DHA YURT BÜLTENİ-18 - Son Dakika
Güncel

DHA YURT BÜLTENİ-18

DHA YURT BÜLTENİ-18

Kazada ölen sporculara, arkadaşlarından duygusal veda (2)TOPRAĞA VERİLDİLERYozgat'ın Aydıncık ilçesinde, Ordu Gençlerbirliği Kız Hentbol takımı oyuncularını taşıyan minibüsün devrildiğikazada hayatını kaybeden sporculardan Göksu Akyel (14) ile kaleci Sinem Aksu (12) gözyaşları arasında...

02.12.2019 16:47

Kazada ölen sporculara, arkadaşlarından duygusal veda (2)

TOPRAĞA VERİLDİLER

Yozgat'ın Aydıncık ilçesinde, Ordu Gençlerbirliği Kız Hentbol takımı oyuncularını taşıyan minibüsün devrildiğikazada hayatını kaybeden sporculardan Göksu Akyel (14) ile kaleci Sinem Aksu (12) gözyaşları arasında toprağa verildi.

Hayatını kaybeden Göksu Akyel'in cenazesi okuduğu Ordu Lisesi'nde düzenlenen törenin ardından Aybastı ilçesine bağlı Beşdam mahallesine götürüldü. Burada kılınan cenaze namazının ardından Göksu Akyel, aile kabristanlığında toprağa verildi.

Aynı kazada hayatını kaybeden Sinem Aksu'nun cenazesi ise 60.Yıl Orta Okulu'nda düzenlenen törenin ardından Gürgentepe ilçesine bağlı Bahtiyarlar mahallesine götürüldü. Burada  kılınan cenaze namazının ardından  Aksu, gözyaşlarıyla son yolcuğuna uğurlandı.

Öte yandan kazada yaralanan 15 öğrencinin genel sağlık durumunun iyi olduğu, Yozgat'ta çeşitli hastanelerde devam ettiği belirtildi.

-Görüntü Dökümü

-Göksu Akyel'in cenazesinden görüntü-Cenaze namazından detay görüntü

Süre: 2: 14 DK Boyut: 337 MB

Haber: Nedim KOVAN-Mustafa KIRLAK Kamera: Yavuz ŞEN-ORDU-DHA

===================

Eski eşinin öldürdüğü Ayşe Tuba, dilekçesinde 'Yalçın'dan korkuyorum' yazmış Eskişehir'de, 6 ay önce boşandığı eşi Yalçın Özalpay'ın (52) satırlı saldırısı sonucu ağır yaralanan ve tedavi gördüğü hastanede 44 gün süren yaşam mücadelesini kaybeden Ayşe Tuba Arslan'ın (44), el yazısıyla yazdığı bir dilekçe daha ortaya çıktı. Arslan'ın çantasındaki evrak arasında bulunan dilekçede, eski eşi Özalpay'ın kendisine tecavüz ettiğini, kezzap atıp öldürmekle tehdit ettiğini yazdığı görüldü. Dilekçede, 'Yalçın Özalpay tekrar fiziksel şiddet gösterdiği için hayatımdan endişe ediyorum. Yalçın Özalpay'dan korkuyorum' yazdığı ortaya çıktı.

Eskişehir'deki anaokulunda aşçı olarak çalışan, 2 çocuk annesi Ayşe Tuba Arslan, 6 ay önce boşandığı 24 yıllık eşi Yalçın Özalpay'ın 11 Ekim'de, Odunpazarı ilçesindeki Atatürk Bulvarı'nda saldırısına uğradı. Arkasından gelen Özalpay, Ayşe Tuba Arslan'ın başına satırla vurduktan sonra çevredekilerin tepkisi üzerine kaçtı. Polis ekiplerince yakalanıp, gözaltına alınan Özalpay, sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Eski eşinin satırlı saldırısı sonucu ağır yaralanan Ayşe Tuba Arslan ise sağlık görevlilerince ambulansla Osmangazi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırılarak, tedaviye alındı. Arslan, 44 gün süren yaşam mücadelesini pazar sabahı kaybetti. Cenaze töreninde tabutu kadınlar tarafından taşınan Ayşe Tuba Arslan, gözyaşlarıyla toprağa verildi.

Ayşe Tuba Arslan'ın, ölmeden önce eski eşi hakkında 23 kez suç duyurusunda bulunduğu ve 1, 2, 6 aylık uzaklaştırma kararları aldırdığı belirlendi. Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Arslan'ın başvurusu üzerine Yalçın Özalpay hakkında 10 iddianame hazırlanarak, dava açıldığı açıklandı.

'CAN GÜVENLİĞİM YOK' YAZMIŞAyşe Tuba Arslan'ın, eski eşi hakkında 23 kez suç duyurusunda bulunduğu ve el yazısıyla yazdığı dilekçenin ardından Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı'na hitaben kaleme aldığı bir dilekçe daha ortaya çıktı. Arslan'ın, Yalçın Özalpay'ın kendisini ölümle tehdit ettiğini ve korkudan sokağa çıkamadığını belirttiği başka dilekçesi, çantasındaki evrak arasında bulundu. Avukatların elde ettiği dilekçede Arslan'ın, tecavüze uğradığını, eski eşinin kendisini kezzap atmakla tehdit ederek, öldüreceğini söylediğini el yazısıyla yazdığı görüldü.

Ayşe Tuba Arslan'ın dilekçesi şöyle:  'Tedbir kararı olmasına rağmen hiçbir şekilde sonuç alamadım. Yalçın Özalpay tekrar fiziksel şiddet gösterdiği için hayatımdan endişe ediyorum. Yalçın Özalpay'dan korkuyorum. Her gün işe gelip giderken beni takip ediyor. Yalnız sokağa çıkaramıyorum, bu nedenden dolayı işe babam getirip götürüyor. Babamın yanımda olmadığı zamanlarda şahsıma yönelik ağza alınmayacak hakaretlerde bulunuyor. Artık namusuma dil uzatıyor. Sokaklarda bağırıyor. Herkes bize bakıyor. ve bütün arkadaşlarımı rahatsız ediyor. Telefonla arayıp kötü kadın diye anlatıyor. Beni çocuklarımdan uzaklaştırdı, anneniz kötü kadın diye anlattı. Ben evimden çıkmayacaktım uzaklaştırma kararı olduğu halde zorla eve girdi. Ben evi terk etmek zorunda kaldım. Çünkü fiziki şiddet ve tecavüz ediyordu zorla dayanamadım artık ben evimden çıkmak zorunda kaldım. Benim can güvenliğim hiç yok. Kezzap atmak, öldürmek, tehdit ediyor. Dayanacak gücüm kalmadı. Bunun gibi bir çok tehditlerde bulunuyor. Bana artık iftira atıyor. Bankada param varmış adamla yaşıyormuşum. Bana para vermiş, ev almış. Artık çok yoruldum, ne yapacağımı bilmiyorum. 25 yıllık evliliğimde ne kadar altın varsa elimden aldı. Ben 25 yıldır iyiydim evi terk edince kötü oldum. Herkese böyle anlatıyor. Artık bu iftiralara dayanamıyorum. Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan rica ediyorum bir kadın olarak ben öldükten sonra mı bana yardımcı olacaksınız. Tek başıma ayaklarımın üzerinde durmaya çalışıyorum.'

BABA ARSLAN: CANIM YANIYORAyşe Tuba Arslan'ın babası Serdar Arslan ise kızının fotoğraflarıyla avunmaya çalıştığını söyledi. Kızının fotoğraflarına bakarak, gözyaşı döken Arslan, "Geç kalındı, diyebilirim. 23 tane dosya, 4 tane uzaklaştırma. Biz tabi kanunları bilmiyoruz. 4 uzaklaştırma kararı varken her uzaklaştırma kararının ayrı ayrı ceza müeyyidesi olduğu söyleniyor. Ama bunlar hiç uygulanmamış, hiçbir ceza kesilmemiş. Sadece 3 bin lira para cezası kesilmiş. Ne önemi var? Giden gitti. Bir an önce suçlunun cezalandırılması istiyorum. Bundan sonra yetimler olmasın, yuvalar sönmesin, ocaklar sönmesin. İnşallah bundan sonra cinayetler son bulur. Bir an önce dava açılarak suçlu cezasını alsın. Bir baba olarak canım yanıyor ama ne yapabilirim" dedi. Ayşe Tuba Arslan'ın annesi Meral Sondikme de kızının fotoğraflarına bakarak, gözyaşı döktüğünü söyledi. Sondikme, eski damadı Yalçın Özalpay'ın bir an önce hak ettiği cezayı alması gerektiğini dile getirdi.

Görüntü Dökümü: -Baba Serdar Arslan-Arslan'ın açıklaması-Kızının fotoğrafı-Arslan detaylar-Meral Sondikme detay ve açıklaması -Dilekçe örneği-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Engin ÖZMEN-Hakan TÜRKTAN/ESKİŞEHİR,-

=================

Fırat Nehri'ne kamyonet devrildi, sürücüsü aranıyor

ELAZIĞ'ın Keban ilçesinde, sürücüsünün kontrolünden çıkan kamyonet, Fırat Nehri'ne devrildi. Akıntıya kapılarak kaybolan sürücü Bedrettin Oruç (41) için arama çalışması başlatıldı.

Kaza, öğle saatlerinde Keban ilçesindeki Nimri Dağı eteğinde meydana geldi. Bedrettin Oruç'un yönetimindeki 23 AT 269 plakalı kamyonet, kontrolden çıkıp Fırat Nehri'ne devrildi. Çevredekilerin ihbarıyla olay yerine sağlık görevlileri ile jandarma ve AFAD ekipleri sevk edildi. İl Emniyet Müdürlüğü Su Altı Grup Amirliği'ne bağlı dalgıçlar da bölgeye gelerek, arama başlattı.Ekipler, akıntıya kapılarak sürüklenen kamyonete ulaşılırken, sürücü Oruç bulunamadı. Sürücü Bedrettin Oruç'un bulunması için geniş çaplı arama yapılıyor.

Görüntü Dökümü-------Suya düşen kamyonetten görüntü Genel ve detay görüntü

Haber: Erkan BAY-Kamera: ELAZIĞ,GÖRÜNTÜ BOYUTU: 111  MB

============================

Yayaya çarpıp ölümüne neden olan gencin ehliyeti yokmuş (2)ADLİ KONTROL ŞARTIYLA SERBEST BIRAKILDI

Sakarya'nın Karasu ilçesinde, yolun karşısına geçmeye çalışan Ayşe Şirin'e çarparak ölümüne neden olduktan sonra kaçan Şakir A. (18) adliyeye sevk edildi. Şakir A. çıkarıldığı mahkeme tarafından adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.

SAKARYA

======================

Ayağını şoför kapısının penceresinden uzatarak seyreden sürücüye ceza

ANTALYA'nın Manavgat ilçesinde açık şoför kapısının penceresinden ayağını uzatıp, yüksek sesle müzik dinleyerek otomobiliyle seyreden sürücüye 650 lira idari para cezası uygulandı ve ehliyetine 65 ceza puanı işlendi.Manavgat'ın Beşkonak turizm bölgesinde sürücüsünün bir ayağını açık olan şoför kapısının penceresinden dışarı uzatmış, açık bırakılmış bagajdan da yüksek sesle müzik yayını yaparak ilerleyen 06 HAP 23 plakalı otomobili görenler, jandarmaya haber verdi. Devriye görevinden dönen jandarma ekibi, otomobili Beşkonak yakınlarında durdurdu. Otomobili kullanan kişinin S.E. (22) olduğu belirlendi.Beşkonak Jandarma Karakolu'na götürülen S.E. hakkında, 'trafik güvenliğini tehlikeye sokmak' suçundan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle adli işlem yapıldı. Ayrıca sürücüye 650 lira idari para cezası uygulandı ve ehliyetinden de 65 puan düşürüldü.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Sürücünün ayağını pencereden uzatıp ilerlemesi (Cep telefonu)

HABER: Mithat ABAKAN- KAMERA: MANAVGAT (Antalya),

==============================

Eğirdir'in tabandan bağlı olduğu Beyşehir Gölü de kurudu TÜRKİYE Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı ve göl uzmanı Dr. Erol Kesici, göl yüzeyinde son 10 yılda 84 kilometrekare su kaybı yaşanan Eğirdir Gölü'nün tabandan bağlı olduğu Beyşehir Gölü'nün yüzeyinde ise son 20 yılda 112 kilometrekare su kaybı yaşandığını ve ortalama derinliğin 26 metreden 5,5 metreye düştüğünü açıkladı. Dr. Kesici, Eğirdir ve Beyşehir'in, vahşi tarımsal sulama yüzünden tamamen kuruyan Aral Gölü'nün kaderini yaşadığını söyledi.

TTKD'nin bu yıl yaptığı bilimsel araştırmalarda Isparta'daki Eğirdir Gölü'nün son 10 yılda 520 kilometrekare olan göl yüzeyinin 84 kilometrekare kayıpla 436 kilometrekareye düştüğü, su seviyesinin de ortalama 16 metreden 6 metreye düştüğü belirlendi. TTKD bilim danışmanı ve göl uzmanı Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü ile ilgili yapılan bilimsel araştırmalar ve uyarıların ardından Beyşehir Gölü'nün de aynı sorunlar nedeniyle hızla yok olduğuna dikkat çekti. Dr. Kesici, iki göl için de tamamen kuruyan Aral Gölü'nü örnek gösterdi.

AŞIRI SULAMA VE GÖLETLER

Eğirdir Gölü'nün tabandan yani yeraltından Beyşehir Gölü ile bağlantılı olduğunu belirten Dr. Erol Kesici, aşırı tarımsal sulama ve etrafındaki binlerce su kuyusu ve göletler nedeniyle beslenmesi engellenen Eğirdir Gölü gibi, Beyşehir Gölü'nün de aynı sorunları yaşadığı uyarısında bulundu. Tabandan bağlantılı olması nedeniyle de iki gölün yaşadığı su kaybının birbirini bileşik kaplar hesabıyla olumsuz etkilediğini kaydetti.

ORTALAMA DERİNLİK 26 METREDEN 5.5 METREYE DÜŞTÜ

En son araştırmalara göre Beyşehir Gölü'nün 20 yıl önce 26 metre olan su derinliğinin son yıllarda 5,5 metreye kadar düştüğünü açıklayan Dr. Kesici, "Geçen yıllarda Beyşehir çevresinde oluşan obruk yani göçüklerin temel nedeni gölü besleyen ve yastık görevi gören yer altı sularının çekilmesidir. Ülkemizin en büyük havzası Konya'da hala aşırı su isteyen pancar üretimi en büyük etkendir. Yapılan araştırmalarda da belirtilmektedir ki, Konya havzasında ruhsatlı veya ruhsatsız on binlerce kuyu bulunmaktadır" dedi.

BEYŞEHİR'DEKİ YÜZEY KAYBI 112 KİLOMETREKARE

Dr. Erol Kesici, bölgede oluşan obrukların, Meke Gölü'nün kuruması ve Beyşehir Gölü'ndeki aşırı su kaybının temel nedeninin, yer altı sularının kuyular aracılığıyla çekilmesi olduğunu söyledi. Göllerin yer altı sularından ve kaynaklardan beslenemediğini vurgulayan Dr. Kesici, "Ayrıca göller biliminde temel bir ilke olan, eğer bir doğal gölün su seviyesi giderek azalırsa artan en büyük doğal olay buharlaşmadır. Yani göllerimizin derinliği ne kadar yüksekse buharlaşma o kadar az olur. Bir zamanlar 650 kilometrekare göl yüzeyine sahip Beyşehir Gölü'nün şu an az 112 kilometrekaresi kurumuş. Çekilme nedeniyle gölün bazı kesimlerinin bataklık haline geldiğini gösteren kayıtlar mevcuttur. Üzücü olan tarafı ise kuruyan alanlar işgal ediliyor ve pancar üretimi yapılıyor" dedi.

ARAL GÖLÜ'NÜN BAŞINA GELENLER

Dünyanın en büyük göllerinden biriyken kuruyan Aral Gölü'nün başına gelenlerin Eğirdir ve Beyşehir göllerinin de başına geldiğine dikkat çeken Dr. Kesici, "Beyşehir ve Eğirdir'den 15 kat daha büyük olan Aral Gölü de 60'lı yıllarda ülkemizde olduğu gibi ilkel ve bilim dışı tarımsal su alımları sonucunda neredeyse tamamen kurumuş durumda. Ülkemizin en büyük iki doğal gölü Eğirdir ve Beyşehir de kuruma tehlikesiyle karşı karşıya. Aral Gölü'nün kuruma nedeni ise tarımsal amaçlı aşırı sulama. Eğirdir- Beyşehir göllerinin kurumaya başlamasının da nedeni tarımsal amaçlı aşırı sulama" diye konuştu.

SU BÜTÇELERİ AŞIRI ORANDA AÇIK VERİYOR

Aral Gölü'nün etrafındaki pamuk üretimi ve aşırı su tüketimiyle yok olduğuna dikkati çeken Dr. Kesici, Eğirdir'in elma, Beyşehir'in ise pancar üretimleri için, gölün su akışını kontrol altına alan regülatör, gölleri besleyen çok sayıda dere ve çaylar üzerine gölet, HES yapımı ve pompajla aşırı su alımları sonucu beslenemediğini söyledi. Bu nedenlerle de su bütçelerinin her yıl aşırı oranda açık verdiğini belirten Dr. Kesici, "Aral Gölü'nde benzer şeyler yaşandı. Aşı su kaybı nedeniyle bir süre sonra alınan tedbirler işe yaramadı. Neticede Aral Gölü yok bugünkü haline geldi" dedi.

İKİ GÖLDEKİ KURUMA ORANI YÜZDE 40'A YAKIN

Açık kanallarla, vahşi sulamayla tarıma devam edilmemesi gerektiğini vurgulayan Dr. Kesici, "Yüzde 90'ı kuruyan Aral Gölü'nde artık fotoğrafçılar karaya oturmuş gemilerin fotoğrafını çekiyor. Develer, uçsuz bucaksız çölleşen arazide yol alıyor. Gölün çekilmesiyle bölge, dünyanın geri kalanından uzak, ıssız bir hayalet kasabaya dönüştü. Eğirdir ve Beyşehir göllerinin kuruyan alanları neredeyse yüzde 40'a yaklaştı. Kuruyan alanlar tarım için ya da çeşitli amaçlarla kullanılan yapılarla işgal edilmektedir. Havzada göllerin su kalitesindeki olumsuzluklar ve aşırı kimyasal kullanımı, toprağı verimsizleştirdi. Gübrenin yanı sıra aşırı sulamayla yöredeki klasik elma türlerinin verim ve kalitesi de düştü" dedi.

GERİ DÖNÜŞÜMÜ MÜMKÜN DEĞİL

Eğirdir ve Beyşehir göllerinde de tıpkı dünyanın en büyük göllerinden Aral Gölü ile aynı sorunların yaşandığını ifade eden Dr. Kesici, şöyle dedi:

"Aral Gölü'nde olduğu gibi doğal kaynakların geri dönüşümü 100 yılda mümkün değildir. Tıpkı Dipsiz Göl'de de olduğu gibi. Artık aynı Amik, Avlan, Meke, Akşehir gibi kuruyan/kurutulan diğer doğal göllerimiz gibi Dipsiz Göl de Türkiye'mizin coğrafyasında yer almamaktadır. Buralara dünyanın suyunu taşısanız bile artık birer su birikintisidir. Çünkü bu doğal gölleri göl yapan sadece su değil içerisinde yaşayan canlılardır. Yıllarca adeta demlenerek, mücadele ederek oluşturmuş olduğu doğal ekolojik, hidrolojik dengesidir. Yaşanmış bu felaketlerden, dersler alarak göllerimizi korumalıyız."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Dr. Erol Kesici RÖPORTAJEğridir ve Beyşehir Gölü detay

Haber-Kamera: Mehmet ÇINAR/ ANTALYA


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel DHA YURT BÜLTENİ-18 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement