CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, "IŞİD'in elinde bulunan, konsolosluk mensupları dahil, 80'e yakın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının durumu şu anda nedir? Bu 80 kişiyi IŞİD'in, Türkiye'nin Irak'ın Kuzeyi'ne müdahil olmaması için canlı kalkan olarak tuttuğu doğru mudur?" dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.
Koç, toplantı devam ederken basın mensuplarına açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
Dış politikatadaki gelişmelere değinen Koç, "Gelişmeler bütün iktidar propagandasına rağmen, tarihteki en kırılgan, ülke için itibarsız dönemini yaşamaktadır" görüşünü savundu.
Suriye, Irak ve Mısır'dan sonra şimdi de Libya'nın Türkiye için "kabus ülkeler listesine" girdiğini, ülkede "Türk ve Katar yurttaşları için ülkeyi terk edin çağrısı" yapıldığını değerlendiren Koç, gelinen noktanın Türkiye'nin bütün Arap coğrafyasında nasıl yalnızlaştığının bir başka göstergesi olduğunu söyledi.
İktidarın, "Biz her şeye hükmederiz", "Ortadoğu sokaklarının kralı benim" mantığı ile süreci götürmeye çalıştığını bunun da Türkiye'yi çok vahim bir noktaya getirdiğini ileri süren Koç, Türkiye'nin "radikal terör örgütlerinin oyuncağı" haline geldiğini iddia etti.
Koç, "Ortadoğu'yu ve ordaki gelişmeleri incelediğimizde, orta ve uzun vadede, üzülerek söylüyorum, mezhep temelli çatışmaların Türkiye'ye sıçrama riskinin bulunduğu dönemden geçiyoruz. Yanlış politikada ısrar, Türkiye'yi böylesi bir riskin doğrudan içine çekmektedir. Gelinen noktada sorunların başında Bay Recep Tayyip Erdoğan ve Bay Ahmet Davutoğlu vardır, bu hiçbir zaman gözden uzak tutulmamalıdır" dedi.
IŞİD terör örgütünün Suriye'den sonra, Irak'ta giriştiği vahşi kıyım ve sürecin bütün boyutlarıyla incelendiğinde arkasında Türkiye'nin yanlış tercihlerinin ve yanlış dış politikasının olduğunun kolaylıkla görülebileceğini ileri süren Koç, dün de Kerkük'te bir Türkmen liderin öldürüldüğünü anımsattı.
Tuzhurmatu ve Musul'da çok sayıda Türkmen'in kurşuna dizildiğini, katledildiğini bildiren Koç, "Yine Kerkük'e doğru büyük bir insanlık dramı yaşanıyor. Belki Kerkük kanlı bir IŞİD katliamının arifesinde bulunuyor" açıklamasını yaptı.
"İktidar ve başındaki kişi başka dünyada, bugünkü konuşmasında da uhrevi uçuşa geçmiş vaziyette" diyen Koç, şöyle devam etti:
"Hergün, dünkü grup konuşmasını kastederek söylüyorum, insaf, edep ve izan dışı suçlamalarla muhalefete saldırmaya devam ediyor. Bunlara baktığınızda elle tutulur birşey yok, yalan yanlış iftiralar. Musul'da kaçırılan Türklerin akibetiyle ilgili şu ana kadar herhangi bir gelişme söz konusu değildir. Bu konuda talimatla getirilen yayın yasağı da Türkiye'nin bu konudaki acizliğini örtmeye yetmemektedir. 'Tereyağından kıl çeker gibi biz bu işi halledeceğiz' diyen kişi artık ne tereyağından, ne kıldan bahsetmektedir. Terörist diyemediği grupların önünde oyuncak olmuş konumdadır. Şöyle bir kuşkuyu paylaşmak istiyorum; IŞİD'in elinde bulunan, konsolosluk mensupları dahil, 80'e yakın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının durumu şu anda nedir? Bu 80 kişiyi IŞİD'in, Türkiye'nin Irak'ın Kuzeyi'ne müdahil olmaması için canlı kalkan olarak tuttuğu doğru mudur? Acaba IŞİD, Türkiye'nin herhangi bir girişimine karşı canlı kalkan olarak mı kullanıyor? Nedir süreç? IŞİD, Türkiye'nin Musul konsolosluğundakilerini mi rehin almıştır, yoksa Türkiye Cumhuriyeti'ni mi rehin almıştır? Bırak onu bunu, cevap ver. Bu kişinin izlediği siyaset, mügalata siyasetidir, laf cambazlığı siyasetidir. Her bozuk işte olduğu gibi bu konuda da yetkili. Dün söyledikleri ortada, utanma, arlanma yok, büyük bir pişkinlik."
Başbakan'ın dün söylediklerini, bugün inkar ettiğini savunan Koç, "Bunlar o kadar alışmıştır ki çalarlar 'çalmadık' derler, yaparlar 'yapmadık' derler. Kendi söyler, bağırır, tepinir, sonra 'söyleyen şerefsizdir alçaktır' der kendini tarif etmeye kalkar. Yolsuzlukların, rüşvetin soruşturulmasını istemez kalkar, 'yolsuzlukla mücadele ediyoruz' der" ifadesini kullandı.
Başbakan Erdoğan'ın dünkü grup konuşmasında "Türkiye'deki ve dünyamızdaki tüm inançlara, mezheplere, inançlara, etnik kökenlere karşı hep eşit mesafede durduk" dediğini aktaran Koç, bu sözlerinde gerçeği yansıtmadığını söyledi.
-" Ahmet Şık'ın da sana selamı var"
Başbakan Erndoğan'ın, Ahmet Şık'ın kitabı için "Kitap da bomba gibidir, ihbar gelmişse polis toplar" dediğini anımsatan Koç, "Dün ise 'sonra kitap hazırlığı yaptı diye insanlar mahkum edildi...' diyebilecek noktaya gelir, aynı kişi, aynı dil, aynı beyin, aynı beyin... Bu arada Recep Bey, Ahmet Şık'ın da sana selamı var, bu sözler üzerine onu da ileteyim" diye konuştu.
Koç, şunları kaydetti:
"İşte cumhurbaşkanlığı için nabız yoklayan bu kişi böyle bir kişidir. 'Haksızlık yolsuzluk, zulüm konusunda susan dilsiz şeytandır.' Hadisi Şerif. Doğru mu? Doğru. Öyleyse işte size dilsiz şeytan, IŞİD konusunda, yolsuzluklar, rüşvet, kara para aklama konusunda dilsiz, üstelik arkadaşlarını da dilsiz şeytan haline getiriyor. Kumpas konusunda hem yalancı hem dilsiz. Savcı olduğunu da unuttu. Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu konusunda da dilini yuttu çünkü söyleyebileceği tek bir söz yok, ters köşe oldu. Top bir tarafta, kendi bir tarafta."
-"Ne çektiniz be..."-
Bazı medya organlarına eleştiride bulunan Koç, Balyoz Davası ile ilgili bu medya kuruluşlarının takındığı tutumu eleştirdi.
Bazı gazetelerin, Balyoz Davası'yla ilgili ilk karar, Yargıtay'ın bu kararı onadığı tarih ve son olarak da Anayasa Mahkemesi'nin verdiği "hak ihlali" kararı sonrası baskılarını gösteren Koç, "Bu ne ızdırap ya... Gazetecilik adına ne ızdırap, ne çektiniz be" değerlendirmesini yaptı.
"İçeride sağlığını kaybedenlerin günahı kimin boynuna, ailelerin kaybolan yıllarını kim ödeyecek? Hiç mi suçunuz yok, hiç mi parmağınız yok?" sorusunu soran Koç, şunları söyledi:
"Hükümetin başındaki kişi, Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlali kararı karşısında 'Biz olmasaydık, içerdeydiniz, sayemizde çıktınız. Çok çok AHİM'e gidecektiniz, ihlal kararı verecekti, Türkiye'ye bir nakdi ceza kesecekti, biz bedelini öderdik içerde kalırdınız.' Bu söz söylendi mi? Söylendi. Kim söyledi? Bay Recep Erdoğan söyledi. Yani aslında korkunç ama herkesin bildiği bir itirafı dile getiriyor, nedir o itiraf 'Sayemizde içeri girdiniz, sayemizde hapiste bu kadar yatırıldınız.' Tercümesi, meali bu. İşte siz busunuz. Kusura bakma bunu da yemezler, kimse de yemedi zaten. Mevlana'nın güzel bir sözü var, 'Edep nedir diye sorarsan eğer, edep, edepsizin, edepsizliğine sabır ve tahammül gösterebilmektir.' Evet aynen bu. Türkiye tahammül sınırlarını zorluyor."
- Ankara
Son Dakika › Politika › CHP Myk Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?