalışanların ise yüzde 15'inin zorbalığa uğradığını, bunun kayıp zaman ve verimlilik açısından 180 milyon dolara mal olduğunu ortaya koyuyor" dedi.
HABERİN ALTIN KURALLARI
TGC Genel Sekreter Yardımcısı ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Niyazi Dalyancı, haberin nasıl verileceği konusunda bilgi verdi.
Dalyancı, şunları söyledi:
"Gazeteci haberinde gerçeklerle okur arasında köprüyü kurabilmeli. Haberde yorum yapılmaz. Haber yazarken önemli olan haber yazım kurallarıdır. Sansasyondan kaçınılmalı. Haber, özünü verecek cümleyle başlamalı. Yani en önemli, en başta verilmeli. Ayrıntılar önem sırasına göre alt paragraflarda yer almalı. Okurun haberimizin tamamını okumayacağını varsayarak yazmaya dikkat etmeliyiz. Basit ve kısa, cümle edilgen değil etken çatı olarak kurulmalı. Haberi sözcüklerle boğmamalı. Bir cümledeki bilgiler, başka cümlelerdekilerle çelişmemeli. Amaç okuru bilgilendirmek, kafasını karıştırmak olmadığını unutmamalıyız. Haberin tüm aktörlerine yer vermek gerekir. Okurun kafasında soru yaratılmamalı. Haberle ilgili ön bilgi verilmeli."
EVREN: GAZETECİLER İÇİN DONANIMLI OLMAK ÖNEMLİ
Seminerin ikinci oturumunda İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve TGC Bizim Gazete yazarı Kerim Evren "Haberde dil yanlışları" başlıklı sunumunda şunları dile getirdi: "İki bin üç yüz elli yıllık tarihi bulunan İskenderun'da olmak mutluluk verici. İskenderun'un adını aldığı kurucusu Büyük İskender, çok iyi bir kitap okuruymuş. Özellikle de Homeros'un İlyada'sını, savaşta bile yanından ayırmazmış. Mustafa Kemal'in de I. Dünya Savaşı yıllarında, Büyük İskender gibi henüz otuzlu yaşlarında bir subayken cephede bile okuduğunu, tuttuğu notlardan anlıyoruz. Her iki komutanın, dünya tarihini değiştiren parlak başarılar kazanmalarında, doğuştan sahip oldukları deha ile yetinmeyip sürekli okuyarak kendilerini geliştirmelerinin kuşkusuz büyük payı var.Biz gazeteciler için de kültürel bakımdan donanımlı olmak bir görev. Hedef kitlemizle sağlıklı iletişim kurabilmenin yanı sıra, amiyane deyişle 'kafasını gazetecilerle bozmuş' iktidarların gizli oyunlarını anlayıp halka anlatabileceğimiz birikime, geniş ufka sahip olabilmemizin biricik yolu, Okumak."
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ÖNEMLİ EKSENİ: YEREL GAZETELER
TGC Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir, "Yerel Medya ve Basın İlan Kurumu" başlıklı sunum yaptı. Özdemir, şunları söyledi:
"Türkiye İstatistik Kurumu medya araştırması sonuçlarına göre, gazete ve dergilerin yüzde 59'u yerel, yüzde 5,2'si bölgesel ve yüzde 35,9'u yaygın yayın yapmaktadır. Türkiye genelinde 340 gazete, 9 ay içerisinde Basın İlan Kurumu'nda 183 milyon liraya yakın resmi ilan ve reklam alıyor. Türkiye'de yerel basının birçok sorunu var. Gazete okuma oranının düşük olması, halkın isteklerine cevap verilmemesi, yetersiz tirajlar, teknolojilerden yararlanılamama, nitelikli iş gücü bulamama, içerik temini edememe, yaygın basının verdiği bölge ekleri bunlardan bir kaçı. Batılı ülkelerde yerel medya, yaygın medyanın önünde yer alıyor. Örneğin Almanya'da 50 milyon olan toplam gazete tirajının 30 milyonu yerel gazetelere aittir. Bugün Japonya gibi uzak doğunun gelişmiş bir ülkesindeki gazete okuma alışkanlığına baktığımızda, Türkiye'nin bu konuda ne kadar eksik olduğu görülecektir. Japon gazeteleri 1000 kişiye düşen 584 gazete ile dünyada en yüksek dağılım oranına sahiptir." Özdemir, basının gelir kaynaklarıyla ilgili olarak da şu bilgileri verdi:
"Yerel medyanın iki tip geliri var. Birisi ilan ve reklam gelirleri, diğeri satıştan elde edilen gelirler. Gazete olmanın bütün niteliklerini taşıyan, gazete gibi gazete olanlar elbette var. Onlar, demokrasinin, çoksesliliğin, basın özgürlüğünün çok önemli bir eksenini teşkil ediyor. Her biri gazeteciliğin gerçek okulu olarak yarınların meslektaşlarını yetiştiriyorlar. Ne yazık ki kimi gazeteler var ki, yalnızca resmi ilan almak için çıkıyor. Çıkaranların bir bölümünün asıl işi matbaacılık. Matbaa işi almak için bir araç olarak kullanılanlar var. Bu durum düzeyli, yetenekli, ciddi gazete ve gazetecilere karşı haksızlık olsa gerek"
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Kemal Erdemol "Medya ve Dış Haberler" başlıklı birer konuşma yaptı. Oturumun başkanlığını Ses Gazetesi'nden Akın Bodur üstlendi. Seminer; Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto'nun Değerlendirme konuşması ve 120 gazetecinin katıldığı sertifika töreni ile sona erdi. - HATAY
Son Dakika › Güncel › Yerel Medya İskenderun'da Buluştu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?