CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, "Devlet mutlaka FETÖ yapılandırılmasından arındırılmalı. Ancak bu yapılırken darbeyle mücadele adı altında hiçbir hukuki gerekçesi olmaksızın tüm hukuk prensipleri askıya alınarak cadı avına girişilmemelidir" dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Böke ise MYK'nın gündemini düzenlediği basın toplantısıyla paylaştı. Konuşmasına vefat eden tarihçi Halil İnalcık'ı anarak başlayan Böke, "Halil Hoca'yı ve onun gibi bu toprağın yetiştirdiği büyük insanları toplum olarak daha fazla okumuş anlamış olsaydık bugünleri bu kadar ağır ve zor yaşamıyor olurduk. Biz Türkiye'yi Halil İnalcık'ın yolunu takip eden ve nice Halil İnalcıklar yetiştirecek yönünü bilgiye, akla, bilimsel düşünmeye, tarihine ve geleceğine dair soru sormaya çevirmiş bir toplum haline getirmek istiyoruz" diye konuştu.
Böke, konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkiye darbecilerin kendi anlayışını, kendi yönetimini topluma kabul ettirmek için her türlü yola başvuranların değil, konuşan, paylaşan, beraber düşünen ama hepsinden önemlisi beraber var olmayı hoşgörüyü kabullenmiş insanların ülkesi olmak zorunda. Bunun da yolu Türkiye'nin yargıdan akademiye, askeri kurumlardan sivil kurumlara bütün kurumlarını benim olsun anlayışıyla değil, bir Türkiye geleceği ve hayalini önceleyen anlayışla yeniden ayağa kaldırmaktan geçiyor. Demokrasimizi, hukuk devletini bir daha hiç kimsenin milletin hukukuna tecavüz etmeye yeltenmeyeceği bir seviyeye taşımaktan geçiyor. Türkiye çok uzun zamandır bunun tam tersi yapıldı. Kendi siyasi çıkarlarını Türkiye'nin çıkarlarının önüne koyan AKP iktidarı, Türkiye'yi bugün yaşadığımız bu zor duruma teslim etmiş oldu. AKP iktidarı devletin ne pahasına olursa olsun ele geçirme anlayışıyla 14 yıldır Türkiye'nin bütün kurumlarını çökertti. Kendisinden olmayanı yok sayan, onların temel haklarına dahi tahammül etmeyen bir anlayışla demokrasimiz rayından çıkartıldı. Hukuk bir baskı aracına ve kendisinden olmayanı sindirmek, susturmak için kullanılan bir araca dönüştürüldü. Devlet içindeki bu çöküşün sorumlusu da 14 yıldır iktidarda olanların kendisi esasında. Hükümet elbette yaşanmış olan bu hain darbe girişiminin mağdurlarındandır. Ancak Türkiye'nin yaşadığı bu mağduriyette hükümetin de 14 yıllık yönetiminin sorumluluğu değerlendirilmelidir. Şunu gördük, devlet 14 yıllık AK Parti iktidarı tarafından FETÖ'ye teslim edilmiş. 2002 yılında millet seçimle devleti AKP'ye teslim etti. AKP seçimsiz bir şekilde devleti cemaate teslim etmiş. Unutmayalım bu cemaatin devlete sızması değildir. Bu bir kandırılma da değildir. Bu açıkça cemaatin devlete yerleştirilmiş olmasıdır. Bu çıkar ortaklığıdır. Devletin içine yerleşen bu çete AKP'nin gözünden kaçmamıştır. Bizzat AKP tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün geleneği ve liyakat sistemini çökerterek bu düzen oluşturulmuştur. Bu süreç zarfı içerisinde haysiyetli, namuslu birçok insan, özellikle TSK mensupları AKP cemaat ortaklığı tarafından tasfiye edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti ordusu demokrasi karşıtı bir hücrenin içeride örgütlenebileceği bir yapıya dönüşmüştür. Bu işbirliğinin ürünü olan Ergenekon'dan Balyoza uzanan kumpaslarda 15 Temmuz gecesine giden yolun taşları olmuştur."
"Darbe girişimi sonrası 14 yıl sonra AK Parti'nin Genel Merkezine Atatürk posteri asmasını önemsemek istiyoruz"
"15 Temmuz gecesi Cumhuriyetimizi ve demokrasimizi hedef alan darbe girişimi devletin yönetilememesi sonucunda ortaya çıkan bir zafiyetle kendine alan bulmuştur" diyen Böke, "Cumhurbaşkanı darbeyi ancak darbe başlatıldıktan sonra Türkiye'nin istihbarat kurumundan değil, eniştesinden öğrenmiştir. Bütün bu tabloyu göz önünde bulundurduğumuzda siyasi kurumlara ve özellikle iktidara bir özeleştiri yapma yükümlülüğü doğmaktadır. Türkiye'nin eğitimi, bürokrasisi, kurumları, Türkiye'nin önceliklerine göre değil cemaatlerin hakimiyetine göre biçimlendirilmiştir. Darbe girişimi sonrası 14 yıl sonra AK Parti'nin Genel Merkezine Atatürk posteri asmasını önemsemek istiyoruz. Sadece bu koşulların gerektirdiği şeklen yapılan bir hareket olmadığını diliyoruz. Türkiye'nin çimentosunun laiklik olduğunu, Türkiye'nin çimentosunun Atatürk ilke ve devrimleri olduğu gerçeğinin herkes tarafından artık görüldüğüne inanmak istiyoruz. Bu yönde adımların şeklen değil, samimiyetle atıldığını düşünmek istiyoruz" ifadelerini kullandı.
"Devlet mutlaka FETÖ yapılandırılmasından arındırılmalı"
Türkiye'nin bu durumu ancak akılla, sağduyuyla ve vicdanla aşabileceğini kaydeden Böke, "Bu darbe girişimi sürecinde yaşananlar ve 15 Temmuz gecesi yaşadığımız travma nedeniyle toplum olarak hepimizin yeni bir umuda yeni bir başlangıca ihtiyacı var. Bu yeni başlangıç kutuplaşma, intikam, ayrıştırma üzerine inşa edilmemeli. Bu yeni başlangıç demokrasi, hukukun üstünlüğü üzerine özgürlükler üzerine ve beraber yaşama kültürümüz üzerine inşa edilmeli. Biz siyasetçilere düşen görevde Türkiye'nin bu badireyi hukuk ve akılla aşmasını sağlamaktır. Devlet asla bir intikam aracı olamaz. Devlet hukukun aracı olmak zorunda. Darbe girişimi sonrası sürecin toplumda yeni ayrıştırmalara, kin ve düşmanlık tohumlarının ekildiği bir zemine dönüşmesine engel olmak zorundayız. Bütün siyaset kurumuna insan haklarını ve hukuku temel alan bir sorumlulukla hareket etmek düşüyor. Hiçbir siyasetçinin şov yapmaya hakkı yok. Darbecilerin, darbenin arkasındakilerin, destekleyenlerin tüm açıklığıyla ortaya çıkartılması gerekiyor. Ortaya çıkarılanların da adalete teslim edilmesi gerekiyor. Devlet mutlaka FETÖ yapılandırılmasından arındırılmalı. Ancak bu yapılırken darbeyle mücadele adı altında hiçbir hukuki gerekçesi olmaksızın tüm hukuk prensipleri askıya alınarak cadı avına girişilmemelidir. Darbe soruşturulurken, darbeciler yargılanırken işkence ve kötü muamele Türkiye gerçeği haline gelmemelidir. Devlet için öncelik hukuk olmalı. Devlet için öncelik akıl olmalı. Devlet için asla öncelik kin veya intikam olmamalı. Biz Türkiye'de kurunun yanında yaşında yanmasına veya Türkiye'nin adının kötü muamele ve işkenceyle anılmasına asla izin vermeyeceğiz. Bu kapsamda CHP olarak OHAL uygulamalarını izlemek üzere kurduğumuz komisyonumuz bütün gelişmeleri yakından takip etmeye devam edecek" açıklamasında bulundu.
"Yaşanan hain darbe girişimiyle mücadele ederken de hukuka asla aç kapa yöntemiyle yaklaşmamalıyız"
Hukukun bir aç kapa meselesi olamayacağına dikkat çeken Böke, "Yaşanan hain darbe girişimiyle mücadele ederken de hukuka asla aç kapa yöntemiyle yaklaşmamalıyız. Bu kapsamda AK Parti'nin keyfiyle kapatılmış olan hukuk yolu, Uludere için keyfi biçimde açılmış gözüküyor. Keyfi de olsa sürecin açılmış olmasını değerli buluyoruz. Diliyoruz ki, Türkiye'de hukuk ihtiyaç duyulduğunda değil her gün hepimiz için varolsun. Türkiye'de hukuk siyasilerin keyfiyle değil, siyasetin omurgasıyla işleyen bir süreç olsun. Bu darbe girişimi ülkemizin tarihine en karanlık günlerden biri olarak kazındı. Darbe girişi karşısında Türkiye birlik oldu. Bir bütün olarak durdu. Buradan doğan uzlaşı atmosferini, birlik beraberlik ruhunu Türkiye için fırsata dönüştürmek zorundayız. Kendi siyasetimiz için değil, Türkiye için bir fırsat olduğunu asla unutmamalıyız. Huzuru var etmeliyiz. Ulusal birliğimizi güçlendirmeliyiz. Hukuku egemen kılmalıyız. Ülkemizde gerçek ve herkes için tam demokrasiyi ve özgürlükleri hep birlikte var etmeliyiz. Türkiye'nin önünde tek bir yol var. Bu yol ne darbelerin ne de diktatörlüklerin yolu bu yol, özgürlükçü demokrasinin yolu" değerlendirmesinde bulundu.
Toplantıda bir gazetecinin yeni anayasa konusunda iktidar partisiyle muhalefet arasında temasın olup olmadığı sorusuna Böke, "Bilgim dahilinde böyle bir temas olmadı. Ancak hukuk düzenine yaptığımız vurgu, anayasa içerisinde bu bahsettiğimiz aç kapa değil de samimi hukukun inşası için gerekli düzenlemelerin yapılmasını çok önemsiyoruz" yanıtını verdi. - ANKARA
Son Dakika › Politika › CHP Myk Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?