Tüsiad Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı - Son Dakika
Güncel

Tüsiad Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünya çapında bilinen, tanınan, değer üreten markalara ihtiyaç olduğunu belirterek, "Siyasi irade olarak biz bu konuda iş adamlarımızın arkasında olduğumuzu her fırsatta ifade ediyoruz.

18.05.2017 18:48
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünya çapında bilinen, tanınan, değer üreten markalara ihtiyaç olduğunu belirterek, "Siyasi irade olarak biz bu konuda iş adamlarımızın arkasında olduğumuzu her fırsatta ifade ediyoruz. Buna rağmen mesela yerli otomobil konusunda arzu ettiğimiz neticeye ulaşamamış olmaktan üzüntü duyuyorum. Burada sektörün içinde olan birçok girişimcimiz var. Kendi pazarımızın, ihracat potansiyelimizin ve bu alandaki birikimimizin büyüklüğü ortada iken böyle bir adım atılmaması çok düşündürücüdür. TÜSİAD üyelerinden bu konuda cesaretli bir atılım bekliyorum ve bunu TÜSİAD üyeleri yapar. Eğer şu salondan bir babayiğit çıkartamıyorsak dükkanı kapatıp gitmemiz lazım." dedi.

Erdoğan, Sabancı Center'da düzenlenen Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Toplantısında, Avrupa Birliği ile sıkıntılı giden siyasi ilişkilerden farklı olarak, Gümrük Birliğini güçlendirerek, yollarına devam edeceklerini söyledi.

Avrupa Birliğine yönelik bazı gelişmeleri kendilerinin yaşadığını anlatan Erdoğan, "Bu gerçekleri yaşayalım, bilelim ve ona göre de değerlendirmesini yapalım. Avrupa Birliği, Türkiye'ye gönlünü, kapısını, her şeyini açmış da Türkiye içeriye mi girmemiş? Böyle bir şey mi var? Dikkat edelim, lütfen. Sene 1963; sene 2017... 54 yıldır bu ülkeyi, -affedersiniz-, kapısında sürüm sürüm süründüren bir Avrupa Birliği var. Bizden sonra kimler geldi kimler geçti. Hepsini bunlar aldılar. Peki Türkiye'nin günahı ne, Türkiye'yi almıyorsunuz? Bizden çok çok sonra müracaat edenleri alırken, bunların özelliği ne? Türkiye'den bunlar daha mı güçlü, alt yapıları, üst yapıları mı iyi? Mali durumları mı daha iyi? Hiçbirisi bizden daha iyi değil. Ama hepsini aldılar. Hala da almaya devam ediyorlar." diye konuştu.

"Buyurun Bulgaristan, Yunanistan. Yahu bugün Yunanistan'ın 400 milyar avro borcu var." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ama el bebek gül bebek her türlü desteği vermek suretiyle onu ayakta tutmaya çalışıyorlar. Bu gerçekleri lütfen görelim. Türkiye'ye en son yaşadığımız referandumda yaptıklarını gördünüz. Türkiye sıradan bir ülke değil. Biz kapı kulu değiliz. Bizim bir onurumuz, haysiyetimiz var. Bizim bu onurumuz, haysiyetimizle oynanmasına müsaade edemeyiz. Eğer bizi alacaklarsa eyvallah girelim. İşte gerçekler ortada. Bakın ben Başbakan olduğum zaman Türkiye'nin görüşmekte olduğu fasılların sayısı 15'ti. Ben o zamanlar Başbakan olarak zirvelere katılabiliyordum. Daha sonra, açık konuşacağım, Fransa'da Sarkozy, Almanya'da da Merkel geldi. Bunlar geldikten sonra bir karar aldılar. Halbuki biz Schröder'le olsun, Chirac'la olsun gayet güzel görüşmelerimiz oluyordu. Bir karar. 'Artık liderler bu zirvelere katılmayacak.' Halbuki biz o zamanlar katılımcı konumundaydık. Almadılar. Çok daha çirkini, 15 faslı 35 fasla çıkardılar. O zamanlar aç kapa yapılıyordu fasıllarda. Sadece birinci fasıl, bizim kabul edilen, onda da aç kapayı yaptılar. Ondan sonra kapayı kaldırdılar, 'sadece açılış yapılabilir ama kapanış olmayacak' dediler. Bu kadar haince Türkiye'ye karşı, Türkiye'ye özgü böyle bir kararın alınması karşısında ne yapacaktık? Hala bunlara yalvarıp, yakarıp 'Ne olur bizi içeri alın mı?' diyeceğiz. Geldiğimiz fasıl sayısı hala 14. 35 fasıl... Fransa'nın, ismini vermeyeceğim, bir Dışişleri Bakanı, aynen bana şunu söyledi; 'Boşuna çabalıyorsunuz, sizi almayacaklar' dedi. 'Niye?' dedim. Gerekçelerini de açıkladı. Şimdi biz tabii bir gerçeği biliyoruz, bazı şeyleri biliyoruz fakat buna rağmen biz Avrupa Birliği Bakanlığı yokken, Avrupa Birliği Bakanlığını da kurduk ve fasıllarla ilgili elimizden gelen bütün gayretleri gösteriyoruz. İşte en son konseyin aldığı karar, yani bu kararı alıyorsun da ne olacak? Bu kararın bir kıymeti harbiyesi mi var?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı kararın Rusya için de alındığını anımsatarak, Rusya'nın şu anda konumu ve gücünü de gayet iyi şekilde koruduğunu kaydetti.

"Bu milletin izzetini, şerefini ayaklar altına aldırtmam"

Bu mantık ve yaklaşım tarzıyla bir yere varmanın mümkün olmadığını vurgulayan Erdoğan, " Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanına Almanya'da, Belçika'da, İsviçre'de, şurada, burada her türlü saldırı yapılacak, Dışişleri Bakanıma kapılar kapatılacak, uçuş izni verilmeyecek, benim Aileden Sorumlu Bakanım arabanın içerisine mahkum edilecek. Biz hala 'ya ne olur yapmayın, etmeyin, bizi alın...' Arkadaşlar kusura bakmayın, sizler bakın ekonominin içinde bir güçsünüz, herhalde sizleri kapısında bekleten bir muhatabınızla bir yere kadar pazarlık yaparsınız, bir yerden sonra 'hadi arkadaş güle güle' der, yolunuza devam edersiniz. Ben bu milletin izzetini ayaklar altına aldırtmam, şerefini ayaklar altına aldırtmam. Biz her türlü görüşmelerimizi yapıyoruz. Eğer bu görüşmeler karşısında Avrupa Birliği'nin yetkilileri bizlere hakikaten adil, olumlu yaklaşımlarını sürdürürlerse biz bu yola devam ederiz ama sürdürmedikleri takdirde biz tabii ki başımızın çaresine bakacağız. Avrupa pazarı bizim için ne kadar önemliyse biz de Avrupa için o kadar, belki çok daha fazla önemliyiz yani bunu da görmemiz lazım. Bu gerçeğin bilinci içinde, Gümrük Birliği görüşmelerimizi sürdürüyoruz." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sadece mayıs içinde Hindistan, Kuveyt, Rusya, Çin ve Amerika'ya yaptıkları seyahatlerin ana eksenini ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinin oluşturduğunu söyledi.

"Gitmediğin yer senin değildir." diyen Erdoğan, bu söze inanan bir insan olarak, gidip görüşmediğin, oturup konuşmadığın, karşılıklı ortak noktalar bulmadığın hiçbir ülkenin pazarının senin olamayacağını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, işte bunun için seyahatlerini mümkün olduğu kadar iş adamlarıyla birlikte yaptıklarının altını çizerek, onların bulunmadığı yerlerde de haklarını korumak için her türlü çabayı gösterdiklerini anlattı.

Bu gezilerin, Türkiye'nin geleceğini, iş adamlarıyla birlikte inşa etme niyetlerinin en somut tezahürü olduğunu dile getiren Erdoğan, "Hayatın her alanı gibi ekonomi de çok çok önemlidir. Bu dinamizmin gereklerini yerine getirebilmek için yapısal reformları kesintisiz sürdürmek gerekiyor. Bugünün Türkiye'sinin 1990'lı yılların Türkiye'sinden çok daha iyi, sağlıklı, güçlü olduğu bir gerçektir. Bu başarıyı 2002'den itibaren her alanda hayata geçirdiğimiz reformlar sayesinde elde ettiğimizi biliyoruz. Geleceğin Türkiye'sini bugünkünden daha iyi yapmanın yolu da yine reformlardan geçiyor. Standartların sürekli yükseldiği bir dönemde yerinde saymak, gerilemek demektir. Dün sadece temel üretim alanlarında varlık gösteren Türkiye, bugün yüksek teknolojide söz sahibi olmanın mücadelesini veriyor. Dün yurt dışından parasıyla bile alamadığımız savunma sanayi ürünlerimizi, yazılımlarımızı, araç gereçlerimizi, bugün kendimiz üretir hale geldik. Mesafe alıyoruz." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, dün hayal etmekte dahi zorlanılan dev projelere, bugün art ardına başlayıp bitirdiklerini ve hizmete aldıklarını, alt yapıyla ilgili dünyanın en gelişmiş ülkelerin yanına ulaştıklarını vurguladı.

"Yerli otomobil konusunda bir babayiğit bulamıyorsak dükkanı kapatalım"

Bunların elbette güzel gelişmeler olduğunu ancak bunun yeterli olmadığını, daha çok şeyler yapmaları gerektiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bundan sonra bizim dünya çapında bilinen, tanınan, değer üreten markalara ihtiyacımız var. Siyasi irade olarak biz bu konuda iş adamlarımızın arkasında olduğumuzu her fırsatta ifade ediyoruz. Buna rağmen mesela yerli otomobil konusunda arzu ettiğimiz neticeye ulaşamamış olmaktan üzüntü duyuyorum. Burada sektörün içinde olan birçok girişimcimiz var. Kendi pazarımızın, ihracat potansiyelimizin ve bu alandaki birikimimizin büyüklüğü ortada iken böyle bir adım atılmaması çok düşündürücüdür. TÜSİAD üyelerinden bu konuda cesaretli bir atılım bekliyorum ve bunu TÜSİAD üyeleri yapar. Eğer şu salondan bir babayiğit çıkartamıyorsak dükkanı kapatıp gitmemiz lazım. Her iş gibi ekonomik kalkınmanın başı da şüphesiz ki eğitim. Hedeflerimize uygun insan kaynağını yetiştirme konusunda bir dağınıklığın olduğunu düşünüyorum. Artık eğitim devlet tekelinde değil. Bu meseleyi istismar ederek, aynı alanda varlık göstermek isteyenlerin önünü kesen çetenin de kökünü kazıdık. Özel sektörümüzün ihtiyaç duyduğu alanlarda, kendi eğitim alt yapısını kurmasının önünde hiçbir mani yoktur. Tabi eğitim bir gönül, adanma işidir. Sadece bir ekonomik faaliyet olarak eğitime yaklaşmak, yanıltıcı olur. Eğitim konusunda mümkün olan en geniş ve kuşatıcı faaliyetleri ortaya koyacağınıza inanıyorum."

(sürecek)

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Tüsiad Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement