Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Bizim ne 'reddi miras' yapmaya ne de kadim tarihimize 'revizyonist' bir bakış açısıyla yaklaşmaya ihtiyacımız yoktur." dedi.
Oktay, Beştepe Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen 18. Türk Tarih Kongresi'nde yaptığı konuşmada, millete "sanat" diye yıllarca belli bir sanat anlayışının dikte edildiğini, bunun dışında asırlardır bu topraklara ait olan, Türk milletine has birçok sanat dalına ise hak ettiği değerin verilmediğini belirtti.
Elitlerin diktalarına boyun eğmeyen sanatçıların, tarihçilerin, ilim, irfan ve bilim insanlarının şahsiyet cellatlığından nasibini aldığını ifade eden Oktay, tek parti döneminde hazırlanan raporlarda ecdadın bıraktığı mirasın, bir "gerilik numunesi" olarak kabul edildiğini ve kati bir tasfiyeye tabi tutulması gerektiğinin vurgulandığını söyledi.
Oktay, oysa aynı dönemde, geçmişi sömürgecilikle, Afrika'dan Latin Amerika'ya katliamlarla, soykırımlarla dolu ülkelerin toptan 'reddi miras' yapmak yerine bu mirasın olumsuzluklarını ayıklayarak gelecek nesillere aktardıklarını ifade etti.
" Neşet Ertaş'ın garipliğinden de besleniyoruz"
"Bizim ne 'reddi miras' yapmaya ne de kadim tarihimize 'revizyonist' bir bakış açısıyla yaklaşmaya ihtiyacımız yoktur. 2 bin 200 yıllık geçmişiyle, zaferleri ve yenilgileriyle Türk tarihi bir bütündür. Göktürkler de bizimdir, Karahanlılar da bizimdir, Selçuklu da Osmanlı da Cumhuriyet de bizimdir." ifadesini kullanan Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Orhun Abideleri de bizimdir, Nizamiye Medreseleri de bizimdir, coğrafyamızın dört bir yanını nakış nakış dokuyan camiler, türbeler, kervansaraylar, köprüler de bizimdir. Buhara bizimdir, Akmescit bizimdir, Bakü bizimdir, Konya, İstanbul, Bursa, Diyarbakır, Ankara da bizimdir. Kutadgu Bilig ne kadar bizimse, Mesnevi de, Safahat da bizimdir. Uluğ Bey nasıl bizim büyük değerimizse, Piri Reis de, İbni Sina da, Biruni de bizim bir değerimizdir. 'Yaratılanı severim yaradandan ötürü.' diyen Yunus Emre'yi nasıl baş tacı ediyorsak, 'İnsan en büyük kalemin çizdiği nakıştır.' diyen Ahmed-i Hani'yi de baş tacı ediyoruz. Hacı Bayram-ı Veli'nin hikmet pınarından beslendiğimiz kadar, Pir Sultan'ın aşkından, Aşık Veysel'in sevdasından, 6 yıl önce ebediyete uğurladığımız merhum Neşet Ertaş'ın garipliğinden de besleniyoruz. Üstat Necip Fazıl'ın şiirlerinden nasıl cesaret alıyorsak, diğer şairlerimizin şiirlerinden de aynı şekilde ilham alıyoruz. Sultan Alparslan'a hürmet ettiğimiz kadar Oğuz Kaan'a, Fatih'e, Yavuz'a, Kanuni'ye, Sultan İkinci Abdülhamit'e ve elbette Gazi Mustafa Kemal'e de saygı duyuyoruz. Bu ülkenin değerlerinin tamamına sahip çıkmayı bir borç biliyoruz."
Oktay, tarihin sadece tarih kitaplarından öğrenilmediğini, tarih bilincinin yalnızca okuyarak, dinleyerek de edinilmediğini dile getirdi.
"Kendimizi özgün projelerimizle anlatmaya başladık"
Sinema, dizi, tiyatro, çizgi film, bilgisayar oyunu gibi pek çok aracın bilhassa çocuklara tarihi öğretme ve tarih şuuru kazandırma noktasında önemli rol oynadığını anlatan Oktay, şunları kaydetti:
"Elbette bu rol müspet olduğu gibi menfi de olabiliyor. Bugün tarihimizi objektif biçimde anlatan bir sinema filmi milyonlarca insana ulaşabiliyor. Bugün iyi hazırlanmış bir dizi, vatandaşlarımızın tarihi hadiselere bakış açısını kökten değiştirebiliyor. Onlarca kitabın veremediğini, bazen bir fotoğraf karesi, bazen bir film sahnesi, bazen bir belgesel rahatlıkla verebiliyor. Son yıllarda televizyon ekranlarında şahit olduğumuz kimi eserler bunun en açık ispatıdır. Sözüm ona Kanuni Sultan Süleyman'ı anlatan bir dizi, senaryosuyla ecdadımızı tahkir ederken, kuruluş dönemini anlatan bir başka dizi milyonların tarih şuuru kazanmasına katkı sunabiliyor."
Bu tür yapımların milletin yoğun teveccühüne de mazhar olduğunu dile getiren Oktay, "Türk dizilerine başta kardeş coğrafyamızdan olmak üzere dünyanın farklı köşelerinde giderek artan ilgiyi hesaba kattığımızda, 'Diriliş Ertuğrul' gibi, 'Payitaht' gibi güzel projelere daha çok ihtiyacımız olduğu açıktır." dedi.
Oktay, Batılı ülkelerin yıllarca bu tür eserlerle kedi tezlerini ve bakış açılarını dünyaya anlattığını söyleyerek, "Biraz geç kalmış olsak da Türkiye olarak biz de son zamanlarda bu yönde başarılı çalışmalara imza attık. Türkiye'yi, Türk kültürünü, ülkemizin gerçekten neyi temsil ettiğini, kendi özgün projelerimizle anlatmaya başladık. Bu konuda da tarihçilerimize görevler düştüğüne inanıyorum." sözlerine yer verdi.
Oktay, kahramanları ve kahramanlıkları tarihin tozlu raflarına terk etmemek gerektiğini belirterek, "Akademik eserler yanında görsel sanatların imkanlarından da faydalanarak tarihimizi insanlarımıza, kardeşlerimize ve tüm dünyaya anlatmanın mücadelesini vermeliyiz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sizleri desteklemeye devam edeceğimizin bilinmesini istiyorum. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, kongrenin düzenlemesinde emeği geçenleri bir kez daha gönülden tebrik ediyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Kongreden notlar
Protokol konuşmaları öncesi Türk Tarih Kurumunun tanıtım filmi gösterildi. Kongreye Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal ile çok sayıda yerli ve yabancı tarihçi ile akademisyen katıldı.
(Bitti)
Son Dakika › Politika › 18. Türk Tarih Kongresi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?